ERTUĞRUL – 01.04.2019, 01:11

“Hocam, kime hitâben kaleme almış olursanız olunuz, enfes ve a’zamî ölçüde istifade’ye medâr olacak bir yazı. Tebrik ederiz. Ayrıca, burada, kesîf yorum yapan arkadaşların anî’den suskunluğa bürünmelerini ben de şaşkınlıkla karşılamış bulunuyorum. Bu kadar yorum yapmamın bir sebebi de, sizi yalnız bırakmamaktır. Fakat küfür ve hakaretler muhtevi yorumlarda bulunanlar vardı ki, çok mücadele etmiştim. Müşârün ileyhim ile onların da sesinin kesilmesine çok sevindim. En azından bu sahifeyi (zemini) kirletmiyorlar. Lâkin, düzgün ve de edebî çerçevesinde yorum yazan arkadaşların kaybolmalarına üzüldüm. Elverir ki, ba’zısı muhâlif olsun, İslâm’da fikir hürriyeti esastır. Hakîkaten, tarihte, İktisâdî sulhu te’min edebilen tek sistem İslâmî İktisâd sistemidir. Bağdat’da münâdî (tellâl) ile zekât ve sadaka verebilecek fakirler aratan zenginlerden birisinin karşısına bir hâtun çıkmış ve fakat onun da kolu bileğinden dirseğine kadar altın bileziklerle doluymuş!...” 

Azîz Kardeşim Ertuğrul Beyefendi. 

Bu zemin’de yorum yapmak fikir ve görüşlerini serd’etmek, elbetteki yorumcu’ların irade ve ihtiyarlarına bağlıdır. Yorum yapan fikir ve görüşlerini açıklayan Kardeş’lerimize teşekkür ederiz. Yorum yapmayan, görüş bildirmeyen diğer Kardeş’lerimize de “Canınız sağolsun,” der geçeriz. 

Bilindiği gibi, bu zemin’de her mes’ele’ye ehl-i Sünnet penceresinden bakıyoruz. Şer’i Şerife, Kitap ve Sünnete muhâlif, ehl-i Sünnet Akidesine ters, Tarîkat-i Âliyye, Zikr-i Hafî, Nakşibendiyye’nin esâsâtına uymayan fikir ve görüşlere izin vermeyiz, müsamaha göstermeyiz. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (5/25) 

Ertuğrul – 02.04.2019, 15:13

Hocam kanaatime göre, stayişle zatı alinizden söz edip yorum yazan arkadaşların bazısı sizin faiz hakkındaki tavrınızda umumi anlayışla ters bazı noktalar gördüler bunu da size yazdılar nitekim. Yorumlarını kesmelerinin bir sebebinin bu husustaki kati tavizsiz çizginizden olduğunu düşünüyorum. Benin yorumum isim de vermedim beni ilzam eder ama fikrim bu merkezde...

Azîz Ertuğrul Kardeşim. Ribâ-Faiz, Cenab-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’de en zecrî bir şekilde haram kıldığı, Resûl-i Ekrem’in ayaklarımın altındadır buyurarak iptal ettiği, kebâir’den bir menhî’dir. 

Elbette, hiçbir kimse herhangi bir kayıd ve şart ileri sürmeden, “Ribâ-Faiz, helâldir,” diyemez, dememelidir de. Allah’ın zâhir, sarîh ve muhkem, kat’î delillerle haram kıldığı bir hükmü yok saymak, te’vil cihetine gitmek hafazan Allah! küfür ve inkâra götürür. 

Dâri harb’de, harbî ile Müslüman arasında ribâ olmaması, istisnâî bir haldir, kayıd ve şartlara bağlıdır. Bu zeminde, Dâri İslâm, Dâri Harb bütün veçheleriyle tartışılmış, sarih, net ve müdellel olarak ortaya konulmuştur. Bu benim tavrım değil, bizim gibi bütün mukallid’leri bağlayan, mezheb imamlarımızın, müçtehid’lerimizin içtihad ve görüşleridir. “İşime gelmiyor, ben bu içtihadlara katılmıyorum,” deme hakkımız yoktur. 

“Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam ma’na’sıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisâ 4/65) 

Hâşâ! Ribâ hükmünün haram olması benim tavrım değildir ki, ribâ’ya sıcak bakanlar bana karşı bir tavır almış olsunlar. Ribâ’ya sıcak bakmak, sizin ta’birinizle “umûmî anlayış” haline gelmiş ise böyle düşünenlerin varsa ki, var olduğunu söylüyorsunuz, bu tavır, bana karşı değil, hâşâ! Allah’a ve Resûlüne karşı bir tavırdır. Böyleleri, zâten bu zeminde nasıl yer bulacaklar ki!... 

Aczimin Giryesi – 02.04.2019, 21:11

Ertuğrul kardeş, ima ettiğiniz kişiler arasında fakir de var mı, bilmiyorum. Ama şahsım için söylemem gerekirse: Her yazı yorumluk değildir. Ya tamamen iştirak ettiğimizden veya alâkadar olmadığımız bir mevzu olduğundan ya da bilmediğimiz bir mesele olduğundan...vb. yorum yazmadığımız olur. Hatta bazen başka bir yorumcu bizim fikrimizi dile getirdiğinden bir de bizim yazmamız lüzumsuz görünür, ondan yazmayız. Yorum niçin yazılır? 1-Katılmadığımız bir görüşe itiraz için. 2-Mevzu ile alâkalı bildiğimiz bir husûsu yazıyı ve yorumları okuyanların ıttılaına sunmak için. 3-Bilmediğimiz bir husûsu yazara sormak, daha geniş ve tatmin edici bilgi istemek için. 4-Yorumlarımıza itirazı olanlara cevaplar vermek için. 5-Yazarın veya yorumcuların yazdıklarından güzel bulduklarımızı takdir, tebrik; bunlara teşekkür için. Bunların dışında yorum yazmak boşa zaman harcamaktır. Bazen yazarla tam tamına mutabık kalamayacağımızı görünce sessiz kalmayı tercih ettiğimiz de olur. Fikirler farklı olsa da hürmet bâkidir der, susarız. 

Ertuğrul – 03.04.2019, 12:31

Aziz kardeşim (GİRYE) ve kardeşlerim ben şahsen kimse hakkında bir şey yazmadım. Sadece duruma mütegallip fikrimi yazdım. Herkes hürdür ister yazar istemez yazmaz, kendi bileceği iş. Elbette her hususta Hocamızla tıpatıp aynı düşünecek değiliz. Mesela ben de Halidi Bağdadi hakkında aynı fikirde olmadığımı yazdım. Hemen bizi (Kelbi akur) yapmadı!.

“Aczimin Giryesi” remzini kullanan pek Değer’li Kardeşim. Türk Matbuât Tarihinde bir ilk olarak başlattığımız bu zeminde, nasıl bir şekil alacağını tam olarak bizler de bilmiyorduk. Fakat zaman içinde bu zemin, bir fikirler bahçesine dönüşmüştür. Zaman zaman, küfür, sövme ve hakâret boyutlarında yorumlar da yapıldı. Tahammül hududunu aşan, sabrımızın sınırlarını zorlayan bu kabil yorumlara bile, “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde def’et, (önle). O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet 41/34) 

(Kötülük, en güzel hasletler ne ise onunla önlenmelidir. Meselâ gazaba sabır, cehâlete hilm, kötülüklere afv ile karşılık verilir.) 

Âyeti Kerimesi mucibi, hep sabırla, tahammülle, edep dâiresinde cevaplandırmışızdır. Yorumunuzda, bu zeminde, niçin ve nasıl yorum yapılması gerektiğini tam bir vukuf ile ortaya koymuşsunuz. Teşekkür ederim. 

