Ayrılık; can çıkması canından.

Aslında kalan artık can değil; 

Gidenin mevtasına ağıt yakan, 

Hırçın aslanın sükûtu gibi ağır hüznü, 

Yağmura dönüştüren, 

Mutsuzluk çamurunda debelenen, 

Prensesin, hınç ile mermere çarptığı bardak gibi, 

Geleceğinin tuz buz olmuş kompozisyonudur  

İki beden sarıldığında iki tenin ergiyip 

Mahcup bir sevgi tenine bürünmesidir aşk. 

Nefesinde saklanan ben.
Soluduğumda sen
Senden bana kalan
Beklentime serpiştirdiğim an
Kuytulukları sevmem ondan.
Senden bana kalan
Hayalinden arta kalan
Sadakan.
sobelenmemem bundan.”

 Dünya denen; “YAL” dan arta kalan

“Aşk tarlasının toprağı çorak hayatların” 

 Nefsi ile sınavıdır aşk.

Aşk; cana canlar katarak, 

Duyguların aşk için secdeye varıp dua etmesi ile 

Gökten dökülen yaşlar, ruhundaki hüznü temizleyerek,

Senin kıbleni bulduğun yerde doğar.  

Yaşam denen camide; 

“Sessizce ruhunu erdem gemisinde” gezdirebilenler.

Ancak kıblesini, Aşka” dönebilir.

Yaşam camisinden ancak hayatında bir kez “yürek köşkünde” oturmuş, 

Oturmasa bile görüp “kör” olanlar geçebilir.

Safa durduğunda kör olanlar kıbleye dönebilir. 

Kibir perdesini yırtıp “yaşam denen camiye” gireceksin ya çıkacaksın. 

Çünkü yüreklerde yaktığın ateşin dumanı gözünü açar.

Ateşte yanman ise kör eder seni.

Yüreklerde yaktığın ateşin,

Kibriti, ağzından dökülen harflerdir. 

Ateşi ya söndürür ya da gürleştirir.

Her harf senin yürek köşkünü yapmanda bir tuğladır,

Harcı ise fesattan arınmış düşlerin.

Yarasız bir bedende,

Aşk saklanacak yer bulamaz.

Saklayacak bir aşkı olmayanda, 

“Kimsesizler ayvanında”

 Niyetsiz bir şekilde cansız olacak.

Vücudun ilk nefesi niyettir. 

Niyete edemiyorsan cansızsındır

Niyet; nefestir.

Niyet edersin, niyetindeki harfler 

Senin köşkünün sağlamlığının rengidir. 

Sonra gönül kapın çalınır. 

Misafir edersin köşküne. 

Belki de gelmemiş orda doğmuştur.

Sonra ayrılık vakti gelir.

Söylenirsin

Kendi kendine dersin;

-“yüreğimdeki çakılı çivi gibisin
Kıpraştığım zaman kanayan
Gördüğüm zaman
Nefesiz kalmam ondan
Kıyamam sana

Kuş tüyü hayalimin savrulmasından
Korktuğumdan

Of çektiğim zamanlarda,
kuş tüyünün kapıyı okşayarak kaçması gibi bile olsa
Bir elimde Kocaman yalnızlığım, 

Diğer elimde yaram.
Siftahsız dilenci gibi
Soluduğun nefesi bekledim.


Nefesin dışında, nefesi
Azrail’in Sesi
Sevgi kelimelerini
Yürekte yanan közdeki
Duada sakladım seni.

Nefesinde saklanan ben.
Soluduğumda sen
Senden bana kalan
Beklentime serpiştirdiğim an
Kuytulukları sevmem ondan.
Senden bana kalan
Hayalinden arta kalan
Sadakan.
sobelenmemem bundan.” Dersin. 

Yumarsın gözlerini kan ter içinde 

“Sevgisizliğe inat” tutuşan bedenin 

Artık bir aşk yürüyüşlerinin meşalesidir.

Sen unutulursun meşale yanar.

SAYGIYLA