SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!... (31)

Sadık Ahmed - 03.01.2020, 10:59

“Diyanet’in İran ile, (münasebetlerini kasd’ediyor, olmalısınız), İranlı’ların, (şî’î, sözde ilim adamlarının demek istiyorsunuz), Türkiye’deki İlahiyat Fakülte’lerinde ders vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Selâmlar...”

Aziz Sadık Ahmed Kardeşim. Türkiye’deki İlahiyat Fakülte’lerinde, “Mâ Ene aleyhi ve Ashabî,” demek olan Ehl-i Sünnetten gayri, bütün fırak-ı dâlle’ye mensup hoca’lar vardır. İran’lı şî’î sözde ilim adamlarının bu fakülte’lerde ders vermelerini yadırgamadım. Yerli hoca’lar arasında İran’lı şî’î, sözde ilim adamlarından daha edal olanlar vardır. Bu hafta’larda, Cum’a Sohbeti Köşe’mizi ta’kip etmenizi tavsiye ederim. Bu hususlarda daha geniş ma’lumatı orada bulacağınızı tahmin ederim. Yüksek ferasetiniz, akl-ı selim üzere hareket ettiğiniz, ortak akla ehemmiyet verdiğiniz için size hassaten teşekkür ederim, muvaffakıyyetinizin devamını Rabbim’den niyaz ederim. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, İran’la İran’lı, şi’î din adamlarıyla münasebetleri mevzuunda herhangi bir bilgiye sahip değilim. Lütfeder, bilgi verirseniz, ancak o zaman bir yorum’da bulunabilirim...

Nureddin Bayır - 04.01.2020, 23:19

“Allah razî olsun, Hocam. Tarihe ışık tutuyorsunuz.”

Hayır du’a’nız ve iltifatınız için çok teşekkür ederim. Bu zemine daha fazla katkı vermenizi beklerim. Selâm ve du’a’nıza mukabele ederim.

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (6/10)

Ertuğrul - 06.01.2020, 12:19

“Geniş ma’lûmatı sizden öğrendik, derken bütün yazılarınızı kasdettim. Sadece bir mevzu’u değil. Tenakuz gibi görünen aslında değil.”

Aziz Ertuğrul Kardeşim. Benim ifade’lerimden, sizi tenakuza düşmekle itham ettiğim, fehm’edilmiş ise özür dilerim. Farklı bir klavye ile çok sınırlı bir zaman diliminde yorum yazmanın ne kadar meşakkatli bir iş olduğunun farkındayım. Buna rağmen, yorumlarınız, tenakuzlardan muarra, fesih ve beliğ...

SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!... (32)

M.Öztürk - 11.01.2020, 17:25

“Muhterem Ağabey, Allah Celle Celâluhû razî olsun. Öyle mühim bir mevz’u’a işaret buyurdunuz ki, hele hele şu sözünüz çok doğru, ama insanın içini acıtıyor. Kıyamet alametlerinden birisi de, ilim adamlarının yeryüzünden çekilmesiyle, ilmin de yeryüzünden kaldırılması, mu’cize-i Nebeviyye tahakkuk etmiş durumda. Tam bir Kaht-ı Rical,” hali yaşanmaktadır.

Aşağıdaki link’te, imam-hatip’li, ama vicdanlı bir arkadaşımız, olduğu gibi tüm açıklığı ile dile getirmiş.”

Aziz Kardeşim. Bahsettiğiniz link’i deşifre ettirip, bu zemine aktarıp, gerekirse üzerinde ayrıca yorum yaparız.

M.Öztürk - 11.01.2020, 17:32

Ağabey, kaleminize, elinize, yüreğinize sağlık. Allah Celle Celâluhû sağlıklı uzun ömürler ihsan eylesin de bu hakikatları acı da olsa ümmetin evladına anlatın.

Şu anlattıklarınız aynı zamanda Kurs’larımızın, Hazreti Üstazımızın (k.s.) hizmetlerinin ehemmiyetini bir kez daha ortaya komakta. Ya Rabbî, son nefes dahil ayırma Allahım! Ümmet-i Muhammed’in evladı’nın faydalanması ve feyza’lanmasını sağla ya Rabbî! Sayılarını artır Allahım! Bi’hürmeti  Seyyidi’L-Mürselîn...

