MEHMED ARIKAN HOCA’MIZ DA HAKK’A YÜRÜDÜ!...

Mehmed Arıkan Hocam, 29 Eylül    2021 gecesini, 30 Eylül 2021 Perşembe gününe bağlayan gece, Saat 01.30 sularında, ma’lûm, menhus ,Corona- Covit  19  Virüsü  sebebiyle, ruhunu, emanetini Rabbi’ne Sahibi’ne teslim etmiştir...

Mehmed Arıkan, ba’zı’larının  neseben, kardeşi, Ağabeyi idi.Ba’zı’larının Hoca’sı, ba’zı’larının ma’nevî , Büyüğü,Ağbeyi idi.

Benim Hocam idi,Tekâmül Kursu’nda Halefim idi,60 yıllık Yoldaşım, şirketler te’sis ettik, Ortağımdı.Zor- çetin geçen,mücadele-mücahade yıllarımızda Koldaşım idi.Sevinçli-hüzünlü Hallerimde Haldaşım idi.Dert Ortağım,Sırdaşım idi.” Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarîkatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım idi.”Bu bakımdan ufulü, Ağabeyi,kardeşleri, ma’nevî kardeşleri için çok büyük bir üzüntüye sebeb olmuştur. Ama,Benim için, ta’rifsiz  üsüntüye  sebebiyyet  vermiş  çok  derin  bir ye’se kapılmama müncer olmuştur...

Kâinat’ın Efendisi,Sevgili Peygamber’imizin ebediyyete intikali üzerine, kendisinden sonra hayatta kalan tek çocuğu,Gözbebeği kızı, Hazreti Fâtımetü’z- Zehrâ radiya’llahu anhâ Validemiz, şu mersiyeyi söylemişti: “ Subbet aleyye Mesâibün, Lev ennehâ subbet ale’l eyyâm-i sınra Leyâliyâ,”  Bugün, benim üzarile  öyle musîbet’ler isabet etti, yağdı ki, eğer bu musîbet’ler( güneş’in aydınlattığı) günler üzerine yağsaydı,( isabet etseydi) günler kararır geceyedönerdi.)

Klasik Türk Musikî’si’nin 19. Asır önemli bestekâr’larından, Hacı Arif Bey’in talebe’lerinden  genç Bestekâr, Şevki Bey (1860-1891)Hacı Arif Bey’in Saray’a olan yakınlığı sayesinde, Saray’da tanıdığı ve aşık olduğu Saray terbiyesiyle büşümüş, Zevce’sini kaybettiğinde, Türk Musikî’si’nin muhalled eserlerinden,” Gurup etti güneş Dünya  karardı,” yı bestelemişti. “ Gül-i Bağ-i  Emel soldu, sarardı. Felek de böyle matem’ler arardı.Şarkının nakaratı,” Gül-i Bağ-i Emel soldu,sarardı,” dır.

“ Zâlike,Takdîru’l- Azîz’l- Alîm,”  ( Bu, sonsuz kudret ve mutlak hakimiyyet sahibi, nihayetsiz alîm olan Allah’ın takdiridir,) Allah’ın takdirine itaat etmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur.Benim bir başka üzüntü sebebim,Yaz ayrının bir bölümünü geçirdiğim, Memleketim, Beyşehir’de bulunduğum için Mehmed Arıkan Hocam’ın cenaze namazına iştirak edememiş.defin sırasında hazır bulunamamış olmamdır.

Aranızdan ,”yeri değil, zamanı hiç değil,” diyenler çıkabilir, ba’zen hakîkat hepimiz için çok acı geleabilir; acı da olsa, hiç değilse ba’zı’larına ibret, ba’zı’larının da hiç değilse bundan sonra tedbirlere riayet hususunda teşvik olması bakımından ba’zı açı gerçekleri burada serd’etmek istiyorum.

TAKDİR, TEDBÎR,  KAZÂ-İ  İLÂHÎ’DEN, TAKDİR-İ İLÂHÎ’ YE  RÜCÛ :

2. Halife, Hazreti Ömer el-Faruk İbnü’l- Hattab radiya’llâhu anh Efendimiz, Medine-i Münevvere’de, Ravza-i Mutahhare,Mescid-i Nebeviyye’de,Resulullah’ın Minberinde, Cum’a Hutbesini irad buyuruyorlar. Bir an irad  buyurduğu  nutkunu  kesiyor, “ Cümele-i İ’tiraziye olarak,” Ya Sariye! El-Cebele,El- Cebel,” diye Ordunun Kumandanı, Hazreti Sariye’ye ,  hitap ediyor.Asırlar içinde Tevâtüren bizlere kadar gelen bu Mu’cizevî   Vaka’nın aslı şudur: Hazreti Ömer’in hilafeti zamanında, Hazreti Sariye Kumandasındaki, İslâm Ordusu, Asâkir-i Manbbur-u Muhammediyye İslâmî Fütûhat için, Bizans’ın elindeki Şam’a doğru ilerlemektedir. Eteklerine ulaştıkları dağın arkasında    büyük bir yerleşim yeri vardır,Bu şehr’in halkının tamamı çok tehlikeli bir bulaşıcı hastalık olan, Taun  hastalığına tutulmuştur. İslâm Ordusu bu dağı aşıp, şeahre girdiğinde, Kumandan Sariye dahil bütün Ordu mensuplarının Taun hastalığına tutulması ve topyekûn mahvı işten bile değildi.Hazreti Ömer radiya’llâhu anh Efendimiz, Tayy-i Zaman ve Tayy-i Mekân ile, mu’cize izhar buyurarak, ZAMAN VE MEKAN ÖTESİNDEKİ Sariye’ye hitap ederek, tedbire başvurmuş,Ordunun bu şehre girmesini, Sarieye’ye yaptığı, ikaz ve ihtar ile önlemiştir. Böylece,Tedbire başvurarak, İslâm Ordusunun topyekûn mahvini önlemiştir. Ashab-ı Kiram’dan ba’zıları, “ Ey Ömer!Ey Halifetü’l- Müslimîn, sen, Allaeh’hın Kaderinden mi kaçıyorsun? Dediklerinde,” Hayır! Biz’ler, Allah’ın Kazasından,Allah’ın Kaderine rücû  ediyoruz,” buyurmuiştu. Teadbir ile, Kaza-i İlâhî’den Kader-i İlâhî’ye rücû  edilebilir...

