BİR MÜFTÜ, BİR VÂİZ VE BİR İMAM (4)
Mustafa AKKOCA
İnşaat için Arsa'nın sâhibi Millî Emlâk'a haber verilmeden, Belediye'den ruhsat alınmadan, Arsa'nın bir bölümünde bir çukur meydana getirilmiştir.
Bu çukur için ne kadar bir çalışma yapılmıştır? Ne kadar para harcanmıştır? Herhangi bir açıklama yapılmamakla birlikte; Temel'e beheri bir milyar liradan 450 kazık çaktırıldığı ve tamı tamına 450 Milyar, Yazıyla (DÖRTYÜZELLİMİLYAR) Törkiş, TL. ödendiğine dâir, bir inşaat firmasından fatura alındığı, hafriyat ve toprak nakliyesi için de 240 Milyar, yazıyla (İKİYÜZKIRKMİLYAR) Törkiş TL. ödendiğine dâir fatura alındığı, temel atma ve diğer masraflarla bu çukura müslümanlardan toplanan paradan Bir Trilyon TL.'nin gömüldüğü rivâyet edilmektedir.
Pekiyi! Tüm bu olup bitenlerden sonra genç müftü'ye Merkezî İdare tarafından veya başka bir makam tarafından herhangi bir soru-sual tevcih edilmiş midir? Hayır!.. Ancak, bu hikâyenin başlarında anlattığımız imamla alâkalı olarak; Merkezî İdare'ye yapılan ihbarın müftü tarafından yapılmış olabileceği ihtimâliyle imam da müftü hakkında Merkezî İdâre'ye,
- Müftü'nün kendisini bu cami'e imam yapabilmek için daha önceki imam hakkında uydurma bir teftiş raporu hazırlattığını, nâhak yere, hakkında hiç bir şikâyet ve teftiş olmadığı halde, imam'ı başka bir yere naklederek kendisine yer açtığını,
- Eyâlette özellikle genç müftü zamanında imam-Hatip'lerin tâyin ve nakil işlerinde akçeli durumlar olduğunu ihbar etmiştir.
Merkezî İdare ihbarı ciddiye almış, müfettiş veya müfettişler göndermiş, müfettişler eyâlette alâkalı-alâkasız pek çok insan dinlemişler ve bir karara varmışlar.
Müfettişlerin tesbitlerine göre, daha önce imam hakkındaki ihbarlarda olduğu gibi genç müftü hakkındaki ihbarlarda da pek çok noktada doğruluk payı vardır.
Bu raporlara istinâden, Merkezî İdâre genç müftü'yü Patagonya Ülkesinin bir başka eyâletindeki küçük bir kasaba'ya yine müftü olarak naklen tâyin eder. Genç müftü naklen tâyin edildiği yere gitmek istemez, izin kullanır, rapor alır, sav saklar. Tâyin ve nakli durdurmak için Bölge İdare Mahkemesine başvurur.
Bu ülkede mahkeme kararları öyle sür'atle alınamadığı için, izin ve alabildiği kadar rapor süresi bitince, yeni yerine gider. Bu eyâlete de başka bir müftü tâyin edilir. Aradan bir müddet geçer, Bölge İdare Mahkemesi, Merkezî İdare'nin müfettiş raporuna istinâden yaptığı bu naklen tâyini, kanun ve usûle aykırı bularak durdurur ve genç müftü'yü eski yerine iade eder. Genç müftü, Patagonya Ülkesinin bu en büyük eyâletine 28 Şubat Post-Modern Darbesinin zihniyyetini yerleştirmek için gelmiştir ya!
Eyâlette, uzun yıllar imam-Hatip olarak vazife yapanlardan bir bölümünü ki, bunlardan ekserisi genç bir din görevlisi olarak imam-Hatipliğe burada başlamış, aynı cami'i'de 25 yılını doldurmak üzeredir, kimisinin emekliliğine 6 ay, kimisinin iki ay gibi çok kısa bir zaman kalmıştır. Geçen zaman zarfında haklarında hiç bir şikâyet vuku bulmamıştır, vazife yaptıkları yerlerdeki cemaat'da âmirleri de kendilerinden son derece memnundurlar. Ne var ki, genç müftü bunlardan 12 kişilik bir grubu, civardaki kuş uçmaz, kervan geçmez, köylere ve bir şubat ayında nakleder. Oysaki bu ülkede, tâyin ve nakiller mecburların dışında yaz aylarında ve mekteplerin tatilde olduğu aylarda yapılırdı. Bir kısmının tâyin edildiği yerlerde cami bile yoktur, cami olmayan yerde elbette meşruta ve lojman zâten olamazdı.
25 Yıl aralıksız, bu eyâletin camilerinden birisinde görev yaparken emekliliğine 2 aylık bir zaman kalmış bir imam güç müftü'ye gider, Hocam!... "Benim emekliliğime sadece iki ay kalmıştır, emeklilik dilekçemi şimdiden size takdim edeyim, iki ayın nihâyetinde işleme koyunuz, aksi halde, bir ay kânûnî emekli olurum." demiş olmasına rağmen yine kabul etmemiş naklen tâyininde ısrarlı olmuştur.
Garîp bir tecelli olur!..
Emekli olan bu imam'ın yakınları tarafından işletilen, eyâletin gözde semtlerinden birisinde bir Emlâk Bürosu vardır, emekli olduktan sonra bu emlâk bürosunu bizzat işletmeye başlamıştır.
