ZBIGNIEV BRZEZINSKI'NİN "GELECEĞİN BÜYÜK SANTRAÇ TAHTASI" ADLI KİTABINDA, AVRASYA'NIN ABD İÇİN ANA JEOPOLİTİK ÖDÜL OLDUĞU, AMERİKA'NIN KÜRESEL ÖNCELİĞİNİN, AVRASYA'DAKİ EGEMENLİĞİNİN SÜRESİ VE EGEMENLİĞİNİ SÜRDÜRME YÖNTEMLERİYLE İLGİLİ OLACAĞI VURGULANIYORDU. KÜRESELLEŞMENİN YENİ BİR EVRESİNİN YAŞANDIĞI GÜNÜMÜZDE, ABD'NİN EGEMENLİĞİNDEKİ TEK KUTUPLU DÜZENİN ARTIK SÜRDÜRÜLEMEYECEĞİ GÖRÜŞÜ AĞIRLIK KAZANIYOR. BU SÜREÇTE TÜRKİYE, STRATEJİK ÇIKARLARI İLE KÜRESEL GÜÇLERİN ÇIKAR ÇATIŞMALARINI DENGELEMEKTE, OLDUKÇA BUNALIMLI GÜNLER YAŞAYACAKTIR. Avrasya coğrafyasında, günümüzde yaşanmakta olan Karadeniz/Kafkasya merkezli gelişmeler, 19. yüzyılda yaşanlardan farklı değil. Türkiye'nin geleceğini yakından ilgilendiğinden, Karadeniz/Kafkasya merkezli, kökü yüzyıllar öncesine dayanan paylaşım kavgalarını çok dikkatli izlememiz gerekiyor. Karadeniz her dalgalandığnda küresel çapta çalkantılar yaratmıştır. Bu çalkantılardan hem ekonomik hem de siyasal yönden en olumsuz etkilenen hep biz olmuşuzdur. Günümüzdeki gelişmelere dönelim: Sivastopol 1997'de yapılan anlaşmayla, 2017'ye kadar Rusya ile Ukrayna arasında ortak kullanılacak. Sivastopol'daki donanmanın yüzde 80'i Rusların, yüzde 20'si Ukraynalıların. Ayrıca, Ukrayna 2012'de NATO ve AB şemsiyesi altına girmeyi planlıyor. Rusya hangi nedenlerle sıcak denizlere inmek istiyor, Batılı emperyalistler hangi amaçlarla Rusya'yı güneyden kuşatmak istiyorlar? Karadeniz'deki ve Kafkaslardaki restleşmeler, hangi yönleriyle Kırım Savaşı öncesindeki gelişmelere benzetiliyor? Karadeniz ve Kafkaslarda, bazılarının "3. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri" (Paul Krugman), bazılarının "Yeni bir Soğuk Savaş" olarak nitelendirdiği, 21. yüzyılın en tehlikeli güç gösterisine tanıklık etmekteyiz.. Osmanlı, Göben ve Breslau adlı iki Alman gemisinin Boğazlar'dan geçerek Sivastopol'u bombalamaları sonucunda 1. Dünya Savaşı'na sürüklenmişti. Rusya şu anda Motrö Anlaşması'nı hiçbir maddesinin sulandırılmaması gereken bir uluslararası anlaşma olarak korunmasından yana.. Anlaşmaya göre, anlaşmanın değiştirilmesi ile ilgili kararı, yalnızca belgede imzası bulunan ya da Karadeniz'e kıyıdaş olan ülkeler alabilir.. Montrö'ye göre, Karadeniz'e insani yardım amacıyla geçen tonajı belirli gemiler burada en çok 21 gün kalabilirler. Rusya Genelkurmay Başkanı, "NATO gemileri 21 günde çıkmazsa, sorumlusu Türkiye olur" diyor. Rusya Başbakanı Vladimir Putin, "Gürcistan'a yardım amacıyla Karadeniz'de bulunan NATO gemilerine kesinlikle karşılık verilecektir" diyor. Durum ciddi; Rusya Montrö'nün delinmesine kesinlikle karşı.. ABD ve NATO'ya ait gemilerinin, Gürcistan'a insani yardım götürmek gerekçesiyle, Boğazlardan geçip Karadaeniz'de demirlemeleri sonrasında tırmanan gerilim bağlamında, Türkiye ile Rusya'nın deniz kuvvetleri komutanları, 1Eylül Pazartesi günü Karadeniz'deki KEMALREİS Firkateyni'nde biraraya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar. (Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi) BAŞ DÖNDÜRÜCÜ GELİŞMELER.. NATO Rusya'ya, Kafkasya'daki silahlı güç gösterisini, Kosova'ya misilleme olarak aldığı Güney Osetya ve Abhazya'nın bağımsızlık kararını kınayan bir ültimatom verdi. Rusya, NATO'nun şantajlarını ciddiye almadığını duyurdu. Karadeniz'de şu günlerde 10 NATO gemisi var. Rusya, "Karadeniz'deki bu NATO gemilerinde Tomahavk ve Harpoon füzeleri var" diyor. Karadeniz'e kıyısı bulunmayan ABD, Almanya, Polonya ve İspanya gibi ülkelerin Karadeniz'deki gemileri ciddi bir güç oluşturuyor. ABD gemileri, son anda vazgeçmeyip, Gürcistan'ın Rusya kontrolündeki Poti limanına girselerdi, tüm bölgeyi ateşe verecek bir çatışma yaşanabilirdi. Gürcistan'ın yakın bir gelecekte, NATO desteğinde, Abhazya'ya saldıracağı konusunda ciddi istihbaratları olduğunu savunan Rusya Devlet başkanı Medvedev, Abhazya'ya yapılacak yapılacak saldırıya aynı şekilde karşılık vereceklerini açıkladı. ABD ve NATO'nun desteği ile Gürcistan'ın savunma sistemleri güçlendiriliyor. Rusya, Karadeniz'deki filosunu ve füze gemisi Moskova'yı Abhazya açıklarına kaydırdı. Başdöndürücü, başdöndürücü olduğu kadar ürkütücü gelişmeler, yalnızca Karadeniz've Kafkasya coğrafyası ile de sınırlı değil.. Rusya Suriye ile anlaşma imzaladı; Rusya'nın ünlü uçak gemisi Amiral Kuznetsov Suriye'nin Lazkiye limanında.. ABD, Polonya'dan sonra Çek Cumhuriyeti ile de bir füze kalkanı anlaşması imzaladı.. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Tacikistan'da toplandı. Hindistan ve İran'da toplantıya katıldılar. İran'ın ŞİÖ'ye alınması söz konusu olduğunda, çatışmaların çatışmaların Kafkasların güneyinden Afganistan'a, hatta Pakistan'a yayılma olasılığı var.. Rusya Tiflis'teki konsolosluğunu kapattı, Rusya ile Gürcistan diplomatik ilişkilerini kestiler. Rusya'nın Avrıpa'ya ekonomik ve siyasal yaptırımlar uygulaması gündemde.. Türkiye, en büyük ticari partneri Rusya ile denge politikası sürdürürken, sınırda bekletilen binlerce tır yüzünden yaşanmakta olan tatsızlığa çözüm bulmaya çalışıyor. Bu arada Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, "Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu" önerimizi görüşmek üzere İstanbul'a geldi. Kafkasya'daki krizden Gürcistan Devlet Başkanı'nı ve NATO ülkelerini sorumlu tutan Lavrov işbirliği önerimize mesafeli kaldı. Güney Osetye ve Abhazha için KKTC modelinin uygulanabileceğine dikkat çeken Rusya'nın Ankara büyülelçisi İvanovskiy, "Montrö'yü deldirtmeyiz. Moskova ve Washington akıllarını başlarına toplamadıkları takdirde yeniden bir Soğuk Savaş yaşanabilir. Soğuk Savaş başlarsa bütün tarafları zor günler bekler. Fakat, bu süreci durdurmak da son derece güç" diyor ki, çok dikkate alınması gereken bir değerlendirmedir. YENİ BİR KIRIM SAVAŞI YAŞANIR MI? Tarihsel perspektiften bakıldığında, Karadeniz ve Kafkaslarda yaşanmakta olan gelişmeleri, Kırım Savaşı öncesinde yaşanan gerilimlere benzeten görüşleri göz ardı etmemeliyiz.. Dünyada dengelerin yeniden oluşmaya başladığı çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, gelişmlerin odak noktasında.. Rusya, ŞİÖ, ABD ve AB arasında çok dikkatli bir denge politikası sürdürmek durumunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Kırım Savaşı'nda bizimle birlikte Ruslarla savaşan, Paris Anlaşması ile toprak bütünlüğümüzü garanti altına alan, Islahat Fermanı ile azınlıklara özel haklar sağlayan, Osmanlı'yı ilk kez borç almaya zorlayan aziz 'dostlarımız', 20 yıl sonra başlayan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında nedense tarafsız (!) politika izlemeyi tercih etmişler, Osmanlı'nın çözülüş sürecine girmesine seyirci kalmışlardı. Ancak Ruslar'ın İstanbul yakınlarına inmesi üzerine yapılan Ayastefanos Anlaşması, çıkarlarıyla çatıştığında seslerini yükseltmişler, Ayastefanos Anlaşması yerine kendi çıkarlarını da gözeten Berlin Anlaşması yürürlüğe konulmuştu. Küresel aktörler arasındaki güç gösterileri bütün şiddetiyle sürerken, gelişmelerin nerede, nasıl duracağını bugünden kestirebilmek gerçekten çok güç. Küreselleşmenin yeni bir evresinin yaşandığı günümüzde, ABD egemenliğindeki tek kutuplu düzenin artık sürdürülemeyeceği görüşü ağırlık kazanıyor. Türkiye'nin stratejik çıkarlarıyla çelişen, siyasi tercihler açısından, 'Stratejik müttefiki' ABD ile bin yıllık komşusu ve en büyük ticari partneri ve de en önemli enerji tedarikçisi olan Rusya arasında bunalımlı bir dönem yaşamasına neden olan gelişmeler, aynı zamanda, ABD ile Rusya arasında giderek derinleşen güç gösterileri nedeniyle, "Tarih tekerrür mü ediyor? Sorusunu da beraberinde getiriyor. Kırım Savaşı öncesinde ve sonrasında yaşananlar dikkate alındığında, "Tarih tekerrür mü ediyor?" sorusu, özellikle bizim açımızdan çok uyarıcı, üzerinde düşünülmesi gereken bir soru. Türkiye bu çok önemli bunalımı, "Kaçak" oynayarak ya da "Arı Diplomasisi" ile aşmaya, Doğu'ya da, Batı'ya da eşit uzaklıkta durduğunu anlatmaya çalışıyor. Ulusal çıkarların fazlasıyla önem kazandığı şudönemde yapmamız gereken, tarihten ders alarak, çok dengeli bir dış politika izlemek olmalıdır..