İTTİHAD VE TERAKKÎ BAKİYESİ, MÜTEGALLİBE CHP’NİN HİÇ DEĞİŞMEYEN ZİHNİYETİ (5)

Tagûtî, deccalî zihniyetlerin temel felsefeleri, alameti farikaları, zihinlerinde, sözlerinde, fiillerinde ve hareketlerinde, yalancılık, iftira ve buhtandır. Sevgili Peygamberimiz, mucize olarak deccali haber verirken üç kere “El-Kezzâb, El-Kezzâb, El-Kezzâp” çok yalancı, çok yalancı, çok yalancıdır, buyurmuştu.

Nesebi sahih olmayacak, bütün hayatı yalan üzerine kurulacak. Bütün hayatı yalan üzerine kurulduğu için, yapmadıklarını-yapamadıklarını yapmış gibi gösterir, hiç yapılmayan harpleri, kazanılmayan zaferleri kendisine ve yakın arkadaşlarına izafe eder. Yapılmayan meydan muharebeleri yapılmış gibi gösterilir, kazanılmayan muharebelere ve zaferlere sahip çıkar. Sahte kahramanlıklarını hakikiymiş göstermek için suikastlar, irticâî hareketler tertip ettirir.

Deccalî ve tâgûtî zihniyet sahipleri, millet, milliyet, din ve manevî  değerler düşmanıdır. Onun için de yerli ve millî değillerdir.

Deccalî ve tâgûtî zihniyette olanlar, cibilliyetleri ve zihniyetleri itibariyle çok yalancı olduklarından yalanları doğruymuş gibi söylerler ve gafilleri kolayca aldatırlar. Onların yalanlarını doğrularından ayırt etmek hiç kolay değildir.

Bu zihniyetin yakın siyâsî tarihimizde tescilli yalan, iftira ve buhtanları vardır. 27 Mayıs 1960 darbe hükumetine gerekçeler hazırlamak için tahrikleri neticesinde, İstanbul ve Ankara’da üniversite talebeleri arasında çıkan olaylarda onlarca talebenin kıyma makinelerinden geçirilerek yok edildiği yalan, iftira ve buhtanını bu zihniyetin emrindeki matbuatta gerçekmiş gibi verdirdiler ve belli bir zaman için ammeyi de ikna etmeye çalıştılar. Darbe-i hükumetten sonra, düşük-kuyruk diye vasıflandırdıkları, Demokrat Parti üst idaresinde bulunanlara akıl kabul etmez iftira ve buhtanlarda bulundular. Devrin Cumhurbaşkanı ki, kendisi ”Seni sevmek ibadettir” diyecek kadar Kemalizm’e iman etmiş birisiydi.Celal Bayar ”Kumaş ve telası uçakla gönderiliyor, elbiseleri Güney Kore’de dikiliyor” dediler. Bankalarda 103 Milyon TL mevduat hesabı vardır” dediler. Tahkikat neticesinde Atatürk’ün iktisad vekili olarak kendisi de İş Bankası’nın kurucu ortaklarından olan Bayar’ın İş Bankasında 19 TL. parası olduğu meydana çıktı. Yassı Ada Mahkemelerine bile mevzu edilen Bebek davası, köpek davası    daha nice nice örnekler.. Zaman içinde bütün bunların yalan, iftira ve buhtan olduğu ayan-beyan ortaya çıkmış olmasına rağmen yalan, iftira ve buhtanda bulunduklarından, daha da ehemmiyetlisi bu  Aziz Milletten bir özür dahî dilememişlerdir.

Deccalî ve Tâgûtî  zihniyetinin günümüz temsilcileri onlarca yıldır hem kendi siyâsî görüşünde olanları yalan-dolan, iftira ve buhtanlarla aldatmaktalar hem de siyâsî rakiplerine akl-u hayale sığmayan yalan-dolan, iftira ve buhtanlarda bulunmaktadırlar. Söyledikleri yalan, iftira ve buhtanları yatsıdan önce ortaya çıkmakta, rakiplerine doğrudan hakaret teşkil eden yada memleketimizin haricî ve ekonomik hayatını yakından alakadar eden yalan-dolan, iftira ve buhtanları mahkemeler tarafından tespit edilmekte, hüküm altına alınmakta, yalancı ve müfteriler her kim olursa olsun, külliyetli miktarlarda maddî-manevî tazminata mahkum edilmektedir. Bu şen’î iftira ve buhtanları irtikap eden zat’ın mahkum olduğu ve her biri birer Kaziyye-i Muhkeme haline gelmiş tazminatı yedi sülalesi bir araya gelse karşılayamaz. Ancak parti üyelerinden, partiye mensup milletvekillerinin maaşlarından kesilen miktarlarla parti içinde bir fon oluşturmuşlar ve bu fondan karşılamaktadırlar. Tazminat önemli olmayabilir, şu şekilde ve bu şekilde karşılanabilir. Yalanı, dolanı, iftira ve buhtanı alışkanlık haline getiren ve her defasında adalete toslayan bu zat’ın itibar kaybı hangi fondan karşılanacaktır?