Günlerden bir gün, emlâk bürosunda çalışırken Telefonu çalar, Telefon'un diğer ucunda ki yakînen tanıdığı bir İnşaat Müteahhidi'dir. Müteahhid, "Yanımda çok sevdiğim, hürmet ettiğim birisi var, kendisi sizin oralardan bir kat almak arzusundadır, şimdi ben Telefonu kendisine veriyorum," der...
Müteahhid'in Telefonu verdiği zât, başka bir eyâlete naklen tâyini çıkarılan genç müftüdür, muhatabı da emekliliine iki ay kala bir köy'e naklen tâyinini çıkardığı, artık emekliye sevkedilen imam'dır. Soğuk bir hava oluşur, ama emekli imam eski âmirine karşı nezâketini hiç bozmaz.
Emekli imam, müftülerin aldıkları maaşı bilmektedir, kirada oturan, çocuğunu Anadolu Lisesinde ücretli okutan genç müftü'nün fazla bir birikiminin olmadıı zannıyla;
Hocam! Bizim buralarda dâire fiyatları biraz yüksektir, hem de tamamını peşin isterler, bu durumda acabâ ne yapabiliriz? der.
Genç müftü, fiyat hususunda ve beğenilmesi halinde peşin ödeme yapılması hususunda çok cesurdur.
"Göstereceğiniz dâire'nin beğenilmesi halinde, miktar ve peşinat önemli değildir, yeter ki siz bizim beğeneceğimiz bir dâireyi bulunuz." der. İmdi!...
Burası Pategonya Ülkesi olmasaydı da, devlet çarkının normal döndüğü ve herkesin yetki ve mes'ûliyyetini idrak edip bilerek kullandığı bir ülke olsaydı;
Satın alınmayan veya tahsisi, fizibilitesi (olurluluğu) tesbit edilmeyen hayâlî bir arsa üzerine, hayâlî bir proje yaptırarak müslümanlardan, din adamları, saygın ve i'tibarlı imam-Hatipler vasıtasıyla toplanan paralardan yaklaşık olarak bir trilyon TL.'lik bir meblağı toprağa gömenlerden birileri her kimse, çıkar hesap sorardı.
Bütün bu işlerin tam ortasıdaki adam, genç müftü'nün belli peryotlarda verdiği mal beyânı dikkatlice incelenir, kendisinin ve yakınlarının mal varlıklarında anormal bir artışın olup-olmadığı tesbit edilirdi.
Kendi beyanlarıyla ifadelerine göre Müftülük Sitesi yaptırılmak amacıyla toplanan Üçmilyon Dolar ne olmuştur? Müftülük Sitesi burada yapılamamışsa bir başka yerde yapılabilirdi. Niçin vazgeçilmiştir?
Millî Emlâk kendi malı olan bu arsa'ya niçin sahip çıkmamıştır? Ülkenin diğer yerlerindeki Emlâk'a da böyle sahip çıkılıyorsa vay halimize, demektir.
Bu hikâye'nin sonucu da her hikâyenin sonucu gibi merak edilmiş olmalıdır.
Bu hayâli hikâyede hayâli olarak unvanları geçen hayâlî şahısların son durumları...
Genç imam: Hakkında yaptırılan teftiş neticesinde iddiaların çoğunun sübût bulması üzerine vazifeden uzaklaştırılmış olup, hâlen nerede olduğu ve ne iş yaptığı hususunda bu hikâyeyi yazanın bilgisi yoktur. (Belki de Patagonya Ülkesinin bir başka eyâletinde, bir başka belde'de imam olarak da vazife yapıyor olabilir. Zirâ bu ülkede olmaz, olmaz, diye bir şey yoktur.
Genç İmam'a yer açmak için iftira ve düzmece raporla yerinden alınıp bir başka yere verilen imam, asıl bu hikâyenin kahramanı olan imam: Esâsen varolan ciddî rahatsızlığı bu olaylar neticesi daha da artmış, içine kapanıklığı ve hassâsiyetinden dolayı kahrından vefat etmiştir. Genç müftü ve "Canım efendim, zâten hocaefendi bu Asrî (Modern) Cami'e yeterli değildi, yerine gelen arkadaş buraya biçilmiş kaftandır," diyerek genç müftü'ye yağcılık çeken eyâletteki imam tâifesi, "Kıymetin sengi musallâ'da bilirler, karşısında saf bağlarlar," da olduğu gibi, Merhûm imam'ı taputunun baş tarafına bir sarık yerleştirmişler, goygoyculuk yapıp, Timsah göz yaşlmarı dökmüşlerdir. Kısa bir zaman sonra da z amanın acımasız, nisyan çukuruna terk etmişlerdir.
Vâiz: Asrî (Modern) Cami'iden ayrıldıktan sonra ikinci Cum'adan itibâren ülkenin bu en büyük eyâletinin bir başka karyesindeki büyük bir cami'i'de va'zlarına devam etmektedir.
Genç Müftü:
İdâre Mahkemesi kararıyla döndüğü eyâlet müftülüğündeki vazifesine hiç bir şey olmamış gibi bir müddet devam ettikten sonra, normal bir tâyinle diğer bâzı kimselerin tâyinleriyle birlikte bu büyük eyâletin ilçelerinden birisine tâyine edilmiş olup, müftülük vazifesini deruhte etmeye devam etmektedir. Otuziki kısım tekmili birden hikâyemiz budur. İnşâ Allah, bundan sonra bu kabil hikâyeler yazmaya mecbur kalmayız...
Yorumlar