MEHMED ARIKAN HOCA’M’IN    ARDINDAN!...

Ölümü    güzel şey budur, perde ardından haber.  Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber. Öleceğiz,müjdeler olsun,müjdeler olsun,

Ölümü de öldüren Rabb’e secdeler olsun!...”

“ Ger Cihanda mümkün olsaydı, bekâ, Terkedüp gitmezdi,

Andan Muhammed Mustafa!..”   ( Fuzûlî )

“ Bana benden olur her ne olursa,

başım selamet olur, dilim durursa!... “ 

Elim, kaleme,klavye’ye gitmese, dilim  dursa, konuşmasam, başım  selamet, herkes tarafından  sev ilen,hürmet edilen birisi olurdum. Yarım asrı geçen tahrir hayatımda,60 yıla yaklaşan hitabet,vaiz’lik hayatımda, zaman zaman, başım belaya girse bile,hakkı, hakikatie gördüğümde, susmadım,Kalemimi oynatmaktan geri durmadım, Çünkü, hakikat karşısında susan dilsiz şeytandıor,”düsturuna sıkı sıkıya tabi oldum.Hakikati bildiği halde,bu hakikati izhar etmesi istendiğinde, gerçeği söylemek yerine, kelime oyunlarına başvurarak,” Bu hususta ben yorum yapamam,” gibi kaçamak cevaplar veren nice omurgasız insanlar gördüm. Sonra da başbaşakaldığımızda, biliyorum,2 Sizin söylediğiniz doğruydu, ama,ben bu doğruları bulunduğumuz toplum içinde söyleyemezdim, söylemedim,söyleyemedim, hem Azizim, insan hep doğruyu söylemeli, ama her doğru da her yerde söylenmez,” gibi felsefe yapmaya kalkarlar.Asıl, elbette insan hep doğruyu söylemeli, asıl, ihkak-ı Hak için,sizden başka bu doğruyubilenler yoksa, asıl,  burada  siz  doğruyu söylemelisiniz...

Hazreti Üstaz’ımızın küçük damadı, Merhume, F eriha  Ferhan  Sultan Ablamızın Zevci, Merhum, Seyyid, Hüseyin Kamil Denizolgun Beyağabeyi’miz, 07.09.1992 tarihinde vefat ettiğinde, Karaca Ahmed Sultan Kabristanlığı’nda, defin sırasında, kendisinden bir yaşküçüğü, Merhum, Ertuğrul Denizolgun,- Seyyid, Hüseyin Kamil Denizolgun Beyağabeyler, üç erkek kardeş olup, aralarında sadece birer yaşfark vardı. Seyyid, Hüseyin Kamil,1927,Merhum, Ertuğrul  Denizolgun,1928, Merhum, Abdi Denizolgun ise, 1929 veladet tarihiydiler.Hayatta iken aralarına mesafe koymazlar,senli-benlibiribirlerine hitap ederlerdi.- “ Be oğlum! Değer miydi, değer miydi, değer miydi?! Diye haykırdı.

Kısıklı’ya dönüldü, ta’ziye için gelen kalabalıklar dağıldıktan sonra, sadece aile ve aile yakınları skalmıştı.Merhum, Ertuğrul Ağabey’e yaklaştım, pes bir sesle Mezarlıkta,defin sırasındaki figanı’nı sordum. “ Kamil bu menhus hastalığa ilk yakalandığında ilk devresiydi,geleneksel Tıbbî Tedaviye cecap verecek durumdaydı. İhmal etti, onun bunun tavsiyelerine uydu, bir takım kocakarı ilaç’larına,otlara, ağaç kabuklarına, muhtelif baharat’a bel bağladı. Israrla,” Be oğlum, bunlarna i’tibar etme,Modern Tıbbın öngördüğü tedavî için, gerekirse dünya’nın dörtbir tarafına götürürüz,” dedik, dinletemedik,bize i’tibar etmedi.F ilhakika hastalık son evreye geldiğinde, İngiltere- Londraya götürüldü, fakat işişten geçmişti,”Kabri başında, defin sırasında işte bunun için feryad ettim.”dedi.

