Başkurdistan kökenli olan Zeki Velidi Togan, bir bilim adamı olduğu kadar, özgürlük konusunda verdiği mücadeleler dikkate alındığında, O, aynı zamanda bir toplum önderidir. Zeki Velidi Togan’ın bilime ulaşma konusunda verdiği mücadele, katlandığı sıkıntılar her gence örnek olacak hikayelerdir. Başkurdistan’ın İsterlitamak köyünden yola çıkarak gerçekleştirdiği başarılar dizisi, onu yalnızca Türk Dünyası’nda değil, tüm dünyada, ölümünden yıllarca sonra saygıyla anılan bir örnek insan konumuna yükseltmiştir. Zeki Velidi Togan, yaptıklarıyla, mücadelesiyle, eserleriyle ölümsüzlüğü yakalamış bir tarihi kişiliktir. Zeki Velidi Togan, geçtiğimiz yıla adını verdi; TÜRKSOY 2010 yılını “ZEKİ VELİDİ TOGAN YILI” ilan etti. Yıl boyunca Togan, adına düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. MUHTEŞEM TÖRENLER “2010 Zeki Velidi Togan Yılı”nın kapanışı 14-16 Şubat 2011 tarihinde Başkurdistan’ın Işınbay ve Ufa şehirlerinde düzenlenen muhteşem etkinliklerle gerçekleştirildi. Başkurdistan Başbakan Yardımcısı Zuhra Rahmatullina ve Kültür Bakanı Askar Abdrazakov’un ev sahipliği yaptığı etkinliklerin ilk gününde Zeki Velidi Togan’ın doğduğu Küzen köyündeki anıtı ve müze evi ziyaret edildi. Etkinliklerin ikinci gününde düzenlenen konser programında TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Müsteşar Yardımcısı Kemal Fahir Genç, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Fırat Purtaş, Azerbaycan’ın TÜRKSOY Temsilcisi Elçin Gafarlı, Kazakistan’ın TÜRKSOY Temsilcisi Askar Turganbayev ve Başkurdistan’ın TÜRKSOY temsilcisi Ahat Salihov ile birlikte Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve Tarsus Belediye Başkanı Burhaneddin Kocamaz’a Zeki Velidi Togan yılı etkinlikleri sırasında göstermiş oldukları hizmetlerin karşılığı olarak Başkurdistan Bilimler Akademisi’nin hazırladığı madalya takdim edildi. Kapanış etkinlikleri çerçevesinde Milli Kütüphane’de Zeki Velidi tabelası ve okuma odasının açılışı gerçekleştirildi. Etnografya Müzesi’nde ise Haziran 2010 tarihinde Başkurdistan’da gerçekleştirilen TÜRKSOY 6. fotoğrafçılar buluşması sonucunda ortaya çıkan eserlerden oluşan fotoğraf sergisi açıldı. Etkinlikler çerçevesinde Zeki Velidi oyunu Mecit Gafuri Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Etkinlikler sırasında ayrıca Keçiören Belediyesi ile Ufa Sovetsky Belediyesi arasında ve Side Belediyesi ile Işınbay Belediyesi arasında “Kardeş Belediye protokolleri” imzalandı. Heyette yer alan iş adamları ise Başkurdistan Dış Ticaret Bakanlığı ile görüşmeler yaparak karşılıklı ticaret ve yatırım imkânlarını araştırdılar. Başkurdistan’lı yetkililer yapmış oldukları görüşmelerde Başkurt kültürünün TÜRKSOY üyesi ülkelerde ve tüm dünyada tanıtılması konusunda TÜRKSOY’un gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerden övgü ile bahsederken, TÜRKSOY Genel Sekreteri Kaseinov ise Başkurdistan’ın TÜRKSOY’un en aktif katılımcılardan biri olduğunun altını çizdi. ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………. 
Ord. Prof. ZEKİ VELİDİ TOGAN (1890-1970) Zeki Velidi Togan, 10 Aralık 1890’da bugünkü Başkurdistan’ın İsterlitamak iline bağlı Küzen köyünde dünyaya geldi. Zeki Velidi Togan’ın bilime olan yeteneği medrese eğitimini almaya başladığı ilk yıllarda ortaya çıkmıştır. Daha çok bilmek ve öğrenebilmek için, diğer dillerde yazılmış kaynakları da okuyabilmek için daha çok dil bilmek gerektiğine inanmış ve çocuk yaşlarda Rusça öğrenmeye başlamıştı. Bu arada öğretmen olan annesinden de Farsça öğreniyordu. Bununla da yetinmeyen Zeki Velidi