Küresel çapta yarattığı etki ve tepkilere bakıldığında, Hamas’ın İsrail’e yönelik başlattığı “Aksa Tufanı”nın yerel bir çatışma olmadığı kolayca görülebiliyor. Bu nedenle de “Akasa Tufanı”, bölgenin tarihini bilenler açısından “kaygı verici gelişme” olarak değerlendiriliyor.

Siyaset ve strateji duygusallıkla bağdaşmaz. Gelişmeleri, meydana geldikleri coğrafyanın tarihiyle birlikte okuyabilirsek, yarınlara ilişkin daha isabetli  değerlendirmeler yapabiliriz.

 O nedenle, Hamas’ın İsrail’in yerleşim birimlerini hedef alan “Aksa Tufanı” saldırısını irdelerken, “Hamas neyi hedefliyor?” sorusunun yanı sıra, “Netanyahu’nun ‘Bölgeyi değiştireceğiz’ çıkışı; İsrail’in genişleme politikasıyla, ABD’nin Büyük Ortadoğu (BOP), Çin’in Kuşak ve Yol projeleriyle, dollayısıyla bölge ülkelerinin gelecekleriyle ne ölçüde ilişkilidir?” sorusunu da sormamız gerekiyor.

Hamas’ın üstlendiği “Aksa Tufanı” sonrasında yaşanan insanlık dramını televizyonlardan canlı olarak sey-ret-mek-te-yiz. Evet, yalnızca seyretmekteyiz, ama nereye kadar? İSLAM iŞBİRLİĞİ öRGÜTÜ BUGÜNLER İÇİN KURULMADI MI?

II. Dünya Savaşı öncesindekine benzer bir kutuplaşmanın oluştuğunun farkında mıyız? 

“Aksa Tufanı” gibi olayları bölgenin tarihiyle birlikte değerlendirdiğimizde, gelişmenin yönünü ve hedefini ya da hedeflerini görmek kolaylaşıyor.

Küresel çapta yarattığı etki ve tepkilere bakıldığında, Hamas’ın İsrail’e yönelik başlattığı “Aksa Tufanı”nın yerel bir çatışma olmadığı kolayca görülebiliyor. Bu nedenle de “Aksa Tufanı”, bölgenin tarihini, özellikle yakın tarihini bilenler açısından “kaygı verici gelişme” olarak değerlendiriliyor.

Siyaset ve strateji duygusallıkla bağdaşmaz. Gelişmeleri, meydana geldikleri coğrafyanın tarihiyle birlikte okuyabilirsek, yarınlara ilişkin daha isabetli  değerlendirmeler yapabiliriz.

İsrail, bugüne kadar genişleme hedeflerini hayata geçirebilmek için gerçekleştirdiği bütün operasyonlar öncesinde, kendisini haklı gösterecek gerekçeler üretmeyi başarabilmiştir. O nedenle, Hamas’ın İsrail’in yerleşim birimlerini hedef alan “Aksa Tufanı” saldırısını irdelerken, “Hamas neyi hedefliyor?” sorusunun yanı sıra, “Netanyahu’nun ‘Bölgeyi değiştireceğiz’ çıkışı; İsrail’in genişleme politikasıyla, ABD’nin Büyük Ortadoğu (BOP), Çin’in Kuşak ve Yol projeleriyle, dollayısıyla bölge ülkelerinin gelecekleriyle ne ölçüde ilişkilidir?” sorusunu da sormamız gerekiyor.

 

Hamas’ın İsrail’e yönelik başlattığı Aksa Tufanı saldırısının yarınlarda üretebileceği  sorunlarına bugünden çözüm ararken, öncelikle 1922’ye kadar Osmanlı toprağı olan, bugün İsrail olarak anılan Filistin’in tarihini kısaca hatırlamakta yarar var.

KRONOLOJİ

1897’de Basel’de gerçekleştirilen Birinci Siyonist Kongresi ve 1917’deki Balfour Deklarasyonu olmak üzere, Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması konusu gündeme gelmesiyle birlikte bölgede başlayan gerilim, günümüze kadar belli aralıklarla sürüp gelmektedir..1. Siyonist Kongresi’nde Theodor Herzl, “Basel’de ben Yahudi devleti kurdum. Bunu yüksek sesle söylersem, bütün dünya bana güler. Fakat 5 yıl içinde ya da 50 yıl sonra herkes bunu böyle bilecektir” demişti. 1897’de Theodor Herzl’in, “Osmanlı’nn borçlarına karşılık İsral için Filistinde toprak” isteğinin II. Abdülhamit trafından reddedilmesi, İsrail’in kuruluşunu 1948 yılına ertelemiştir.

