AHMED AYGIN HOCA DA HAKKA YÜRÜDÜ!..

“Allah’ın izni olmadıkça kimseye ölmek yoktur. O vadesiyle yazılmış, sapmaz bir yazıdır. Bununla beraber kim dünya sevabını isterse ona ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Şükredenlere ise muhakkak bir ödül, bir mükâfât vardır.” (Âli İmran 3/145)

“Bununla beraber Allah, yaptıkları zulümlerinden dolayı insanları hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde  hiç bir yaratık kalmazdı. Ancak O, (cezalandırmayı) belirli bir müddete tehir buyurmaktadır. Müddetleri geldiği zaman da ne bir an geriletebilirler ne de bir an öne alabilirler.” (Nahl 16/61)

“Allah, o canları öldükleri zaman alır, ölmeyenleri de uykularında (alır). Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar, diğerlerini ise belirli bir müddete kadar bırakıp salıverir. Şüphesiz bunda düşünecek bir topluluk için deliller vardır.” (Zümer 39/42)

Eylül ayı, sonbahar, hazan mevsimi, yemyeşil ağaçların yapraklarının sararıp solduğu, yapraklı ağaçların ya çok genç sayılabilecek bir yaşta yapraklarının döküldüğü mevsim!..

Son yıllarda, ömür ağacından solmuş benizlerin, kurumuş yaprakların dünya esintileriyle ebediyete doğru süreklendikleri Eylül ayları yaşadık.

Hazreti Üstazımız Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) Efendi Hazretleri bilindiği gibi bir Eylül ayında, 16 Eylül 1959’da Dâr-i Beka’ya irtihal buyurmuşlardı. Hazretimizin ehlibeytinden kendisine ilk kavuşan, refika-i muhteremeleri merhume Hâce Hafîza Hanımefendi olmuştu. Valide Sultan, Hâce, Hafîza Hanımefendi 6 Haziran 1965 tarihinde ebediyete intikal etmiş olup, Karacaahmead Sultan Kabristanlığında efendi hazretlerinin yanında defnedilmiştir.

Ehlibeytden ikinci olarak efendi hazretlerine kavuşan sultan ablamız Hâce Hadîce Bedîa (Tunahan) Kacar olmuştu. Bedîa Sultan Ablamız 4 Ocak 1981 tarihinde ebediyete intikal etmiş olup, hazretimizin hemen arkasında aile makberine defnedilmişti.

Aaaah Eylül Ayı, Aaah ki, ne Ah! Bir Eylül ayında 7 Eylül 1992 tarihinde hazreti üstazımıza bu kerre kavuşan, hazretimizin küçük damadı merhum seyyid, Hüseyin Kamil Denizolgun idi.

Hazreti Üstazımıza, irtihalinden tam kırk bir yıl sonra, ehlibeytinden dördüncü olarak kavuşan devrin büyüğü merhum muhterem Kemal Beyağabeyimiz Kemal Kacar Bey’dir. Merhum Kemal Kacar, 17 Haziran 2000 yılında ebediyete intikal etmiş olup, hazreti üstazımızın civarında defnedilmiştir.

Hazreti Üstazımıza beşinci olarak kavuşan küçük kerimeleri, sultan ablamız Hâce, Feriha Ferhan  (Tunahan) Denizolgun Hanımefendidir. Feriha Ferhan Ablamız 26 Mayıs 2004 tarihinde ebediyete intikal etmiş olup, hazreti üstazımızın civarında defnedilmiştir.

Hazreti Üstazımıza altıncı olarak kavuşan ehlibeyt mensubu Hazreti Üstazımızın torunu, Seyyid, Hüseyin Kamil ve Feriha Ferhan Denizolgunların oğulları merhum Ahmed Arif Denizolgun henüz çok genç sayılabilecek bir yaşta, 61 yaşında, yine bir Eylül Ayında, ister tesâdüf deyiniz, ister tevâfuk,          pederleri merhum Seyyid Hüseyin Kamil Denizolgun’un vefat ettiği gün 7 Eylül’ü  8 Eylül’e bağlayan gece hakkın vâsî rahmetine kavuşmuş, diğerleri gibi o da, Karacaahmed Sultan’da, hazretimizin civarında defnedilmiştir.

Rabbim cümleasine vâsî rahmetiyle muamele buyursun, bizleri de şefaatlerine nail eylesin!..

