RECEP ASLAN BEY’İN YORUMLARI:
- Recep Aslan Bey bizim bu zeminin yorumcu’larından değildir. Recep Aslan Bey’i yakînen tanırım. Kırk yıldan fazla bir tanışıklığımız vardır. Kendileriyle bir müddet aynı çatı altında mesâi yaptık. Daha sonraki yıllar içinde karşılıklı sevgi-saygıya dayanan kardeşliğimiz, münâsebet’lerimiz devam etmiştir. 
Benim 15 yıla yaklaşan bir zamandan beridir, yazdığım, elinizdeki ve internet sitesi’nden yakînen ta’kip ettiğiniz bu gazete’de, Önce VATAN Gazetesi’nde, “DİL FİLOZOFU” serlevhalı yazılarıyla, zaman zaman, sahife komşum, zaman zaman da sütun komşum olmuştur. 
Benim tanıdığım Recep Aslan Bey, mütevâzî ve fakat zaman zaman da iddialı –ki, yazılarının serlevhalarının, “DİL FİLOZOFU” olması ne kadar büyük bir iddia’nın sahibi olduğunu gösterir.- Meraklısı için, -Filozof “Fr. Felsefe ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse, felsefeci, feylesof, felsefe yapmaya meraklı olan kimse, sakin kendi halinde yaşayan. 
Benim tanıdığım Recep Aslan, Akl-i Selîm, Fikr-i Selîm sahibi birisi olup tahlillerine (analizlerine) güvenilir, taraf olmayan, tarafgirlik ve Fart-ı Muhabbet dolayısiyle mes’elelere şaşı bakan birisi değildi! 06 Haziran 2014 tarihli, Önce VATAN Gazetesi’ndeki tahlilleri beni hayal kırıklığına uğrattı. 
- “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahidlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış)tır. Allah’a isyandan sakının, Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Mâide 5/8) 
(Abdest ve namaz, dinin direği, ferdin dinî hayatının temelidir. Adâlet ise sosyal ve içtimâî hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Kur’ân nizamı insanı daima bir bütün olarak ele almış, irşâd ışığını ferdî istikamet kadar içtimâî cihete de tutmuştur.) 
Öyle tahmin ediyorum ki, Recep Aslan Kardeşimiz, birilerine Fart-ı Muhabbetten dolayı değil ama, birilerine karşı olan öfkesi, sâlim bir tahlil yapmasına mâni oluyor. 
“Haber kutsal, yorum hürdür,” bir gazetecilik kuralı olarak Gazetecilik Enstitü’lerinde ve Yüksek Okullarında tekrarlanır. Ancak, yapılan yorumlar bir yerlere oturmalı, havada kalmamalıdır. 
On yıldan fazla bir zaman zarfında, “Ne istedilerse verdik,” denildiği gibi, bu Hükûmetler döneminde, devletten, hükûmetten, vakıflardan ve çeşitli isimler altında bu Millet’den ne istediyse fazlasını alan Müvâzî Hareket’e durup dururken herhangi bir hareket yapılmamıştır. 
Aksine, her istediğinin fazlasını veren bir velîni’met, kalleşçe arkasından hançerlenmiştir. 
Devletin gücünü elinde bulunduranlar elbette eleştirilirler-eleştirilmelidirler de... 
Pekiyi! Ellerinde, devleti yıkacak, bir Darbe-i Hükûmete muktedir güç olduğunu vehmedip buna teşebbüs edenlere “Bravo mu?” diyeceğiz. Türkiye’de Nurculuğun, “imanı kurturmak hareketi” olduğu iddiası kocaman bir palavradır. Bu risâleler hiç yazılmasaydı, ya da bütün risâle’ler yakılıp yok edilmiş olsaydı, Risâle-i Nûr şakird’leri ve bu da’va etrafında kümelenen kimseler yine de en azından bugünkü kadar dindar olurdular. 
Müvâzî Hareketin hedefi dünya barışıymış? Geçiniz efendim! Kendi aralarında, Risâle-i Nûr şakird’leri arasında bile barışı te’min edemeyenler, memleketimiz dahilinde, ehl-i Sünnet mensubu, câmia ve cemaatler arasında sulhu te’min edemeyenler, kısaca, kendi çevresindeki bir avuç kimseden başka hiç kimselerle sulhu te’min edemeyenler nasıl dünya’da barışı te’min edecekler? 
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN DIŞA AÇILMASI VE İHRACAT’IN ARTMASI:
- Recep Aslan kardeşime göre, Devletimizin dışa açılması ve dünyanın dört bir tarafına ihracat yapılması Müvâzî Hareket’in dünya’nın çeşitli ülkelerinde açtıkları okullar sâyesinde olmuştur. 
Sıkı durun! Recep Aslan Kardeşime göre, meğer bu okullar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir devlet projesiymiş? 
Milâdî 19.Asr’ın başında Memleketimizin, özellikle muhafazakâr bölgelerinde açılan Dünya Kiliseler Birliği’nin finanse ettiği İngilizce eğitim veren okullar ve kolejler ne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir projesi ise, Müvâzî Hareket’in dünya’nın çeşitli ülkelerindeki okulları da o kadar devletin projesidir. 