BİRLEŞİK KRALLIKI FİLİSTİN MANDASI

Başlangıçta, özellikle İngiltere’nin organize ettiği Yahudi göçüne rağmen, bugünkü İsrail coğrafyasındaki Yahudi nüfusu bir devlet kurulmasına yetecek kadar değildi. 1922’de İngiltere’nin (Birleşik Kralık) Filistin’de Osmanli egemenliğine son vermesiyle, İtilaf Devletleri burada bir Birleşik Kralık Filistin Mandası kurulmasına karar vermiş ve bu karar Milletler Cemiyeti tarafından onaylanmıştı. Bu karar sonrasında, Filistin’deki nüfusları giderek artan Yahudilerle Araplar arasında günümüze kadar uzayan çatışmalar yaşanmaktadır.  

Birleşmiş Milletler Genel Meclisi 29 Kasım 1947 günü, Filistin’i  Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölen bir kararı kabul etti. Yahudiler taksim planını kabul etseler de, Filistinliler ve  Arap devletleri bu kararı reddettiler.

14 Mayıs 1948 geceyarısı İngiliz Yüksek Komiseri’nin emrindeki asker ve sivillerle birlikte Filistin’i terk etmesiyle buradaki yirmisekiz yıllık İngiliz mandası sona erdi. Aynı gün, Filistin’deki Yahudi yerleşimciler tek taraflı olarak İsrail devletinin bağımsızlığını ilan ettiler ve bu kararlarının BM tarafından tanınmasını başardılar.

BM’nin bu kararı, Arap-İsrail gerginliğinin büyümesine ve Arap-İsrail çatışmasının başlangıcı olan 1947-1949 Filistin savaşının yaşanmasına neden odu. İsrail-Filistin arasında günümüze kadar uzanan çatışmalar, 1967’deki Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesiyle başladı.

Tarihte bölgenin İngiliz mandasına bırakıldığı yıllardan 1973 yılına hızlı bir geçiş yaparak bölgenin yakın tarihinini kısaca hatırlamak, yarınları görebilmemize yardımcı olacaktır. İsrail ile İslam Alemi arasında 1948 ve 1967’de yaşanan iki savaşın ardından 1973’te Yom Kippur Savaşı (Ekim Savaşı) yaşanmıştı. İsrail’in genişleme, Filistin’i haritadan silme planını hayata geçirebilmek amacıyla kurguladığı bu savaşlar, günümüzde de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) etiketi altında devam etmektedir.

İsrail ile Filistinli Hamas grubu arasında yıllardır devam eden çatışmalar “Aksa Tufanı” saldırısıyla yeni bir aşamaya gelmiştir. Bölge barışını da, üretebileceği sonuçlar itibariyle küresel barışı da ciddi olarak tehdit eden bu gerginliğin 1973’teki Yom Kipper Savaşı ve 1979’daki Mısır- İsrail barış anlaşması sonrasını şöyle özetleyebiliriz:

7 Ekim’de 2023 günü roket saldırılarıyla Aksa Tufanı saldırısını başlatan Hamas, 1987 yılında, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde ilk ayaklanma  (intifada) sonrasında kuruldu ve İki yıl sonra, İsrail’i hedef alan ilk silahlı saldırısını gerçekleştirdi.

1991’deki I. Körfez Savaşı’nda ABD büyükelçisi tarafından gaza getirilelerek Küveyt’e sokulan Saddam, ABD önderliğindeki Batılı koalisyon tarafından tepelenmiş, ülkesi 36. Paralel boyunca bölünmüş, uçuşa yasaklanan kuzey bölümünde, yarınlarda “Büyük İsrail”in bir bölgesi olacak bağımsız bir devlet kurma çalışmaları başlatıldı.

Uzun yıllar süren silahlı çatışmalara bir son verebilmek amacıyla, 1993’te, İsrail ve Filistin arasında, Hamas’ın karşı çıkmasına rağmen, Oslo Anlaşması imzalandı.

İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış sağlamak amacıyla, 2000 yılının Temmuz ayında ABD’de gerçekleştirilen zirveden de bir sonuç çıkmadı.. Dönemin muhalefet partisi lideri Ariel Şaron’un kalabalık bir asker grubuyla Mescid-i Aksa’yı ziyaretini “tahrik” olarak değerlendiren Filistinliler ikinci intifada başlattılar.

Hamas’ın, 2001 yılı Haziran ayında, Tel Aviv’deki bir gece klübüne düzenlediği intihar saldırısında 21, 2002 yılı Mart ayında Netenya’daki saldırısında 30 İsrailli hayatını kaybetti.  Bu saldırıları karşılıksız bırakmayan İsrail, dört ay sonra Hamas'ın askeri lideri Şeyh Salah Şehade'yi Gazze'deki evine düzenlediği bombalı bir saldırıyla  öldürdü. Filistin lideri Yaser Arafat’ı Batı Şeria’nın Ramallah kentindeki evinde göz hapsine aldı.

İsrail bunlarla da yetinmedi; 2004 yılı mart ve nisan aylarında, peşpeşe yaptığı füze saldırılarıyla, Hamas’ın kurucularından Şeyh Ahmed İsmail Hasan Yasin ve siyasi liderlerinden Abdülaziz Rantissi’yi öldürdü. 

