HAZRETİ ÜSTAZIMIZA MÜCAVİR, MEDFÛN, İHVAN VE AHAVAT!... (5)

Nureddin Nemanganî, Alanya/Oba Kur’ân Kursu kapatıldıktan sonra, Tuzla Muhaceret Büro’sundan iskanlı olarak gönderildiği Adana’ya döndü. 1953 yılının Mart ayından Eylül ayına kadar Adana’da Kütahya’da, Kütahya eşrafından, Kütahya’nın tanınmış aile’lerinden, Hacı, Nuri Temizerler’i bulması ve onun tavsiyelerine göre hareket etmesi istenir.

Bu telkîn ve tavsiye üzerine, Kütahya’ya gider ve Hacı, Nuri Temizerler’i bulur. Nuri Temizerler, Kur’ân Kursu haline getirilen, Ağabeyi, Merhum, Kamil Temizerler’in, (Kamil Evliya, lakaplı,-doğrusu Kamil Veli’dir.) evine yerleştirir, burada yatıp-kalkacağını ve kaldığı yerden derslerine burada devam etmesini söyler.

O yıllarda, Demirci Mustafa Efendi (Mustafa Özdemir-Gazioğlu,) Kütahya’nın Altıntaş müftüsüydü. Mesaî günlerinin haricinde, resmî ta’til, bayram ve Cumartesi-Pazar günlerinde, Kütahya’ya geliyor, burada talebe’ye ders okutuyordu. O yıllarda, Kütahya’da Demirci Mustafa Efendi, (Mustafa Özdemir-Gazioğlu’)ndan ders okuyanlar arasında, İsmail Şanlı ki, - pek çok il ve ilçe’de vaizlik yapmıştı- Emin Efendi, Uşaklı Emin Efendi, Merzifon ve ba’zı diğer ilçelerde müftülük yapmış olup emekliye ayrılmıştır.

1953 yılının Kasım ayına kadar derslere Kütahya’da devam ettikten sonra, yine Hacı Nuri Temizerler’in tavsiyesine uyarak, İstanbul’a geldi İstanbul’da, ilk olarak, Denizcilik İşletmeleri, Şehir Hatlarının, Karaköy’de bulunan, Kadıköyü İskelesinde biletçilik yapan, aslen Alanya’lı, Biletçi Mehmed Bey’i (Mehmed Akçelioğlu’)nu, bulur. Biletçi Mehmed Bey, bir İstanbul Beyefendisi olduğu kadar, asîl bir Anadolu çocuğu’dur. Nureddin Efendi’yi, Şehzadebaşı’ndaki evinde üç gün misafir eder. Üçüncü günü akşamı eve uzun boylu yakışıklı bir genç gelir, Biletçi Mehmed Bey’e; “Yanınızda bir amca varmış, müsaadenizle onu götürmeye geldim,” der. Nureddin Nemanganî, ufak-tefek eşyasını hazırlar, o genç’le birlikte İstanbul’un Anadolu Yakasına, Çamlıca-Kısıklı’ya gelirler. Geldikleri yer, Hazreti Üstazımızın ders okuttuğu, kendi köşk’lerine çok yakın bir yerde, Merhum, Konyalı, Mustafa Doğanbey’in tedrisat için tahsis ettikleri köşkleriydi. Köşke ulaştıklarında, Hazreti Üstazımız, talebeye ders okutmaktadır. Ders bitirilir, yatsı namazı kılınır, Hatm-i Hacegân yapılır, talebe ve hatme iştirak edenler, yavaş yavaş, Köşk’ten ayrılırlarken, Nureddin Nemanganî, 1934 yılından beridir, dünya’nın dört-bir tarafında yana yakıla aradığı, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müceddid ile ilk def’a veçhen an veçhin, rû be rû, müşerref olmuştur. Hemen davranır, Mübarek elini öper.

Şehzadebaşı’ndan, Çamlıca-Kısıklı’daki Köşke gelinceye kadar elini hiç bırakmayan, ancak Köşke geldikten sonra bırakan, Mukadddes bir emanete gösterilen bir hamiliği yüklenen, emaneti ehline teslim eden insanların huzurunu kendi nefsinde hiss’eden, uzun boylu yakışıklı genç, Merhum, Hüseyin Kaplan Hoca Efendi’dir.

Nureddin Nemanganî, ma’şukuna kavuşmuş, vuslata mazhar olmuş, derin bir huzur ve sükûnete ermişti.

Nureddin Nemanganî, Aralık 1953’den, Mart 1957 tarihine kadar, İstanbul-Çamlıca, Kısıklı’da, ders okutması için tahsis edilen veya bizzat Hazreti Üstazımız tarafından kiralanan evlerde ve köşklerde ilim tahsiline devam etti. O yıllar’da umumiyetle dersler, haftanın her günü akşam namazından sonra başlar gece 24:30’a kadar devam ederdi. Ayrıca, Hazreti Üstaz, gece yarısına doğru takriben 03:30 civarında talebeyi uyandırır, Sabah namazına kadar ders okutmaya devam buyururdu.

Hazreti Üstazımız, Sabah namazını talebe ile birlikte kıldıktan sonra köşke çekilir, talebe de sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra, okudukları ders’in müzakere ve mutala’asına geçerlerdi. Bu yıllarda, ders’lerin müzakere ve mutala’asını, Hüseyin Kaplan Merhum ile, Allah sağlıklı uzun ömür ihsan buyursun, Mehmed Arıkan Hoca’larımız yaptırıyordular.

Hüseyin Kaplan ve Mehmed Arıkan hoca’lar, daha ziyade Nureddin Nemanganî ile meşgul oluyorlar, kendisini herhangi bir talebe gibi değil, babaları, amcaları gibi görüyorlardı. Kendi özbeöz, amcalarına gösterdikleri hürmeti aynıyla Nureddin Nemanganî’ye gösteriyorlardı.

Nureddin Nemanganî’nin, kısmen hayatı ve hatıratı, aslında, fetret yıllarında din eğitimi ve İmam-ı Rabbânî Evladının mücadele yıllarının tarihidir...