Mehmed Arıkan, Hasan Arıkan Hoca’larımız, aile’leriyle birlikte Corona, Covit- 19 tedbirlerine başta aşıolmak üzere, aşı, temizlik hariç, maske ve mesafe tedbirlerine riayet etmediler.Bendeniz, aşı randevularım açılır açılmaz, birinci,ikinci ve üçüncü aşılarımı yaptırdım.12 Mart 2020 tarihinden i’tibaren neredeyse evimde tam uzlete çekildim.Ben’den yedi yaş dahabüyüğüm Mehmed Arıkan Hocam, çoktan aşılarını olmuş ve diğer tedbirlere de hakkıyla riayet ediyor, zannediyordum. Aklıma bir soru işareti, “ Acaba! “geldi, Telefonda sordum,” Ne demek, tabi’Îki oldum, demesini beklerken,açık açık,” olmadım,” demedi ama, aşılarını yaptırmadığını hissettirdi.Hastahane’ye yatırılmalarınhdan bir-iki gün önce, 17 Eylül 2021 günü, sonuncusu 22,41’ de olmak üzere dört kez Telefonla Görüşmüştüm, tekraren ve tekraren, sür’atle aşılarını tamamlamasını ve diğer tedbirlere de  uyulmasını  ısrarla rica ettim. Hazin olan benimbu görüşmelerimden hemen sonra, Hastahane’ye yatırıldığı ve ma’alesef, Entübe edildiği için, dünya’daki son görüşmemiz olmuştur.

Sonradan öğrendiğimize göre,Hastahane’ye yatırılmalarından iki ay kadar önce, Kütahya, Emet’e bir uzun yol seyahati yapmışlar. Burada,  Süleyman  Eendi Hazret’leri (k.s.) ilk müntesiplerinden, Merhum, Süleyman Ekmakçi Bey Amcamızın ailesini  ziyaret etmişler, aile ferd’leriyle birlikte, Merhum’lar, Süleyman Ekmekçi, oğulları, Haliel Ekmekçi ve Cemal Ekmekçi ile  ebediyyete intikal eden diğer Ekmekçi ailesi ferd’lerinin kabirlerini ziyaret etmişler. Ziyaret sırasında  Mezarlıkta çekilen ve Telefonumuza düşen- atılan resimlere bakılırsa, aile ferd’lerinden birisinin maske takdığı, misafirlerle diğer aile ferd’lerinin maske takmadıkları gibi,mesafeye de dikkat etmedikleri görülüyor.Ma’alesef, ziyaret edilen aile’den de Corona Virüsü sebebiyle vefat edenler olmuştur.

Hastahane’ye yatırılmalarından bir hafta kadar önce, Üsküdar- Şile arasındaki Üvezli Köyüne de gitmişler. Anlaşıldığı kadarıyla yenilmiş.içilmiş,diz dize sohbet, diz dize, hatimler yapılmış, muhtemelen,    her ikisi de virüsü burada kapmışlar, aile’lerine de sirayet etmiş ve birhafta sonra Hastahane’ye yatırılmışlardır.

İşte, şimdi ben, kendi kendime  ben, sessiz çığlık atıyorum,” Değer miydi, be Hocam, değer miydi, be Hoca’larım,” diyorum.

Birileri halâ! “ Hastalık öldürmez, ecel öldürür,” diye evleme geveleme yapıyor. Müsbet ilimlerden Tıp,tecrübe’ler neticesinde kat’iyyet kesb’eden bir ilimdir. Virüs  insanlığa sirayet ettiğinden beridir, dünya’da 5 milyon’dan fazla insan ölmüştür. Halen, Memleketimizde,hergün bir Uçak dolusu insanımız Virüs sebebiyle vefat ediyor. Aşı’ların ve diğer tedbirlerin faydaları tıbben ve tecrübe ile sabittir.

Adam ailesinin üç ferdiyle birlikte Corona’dan hastahaneye yatırılmış, yoğun bakımda hastalığı çok ağır geçirmişler. Virüs sebebiyle tatma ve koku hissini kaybetmişler, hastahaneden çıkalı aylar geçmiş olmasına rağmen, hâlâ! Tatma ve koku hissi geri gelmemiş birisi, bu hikayesini anlatırken,” Corona, Covit- 19 virüsü diye bir hastalık yoktur, bizim uğradığımız hastalık ağır bir grip hastalığıdır,” diyor

Hani,derler ya,” Allahım, Aklıma mukayyed ol! İşteböyle bir manzara ile karşı karşıyayız.

“ Bir Musîbet, bin nasîhatten iyidir,”Neredeyse bin musîbet oldu, yaş ortalamaları 30-35 olan onlarca genç Hoca’mız, bu virüs sebeiyle ebediyyete intikal etti. Aşı olmadıkları, diğer tedbirlere riayet etmedikleri için, bütün ferd’leri birlikte ba’zı aileler hayattan koptu. Hâlâ! Mı,” Hastalık Öldürmez, Ecel Öldürür,” safsatasını söylemeye devam mı edeceksiniz?!...