1980’li yılların başlarında başlatılan ihracat hamlesini ve bugün ulaştığı mertebeyi, Müvâzî Hareket’in yurt dışındaki okullarına bağlamak, Türkiye’de, fikir hürriyet’leri yanında, iktisâdî ihtilâle imza atan Merhûm Turgut Özal ve yakın çalışma arkadaşlarına hakâret olur, 1979’da başlatılan ve sonraki bütün iktidarlar döneminde devam ettirilen iktisâdî hamleyi ıskalamak olur. 
Recep Aslan Kardeşim, Müvâzî Hareket’in okullarında okumuş, Türkçe’yi anadili gibi öğrenmiş ve kendi memleketinde yüksek mevkilere gelmiş ve Türkiye’den ülkesi adına önemli miktarlarda ithalat yapabilen üç kişinin ismini verebilir mi? 
Bu okulların bir CIA ve onun kontrolündeki Moon ve Avenjalist’lerin bir projesi olduğu dünyaca bilinmektedir. 
2005 yılında kaleme aldığım 4 yazılık, “Yaman Takiyyeci” bir seri’de, “Türkiye’deki Müslüman’lardan toplanan fitre, sadaka, zekât ve Himmet vergileriyle Hıristiyan ve komünist’lerin çocuklarına İngilizce eğitimi verilmektedir,” demiştim. 
Daha sonra yeni yeni bilgilere ulaştım. Sözkonusu okullar’da, Türkçe konuşmak, Allah’tan Peygamber’den bahsetmek aleni ibadet kesinlikle yasaktır. 
Öyle anlaşılıyor ki, Recep Aslan Kardeşim, “Sirk gösterilerinin te’sirinde kalmış olmalılardır ki, bu okullara Müvâzî Hareketçi’lerin bile yüklemediği misyonlar yüklemiştir. 
- Süleyman remzini kullanarak yorum yapan Aziz Kardeşim. 
Yazdıklarımızı günümüz devletlû’leri okumasalar bile gelecek nesiller ve gelecek nesillerin devletlû’leri mutlakâ okuyacaklar, ders’ler çıkaracaklardır. Yazılanlar, devletin arşivlerinde ve husûsî arşivlerde yerini alacak, gelecek nesiller bugün bizlerin nelerle nasıl uğraştığımıza şâhidlik edecekler ve belki de kendileri için en hayırlı ders’leri çıkaracaklardır. 
Bizim vazifemiz, her kafadan bir sesin yükseldiği bir ortam’da günümüz dinî, içtimâî ve sosyal mes’elelerine ehl-i Sünnet çerçevesinden bakabilmektir. 
Aziz Kardeşim Halil İ.Kuruçaylı. İltifat, teveccüh ve güzel du’a’larınız için çok teşekkür ederim. Teşcî ve du’a’larınızla birlikte bu zemine katkılarınızı da beklerim. 
- Aziz Kardeşim. S.Nazif Küçüktepe. İyi dileklerinize ve teveccühünüze teşekkürler, katkılarınızı bekliyorum. 
- Ertuğrul remzini kullanan Değerli Kardeşim. 
Size bu cevabî yazıyı yazdığım yazı, bu serî’nin 38. yazısıdır. 
Büyük bir memnûniyet ve şükranla belirtmeliyim ki, bu zemine gerek görüş ve yorumlarınızla ve gerekse suallerinizle en fazla katkı veren Kardeşlerimden birisi zât-ı âlinizdir. Serzenişinizde kendi açınızdan haklı olabilirsiniz. 
Fakat şu hususu da bilmelisiniz ki, bu zemin’de yorum yapan, soru soran bütün Kardeşlerim adları, soyadları yerine birer remiz kullanmaktadırlar. Bunların hiçbirisinin gerçek adlarını ve soyadlarını, sarih adreslerini bilmem. Şahsen de hiçbirisini tanımam. Dolayısiyle, aralarından ba’zılarına iltimas yapmam sözkonusu olmaz. Sizin bu son yorumunuz bana ulaşmadan önce bile sizinle alakalı yorumlar cevaplandırılmış, sualler karşılanmış olabilir. 
İ’tikâden, amelen ve meşreben aynı yerde duruyor olmamız, her mes’eleye aynı pencereden bakıyor olmamız aramızda hiçbir sebebin, hiçbir gücün kopartamayacağı bir “Urvetü’l-Vüska” (sağlam bir kup)’tur. 
Yorumlarınıza, suallerinize ve katkı vermeye lütfen devam ediniz... 
- Yazır remziyle yorum yapan Değerli Kardeşim. Elbette Cenab-ı Hak hem o bahsettiğiniz ve hem de bütün Müslüman’ların kusurlarını bağışlasın. Metnini yazdığınız du’a’ya elbette Can-ü Gönülden katılır, sayısızca tekrar ederim. 
- Muallim remziyle yorum yapan ve katkı veren Değerli Kardeşim. İyi dileklerinizi, temennî ve dileklerinizi takdirle, sevgiyle karşılarım. 
Pek Muhterem Şeref Şenyıl. Yeniden beraber olmamız çok güzel. Değerli katkılarınızı ve yorumlarınızı beklerim...