Karakterimizi düşününce, kendi benliğinde nasıl bir genetik mirasa sahip olduğun ki kimi zaman bu genetik geçişlerimizi etkileyen geçmişten gelen sosyolojik etkilerimizin genlerimizi etkilediğini görürüz.

Bunu şöyle de düşünebiliriz. Karakter ve davranışlarımız sadece gen geçişli değildir. Yetiştiğimiz ortamlar bizim davranışlarımıza o kadar nüfuz eder ki nesiller boyu sürer.

Bu durumun bilimsel kanıtını burada sunamam ama, gözlemlerim bu konuda haklı olabileceğimi düşündürüyor.

Zekâ seviyemiz nasıl ki yakınımızda ki beş arkadaşımızın ortalamasıdır, tezinin savunulması gibidir.

Buradan yoka çıkarsak mevcut durumdaki davranışlarımız veya ani bir olay karşısında ki tavrımızın kökeni, bize genetik ve sosyal mirastır.

Bunun dışında alacağımız yeni davranış tutumları, ancak bizde ki eski bakış açımıza meydan okuma ile ortaya çıkar.

Bu meydan okuma aslında bizim “cesaret” dediğimiz davranışımızın hareketine verdiğimiz isimdir.

Cesaret bizim öğretmenimizdir.

Cesaret bize hayatta, yol açan rehberin ismidir. 

Biz rehberimize güvenip yola çıktığımız zaman, yaşadım dediğimiz hissin oluşmasına sebep oluruz.

Sevap veya günah hanelerimiz, yaşamak dediğimiz hissin göstergeleridir. 

Günah, bize sevabın kıymetini gösterir… 

Hareket eden insan.

Yaşama dair bir çift lafı olana insanın sevaba veya yaşama dair lafları olur. 

Uyumadığınız hissettiren hareket edebilme yetinizdir.

Hareket edebilme yetinizi dönüştüren, cesaret rehberinizin amacınızda hüküm sürmesi ile mümkündür.

Saygıyla…