Yine bir Hazan ayında, bir yaprak dökümü mevsiminde, dünya ağacından bir yaprak daha düştü; Ahmed Aygın Hoca 15 Eylül 2021 tarihinde Konya’da rahmeti rahmana kavuştu. Zannedildiği gibi vefatı  Kovid 19 virüsünden değil, geçirdiği kalp ameliyatından sonra enfekte olmuş, enfeksiyon kapmıştı. Cenaze namazı 15 Eylül 2021 Çarşamba günü, uzun yıllar hizmet verdiği, Konya Topraklık, Yakutiye Eğitim Müesseselerindeki camide kılındıktan sonrna, naaşı İstanbul’a götürülmüş, İstanbul’da, Karacaahmed Sultan Kabristanlığı’nda hayatta iken satın aldığı Hazrreti Üstazımıza mücavir,  ebediyeti  temsil eden, semaya uzanmış servilerin gölgelerinde, kabr-i mahsusunda ebedî istirahatgahına Allah’ın vâsî rahmetine tesadüf deyiniz, tevâfuk deyiniz, Hazreti Üstazımızın ebediyyete irtihal buyurdukları tarih olan 16 Eylül Perşembe günü tevdi edilmiştir. Rabbim merhum Ahmed Aygın Hocamızı ve bizleri Hazreti Üstazımızın şefaatlerine nail buyursun...

Kendisini 1960’lı yılların ilk yıllarında, bendeniz Zeytinburnunda ve Çatalca’da tedrisat vazifesinde bulunduğum Tekâmül okuttuğum yıllarda, kendisi Niğde Ulukışla vaizi idi. Aynı zamanda Ulukışla ve civarında tedris vazifesini hakkıyla yerine getiriyordu. Ulukışla vaizliğinden naklen, Konya İl Vaizliğine tayin edildi. Mütevazi şahsiyeti ve uyumlu tavırlarıyla, devrin Konya Müftüsü merhum Hacı Tahir Büyükkörükcü ile tam bir muvafakatla hizmet ettiler. Bu yıllarda Hacı Tahir Büyükkörükcü Kapı Camii’nde, Ahmed Aygın Hocaefendi, Aziziye Camii’nde cuma günleri vaaz ediyorlardı. Her ikisinin de vaazlarını kalabalık cemaat, cem-i gafîr takip ediyordu.

Ahmed Aygın Hoca Konya, Karaman, Niğde ve Aksaray’daki hizmetleri tedvirle vazifelendirildiğinde, Konya Merkez’de, Topraklık dışında, yurt ve kurs binası bulunmuyordu. Konya Meram’daki muhteşem yurt binası da dahil, Konya ve civarındaki pek çok yurt ve kurs binasında onun imzası vardır.

Türkiye’de bir ilk ve son olan, Konya Beyşehir, Yenidoğan Mahallesinde kurulan kampın hazırlığında ve devamında beraber çalışmıştık. Kamp ekipmanı, çadır, mutfak eşyası ve edevatının temini hususunda, Konya’da, fabrikalar ve toptancılar nezdindeki temas ve teşebbüslerimizde, nezaketi, mütevazi kişiliğiyle hemen temayüz ediyor ”Ben Yeşillerin damadıyım” dediğinde talebimiz ya teberru olarak  ya  da piyasa fiyatının çok altında bir fiyatla temin ediliyordu.

Tedris ve tecdid davamıza büyük hizmetleri geçti; rabbim, sa’yini meşkür, mükafatını ihsan eylesin.

Son yıllarında kardeşleriyle birlikte, süt ürünleri imalatı için, Konya Merkez’de, bir mandıra tesis etmiş, burada Konya’lı gençlere istihdam imkanı temin etmiş, diğer taraftan ticarî ahlakın nasıl olması  gerektiğini fiîlî olarak dosta düşmana göstermiş, insanlara temiz ve helal gıda sunmuştur.

Oğulları başta olmak üzere, kardeşlerine, yakınlarına, Yeşil ve Aygın ailelerinin bütün ferdlerine, kendisini seven, sayan bütün kardeşlerimize taziyetlerimi arz eder, tekraren ve tekraren kendisine rabbimin vâsî rahmetini niyaz ederim. Kabri nurla dolsun, makamı âlî, mekanı cennet olsun...