Muhalefette iken bu kadar yalan-dolan, iftira ve buhtanlarda bulunan birisi ”Hafazan Allah” günün birinde şu veya bu şekilde iktidara gelirse, memleketimizin başına ne badireler açar, iktidar fikri bile korkutucu-ürkütücüdür.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

Boğaziçi Üniversitesinin aslı Robet Koleji 1839 Tanzimat Fermanından sonra, Amerikan Evanjelistleri tarafından yeryüzünde tek bir siyonist millet, tek bir siyonist din, tek bir siyonist halk gayesi için, Memalik-i Osmaniyeyi, Asya’yı Hristiyanlaştırmak, siyonist tek bir devlet, siyonist tek bir inanç için ileri karakol olarak açılmıştır. Açıldığından itibaren millî ve yerli olmayan bütün kalburüstü idareciler, ilim adamları, zenginler çocuklarını burada okuttular. Buradan mezun olanların hepsi birer Hristiyan olmadı ama birer dinsiz, hatta birer din düşmanı oldular. Bir zamanlar hükûmette, bürokraside şart olarak, en azından tercih sebebi olarak kişilerin mason olması gerekiyordu. Uzun yıllar devlette, başbakan, bakan, üst bürokrat olarak vazife görenlerin hemen hemen hepsi masondu. Evanjelistler   buradan mezun olanların tamamını belki Hristiyan yapamadılar ama, her birini birer mason olarak yetiştirdiler.

Boğaziçi Üniversitesi, bir Amerikan Lisesi, Robert Koleji’nin üniversite türevidir. Robert Koleji’nin    kurucusu Fransız kökenli, Amerikalı, Cyus Hamlin’dir. Hamlin, Evanjelist Protestan bir Hristiyan misyoneri olarak yetiştirilmiştir. Ve bu gaye ile tam da Tanzimat Fermanının  ilan edildiği yıl 1839’da İstanbul’a gönderilmiştir. O yıllarda Evanjelist Protestan Hristiyanların İslam alemine gönderilmeleri, öncelikle Ortodoks ve Katolik Hristiyanları Protestanlaştırmak  pek tabiî ki, müslümanları da Nasranîleştirmek içindi.

Christopher Robert, 1856  tarihli Islahat Fermanının yabancılara bilhassa gayrimüslimlere tanıdığı yeni haklardan faydalanarak Boğaziçinde bir kolej kurmak istemiş, devlet hizmetindeki uzun müddet hizmetlerinden dolayı Boğaziçinde kendisine tahsis edilen geniş bir araziyi, Robert’e devreden ve tahsis eden Türkçü olarak bilinen Ahmed Vefik Paşa’dır. Robert’e kolejin kuruluşunda en büyük desteği veren de, Meşhur mason Mithat Paşa’dır.

Boğaziçi Üniverisitesinden mezun olan bazı meşhurların isimlerini vereceğim. Boğaziçi’nin mahiyeti daha iyi anlaşılır;

  • Türk dilini, Arapça-Farsça’dan kurtarmak için Türk Dil Kurmu’nun başına getirilen ve günümüzdeki kısırlaştırılmış , gugukça dilin mimarlarından Agop Dilaçar.
  • Bir zamanlar bu ülkede Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış, Talat Sait Halman.
  • Meşhur tiyatrocu Zeki Alasya.
  • Holding sahibi Cem Boyner.
  • Holding sahibi Nejat Eczacıbaşı ve tescilli ateist, münkir, mudıl, Prf.Dr.Celal Şengör.

Robert Koleji, 1971 yılında vakfının yönetim kurulunun teklifi üzerine, Ağustos 1971’de TBMM’nde   kabul edilen bir kanunla üniversite haline getirilmiştir. Teklifin ilk şeklinde, üniversitenin adı, Fatih Üniversitesi iken, TBMM’nde verilen bir önerge ile ”Boğaziçi Üniversitesi” olarak kanunlaşmıştır...