2007 BAŞLARINDA, "ALTIN 1000 DOLAR OLACAK" DENDİĞİNDE, BUNU, "ÇOK UÇUK DEĞERLENDİRME" OLARAK NİTELEYEN EKONOMİSTLER, ŞİMDİLERDE, "1980'DE 850 DOLARLA ZİRVE YAPAN ALTININ ONS FİYATI, BUGÜNÜN 2000 DOLARINA KARŞILIK GELİYOR" DİYORLAR. .................................................................................. Altın 1000 doları görecek mi? Son zamanlarda dünyanın her köşesinde yanıtı aranan soru bu: "Altının ons fiyatı 1000 doları görecek mi? 2007 yılı başlarında, altının ons fiyatı 550 dolarlardayken, "Altın 1000 dolar olacak" öngörülerne kimse inamak istemiyordu. Bu yılın başlarında 840-850 dolarlarda dolaşan altın, daha ilk ayın ortasına gelmeden 920 dolarları zorlamaya başlayınca, yakın bir zamanda 1000 dolarlık psikolojik sınırını kolayca geçebilceği konusunda kimsenin kuşkusu kalmadı. Yalnız bu noktada çok önemli bir ayrıntıyı da gözden kaçırmamak gerekir. Yarınlar konusunda arşiv bilgilerine dayanarak öngörü geliştirme alışkınlığında olan bazı ekonomistler uyarıyorlar: "1980'lerde 850 dolarla zirve yapan altının ons fiyatı, 2008 hesaplamalarına göre 2000 dolara karşılık geliyor!" Yani, bazı istatistik meraklısı ekonomistler, ne demek istiyorlar? Dedikleri bilmece ya da bulmaca değil, altının onsunun 1000 doları aşacağına ilişkin öngörülerin ciddiye alınması gerektiği ortaya çıkınca, yapılan ilginç bir hesaplama yöntemi ile, 1980'lerde 850 dolarla zirve yapan altın fiyatlarının bugün 2000 dolar olması gerçeği ortaya kondu ve dudaklar uçukladı. Şimdilerde, 2000 dolar için "Acaba?" hesapları yapılıyor.. ALTIN FİYATLARI NEDEN UÇUYOR? Peki, altın fiyatının son zamanlardaki bu soluksuz yükselişinin nedeni nedir, son 4-5 yılda altına olan ilgi neden artıyor? Bu soruya tek cümleyle yanıt vermek gerekirse, yatırımcı ve tüketici talebi dışında, altına olan ilgiyi tetikleyen en önemli etken, Amerikan ekonmisiyle ilgili beklentilerdir, denilebilir. ABD'de tüketimin azaldığını gösteren veriler, dünya piyasalarında satışların artmasına neden oluyor. Satışlardan gelen paralar,son günlerde, beklentiler paralelinde yıldızı parlayan altına, altına bağlı enstrümanlara yatırılıyor. Dolar değer kaybediyor.. Dolar değer kaybettikçe, altına olan ilgi artıyor, altın değerleniyor.. Altında yükseliş trendinin süreceğini gösteren önemli siyasi ve ekonomik nedenler var. Bu nedenleri özetle söylemek gerekirse, ABD, 1990'da Sovyetlerin dağılmasından sonra kazandığı "Tek Süper Güç" konumunun kazanımlarını gerektiği gibi değerlendiremedi; insanlığın beklentileri yönünde bir Amerika imajı çizilemedi. Amerika, "Tek Süper Güç" olma konumunu, sosyal devlet kavramını görmezden gelen kapitalizmin son aşaması olan 'emperyalizmin bayraktarlığını üstlenmek' şeklinde değerlendirdi. 11 Eylül İkiz Kuleler gösterisiyle küresel işgal operasyonlarını başlattı, Kuzey Afrika'dan Çin'e uzanan geniş bir coğrafyayı kapsayan BOP uygulamaları bağlamında, uluslararası hukuk ayaklar altına alınarak Afganistan ve Irak'a girildi. Pek çok ülkenin siyasi ve ekonomik mekanizmaları etkilenmeye çalışıldı. ABD, öngörüleni oldukça aşan giderlerini karşılayabilme, cari açığını kapatabilme konusunda Çin'in, Japonya'nın ve petrol üreticisi ülkelerin finansal destekleri yetersiz kalınca, piyasalara karşılıksız bastığı dolarları sürmeye başladı. ABD'nin petrol fiyatlarını aşırı şişirerek yarattığı likidite bolluğu sayesinde yaşadığı sanal parlak günler de, beklendiği kadar uzun ömürlü olmadı. ABD ekonomisi, adı açıkça söylenmek istenmese de -resesyona bağlı olarak- bir ekonomik kriz yaşamakta.. Amerika'nın doları "Dandik Para" olmaktan kurtarmak amacıyla, rezervlerindeki ve kontrolündeki petrolün fiyatını aşırı oranda şişirerek, karşılıksız bastığı paranın karşılığı gibi gösterme çabaları da beklenen sonucu vermedi. 