Sayın Başbakan ve Ak Parti sözcüleri gündemdeki Cumhuriyet Tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturması için ısrarla “kirli bir operasyon” yada “büyümekte olan Türkiye'nin önünü kesmeye çalışan güçlerden” dem vurarak “komplo” teorilerinden söz ediyor.
Başbakan tarihi bir hata ile tüm savunma kurgusunu bu sav üstüne monte ederek “büyüyen ve gelişen Türkiye'yi içeriden “bazı çeteler” ve malum “dış güçler” engellemeye çalışıyor şeklinde konuşuyor.
Az çok gündemi ve ekonomiyi sürekli izleyen bir vatandaş olarak insan düşünmeden edemiyor:
Türkiye “çok gelişti ve çok büyüdü”de bizler mi fark edemedik?
Şimdi aşağıdaki verileri Sayın Başbakan’ın dikkatine sunalım:
Cumhuriyet tarihinin en büyük rekoru yani yaklaşık 650 Milyar dolar tutarında iç ve dış borçlanma, 
Cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığı, dış ticaret açığı,
On iki aydan daha kısa sürede  vadesi dolacak dış borç miktarı olan 164 Milyar dolarlık döviz ihtiyacı,
Dünyada tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeter 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin 11 yıl sonrasında saman bile ithal eder duruma gelmesi. 
İşsizliğin %20’lere vurduğu, üretmeden tüketme alışkanlığına özendirilen ve  borca boğulan Türkiye,
Açlık yada yoksulluk sınırında yaşayan on milyonlarca vatandaş,
Ekonomisi dışarıdan gelecek yüksek faiz beklentili  “sıcak paraya” dayalı Türkiye,
Sıfır sorun politikalarından etrafında tek dost komşu ülke bırakmayan Türkiye,
Bu saydıklarımın büyüme ve gelişmeyle ne ilgisi var acaba?
Listeyi uzatmadan belirtelim zaten bu verilere sahip bir ülkenin önünü “iç ve dış güçler”in kesmeye ihtiyacı da kalmış mıdır ki?
Bizce hayır!
Türkiye'nin bu veriler ile zaten en hafifiyle büyük bir ekonomik risk içinde olduğu açık seçik görünüyor.
Ayrıca bu durum dünyanın önemli dergilerinde çıkan “en riskli ülkeler” sıralamasında 1.ciliği Türkiye’ye vermiş olmalarından da belli..
Peki şimdi ne yapmalı?
Sayın Başbakan'ın “topu taca atmayı” bir kenara bırakarak acilen gerçekler ne ise ortaya çıkması adına ne gerekiyorsa onu yapması gerekmektedir.
Cumhuriyet Tarihinin bu en büyük en kapsamlı “yolsuzluk soruşturmasının” önünü açmak Sayın Başbakan'ın tarihi sorumluluğu ve görevidir.
Açıklanan iki Bakan istifası bu konuda olumlu bir sinyal ve olumlu bir başlangıç olabilir.
Tabi hukuki sürecin de normal yürümesi koşuluyla.
Aksi takdirde tarih sayfalarında, millet de seçim sandığında bu durumu mutlaka değerlendirecektir.
Bizden hatırlatması..