Sayın Başbakan’ın bir Basın Toplantısıyla açıkladığı “paket” gündeme adeta bir saatli bomba gibi düştü ve haklı olarak ülkede çok farklı seslerin çıkmasına sebep oldu. 
Daha aylar öncesinde  ilk  ortaya atılış şeklinden tutun açıklanış  biçimine kadar  hatalarla dolu bu sözde “Demokratikleşme Paketi” bırakın yarar sağlamayı ülkenin başına büyük sorunlar açacağa benziyor.
Öncelikle şunları soralım:
Bu paket içeriği 28 maddeden Meclisteki üç muhalefet, Meclis dışındaki  onlarca partinin görüşü alındı mı?
Hayır,
Bu paket için ülkenin Demokratik Sivil Toplum Kuruluşlarından görüş alındı mı?
Hayır,
Bu paketin ülkenin Üniversitelerince değerlendirilmesine olanak sağlanıp görüş alındı mı?
Hayır,
Bu paketin hukuki içeriği yoğun olduğuna göre baro ve benzeri hukuk kurumlarından görüş alındı mı?
Hayır ,
Hani her fırsatta sayın Başbakan her gördüğü kalabalığa “siz istediniz biz yaptık” dediğine göre milletin bu paket için görüşü alındı mı?
Hayır.
Peki nasıl oluyor da paketin adı hala “Demokratikleşme paketi” olabiliyor?
Sorun işte burada.
Aynaya baktığında “Milli İrade”yi  gördüğüne inanan Başbakan yukarıdaki aşamaları belki de anlamsız ve gereksiz buluyor.
Oysa ülkenin kaderini hatta tüm geleceğini ilgilendiren kararlar için çağdaş Batı demokrasilerine şöyle bir göz atmak gerekmez miydi ?
Belli ki gerekmiyordu ..
Tarz belli: Ben yaptım oldu!
Adı da belli “İleri Demokrasi” ve “Demokratikleşme paketi”
Şöyle bir taradım hani şu örnek aldığımız demokratik ülkelerdeki duruma, acaba atladığımız bir şey var mı diye.
Böylesine bir “ben yaptım oldu” uygulaması dünya demokrasi tarihinde bulamadım.
Hele bu kadar hayati bir konuda!
Öte yandan sözde paketin içeriğine bakıyoruz ülkenin demokrasi eksiklerine ilişkin bir şey yok ama Türban ve PKK’ya yönelik maddeler var.
Demokratikleşme Paketinin içinde Andımızın işi ne ?
Andımıza neden şaşı bakılıyor? Türk kelimesi neden alerji yapıyor?
Bildiğimiz kadarıyla bu ülkenin %80’i bir biçimde Türk kökenli.
Çoğunluğun haklarını da  düşünmek gerekiyor oysa.
Ya Cumhuriyeti kuran Kurucu İrade!
Daha iki yıl öncesinde kendi ağzından Sayın Başbakan “Ana dilde eğitime izin verirsek ülkeyi böleriz” dememiş miydi?
Şimdi ne oldu da bu denli köklü fikir ve görüş değişimi yaşandı merak ediyorum. Herhalde sıradan bir vatandaş olarak yanıtı öğrenmeye hakkımız vardır.
Suriye ile olan kanka tipi dostluğunun durup dururken ve akşamdan sabaha düşmanlığa dönüştüğünü hatırlayalım.
Perde arkasını anlayabilmek için her iki olaydaki benzerlikleri irdelemeli sanırım.
Sonuçta gelinen noktada bu pakete çok farklı adlar verilebilir ancak “Demokratikleşme paketi” adı ASLA!
Paketin içinde Anti demokratik 12 Eylül Darbe Yasalarına ilişkin değişiklik yok.
12 Eylül ürünü YÖK, RTÜK, Sendikalar yasası, Partiler ve Seçim yasalarına ilişkin de değişikliğin esamesi yok.
Peki ne var?
Paketin içinde Demokrasi HARİÇ çok şey var!