Elinizdeki bu gazete, Önce VATAN Gazetesi, başka gazetelerden çok farklı bir gazetedir. Bu gazetenin yazarları, yazıları fizikî dağıtım ve satışın çok fevkinde okuyucuya ulaşmaktadır. Bazı günler bu gazete fizikî dağıtımının üç katından fazla "internet" sitesinde ziyâret edilerek dünyanın dört bir tarafındaki okuyucular tarafından takip edilmektedir. Bu bakımdan, yazarların zaman zaman okuyucusuna halini arz, hesap verme gibi bir mecbûriyetleri vardır. 28 Temmuz 2008 günü normal bir kontrol için hastahaneye gittim. Bezm-i Âlem Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastahanesi, Dermatoloji Kliniği Şefi Doç. Dr. Nahide Onsun Hanımefendi kontrol edecek, ilâç yazacak, gerekirse değiştirecek.. Muayene esnasında asistanına "Mustafa Bey, inatla ve ısrarla tedaviye cevap vermiyor, lütfen yeniden bir allerji testi yapalım," dedi. Asistan doktor, "Hocam, poliklinik sekreterinden bir randevu alınız, geliniz," dedi. 04 Ağustos 2008 günü, dermatoloji polikliniğine gittiğimde bir başka asistan doktor, "Lütfen 5. kattaki dermatoloji kliniğine çıkınız, klinik sekreteri sizinle ilgilenecek." 5. katta klinik sekreterini buldum, "poliklinikten gönderdiler, ne yapılması gerekiyorsa yapalım," dedim. "Doktorunuz Hastaneye yatış kağıdı verdi mi?" diye sorunca birden beynimde şimşekler çaktı. "Ne yatması? Bana allerji testi yapılacağı, uygulanacak bu testin ancak klinikte yapılabileceği söylendi, hastahaneye yatmak gibi bir durum sözkonusu değildi," diyebildim. Biz sekreter hanımla konuşurken, asistan doktorlardan bir başka hanımefendi, "Mustafa Bey, size uygulayacağımız bu allerji testi için hastahanemizde en az 72 saat kalmanız gerekiyor, ben sizin yatış kağıdınızı doldurdum, dosyanız hazırladı bile, şimdi lütfen tedâvî odasına buyurun, yapacağımız ilk işleme hemen başlayalım." Dermatoloji kliniğindeki bu tedâvî odası belli ki, bir ilâç firması tarafından çok şık ve modern bir şekilde, sedef hastaları için tefriş edilmiş bir mekân... Burada sırtıma yakı gibi bir şey yapıştırdılar, sırtın muhtelif bölgelerini Kerrût Cetveli gibi çeşitli rakamlarla doldurdular, her bölgeye bir rakam yazılıyor. Doktor hanıma, "Hanımefendi, çok şükür benim ciddî bir rahatsızlığım yok, niçin ben hastahaneye yatırıyorsunuz, yoksa benim bilmediğim ciddî bir rahatsızlığım mı var?" Mustafa Bey, uyguladığımız bu testten netice alabilmemiz için 72 saatlik bir zaman zarfında duş almamanız, sert bir yerlere sürtünerek sırtınıza yazdığımız yazıların zarar görmemesi lazım, bu bakımdan hastaların bu süreyi hastahanemizde geçirmelerini tavsiye ediyoruz. Kaldı ki, hastahanede yatılı kaldığınız sürede nabzınız, tansiyonunuz alınır, diğer değerlere de bir bakılır. Ama, "Ben evden çıkarken hastahaneye yatmak üzere hazırlıklı gelmedim. Filhakika, her zamanki gibi evden çıkarken, "Belki de beni hastahaneye yatırırlar" diye takılmıştım, şaka gerçeğe dönüşmek üzereydi. "Fark etmez, telefon eder, ihtiyaçlarınızı istersiniz, buyurun 4/3 yatışınızı yaptım bunun manası 4 no'lu odanın üçüncü yatağı, maalesef tek kişilik odamız dolu, altı kişilik odada üç kişi kalacaksınız, dosyanızı yatağınızın başına yerleştiriniz, deyip, asistanlar odasına girip gözlerden kayboldu. Kliniğin 4 numaralı odasına girdim, benden iki yaş küçük İstanbul, Gaziosmapaşa, Göktürk Beldesinde mukîm Hacı Mehmed Bey ile Kırklareli'li aslen Bulgaristan göçmeni 80'nini çoktan geçmiş İbrahim Amca yatıyorlar. Yatağın başucuna veya ayak ucuna koymam gereken büyükçe sarı zarfı çantama yerleştirdim, oda arkadaşlarıma, "Ben bu akşam gidiyorum, yarın hekimler vizite çıkmadan önce gelirim, lütfen durumu idare ediniz" dedim, resmen hastahaneden firar ettim. Evde pijama, terlik