Togan,1902 yılında, Ütek’e gitti; ortaokul eğitimine dayısının Habib Neccar Medresesi’nde devam etti. Dil öğrenme aşkı devam eden Togan, buradaki eğimi sırasında da Arapça öğrendi. Bilme, öğrenme aşkı Zeki Velidi Togan’ın 1908 yılında köyünden kaçarak Kazan'a gelmesine neden oldu. Burada özel dersler alan Togan, dönemin ünlü bilginleri Katanov ve Aşmarin’le tanıştı. Togan’ın üstün yetenekli, bilgili biri olduğu burada da fark edildi ve 1909 yılında mezun olduğu Kasımiye Medresesi’nde Türk Tarihi ve Arap Edebiyatı Tarihi konusunda dersler vermeye başladı. Togan burada bir taraftan ders verirken bir taraftan da bilgilerini yazıya dökmeye başladı. 4 yıl süren bu öğretmenliği sırasında yayınladığı "Türk ve Tatar Tarihi" (1911) adlı kitabı onun daha geniş bir coğrafyada tanınmasına neden oldu. "Türk ve Tatar Tarihi" adlı eserinin kendisine kazandırdığı ün sayesinde Kazan Üniversitesi Arkeoloji ve Tarih Cemiyeti'ne üye seçildi. Togan, Kazan Üniversitesi tarafından, araştırmalar yapmak üzere 1913'te Fergana’ya, 1914'te de Buhara'ya gönderildi. Bu gezileri sırasında yapmış olduğu araştırmaların sonuçlarıyla ilgili olarak hazırladığı raporlar Petersburg, Kazan ve Taşkent arkeoloji cemiyetlerinin dergilerinde yayınlandı. Bu çalışmaları sırasında gözü kulağı İstanbul’daydı. Bilimsel ve siyasi gelişmeleri yakından izliyordu. Bu arada kendisini her zaman minnet ve şükranla anmamıza vesile olan çok hayırlı bir girişimde bulundu ve Prof. Katanov'un kitaplarını, bugünkü İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü'nün çekirdeğini oluşturmak üzere Türkiye'ye gönderilmesine vesile oldu. Zeki Velidi Togan’ı, daha sonraki yıllarda, bilim adamı olmasının yanı sıra, bir siyasetçi olarak görüyoruz. Togan düşüncelerini ülke yöneticilerine anlatmak amacıyla, Rus Millet Meclisi Duma'da Ufa Müslümanlarının temsilcisi olarak Petersburg'a gitti. Rusya’daki 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında Togan’ı, Türklerin haklarını savunan bir mücadeleci kimliği ile görüyoruz. Bolşevik Devrimi'nden 22 gün sonra, 29 Kasım 1917'de Başkurt ilinin bağımsızlığı ilan edildi. Bağımsızlık konusundaki çalışmalarından dolayı Zeki Velidi Togan, 18 Şubat 1918'de Örenburg'u işgal eden Sovyet askerleri tarafından tutuklanıp hapse atıldı, fakat kısa bir süre sonra, 7 Haziran'da hapisten kaçmayı başardı. Togan, Başkurt hükümeti kurulduğunda Harbiye Nazırı oldu. Togan’ın bağımsızlık çalışmaları ve sonunda bağımsız bir Başkurt yönetiminin ortaya çıkması dönemin Sovyet yönetimince hoş karşılanmamıştı. Togan Türklerin çeşitli konulardaki haklarını savunmak üzere Lenin, Stalin ve Troçki ile birçok görüşme yaptı. Bu görüşmelerden olumlu sonuç alamayacağını anlayan Togan mücadelesine Türkistan coğrafyasında devam etti. 1920-23 yıllarında Türkistan'da coğrafyasının her tarafını dolaşarak oradaki Türkleri bir ülkü çevresinde birleştirmek üzere çok zorlu bir mücadele verdi, ama beklediği gibi bir sonuç elde edemedi. Türkistan Millî Özerk Hükûmeti'nin bastırılmasından sonraki Basmacı Hareketi'nin de organizatörleri arasında bulunan Togan, Türkistan Millî Birliği'nin kurucusu ve ilk başkanıdır. Zeki Velidi Togan yalnız Türk Dünyası’nda değil, bilim adamı ve siyasetçi olarak bütün Avrupa’da ünlenmiş bir kişiydi.Paris, Londra ve Berlin'deki birçok Orta-Asya tarihçisi onu bilimsel çalışmalarını sürdürebilmesi için ülkelerine davet ediyorlardı. Togan Avrupa’dan gelen bütün parlak teklifleri bir kenara itti ve devrin Türkiye Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, Fuat Köprülü, Rıza Nur, Yusuf Akçura'nın isteklerine ve çağrılarına uyarak Türkiye’ye geldi. 