İsrail, 1967 yılındaki savaşta Mısır’dan elde ettiği Gazze’deki topraklardan 2005 yılının 15 Ağustos’unda geri çekildi ve buranın yönetimini Filistinlilere bıraktı, ama saldırılar devam etti.  

Filistin’de, 25 Ocak 2006’da yapılan seçimleri Hamas kazandı. Hamas'ın seçim zaferinden sonra, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) , Rusya, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler’den (BM) oluşan Ortadoğu Dörtlüsü, Filistin Ulusal Otoritesine (PA)  yapacağı yardımları, “şiddete başvurması, İsrail Devleti'nin tanınması ve önceki anlaşmaları kabul etmesi” koşullarına bağladı. Hamas’ın bu koşulları kabul etmemesi üzerine, Ortadoğu Dörtlüsü dış yardım programını askıya aldı. 

Haziran 2007'de Hamas'ın Gazze Şeridi'ni ele geçirmesinin ardından, resmi olarak Filistin Yönetimi olarak tanınan bölge, Batı Şeria'daki El Fetih ile Gazze Şeridi'ndeki Hamas arasında ikiye bölündü.    

 (Yönetimin taraflar arasındaki bölünmesi, Filistin Yönetimi'nin iki partili yönetiminin etkili bir şekilde çökmesine neden olmuştu. Ancak 2014 yılında hem El Fetih hem de Hamas'tan oluşan Filistin Birlik Hükümeti kuruldu. Barış müzakerelerinin son turu Temmuz 2013'te başladı ve 2014'te askıya alındı.)

Hamas, 14 Haziran 20007 günü, Filistin Lideri Mahmut Abbas’a bağlı El Fetih örgütü  ile Gazze’de giriştiği iç çatışmadan gücünü artırarak çıktı.

 27 Aralık 2008 tarihinde, günümüzdeki Aksa Tufanı benzeri gelişmeler yaşandı. Bunun üzerine İsrail ordusu Gazze’ye yönelik 22 gün süren saldırılar başlattı. Bu çatışmada 1400 Filistinli, 13 İsrailli hayatını kaybetti.

14 Kasım 2012’de, İsrail’in, Hamas'ın Askeri Kanadı Komutanı Ahmet Cabari'yi öldürdürmesi üzerine Filistinlilerle İsrail arasında çatışmalar yaşandı..  

2014’ün Temmuz ve Ağustos aylarında Hamas’ın üç İsrailli genci kaçırıp öldürmesi üzerine çıkan çatışmalarda 2 bin 100 Filistinli, 73 İsrailli hayatını kaybetti.

5 Aralık 2017 günü dönemin ABD başkanı Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etti.

2018’in Mart ayında, İsrail askerlerinin, Gazze sınırında gösteri yapan protestocuları dağıtmak için açtığı ateş sonrasında 170 Filistinli hayatını kaybetti.

24 Mart 2019’da Trump, Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı olarak kabul ettiklerini açıkladı. (İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri’ni, 1967 savaşında işgal, 1981’de de ilhak etmişti.)

15 Mayıs 2020 günü, ABD Dışişleri Bakanı Pompei İsrail’i ziyaret etti ve Çin Büyükelçsi Du Wei’nin sınırdışı edilmesinni istedi.16 Mayıs günü, Çin Büyükelçisi, Tel Aviv yakınlarındaki evinde ölü bulundu.

 7 Mayıs 2021 günü, Doğu Kudüs’teki İsrail mahkemesi, Mescid-i Aksa yakınlarında yaşayan 8 Filistinli ailenin evlerinden atılıp yerlerine Yahudi aileleri yerleştirilmesine karar vermesi üzerine Filistinlilerle İsrail polisi arasında başlayan çatışma günlerce sürdü. 

10 Mayıs 2021 günü, Filistinli direniş grupları, İsrail polisinin yapılan uyarıları dikkate almaması ve  işgal altında tuttukları Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah Mahallesi'nden  çekilmemeleri üzerine İsrail'e çok sayıda roket fırlattı. İsrail ordusu da, bu roket saldırılarını karşılıksız bırakmadı, Gazze Şeridi'ne "Surların Muhafızı" saldırısını başlattı. .

İsrail’in 10 Mayıs 2021 günü başlatığı ve 5 gün boyunca sürdürdüğü hava saldırıları sonucunda  39'u çocuk, 22'si kadın 139 Filistinli hayatını kaybetti.

7 Ekim günü gerçekleştirilen Hamas’ın üstlendiği “Aksa Tufanı” sonrasında yaşanan insanlık dramını Batılı ülkeler televizyonlardan canlı olarak sey-ret-mek-te. Evet, yalnızca seyretmekte.  İSLAM iŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ BUGÜNLER İÇİN KURULMADI MI; NEDEN SESİ ÇIKMIYOR?

ABD Dişişleri Bakanı Blinken, İsrail’e geldiğinde yaptığı açıklamada, “Ben buraya dışişleri bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim” diyordu. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) İsrail/Netanyahu üzerinden devam ettirilmek istendiğinin farkında mıyız?