YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/38) 

Veli – 27.06.2018, 09:58

Cemaat adına artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Kol kırılır yen içinde kalır sözü artık anlamını yitirmiştir. Çünkü testi kırılmış, çömlek patlamıştır. Bütün yazılı ve görsel medya "süleymancıların sinsi oyunu" manşetleriyle çalkalanmıştır. Temeline ilk harcı Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretlerinin attığı bu nezih cemaati siyaset piyasasına meze yapanlardan bunun hesabını elbette sorulur. Eğer söylendiği gibi hükümetin başındaki zât art niyetli biri olsaydı, Taşkentte  17, Aladağ’da 12 masumun ölümüyle sonuçlanan elim hadiseleri öne sürerek, yeterli tedbir almadıkları gerekçesiyle (Neticede bu ölenler kuş yavrusu değil!..) olayın müsebbiplerini en tepeden başlayarak ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargıya havale eder, tüm yurtların da devlet tarafından el konmasına kadar işi uzatabilirdi. Nasılsa münafık ya!.. Peki ne yapıldı? Kamuoyu derhal teskin edilerek hadisenin uzamasının önüne geçildi. Bunları dahi idrak etmekten uzak, nankör bir tutum içine girenler Allah'a havale..

Azîz Kardeşim. Cemaatimiz, Câmia’mız için hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağında şüphe yoktur. Fakat, her şeye rağmen, yazılı ve görüntülü matbuatı, bilhassa, her kafadan bir sesin çıktığı Sosyal Medya dedikleri internet ortamında yazılanları, söylenenleri hiç dikkate almamak lazımdır. İki değerlendirmeye katılmam mümkün değildir; geçmişte vuku’a gelen müessif yangın vak’a’ları hepimizi derinden üzmüştür. Fakat her vâkıa kendi bağlamında değerlendirilmelidir. Böylesine talihsiz vak’a’lar, başka kurum ve kuruluşlarda da meydana gelebilir. Talihsiz bir vak’a yaşandı diye o kurum ve kuruluşların kapılarına herhalde kilit vurulmuyor, vurulmamış, vurulmayacak da!... 

Nitekim bu müessif kazalar kendi bağlamında değerlendirilmiş, ihmali olduğu varsayılanlar hakkında tahkikat yapılmış, da’vâ’lar ikâme edilmiş, ba’zı da’vâ’lar neticelendirilmiş, ba’zı da’vâ’lar ise hâlen devam etmektedir. 

Azîz Kardeşim. Nezîh Topluluğumuzu, İmam-ı Rabbânî Evlâdını ta’rif ederken, başkalarının düştükleri hatalara düşmememiz lâzımdır. Ne demek? “Temeline ilk harcı Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Efendi Hazretlerinin attığı bu nezîh Cemaat,” 

Azîz Kardeşim. Bu Câmia, bizzat Haz.Üstazımızın tavsîf buyurduğu gibi, İmam-ı Rabbânî Evlâdı, ayrı bir mezheb, ayrı bir meşrep, ayrı bir tarîkat, bir dernek, bir parti, bir şirket değildir. 

Muârız’larımızın hıffet ve terzîl için iddia ve söylemleri, “Süleymancılık, Süleymancılar,”, ta’birleri, şiddetle nefret ettiğimiz, reddediğimiz ta’birlerdir. Aynen kullanmanızı yadırgadım. Nezîh Câmia’mız, İmam-ı Rabbânî Evlâdı, herhangi bir şirket olmadığı için reisi, (Başkanı), herhangi bir parti olmadığı için, Lideri yoktur, olamaz da. Öyleyse, “Süleymancıların Başkanı, Süleymancıların Lideri,” hâkîkati aksettirmeyen saçma-sapan yûvelerdir. 

Eğer bu yola bir tarih düşmek, bu Nezîh Câmia’mıza, İmam-ı Rabbâni Evlâdı’na illâ da bir tarih başlangıcı tespit edecek isek.. Bu yol, Yüce İslâm Dini’nin üçüncü boyutu olarak, “İhlâs ve İhsân boyutu” Bütün Hadis Külliyatında, Tevâtür derecesinde rivâyet edilen hadis’teki bütün muhaddisler ve hadis şârihleri bu Hadis-i Şerifi (Cibrîl Hadisi) olarak tavsîf ederler. 

Cibril-ü Emîn’in, Dihyetü’L-Kelebî Hazretlerinin suretinde gelip, Meâlen, “İman nedir?, İslâm nedir?”, suallerinden sonra, “Me’l-İhsan-ü” (İhsan nedir?, Yâ Resûl’llâh?” sualine karşılık, Peygamberimiz salla’llâhu aleyhi ve sellem: “İhsân, Allah’ı görüyor gibi Allah’a kulluk etmektir. O her ne kadar sen Allah’ı göremiyor olsan da, şüphesiz, Allah seni hakkıyla görmektedir.” diye cevaplandırmıştır. 