20 Mayıs 1925'te geldiği Türkiye'de Maarif Vekâleti Telif ve Tercüme Encümeni'ne tayin edilmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara kitap ve bilimsel kaynak açısından çok yetersizdi. O nedenle Togan, kendi isteği ile, İstanbul Darülfünun'u Türk Tarihi Müderris Muavinliği'ne tayin edildi. Togan için İstanbul ve Anadolu’daki kaynaklar, yazma eserler, bulunmaz birer hazineydi; kütüphanelerde hummalı araştırma çalışmaları başladı.. Fakat, Zeki Velidi Togan’ın yetenekleri, bilgisi ve mücadeleci kimliği birilerini rahatsız etti. 1932'de I. Türk Tarih Kongresi'nde, tıp doktoru Reşit Galip'in sunduğu Orta Asya'da iç deniz olduğu ve bunun sonradan kuruduğu konusundaki tezini şiddetle eleştirdi; bunun doğru olmadığını savundu. Togan’ı çekemeyenler bu eleştirisinden dolayı onu haksız yere suçladılar ve aleyhine bir kamuoyu oluşmasına neden oldular. Togan, bütün iyi niyetine rağmen, aleyhine oluşturulan bu durumdan rahatsız oldu ve 8 Temmuz 1932'de istifa ederek Viyana'ya gitti. 1935'te doktora çalışmalarını bitirdikten sonra Bonn Üniversitesi'nde, 1938'de Göttingen Üniversitesi'nde Türk tarihi ve uygarlığı konularında dersler verdi. 1939'da, Millî Eğitim Bakanı'nın ve bir grup bilim adamının ısrarlı daveti üzerine yeniden Türkiye'ye geldi ve İstanbul Üniversitesi'nde Umumî Türk Tarihi Kürsüsü'nü kurdu. İkinci Dünya Savaşı yılları, Türkiye’nin bu büyük hesaplaşmadan uzak durma çabalarının öne çıktığı bir dönemdi. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ısrarla tarafsızlık politikası sürdürmekteydi; genç Cumhuriyeti yeni bir savaş tehlikesinden uzak tutmaya çalıyordu. Savaşa katılmamız yönündeki fikirler, propagandalar hoş karşılanmıyordu. Togan, mücadeleci bir kimlikti; II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’sinin sisli ortamında, ‘Sovyetler aleyhine çalışmalar uyapmak ve Turancılık’ suçundan tutuklanıp mahkeme edildi ve 10 yıl hapse mahkum oldu. Fakat, Askerî Mahkeme kararı bozdu ve Togan beraat etti. Togan’ın 1948'de yeniden döndüğü üniversitedeki görevi, ölümüne kadar devam etti. 1951'de İstanbul'da Zeki Velidi Togan başkanlığında toplanan XXI. Müsteşrikler Kongresi'nde yaptığı konuşmalar onun bilim alanında ününün daha da artmasına vesile oldu. Zeki Velidi Togan, 26 Temmuz 1970'te İstanbul'da vefat etti. Zeki Velidi Togan, 1911′de Kazan’da, "Türk ve Tatar Tarihi" ile başladığı yayıncılık çalışmaları ölümüne kadar sürdü. Togan bildiklerini geleceknesillere aktarabilmek için yakaladığı her fırsatı değerlendiriyordu. Zeki Velidi Togan’ın, fırtınalı bir hayat yaşamasına rağmen, 40 kitabı, 337′den fazla yayınlanmış çalışması bulunmaktadır. Bu çalışmaların 12 tanesi geniş hacimli eser, 10 tanesinden fazlası okuttuğu ders kitaplarının basılmış notlarıdır. Togan’ın yayınladığı ilk kitabı, “Türk ve Tatar Tarihi”dir. Kendisinin Kazan ve Rusya’da ün kazanmasını sağlayan ve dünya ilim alemine tanıtan eseri ise, hiç kuşkusuz, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi’dir. “Tarihte Usul”, Türkiye’de tarih bilimi için yazılmış ilk metod kitabıdır. “Umumî Türk Tarihine Giriş” ise, alanında tek olduğu gibi, Türk tarihinin genel çerçevesini çizmesi açısından önemli bir çalışmadır. “Horezmce Tercümeli Mukaddemetü’l-Edep”, “Bugünkü Türk İli Türkistan ve Yakın Tarihi”, “On The Miniatures In Istanbul Libraries”, “Hatıralar”, “Oğuz Destanı”, “Kur‘an ve Türkler” Togan’ın, Türk ve insanlık bilim tarihi açısından ne kadar önemli bir kişi olduğunu ortaya koyan eserlerdir.