gibi ihtiyaçlarımı küçük bir valize koyarken hane halkı şaka yaptığımı, hastahaneye yatmak gibi bir durum olduğuna bir türlü inanmıyorlardı. Güç bela kendilerini ikna ettik, şu da lâzım olur, bu da lâzım olur diye onların da yardımlarıyla valizi hazırladık. Hastahaneye geldiğimizde çok zarûrî, tabak, çatal-kaşık ve su bardağı gibi kimi eşyayı unuttuğumuz anlaşıldı, öğle yemeği geldiğinde, yatak komşumuz Mehmed Bey imdadıma yetişti, plastik çatal, kaşık, tabak ve kağıt bardakla ihtiyacımızı giderdik. Klinik Şef Doç.Dr. Nahide Onsun Hanımefendi, uzman hekimler ve asistanlarıyla birlikte vizite geldiklerinde beni görünce yakından alakadar oldu. "Mustafa Bey bizim sadık hastalarımızdandır, tavsiyelerimize tam uyar, randevularına da sadıktır, korurum diyorsa korur, perşembe günü gelmek üzere eve gitmek istiyorsa gidebilir," dedi. Böylece 72 saatlik zamanın yarısını hastahanede yarısını evde geçirmiş oldum. 72 saatlik uygulanan bu testtin neticesinde yeni ve dikkate değer bir bulguya rastlanmadı. Hekimlerim klasik tedavilerine devam etmeye karar verdiler. Eskiden olduğu gibi tedavimiz devam ediyor, bir-birbuçuk aylık fasılalarla kontrole gidiyor, hekimlerimizin tavsiyelerine uyarak tedavimize devam ediyoruz. Hazır hastahaneye yatmışken derinlemesine bir tedkik için kan alındı. Gaita ve idrar örnekleri verildi. Laboratuvar neticeleri maalesef hiç de iç açıcı değil!.. Referans aralığı 200 olan kolesterol 305, 50-150 olması gereken Trigliserid 317, 10-40 olması gereken VLOL Kolesterol 63, 6-150 olması gereken LDL Kolesterol 203, en önemlisi referans aralığı 0,27-4,2 olması gereken TSH 17,37 dört katından bile fazla. Dahiliye mütehassısı hekimlerimin ifadelerine göre tiroit bezi vazifesini yapmıyor, o çalışmayınca iki kaşın arasında bulunan parmakucu kadar üçük bir beze daha fazla çalışıyor, normalin dört katından fazla bir sıvı üretiyor, bu da hormonal dengesizlik demektir kolesterol başta olmak üzere diğer bütün değerlere de bu hormonal dengesizlik sebebiyet veriyormuş, en azından kolesterol değerlerini, kanda yağ nisbetini düşürmeyi zorlaştırıyor. Tiroit bezinin yeterince çalışmaması dahilî hastalıklar kısmında endokronolojiyi alakadar ediyor. Fakat bu dalın mütahassısı, İstanbul'da bir elin parmakları kadardır. Aylarca randevu taleplerinize cevap verilemiyor. Son çıkan laboratuvar neticelerini gösterdiğim, aziz dostum, hekimim, pek muhterem Dahiliye, aynı zamanda kardiyoloji Uzmanı Dr. Nail Erhan Hocam, "Mustafa Bey, isterseniz sizi hastahaneye yatıralım, bir taraftan kolesterol ve trigliserid değerlerini kontrol eder, diğer taraftan endokronolojiyle alakalı olarak yapılması gerekenler yapılır." dedi. Elbette hastahaneye yatacaktık, yatacaktık da önümüzde Ramazan ayı vardı, Ramazan ayı öncesinde kısa br sıla ziyaretini ne buyrulurdu. Hem Yüce İslâm Peygamberi "Seyahat ediniz, sıhhat bulasınız," buyurmamışmıy dı? Ramazan sonrası İnşa Allah! Hastahaneye de yatılır, tedaviye de devam edilirdi. Şimdilik bekliyoruz... VEFAT VE TA'ZİYE Memleketimizin yetiştirdiği, en iyi cerrahlardan birisi olan Bezm-i Âlem Vakıf Gurebâ Hastahanesi'nin gelişmesinde bir vakıf eser olarak muhalled kalmasında ilk saflarda yer alan zaman zaman omuz omuza mücadele verdiğimiz, Bezm-i Âlem Vakıf Gurebâ Hastahanesi eski Başhekimlerinden, Salâbet-i Diniyye sahibi, dâva adamı Prof. Dr. Asaf Ataseven Hocamız da Hakk'ın rahmetine kavuşmuş, Hakk'a yürümüştür. Telâfisi imkânsız üzüntü içindeyim. Ama, Sünnetü'l-Lah bu.. Aziz Hocamıza Cenab-ı Hakk'dan vâsî rahmet, başta Hanımefendisi, Dr. Gülsen Ataseven olmak üzere aile yakınlarına ve kendisini çok seven Müslüman kardeşlerimize Sabr-ı Cemîl, Ecr-i Cezîl niyaz ederim. (M.A.)