Hatırı sayılır bir süredir bir eğitim merkezinde malzeme dersleri veriyorum. Annelik-meslek-yazarlık-eğitmenlik ne ararsanız var yani...Yıllarca doğru bir karakteri yaratmak adına hep koşuşturdum. Ama nerede tıkandığımı söyliyeyim. Annelikte...Doğum yapmamın arkasından onaltı sene geçmesine rağmen anneliğin o kıvrak ritmini yakalayamadım ve çok sıkıntı içindeyim. Kıvrak ritm de nasıl mı oluyor? Ortamın getirdiği yeni kavramlarla, bizim dinazor yetişme kavramlarımızın uyum harmanı...Ben bir ortasını bulamadım arkadaşlar...Hep suçlu pozisyonda oluyor ve kararlarımla başbaşa oturuyorum. Ne takan var ne açıklayan. Annelik el yordamı tütüyor da tütüyor. Malzeme dersi veriyorum dedim ya bu konuyla ilgili bir sunum hazırlıyordum. Konu; Plastik... Plastik Yunancada Plastikos dan geliyor. Yani kalıp vasıtasıyla form alabilen demek. Elde edilmesi sıcaklık ve basınç altında katalizör kullanarak monomerlerin reaksiyona sokulmasıyla oluşuyor. Sıcaklık ve basınç altında... ve katalizör kullanarak... monomerlerin reaksiyona sokulmasıyla oluşuyor... Kalıp vasıtasıyla form alabilen... evet dedim bu aynı oluşum. Annelik...Annelikos...olsa olsa annelikosdan da gelmiş bir kelime olabilir bu dedim. Bazıları tozuttuğumu düşünse de yakaladığım doğru benzetme olduğuna eminim. Düşünsenize kalıplara sokulmuyor muyuz onları anlamak adına? Biçimlenmiyor muyuz? Katalizörümüz –sevgi-de var değil mi? Monomerlerimizin reaksiyona sokulmadığı gün var mı? Nereye kaçabilip nerede isyan edebiliyoruz. Kalıptan çıksak da aynı o biçimde kalmıyor muyuz? İstifa edebilen var mı? Sevgi uğruna nelerden vazgeçiyoruz? Burada güzel bir örneğim var. Haber şu; “Ölümüne annelik” Annesinin de ölümüne neden olan genetik hastalığının, kanında pıhtılaşma riskini göze alarak doğum yapan kadın bebeğini kucağına aldıktan bir hafta sonra öldü. Tanı konulamayan hastalığın adı ise “Emboli” Bu arada emboli, ince damar tıkanıklığıymış bilgi vereyim. Damarın tıkadığı bölgeler kansız kalıyormuş. Genetikmiş. Aha işte bir kalıptan çıkmış annelikos örneği...Fedakarlığını öyle abartmış ki doğacak çocuğunun annesizliğine bile izin vermiş. Hangi babalikos böyle düşünebilir sizce? Başkaaa...örnek çok... Bir annelikosla, arkadaşı annelikosun muhabbetine bir kafede şahit oldum. Çocuklarının marka marifetlerini anlatıp üstün yeteneklerini (!) sergiliyorlar biribirilerine. Bir ara konu değişti. “Japonya’daki patlamadan sonra dünya mutfaklarından Japon yemeklerini çekmişler radyasyonluymuş. Diğeri sırıtıyor; “Ben suşi sevmem zaten” Vay Maria Antoinette vay. ”Ekmek yoksa pasta yesinler” ha? Bunlar annelikos çeşitlemeleri ayaküstü değiniverdim bir iki çeşitine. Ben nasıl bir annelikos örneği olduğumu bulunca söylerim. Çok çeşitli annelikos örnekleri var. Taklitlerinden sakının. Çağdaş annelikoslardan ise uzak durun. Nereye gittiğinizi unuttururlar...