Bulunduğumuz nisanın 15-17 günleri Türkmenler'in önemli organizasyonlarından birisi olan 4.Türkmen Basın Kurultayı yerli ve yapancı basın mensuplarının büyük katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara'da düzenlendi. Tabii ki Kurultaylar;Bir soruna çözüm üretmek ve yeni çizgi ve stratejiler belirlemek niteliğinde bir platformudur..Ayrıca Kurultaylarda gerçekleşen tartışmalar,ardından doğan sonuçların her kesin uyması hayli önemli bir meseledir..Zira kurumsal çalışma her zaman düzensizliğe son verir.. Söz konusu 4.Türkmen Basın Kurultayı oturumları kapsamında çok sayıda yararlı tartışmalar yaşandı..Bu tartışmalardan,en büyük payı Türkmeneli Uydu kanalı aldı,çünkü bu televizyon ,dünya kamuoyuna Türkmenlerin uğramış oldukları haksızlığı yansıtan en etkili araçtır ..Bir de uzun yıllardan beri Türkmenler'in hiçte görsel yayın organı olmadığı için bu televizyon güzel bir anı olarak kalmasını istiyorlar.. Kanımca, Türkmeneli uydu kanalı, bu kadar eleştiri almasının arkasında gittikçe milli dava çizgisinden uzaklaşması algısıdır. Türkmeneli Televizyonu yönetimi ise bu eleştirilere kulak vermesi gerekir,çünkü her sorun yüzleşerek çözülür,birbirimizle yüz yüze görüşemesek sorunlarımız artar, bu da geçtiğimiz aşamada hareketlerimize büyük zarar verir. Ayrıca Kurultaya Türkmen basınının gerçekleşmeyen arzusu günlük gazete çıkarmak tartışması damgasını vurdu. Bu konu hakkında sizinle ilginç bir hikaye paylaşacağım,zaten kurultayda da paylaştım..Henüz yeni kalem tutma hevesindeyim,aklımda bir proje dolaşıyor..O da günlük bir gazete çıkarmak..O gün bugün oldu bu proje hala aklımda yer alıyor ve geçekleşmesini bekliyor.. Günlük gazete çıkarmak konusuna gelince; bu iki yolla gerçekleşir. Birincisi gazetenin devam edebilmesi açısından bir desteğin arkamızda bulunması ikincisi ise güçlü bir kadronun bulunmasıdır. Bu iki unsur olmadığı takdirde günlük gazete de zor olur. Kurultayda beni rencide eden şey,Türkmen basınını eleştiri yağmuruna tutulması idi. Bu eleştiriler bizzat Türkmen basınında çalışanları tarafından olması beni iyice rahatsız etti. Çünkü herkes çok iyi biliyor ki; bugün Türkmen basın mensupları hangi şartlarda altında çalıştıklarını. Her birisi hiç kimseden destek almadan kendisine uygun bir zemin bulup bu alanda çalışmalarını sürdürüyor,evet yeterli olmayabilir,ama ne yapalım her şeyimiz sınırlı,ayrıca daha sınırlı olmaya gidiyor.. Söz açılmışken artık siyasetçilerimiz de medyaya daha fazla önem vermeleri lazım..Zira dördüncü kuvvet olarak bilinen medya bugün internetin icadıyla neredeyse birinci kuvvet haline geldi. Medya artık politikacıları bypas ederek yeni dünyamızı yönetebiliyor.