-ERTUĞRUL- 07.05.2019.10,36

Merkez’ine bu kadar bağlı olan birisi isen biliyorsunuz ki,Merkez’iniz sizlere net’lere girmeyi,(İnternette  sörf yapmanızı,dolaşmanızı) yasaklamıştır.Öyleyse, buralarda ne diye geziniyorsunuz? Bu ner perhiz,ne lahana turşusu!..

Aziz Ertuğrul Kardeşim.Bu yorumu sanıyorum,geçen hafta bu zemin’de yorum yapan Değerli Kardeşimiz,İsmail Koca Beyefendi’nin  yorumu üzerine yapılmıştır. Kâbil-i tatbîk olmayean emirler dinlenilmez.Zâhiren dinliyor gözükse bile kendisiyle başbaşa kaldığında,İnternete de girer,Sosyal Medya denilen ortamlara da dahil olur.” Elinsanü harîsun lima münia,” denilmiştir.Her insan her neki bir şeyden engellenmiş ise  o şeye karşı daha da hırslanır,merakına mani olamaz.

SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ,HAKKINDAKİ  YALAN,İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!...

-M.Öztürk-19.05.2019.18,41

Elinize,dilinize,kalbinize     sağlık Ağabey.

Değer’li Kardeşim.İmam-Hatip okullarının açılışının   üzerinden 66 yıl geçmiş bulunuyor.İmam-Hatip mekteplerinin açılışına   öncülük eden ve hertür desteği veren,devrin İlim Yayma Cemiyetinin Başkanı ve aza’ları,”Müspet İlimlerle Mücehhez,Zülcenahayn,Papaz’ları hidayete getirebilecek ilim adamı yetiştireceğiz,”diyorlardı.Yeni Nesil dedikleri bu nesilden olanların   kaç papazı hidayete erdirdiklerine dair hiçbir bilgimiz bulunmuyor.Fakat,İstanbul Marmara Üniuversitesinden bir İlahiyatcı  profesör ile bir-kaç kız talabe’nin tanassur ettikleri,kitaplar’da yazıldı,çizildi.

        Zaman içinde kah,sayıları azatıldı,kah,orta kısımları kapatıldı.Son yıllar’da,hem okullaşmada,hem de talebe sayısı olarak rekor seviyelere ulaşılmış bulunumaktkadır.

Yıllar içerisinde hep kemmiyetle uğraşılmış    şu kadar okul,bu kadar talebe ve fakat asla     keyfiyyet üzerinde durulmamıştır.

Ashab-ı Suffe,Selçuklu ve Osmanlı Medrese’lerinde tatbîk edilen usûl vea tarz-ı tedrisat bir yana bırakılmı,temelsiz bir ta’lîm   ve te’allüm   sistemi esas alınmıştır.

Üstelik,İmam-Hatip mektep’lerinde eğitim tamamen,Darvinist,inkarcı,Millî ve yerli olmayan Maarif,( Hayır,”Maarif değil,bu mübarek kelimeyi bu kuruluş için kullanmak istemiyorum.)Eğitim sisteminin insafına terk’edilmiştir.

      Müspet ilimlerle mücehhez,zülcenahayn,olarak yetişekleri avuntusu ve ümidiyle bu okullarda okuyan ve daha sonra,Yüksek dinî eğitim ve öğretim müesse’seleri zannettikleri,Yüksek İslam Enstitü’lerinden ve İlahiiyat Fakülte’lerinden me’zun oldular.Müftü,vaiz,imam-hatip,Kur’an kursu muallimi,müezzin-kayyım olarak ta’yin edildiler.Aralarında Kur’an-ı Kerim’i yüzünden tecvid ve tashih-i huruf kaide7lerine uygun olarak okuyamayanlar vardı.1970’li yılların sonlarında doğru,T.B.M.M.’ sinde

Bu satırları yazanın da aralarında bulunduğu bir-kaç kişinin gayret’leriyle çıkarılan bir kanunla,Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde,bir “Olgunlaştırma Daire Başkanlığı kuruldu.Tasarı’da,” Tekâmül Daire Başkanlığ,” idi.Fakat Meclis’te,”Tekâmül,” kelimesine takıntısı olanlar bulunabilir,redd’edilebilinir,diye