Mensubu olmakla dâimâ iftihar ettiğimiz Yolumuzun temeli, Allah’ın izniyle Şârî olan, Sevgili Peygamberimiz salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz tarafından, bizzat, Gar-ı Sevr’de (Sevr Mağarasında) atılmıştır. Zirâ, Hicret-i Nebeviyye sırasında, Sâhibine, Mağara ve yol arkadaşı, Sıddık-ı Ekber’e: 

- “Artık Korkma! Çünkü Allah Bizimledir,” buyurarak, “Dilini üst damağına yapıştır, kalben, Allah! Allah! Allah! diyerek, Allah’ın bütün isimlerini ve sıfatlarını câmî, Lafz-ı Celîl ile zikre devam et! buyurarak, Zikr-i Hafî yolunu ta’rif etmiştir. 

Hazreti Üstazımız, (k.s.) Efendi Hazretleri, Sırr-ı Hafî Yolunun, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i Âliye’nin, Silsile-i Zeheb-Silsile-i Saâdât’ının, 33.Halkası, Müceddidiye Kolunun sonuncu Halkasıdır. 

Yolumuz, Yolumuzun istikbâli için endişeye gerek yoktur. Her ne kadar müsâvî’ler arasında, muhtelif sebeplerle bir adım öne çıkan, zâhîri ve Umur-u dünya idarecilerinde bir akıl tutulması olmuş olsa bile, hâkîkî, ma’nevî ve bâtînî tasarruf bizzat, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid Haz.Üstaz’ımızın elindedir. Baca ne kadar eğri olursa olsun, duman doğru çıkar. 

Ertuğrul – 28.06.208, 15:20

Son 400 seneden bu yana gelmiş geçmiş en muvaffak, en zeki, en basiretli devlet adamı (Ben Kanuni’den bu yana olan liderleri kasd ediyorum tersini iddia eden ispat etsin) Cumhuriyet tarihin en dindar, en samimi göründüğü gibi olan, verdiği sözü tutan, ciddi, vatanını milletini her şeyden üstün tutan, ülkesini inkişaf ettirip Fransa’nın önüne geçiren, daima iktisatta büyüme rekorları kıran, Değerli REİSİ’mizi son aldığı seçimden dolayı en içten kalbi hislerimle tebrik ediyor ona ALLAH’ın taviyl bir ömür hüsnü amel ihsan etmesini niyaz ediyorum.

40 senedir elinden şarap şişesi düşmeyenleri ısrarla milletin gözüne baka baka takip edenlere de hidayet temenni ediyorum

Allah-ü Teala Enfal Suresinde sizden olan liderlere itaat edin, derken bu şarapçıların nesi bizden bre gafil aymazlar

Din düşmanlarının peşinden gitmekle bütün amelinizi zayi ediyorsunuz farkında mısınız? ALLAH sizi ıslah etsin.

Azîz ERTUĞRUL Kardeşim. Yalan olmayan, iftira ihtivâ etmeyen, başkalarına hakâret ve sövgü olmayan her fikir ve görüş, hürmet edilmeye lâyıktır. Katılırsınız, katılmazsınız, ama saygı duymak mecburiyetindesiniz. Başta Yahûdîler, (Siyonizm dünyası) olmak üzere, Devlet-i Aliyye’mizle mes’elesi olan, kuyruk acısı olan, bütün devletler ve milletler, şüphesiz, devrinin en müdebbir, en zeki, en dindâr hükümdarı olan, Sultan 2. Abdülhâmid-i Han Hazretlerine yapmadıklarını, söylemediklerini bırakmadılar. Yerli işbirlikçileri, vatan hâinleri o Koca Sultan’a, devrinin en zâlim, en gaddâr en mütecessis sultanıydı, dediler. 90 yıldır, okullarda, müfredât programlarında, ders kitaplarında, hâşâ Kızılsultan diye yaftaladılar. 

Devrinin, dünyadaki en müdebbir, en merhametli, en dindar hükümdarı, Sultan 2.Abdülhamîd Han Hazretlerinin hakkı, yeni yeni, teslim edilmeye başlandı. 

Demem odur ki, Ba’zı hükümdarlarının ve ricâl-i Devletin kıymetleri ba’zen zamanında, ba’zen de, devrinin üzerinden bir asır geçtikten sonra anlaşılıyor. Bugünün Ricâl-i Devletini şüphesiz, gelecek nesiller ve geleceğin tarihçileri çok daha iyi kıymetlendireceklerdir. 

