AKAN KANLARIN VEBALİ İDAM CEZASINI KALDIRANLARIN BOYNUNDADIR
Abdullah KILIÇ
AKP, iktidara geldiğinde karşılaşacağı durumu biliyordu.
Buna bir önlem olarak,aykırı düşüncelerine rağmen Avrupa yollarına koyuldu ve AB cilik oynamaya başladı.
Şayet bunu yapmasaydı,AB’ye muhalefet etseydi; bırakın sekiz yıl iktidarda kalmayı seksen gün bile dayanamazdı.
Çünkü o zaman “rejim muhafızları” plağın öbür tarafını çalmaya başlayacaklardı.
Üstelik 40 yıllık bir devlet politikası haline getirilmiş,refah,mutluluk,iş,aş,adalet diye lanse edilmiş AB’nin Türk toplumunda da bir karşılığı olduğu kesin.
Ayrıca AB ye karşı duracak iktidar,dikkate alınan hiçbir dış desteği de bulamazdı.
Diğer bir yandan da devlette devamlılık esası ve AB’nin insan hayatında geliştirdiği standartlar ve bu konuda aldığı mesafe nazara alındığında da AB “medeniyet projesi” olarak muhaliflerin bile kökten ve aleni reddedemedikleri bir cazibeyi ifade etmektedir.
AB ile yapılan görüşmelerde ilk başından beri bizim yaptığımız politik ve diplomatik hatalara onların çifte standartları eklendiğinde mesele her zaman sorgulanması gereken bir hal almaktadır.
Netice olarak AB’ye toplumsal destek inişli çıkışlı bir seyir takip ediyor.Hatta canımıza “tak ettiği” haller oluyor.
Uzun yıllardır Türkiye için en önemli mesele olan terörizm ve pkk belasına karşı başta AB olmak üzere “Batı’nın takındığı tavır tek kelimeyle iğrençtir.
Milletler arası planda bu ülkelerle iyi geçinmenin ve iş birliğinin faydası yadsınamaz.Lakin bunlardan nihai hallerde yardım ve anlayış ummak.kuzunun kurttan merhamet beklemesinden daha safça bir hali ifade eder.
Bu durumdan kurtulmak için şu hususlarda mesafe almamız şarttır:
Ülkesine vatandaşlık bağıyla bağlı fertler
Ülkede yaşayan herkesin emin olduğu,dünya karşısında başımızı eğdirmeyecek bir adalet anlayışı ve uygulaması.
Ülke nüfusunun kalitesini artırıcı eğitim programları ve etkin uygulamaları.
Yüksek bilgi ve teknolojiyle donatılmış,insan hakları ve hukukun üstünlüğü hususlarında şuurlu ve hassas güvenlik güçleri.
Memleket mesellerinde bilgili ve duyarlı demokrasiyi özümsemiş,meşru siyasete saygılı ve milli iradeye kayıtsız şartsız tabi silahlı kuvvetler.
Bilgi,teknoloji üreten, malları dünya piyasalarında yüksek rekabet gücüne sahip,gelir dağılımında adaleti sağlamış,etkin-yaygın ve adil vergi sistemini gerçekleştirmiş bir ekonomi.
Böyle olmayınca elinden kan damlayan canileri cezaevlerinde besiye çeker otuz bin insanın katili olmakla suçladığınız kişiye ada tahsis etmek zorunda kalırsınız.
Herkes biliyor ki bir referandum yapılsa “idama evet” %80 den aşağı olmaz.
Buna rağmen Batının “derin isyanına” taraf olarak mazlumların feryadına kulak tıkayanlar istemeden de olsa akan kanların vebalini boyunlarında taşımaktadırlar.
Unutmayın öldürmeye niyetli bir kişiyi bu yolda tereddüde düşürecek yegane duygu ölüm korkusudur.
Canilere yaşama hakkı tanımak,acaba kaç mazlumun canına kasttır?
Bunu hesaba yüreğiniz ve aklınız yetiyor mu?
Hayatı var eden bile,”kısasa kısasta hayat vardır” diyor,yeter ki gerçekten adil olunuz.
Zaman zaman beğenmeyip burun kıvırdığınız,Suudi Arabistan’da yılda kaç cinayet işlendiğini ve en son cinayetin ne zaman işlendiğini merak ediyor musunuz?
Kamu güvenliğini tesisten ve adaletten sorumlu olanlar;evlatları testere ile doğrananların,bir günde ailesinden kırk kişinin katledildiği mazlumların feryatlarını duyup onların gözlerinin içine bakabilme gücünüz var mı?
Şimdi tepeden baktığınız için “onların gözlerini fark edemiyor olabilirsiniz!
Unutmayın herkesin eşit olacağı o günde onlar sizin gözlerinizin içine bakacaklar…
Yorumlar