“Tekâmül,” “Olgunlaştırma,” olarak değiştirilmiştir.Diyanet İşleri Başkanlığı bu kanuna istinaden,başta İstanbul olmak üzere,Memleketimizin muhtelif il ve ilçe’lerinde,Diyanet Eğitim Merkez’leri açtı.Yüksek İslam Ensitüsü ve İlahiyat me’zunları yapılan imtihanlardan sonra muvaffak olanlar,kadrolarını muhafaza ederek,kadro karşılığı maaş’larını bir nev’i   tam bursluluk gibi,bu Eğitim Merkez’lerinde eğitim aldılar.fakat,temel sağlam olmadığı için,bütün bu eğitim süreçlerinden istenilen neticeler alanamamıır.

Bugün, bütün bu eğitim kademelerinden geçmiş,akademisyenliği seçmiş,titr sahibi olmuş,Dr.doçent,profesör,hatta,Lisansüstü öğretim üyesi olmuş birisinin önüne ı’ğrablaştırılmamış,haraketleştirilmemiş iki satır bir ibare koysanız,ne harekelendirebilir ve ne de terceme ve izahını yapabilir.Dışarıdan,eliöpülesii ilim adamlarımızdan husûsi ders alan hocalarımız tabi’î dir ki,bunlardan müstesnadır.

Bu okulların kurucu hoca’ları,Ashab-ı Suffe,Selçuklu-Osmanlı tedris usûlü’nü hafife aldılar,küçümsediler,”Bu devirde,hâlâ,”Nasara Yansuru,” ile mi uğraşacağız?” dediler,temel arapça ilmi ki,sarf-Nahiv’den talebe’yi uzaklaştırdılar.

İlim Yayma Cemiyeti kuruluş çalışmaları sırasında,Süleyman Efendi Hazret’lerinin bağlılarıından-müntesiplerinden ba’azıları kendisinden izin alarak Cemiyetin kurucuları arasında yer aldılar. Devrin, İlim Yayma Cemiyeti idarecileri, Süleyman Efendi Hazret’lerine, Bu çocuklar, mekteplerde sadece, fizik-kimya gibi dersleri okuyorlar. Meslek ders’ lerine ayıracak fazla vakitleri kalmıyor, ayrıca,ma’nevi bakımdan da 

Keandilerine bir şeyler veremiyoruz. Fırsat buldukca sinema’ya gidiyorlar,sigara içiyorlar,yurtlarda bütün ikaz ve ihtarlarımıza rağmen namaz kıldıramıyoruz. Talebe’nin okul dışındaki eğitim ve terbiyesini size teslim edelim, İlim Yayma Cemiyetine aid bütün yurt’ları size teslim edelim. Kabûl buyurursanız,müdür olunuz, tedris hey’etine siz yön veriniz,” dedilir

Süleyman Efendi Hazret’leri,teşekkür ederim.Benim,tedris,tecdid,ihda ve irşad vazifelerim  var. Bu şartlar dahilinde  ve bugünkü Millî  Egitim Bakanlığı’nın,Lâdinî bir   egitim sisteminde din adamı yetişmeyeceğine inanıyorum. Hazindir, 66 yıldır, ma vak’a Süleyman EFENDİ Hazret’Lerini dodğrulamıştır. Hasta sahipleri hastalarının şifası,hastalığın tedavisi için   gayret sarfedeceklerine, hastalığı teşhis eden hekime düşmanlık ediyorlar. Yer yer, Süleyman Efendi Hazret’lerine adavet, buğuz, kin, nefret, yalan, iftira ve buhtanlarının sebebi budur.

Geldiğimiz nokta’da değişen fazla bir şey yok.Günümüz’de orta dereceli okulların yaklaşık % 50’si  İmam-Hatip okuludur. Din Eğitimi, ta’liem ve te’allüm emek ister, itina ister. Bu kadar kalabalık bir talebe topluluğuna formel bir dinî  eğitim vermek zaten imkansızdır.