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (6/11)

Mehmed DURKAN - 14.01.2020, 23:57

“Hocam, “Savabı,” olmalıydı, Saygılar...”

Ertuğrul - 16.01.2020, 20:51

“Hoca’mız burada, “Günahıyle Sevabıyla,” demek istemiştir. Onun için imla hatası yoktur, doğrudur. Sevab, ecir, Savab doğru demektir. Türkçe’de eğrisiyle doğrusuyla, bir de, “Hatasıyla (Günahıyla) Sevabıyla şeklinde isti’mal edilir.”

Bu zeminin bize te’min ettiği  büyük bir imkân da, mes’ele’lere ortak akılla ve hüsn-ü niyyetle baktığımız için ba’zen bir yorumcunun yorumunun cevabı veya sualinin cevabı bir başka yorumuncunun yorumunda vardır. Bizim bir şeyler söylememize hacet kalmamıştır.

Alper - 17.01.2020, 03:01

“Mustafa Hocam! Seni severiz, ama, Kemal Bey Ağabey’in yanında kimse oyun kurucu falan olamaz. Sen hiç olamazsın...”

Beyefendi! Yaşınızı, bu yoldaki müktesebatınızı bilmiyorum, ama, seksenine merdiven dayamış birisine hitap tarzınıza bakılırsa, bu yolun edep ve terbiyesinden zerre kadar nasibdar olmadığınız zahirdir.

“Oyun kurucu,” umumiyetle sporda kullanılan bir terim’dir, burada mecazî olarak kullanılmıştır.

Devrin Büyüğü, Merhum, Cennetmekân, Muhterem, Kemalbeyağabeyimiz, istişare’ye önem verirdi. İmam-ı Rabbânî Evladı’nın tarihi hakkında cehliniz aşikar… Yıl, 1962, bütün Türkiye’de, Tekamül Kursu sayısı, iki, bunlar, birisi, İstanbul-Zeytinburnu, Taşcamii Kur’an Kursunda bir diğeri, yine İstanbul-Beyoğlu, Kasımpaşa, Büyükpiyalepaşa Kur’an Kursunda… Büyükpiyale Paşa’da Tekamülü,Merhum Hüseyin Kaplan Hoca’mız, Zeytinburnu, Taşcamii’nde bendeniz okutuyordum. Bilahere, Taşcamii Kursumuz, Tekamülaltı, Çatalca Kursumuz, Tekamül Kursu haline getirilince, 1964 yılından, askerlik hizmetim için, 1966 yılının ortalarında ayrılıncaya kadar, Çatalca’da Tekamül okutuyordum. Hem bu yıllarda hem de, daha sonraki yıllarda, kendisi ba’zı grup ve şahıslarca enterne edilinceye kadar, hemen hemen, her gün görüştüğümüz, en yakınında bulunan çalışma arkadaşlarından birisiydim. Her hususta, bendeniz da dahil, ba’zı, ağabeylerle istişare ederdi. Bizler, bize bir şeyler sorulduğunda, zaman zaman, devrin Büyüğünü, gadab’landıracak, öfkelendirecek hususlarda dahî, çekinmeden görüşlerimizi ifade ederdik. Ba’zen, o bizi ba’zen de biz onu ikna eder ve doğru kararlar alınırdı. Mecazî olarak kullandığım, “Oyun kuruculuktan,” kastım, bu istişarelerdi. Merhum Büyüğümüz, hayatta ve sağlığı yerindeyken, (tamamen enterne edildiği son üç yılı hariç,) hased edenler, kıskananlar vardı. Onları bir yere kadar anlayabiliyordum. Sizin, (bakınız, bendeniz, size, “sen, senin,” diye hitap etmiyorum, “Siz, Sizin,” diyorum, hıkd-ü hasedinize bir ma’na veremedim. (1888-1959) Süleyman Hilmi Silistrevî, (k.s.)Efendi Hazret’lerinin, 1959’dan günümüze, İmam-ı Rabbânî Evladı’nın tarihini bir yerlerden bul oku, veya bilen birisinden dinle...Yalınız şahsıma karşı değil, herkese karşı uslubunu da düzelt...

“Uslub-u Beyan, ayniyle insan...” denilmiştir...