Ertuğrul Beyefendi Kardeşim. Elbette, biz bu zemini, “Müsâdeme-i Efkâr’dan Berîka-i Hakîkat çıksın,” diye tanzim ettik. Yoksa monolog olarak kendi fikir ve görüşlerimizi yazar, ister beğenin, ister beğenmeyin, benim görüşüm, budur, diye dayatırdım. Teferruatta görüş ayrığımız ne kadar tabîî ise de, Dinimizin sâbite’lerinde, zâhir, sarîh, muhkem nas’larla sabit dinin esaslarında bu zeminde fikir ve görüş farklılıklarına izin vermemiz düşünülemez. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!.. (5/26) 

Aczimin Giryesi – 08.04.2018, 00:33

AĞZINIZA SAĞLIK HOCAM. Zâhirî idarecinin, üstüne vazife değilken, hizmetin gereği de olmadığı halde, sırf bir yakınına duyduğu, hıdk-ü Hased ile, mutlâk küfrün temsilcileriyle ittifak halindeki bir oluşuma destek vermesi, ki, “Küfre rıza küfürdür, küfre destek ise Ekfer-ü Küfürdür.” Bu afvedilmez vahîm hatayı, hâşâ! “Merkezin bütün kararları da bizzat Hazreti Üstazımız tarafından, Divânüs-Sâlihîn kararlarına mutabık olarak alınmaktadır.” denilerek, Hazreti Üstazımıza hamletmek, Hazreti Üstazımıza büyük ve şenî bir iftiradır. Cehâletiniz yüzünden böylesine bir şenî iftiraya hakkınız yok, haddinize de değildir. Aslâ buna izin vermeyiz... HERKESİN İFADE EDEMEYECEĞİ HUSUSLAR.

Azîz Kardeşim. Turuk-u Âliye’den pek çoğu, içlerinden çıkan, hâin, sefih, tevâkuş ve mecâzibin, bid’at ve hurâfe’leri dile getirmelerine, ekseriyyetin suskun kalması neticesinde fesada uğramış, safiyyetini yitirmiştir. Birilerinin bu safsata ve hurafelere “dur,” demesi gerekiyordu. Bu kabul ihânet, sefahet ve saçmalıklara asıl “Dur,” demesi gerekenler suskun kaldıkları için, cevap vermeye mecbur kaldığım için onlar adına son derece müte’essirim. 

- ADIM MÜHİM DEĞİL- “ÇÜŞ!”

Aczimin Giryesi – 09.04.2019, 13:21

"adım mühim değil" kardeş, küfre destek olup bu şenaati Efendi Hazretlerine ve pirana yükleyenlere mi "ÇÜŞ", yoksa bu şenaate karşı çıkanlara mı "ÇÜŞ"? Kısacık cümleniz her iki şekilde anlamaya müsait de ondan soruyorum. Birincisi ise TEBRİK, ikincisi ise YAZIK!...

Adem – 10.04.2019, 14:20

Girye kardeş bizim köyde, Terbiyesize Terbiyesiz denir!!! Bu edepsizin nesini ciddiye alıyor da cevap veriyorsunuz anlamadım...

Açıkça adını soyadını yazamadığı gibi, diğer yorumcu’larımız gibi herhangi bir müste’âr isim ve remiz kullanmaktan aciz, korkak, nâmerd birisi, belli ki, aile’den, tahsil’den, normal içtimâî hayattan, edep-terbiye namına hiçbir şey kazanmamış, fikirlere karşı fikri olmayan, zavallı birisi, edep dışı, terbiyesizce ahlâk-ı Zemîme mahsûlü bir kelime telaffuz etmiştir. 

Aczimin Giryesi remizli ve Adem Kardeşlerim hak’ettiği cevabı çok kısa ve vecîz bir şekilde vermişlerdir. Bendenize ilâve edilecek bir şeyler bırakmamışlardır. Bu zavallı kişinin değerlendirilmesini yorumcularımıza ve okuyucularımıza bırakıyor, değer’li Kardeşlerimize teşekkürlerimi sunuyorum.