HAZRETİ ÜSTAZIMIZA MÜCAVİR, MEDFÛN, İHVAN VE AHAVÂT... (12)

İBRAHİM MAKAS: Merhum, İbrahim Makas, (1926-16.01.2008) 16.01.2008 tarihinde ebediyyete intikal eden, Merhum, İbrahim Makas’ı, 1968 yılında tanıdım. Askerlik hizmetimi İzmir’de deruhte ediyorken, izinli olarak İstanbul’a gelmiştim. Kısıklı’da Ziyarethane’de kalıyordum. Merhum, Büyüğümüz, Kemal Bey Ağabeyimiz, Sirkeci-Bahçekapı’daki Yazıhane’ye gitmek üzere, Köşk’ten Ziyarethane’ye indiklerinde, Ziyarethane’de Anamurî, Mehmed Ali Amca ile ben vardım. Bey Ağabey, “Akkoca! Bu akşam bir başkasına sözün yoksa, Kamil ile birlikte biz, bir da’vete icabet edeceğiz, sen de gelirsen memnun olurum,” buyurdular. Ben de, “Ağabey, herhangi birine sözüm yok, gelebilirim,” dedim. Öyleyse, ikindiden sonra Yazıhane’ye gelirsin, Kamil de oraya gelecek, - Kamil, dediği, Hazreti Üstazımızın küçük damadı, Merhume, Sultan Ablamız, Feriha Ferhan Denizolgun’un, Merhum Zevcesi, Seyyid, Hüseyin, Kamil Denizolgun Ağabeydi.-

İkindi’den sonra, Bahçekapı’daki Yazıhane’ye gittiğimde, beni kapıda, KATİP Mustafa Yeşilbursa karşıladı, içeri buyur etti. İç oda’da Kemal Beyağabey, ile Kamil Beyağabey sohbet ediyorlardı. Beyağabey, “Akkoca, sen de gel, buyur,” dedi. Sohbete bendeniz de dahil oldum, fakat, te’eddüben, yalnızca bana sorulan suallere cevap verdim. Fazla vakit geçmeden, Mustafa Yeşilbursa amca, “efendim, otomobil geldi, -Kadim İstanbullu’lar, Araba, vasıta demezler, otomobil, derlerdi.- Aşağıya indiğimizde, son model bir sarı Mercedes, orta boylu, tıknaz, tipik bir Karadenizli, Beyefendi...-  O yıllarda, Sarı Mercedes’lere, müteahhid arabası denilirdi, hatta, “Sümene’li arabası”, denilirdi.- Beyağabey, ön koltuğa, Kamil Beyağabey ve bendeniz arka koltuğa oturduk. Sahil yolunu ta’kiple, Yenikapı, Aksaray, Fatih’in Vatan Caddesine bakan sırtlarından, Balipaşa Caddesinde, yeni inşa edilmiş lüks bir apartmanın, lüks bir dairesinin kapısı önündeyiz.

1960’lı yılların sonlarında, İstanbul’da zenginlerin alamet-i farika’larından birisi de, İstanbul’un mu’tena semt’lerinden birisinde, lüks bir apartmanda lüks bir daireye sahip olunacak. Daire, asgarî, 200 m2, salon, en az, 50 m2, salonun ortasında, 16 m2 el dokuması, Bünyan Halısı, Swarovski kristal taşlı avizeler, klasik ceviz koltuklar, salonun en görünen yerinde, kocaman, simsiyah, çevirmeli bir telefon cihazı, makinesi de diyebiliriz. Zira o yıllarda, bir telefon hattına sahip olmak ancak, fevkalade imtiyazlara sahip olanlara nasip oluyordu. Avrupalı’laşmıştık ya, evlere ve bu ihtişamlı salonlara ayakkabıyla giriliyordu. İbrahim Bey’in, dairesinin bulunduğu apartman ve dairesi tam da yukarıda tavsif ettiğimiz ölçüler dairesindeydi. Camia’mıza yeni dahil olmuş olmasına rağmen, Bizim usûl ve adabımıza vakıfdı ki, kapı önünde ayakkabılarımızı çıkardık, her birimize pahalı, deri terlikler verildi. Masa’ya oturuldu, Karadeniz Yöresi’nin, enfes yemekleri ikram edildi. Sofra’da, “yadı cihane değer,” sohbetler yapıldı. Beyağabey, Akkoca, İbrahim Makas Bey aramıza yeni katılan Kardeşlerimizden, kendisi, Müteahhid’dir, İnşâ Allah! Bundan sonra Ümmet-i Muhammed’in Evladına büyük hizmetlerde bulunacaktır.

İbrahim Makas Bey Merhumu, işte böyle tanımıştım.

Daha sonraki yıllarda, UFUK SİYASÎ HAFTALIK GAZETE,’nin kuruluşunda, Fazilet Neşriyat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin kuruluşunda, beraber çalışmıştk. Sultanahmet’deki, gazete ve şirket bina’larının temellerinde, Tarihî kaideler, sütunlar, havuzlar sarnıçlar çıktığında, Yüksek Anıtlar Kurulu, tarafından inşaat durdurulduğunda, aşılması çok zor mania’ları beraberce aşmıştık.