HARAMEYN-ŞERÎFEYN-MEKKE-MEDİNE HARAMİ ALLAH’IN MUHAFAZASI ALTINDADIR!...

Osman Karaman – 29.06.2018, 09:48

Bir Anadolu şehrinde hatim grubu başkanı, 77 yaşındaki bir hocaefendi amcamız (İsmi bende mahfuz) geçen haftaki seçim tebligatı toplantısında; Meral Akşener ve İyi Parti’ye oy verilmesi talimatını duyunca yanı başındaki birine "İşlerini bir kadına bırakan topluluk asla felah bulamaz."(Buhârî) mealindeki Hadisi Şeriften bahsediyor. Bunun üzerine yanındaki kişi de, bunu derhal idareci hocaefendiye yetiştiriyor. Ve aynı gün ömrünü hizmetlerde geçirmiş bu amcamız hatimlerden, yurtlardan yasaklanıyor. Dünya sathındaki tüm gruplara bu emir, amcamızın vesikalık resmiyle beraber, sanki tehlikeli bir katil gibi yazılı olarak da bildiriliyor. Bu olayın yaşandığına inanmayan olursa yazılı talimatı ve hadisenin şahitlerinin telefonlarını verebilirim. Evet, gelinen noktada imanını Anıtkabir’de tazeleyen fetö projesi bir partiyi ve liderini destekleyen, buna karşı Hadisi Şerif’ten bahseden bir zatı hatimlerden tard eden bir cemaat… Hala bu oluşuma cemaat diyen kaldıysa buyursun hayrını görsün!..

Turgut Alp – 02.07.2018, 10:08

O hoca efendi benim hocam olur, Osman Kahraman Bey. Onun ne kadar değerli biri olduğunu bu davaya ne hizmetler ettiğini bilen bilir. Bu güne kadar binlerce kuran talebesi yetiştiren hafız hocamıza yapılan bu haksızlık karşısın da ilk duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu. Allah bunu yapanları er yada geç cezalandıracak bundan zerre kadar şüphem yok.. Söylenecek çok söz var ama biz yine susalım ve dua edelim bu kişilerin ıslahı için.

Azîz Osman Karaman ve Turgut Alp Kardeşlerim. 

Yüce İslâm Dininde ve Tarîkat-i Nakşibendiyye-i Âliye (Sırr-ı Hafî Yolunda) ruhbâniyet yoktur. Hâşâ! İslâm dininde, Hıristiyanlıkta olduğu gibi, vaftiz ederek dine kabul ve afaroz’la dinden çıkarma, diye, bir şey mevzu’u bahis değildir. Yolumuzun Sahibi, Mutasarrıf-ı Hakîkî’si, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) Efendi Hazretleridir. 

Bu yoldan kovmak, uzaklaştırmak şöyle dursun, bu yola bir kişiyi kazandırmak için maddi-ma’nevî bütün imkânları seferber ederdi. 

- Müntesibe bir hanımın tereddüt geçirerek, başkaca kapılar çaldığı, çaldığı kapılar arkasında aradığını bulamadığı için döndüğünde, “Efendim, falanca hanım kabûlünüzü bekliyor,” denildiğinde, “Biz kovmadık ki, kabûl edelim, kendisi gitmiş, kendisi gelmiş, buyursun, devam etsin,” demiştir. 

- Ba’zı yakınları müntesiblerinden birisinin ba’zı yaramazlıklarından ve kusurlarından bahisle kendisiyle alakasının kesilmesini talep ettiklerinde: 

- Kusuru olmayanların bu kapıda ne işi var! buyurmuştur. 

- İmam-ı Rabbânî Evlâdı’nın kesip attığı kör tırnağını dünyalara değişmemem buyuran da odur. 

Aziz Kardeşlerim. Yolumuzla, Mürşid-i Kâmil ve Müceddid’le irtibatınız, iltisakınız devam ediyorsa, hiçbir kimsenin, ama hiçbir kimsenin, sıfatı, kendisine hamlettiği vazifesi, ne olursa olsun, sizi bu yoldan uzaklaştıramaz, uzaklaştırma hakkı yoktur, haddine de değildir. 

Zor da olsa bir müddet, Çarşamba akşamları, Yedi isti’ğfâr, yedi Salâvat-ı Şerife, evvelinde ve sonunda olmak üzere, yedişer fâtiha-i Şerife ile birlikte okunacak 1.000 İhlâs’tan ibâret olan, Hatm-i Hâcegânı, tek başınıza yapmak zorunda kalabilirsiniz. 

Selâm hidayete tâbi olanların üzerine olsun!...