İki yıla yaklaşan bir zamandan beridir, bütün dünya’yı kasıp-kavuran, Corona- Covit 19 Virüsü, dünya’nın bütün kıta’âtında, din,dil,ırk,cinsiyyet farkı gözetmeksizin bütün insanlığa sirayet etmiştir.Dünya millet’leri, virüs ortaya çıktığından i’tibaren önleyici  tedbirler ve tedavî  çareleri üzerinde  kesif bir şekilde çalışıyorlar... Şu ana kadar dünya’nın hiçbir ülkesinde bu virüsü tamamen tedavi edecek bir ilaç bulunamamıştır Önleyici tedbir olarak, muhtelif ülkelerin bulduğu aşılar, dünya’nın  ileri teknoloji’ye sahip ülkeler tarafından tıbbî Tecrübe’leriyle   sabit olmuştur

Önleyici tedbir olarak, aşı,kısaca, TMM.  Harfleriyle ifade olunan,Temizlik, Maske ve Mesafe, Gayr-i Kaübil-i İnkar, yalanlanması,mümkün olmayan tevatür derecesinde, bu tedbirlerin virüsü önlediği Usul-ü Fıkıh ta’biriyle Haber-i Sadık olarak ortayakonmuştur ve her gün tecrübe edilmektedir.

Tevâtür derecesinde İnkarı Gayr-i Kabil,Haber-i Sadık bile olsa, dünya’nın her yerinde ve elbette Memleketimizde marjinal görüşte olup, inanmayanlar ve bu tedbirlere riayet etmeyenler vardır. Aşı başta olmak üzere bu tedbirlere karşı propaganda faaliyetlerinde bulunanların ekserisibu virüse yakalanıp, günlüm istatiklere hayatlarını kaybedenlerin listesine dahil olmuşlardır.

İbret alınsın, hiç vakit geçirilmeden tedbirlere başvurulsun,bundansonra da tam olarak riayet edilsin, diye yazıyorum.Çok büyük bir esefle ifade ediyorum,ki,Merhum, Mehmed Arıkan ve Hazan Arıkan Hoca’larım, aile ferd’leriyle birlikte bu tedbirlere riayet etmediler. Bu satırların  Muharriri,aşı randevu’larım açılır-açılmaz, ilk iki aşımı oldum,üçüncü aşımı ise, Memleketim, Beyşehir’de, Beyşehir Devlet hastahanesinde oldum. Ben’den yedi yaşbüyük olan Arıkan Hocam, yaşı i’tibariyle benden çok önce aşılarını yaptırmışolmalıydı. Telefon’da sordum, sarih bir cevap vermedi, ne oldum,ne de olmadım, demedi,diyemedi.Son olarak, 17 Eylül,2021 günü, Saat 10, sularında,dört kez daha görüşmüştüm. Artık, benim Lütfen Aşınızı yaptırın, ısrarımdan rahatsız olduğu anlamıştım, kendi kendime, takdiri kendisine bırakayım, bir daha aşıve diğer tedbirler hususunda kendisini rahatsız etmeyeyim,” dedim.

Sadece aşı’da değil, temizlik hariç,( Her hangi bir müslümana, Temizliğene dikkat et,Temizlik tedbirine riayet et, demek abes olur.)Ama, Maske ve Mesafe’ye de riayet etmedikleri sonradan ortaya çıkmıştır. Vefatından iki ay kadar önce, Hasan Arıkan Ağabeyle birlikte,Kütahya Emet’ e,Merhum Süleyman  Ekmekçi’nin ailesini ziyarete gitmişler. Merhum ,Süleyman  Ekmekçi, Merhum’lar, Halil Ekmekçi ve Cemal Ekmekçi ile diğer aile kabirlerini ziyaretleri sırasında çekilen fotoğrafa bakıldığında, bir kişi hariç,hiçbirisinde Maske yok, Mesafe’ye zaten riayet eden yok...Vefatından kısa bir müddet önce yine Hasan Arıkan Ağabey ile birlikte, Şile yakınlarındaki Övezli Köyü’nde  Kurs- Yurt ziyaretinde bulunmuşlar, tabi’î ki, yine Maske-Mesafe hakgetire..Aynı masada yemek yeniyor, dirsek dirseğe sohbek ediliyor, dizdize hatim yapılıyor. Tedbirde kusur edenler, takdire iftira ederler.Tedbirlere riayetle,Kazâ-i İlâhî’den, Kader-i İlâhî’ye, rücû  edilebilirdi