1-6 dolara maloan petrolün fiyatının aşırı artırılmasıyla likidite bolluğu yaratıldı, sanal bir refah dönemi yaşandı, ama artan petrol fiyatları, Amerikan ekonomisi açısından, giderek maliyet artırıcı bir etken olmaya başladı. ÇİN VE JAPONYA, KASALARINDAKİ DOLARLARI EURO VE ALTINLA DEĞİŞTİRMEYE BAŞLAYINCA... Altın fiyatlarının son günlerdeki soluksuz artışının en önemli etkeni, Çin ve Japonya gibi kasalarında trilyonlarca dolar rezervi olan ülkelerin, sistemli olarak, bu "dandik para" yı euro ve değerli madenlerle değiştirme operasyonlarını hızlandırmalarıdır. Altına olan ilginin bu tempoda sürmesi sonucunda altın, 2008 yılında 2000 doları görebilir mi? "Evet" ya da "Hayır" demeden önce bazı verilere dikkat çekmek isteriz. Altın takı kullanmanın çok yaygın olduğu Hindistan'ın altın ithalatı, geçen yıl, yalnızca yüzde 5 oranında artarken, altın takı geleneği olmayan Çin'in aynı dönemdeki altın ithalatı yüzde 25 oranında artmış! Altında yatırım amaçlı alımların arttığı gözleniyor. 2007 yılındaki bir durgunluk beklentisi, hem içerde hem de dışarda yatırım amaçlı altın alımlarının artmasına neden olmuştu. Altının hem takı hem de tasarruf aracı olarak kullanımının çok yaygın olduğu Türkiye'nin altın ithalatında ise, geçen yıl, yüzde 20 oranında artış gözlenmiş. Özetle, altına olan ilgi, giderek artan oranda büyüyor. İlginin büyümesi, altının fiyatının kanatlanmasına neden oluyor. Peki, altının 2008 yılında 2000 doları görebilme olasılığı var mı, yoksa bu konudaki söylemler, yalnızca bir 'ekonomik fantezi' mi? Geçtiğimiz yılın başlarında altının ons fiyatı 500 dolarlarda gezinirken, "Altın 1000 doları görecek" dendiğinde, "Çok uçuk bir öngörü" diyen ekonomistler çoğunluktaydı. Hiç kimse altının bu kadar kısa sürede 1000 dolarlara tırmanacağına inanmak istemiyordu. Asaf Hocanın (Asaf Savaş Akat) "Dandik Para" dediği Amerikan doları sürekli değer kaybediyor. Eğer, bütün önlemlere rağmen Amerikan ekonomisi resesyona girmekten kurtulamaz, belirgin bir kriz ortamına girerse, ekonomik değerlerin 1980'lerdeki seviyelere gelmesiyle, altının ons fiyatının 2000 dolarla tırmanmasını hiçbir kuvvet engelleyemeyecektir. Ekonomi kitaplarında sözü edilen tanımlamarından çok farklı bir ekonomik düzen yaşamaktayız. Olası ekonomik sürprizler, altının ons fiyatının 2000'lere ulaşmasının sürpriz sayılmayacağı büyük depremler ve tsunamiler eşliğinde yaşanacaktır. .......................................VİTRİN............................... "...Hükümetin 2011'deki dönem sonu için kişi başına geliri 10 bin doların üzerine çıkarma hedefi koyduğunu söylemiş, bunun bugünkü 488 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla rakamının 720-750 milyar dolara çıkması anlamına geleceğini belirtip, hedefi yakalamanın kolay olmadığını öne sürmüştüm. Dostum, bu yıl Türkiye İstatistik Kurumu'nun GSMH hesaplama yönteminde Avrupa Birliği İstatistik Kurumu ile uyumlu olmak için AB standardına geçeceğini ve AB tanımlı GSMH hesaplarının da bugünkü hesaplara göre yüzde 25-30 arasında daha yüksek çıkmasının beklendiğini hatırlattı. Eğer gerçekten yeni hesapla bugünkünden yüzde 25-30 daha zengin çıkarsak, zaten şu anda bile en azından 600-620 milyar dolarlık bir ekonomiyiz demektir, o zaman da 10 bin dolar hedefine eskisine göre daha yakınız yani." İSMET BERKAN (Radikal: 14.01.2008) [email protected]