Daha sonra işini ve ikametgah’ını Bakırköyü’ne taşımıştı. İstanbul’un Avrupa yakasında bütün kurs-yurt’ların, inşası ve ta’mir bakımlarıyla yakından alakadar oluyordu. Bu vazifesini, ağırlaşan sıhhat şart’larına rağmen, ebediyyete intikal edinceye kadar yapmıştır-yapmaya çalışmıştır.

Rabbim, kendisine vâsî rahmetiyle muamele buyursun...

KAMİL FIRINCI: (01.08.1926- 13.12.2014) Esnaf’tan idi, çok iyi ve usta bir dülger-marangoz idi. Kesif işleri ve uzun süren mesailerine rağmen, Ziyarethane’deki ve Pazar günleri Beyağabeyin Ümraniye sohbetlerini kaçırmazdı. Zaman zaman, kendisiyle, Karacahmed’deki Kabri Şerif’te karşılaşır, selam ve merhaba’dan sonra kısa sohbetlerimiz olurdu. Allah rahmetiyle muamele buyursun...

SÜLEYMAN EFENDİ HAZRE’LERİ HAKKINDAKİ YALAN, İFTİRA VE BUHTANLARA CEVAPLAR!... (20)

Fahri İlhan - 18.10.2019, 10:50

“Muhterem Hocam, Merhum, Halis Ece hakkında ma’lumat lütfeder misiniz? Selam ve hürmetlerimle.”

Aziz Kardeşim, hafızam beni yanıltmıyorsa, Merhum, Halis Ece, 1968-1970 döneminde İzmir, Balçova’daki kursumuz talebesindendi. Bilahare, İstanbul’a, Sabah Gazetesi veya Fazilet Neşriyat ve Ticaret Anonim Şirketi için alındı. Yine hafızam beni yanıltmıyorsa, Fazilet Neşriyat ve Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde 35 yıl kadar uzun bir zaman zarfında, Kitapçılık, Takvim servislerinde ve diğer servislerde çalıştı. Vefat ettiğinde, İstanbul’da, Esenler’de ikamet ediyormuş...

Sizin bu talebiniz üzerine, Fazilet Şirketine telefon ettim, bilgi vermelerini rica ettim, idare’de veya muhasebe’de dosyalarının olabileceğini söyledim. Ne yazık, muhataplarım, “biz, Halis Ece, diye birisini tanımıyoruz, kayıdlarımızda da böyle bir şahsa rastlamadık, siz en iyisi ailesine ulaşmaya bakınız,” dediler.

Araştırmalarımı devam ettirdim, Salih Güçlü Kardeşimle istişare ettim. Salih Güçlü, “Ağabey, Merhum, Halis Ece’nin, Harun isminde bir oğlu, bir de kızı var. Halis Ece’nin vefatından önce kullandığı telefonu oğlundadır, size vereceğim telefon numarasından ihtimaldir ki, oğlu Harun’a ulaşabilirsiniz,” dedi. Bana verilen numara’dan defe’atle aramama rağmen, ma’alesef oğluna ulaşamadım. İlgisi-bilgisi olanların bu zemine ulaşmalarını beklerim...

SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR! (21)

Ertuğrul - 26.10.2019, 00:18

“Hocam, bu husumetin husulünde en başta ulema arasındaki meşhur hased kıskançlık rol oynamaktaydı. İkincisi de Camia içindekilerin tahrik edici, kışkırtıcı tavırlarının da payı, ma’alesef büyüktür. Ne bileyim, diğerlerini zahirî olarak ta’rif edip arkalarında namaz kılmamak, yüksekten bakmak vs. yerine sabır, hüsn-ü muamele ile mukabele edilseydi kanaatimce bunca düşman kazanılmazdı. Vallahu A’lemü bis’savab...

“Aziz Kardeşim, Yorumunuzdaki her cümle geniş tahlile muhtaç, zaman zaman, bu tahliller tarafımdan def’aâtla yapılmıştır da... Sadece yazılarım, tesbitlerim ve tahlillerimle de kalmadım, bizatihî, mevcudiyetimle de pek çok iddiayı tekzip ettim.

Ensar Vakfında konferans vermem ve hüsn-ü Kabûl ile karşılanmam bunun en bariz delilidir...

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (5/52)

Ertuğrul - 29.10.2019, 02:34

“Hocam, Hatıra türü yazılarınızı, daha bir iştiyakla okuyorum. Mümkünse bir yazınızı da Harun Ağabeyle, (Tüylüoğlu) olan hatıranıza tahsis ederseniz çok güzel olur.”

Aziz Kardeşim, dikkat buyurursanız, “Cum’a Sohbeti,” Köşe’mizde ve bilhassa, “Yorumcu’lara Cevaplar ve Mutala’alar,” Köşe’mizde, tespitler, yorumlar, mutala’lar, hatırat, zaman zaman da tavzih ve tebliğ’ler yer almaktadır. Bu günlerde başlattığımız, “REDDİYE” Mahiyetindeki, yalan, iftira ve buhtanlara cevaplar serisiyle, Hazreti Üstazımıza Mücavir, Medfun İhvan ve Ahavât, serisinde pek çok hatırat yer almakta ve alacaktır.