Bu yılın televizyon galibi var mı bilmiyorum, ama başlamadan kaybeden birçok dizi var. Havalar ısındı mı, kalpler de ısınır. Başımızda pembe toz bulutu, kelebeklerin midemizi istila ettiği hoşluğa kendimizi bırakırız. Artık yaz dizisi, sezon dizisi kalmadı deselerde, Haziran, Temmuz ayların da kalbimizi bıraktığımız romantik komedilerden asla vazgeçmeyiz... 

Ya Çok Seversen; Ay Yapım’ın büyük umutlarla yaza hazırlandığı, yakışıklı zengin erkek, gururlu fakir kız konseptli, klişeden klişeye koşan yaz dizisi... Kızın yanına ekstra hırsızlık, erkeğin yanına da aile travması verince fark yaratmıyor. Yapımlar ilgi çekici proje arıyorlar ama ekrana hep kopya işler yansıyor. Kimse risk almak istemiyor.  Popüler kızla erkeği yan yana getirmek de yeterli olmadı. Kerem Bürsin’i severim, ama hep aynı aksan hep aynı rol. Güneşi Beklerken’den beri hep aynı kostümle izliyoruz. Şeref Meselesi, Bu Şehir Arkandan Gelecek projelerini saymıyorum, çünkü onlar da erken veda etti. Böyle olunca da Kerem Bürsin’i sadece romantik komedi oyuncusu olarak görüyorum. Hafsanur Sancaktutan, hırçın kız olarak hayatımıza girmişti. Ben çok büyük bir fark göremiyorum. Bu diziyi de yaz dizileri mezarlığına gömülecek gibi duruyor.  

Dönence; Bu sezonun en farklı işi İlk kez gönül yaylarının genişlediği bu aylarda, mesaj veren, farkındalık yaratmaya çalışan, romantik komedi diyemeyeceğimiz bir dizi yapmışlar. Bence karşılığını da alıyor. Oyuncu ekibinin dizimine bayıldım. Sümeyye ve Caner’in Duy Beni dizisinden gelen bir kitlesi var. Sümeyye Aydoğan, yükselen yıldızlardan biri oldu. Didem İnselel ve Emre Kınay için ayrı bir parantez açıyorum. Anne baba olarak ekrana çok yakıştılar. Ama geniş bir parantez açmam gerekirse; Ülkü Hilal Çiftçi ve Doğa Karakaş için bu yılın en yetenekli oyuncuları olarak alkışlıyorum. Bu yazın bir kazananı varsa o da seyircinin bu genç yeteneklerle tanışmasıdır. Bittikten sonra da oyunculuk kariyerlerinde uzun, başarılı bir yolun kilidinin kırılacağına da eminim... 

Ülkü Hilal Çiftçi’yi 1923 Müzikali’nde iki kez izleme fırsatım oldu. O gün dikkatimi çekmişti. Bu kadar genç bir oyuncunun otizmli bir çocuğu canlandırırken, seyirciyi böyle alıp götürmesi takdiri hak ediyor. Ben onu izlerken gerçek bir yetenek görüyorum. Gülce ve Rüzgar yazın solmayacak bir rengi oldular. Doğa Karakaş, rüzgar karakteriyle, oyunculuğuyla hafızalardan kazınmayacak bir performans sergiledi. Özellikle abi kardeş uyumuna bayılıyorum.  Dönence bu yazın kalıcı dizisi diyebilirim. 

İzlerken merak uyandırmayan bir dizi varsa; o da Üvey Anne’dir. Cast yapılırken hiç mi büyük ekrana bakılmadı inanamıyorum. Sanki oyuncular “kurtarın beni” diye bağırıyor. Konu olarak da içime sindiremedim. Karısı öldükten sonra çocuklu zengin iş adamı avlama tekniklerinin kitabını, filmini o kadar çok yaptılar ki... Bu castla, o hikayenin yaşaması çok zor.  

Her yazın şarkısına ritim tuttuğumuz bir dizi olur; bu sezonun eğlenceli ritmi de Yaz Şarkısı... Karadeniz’in rüzgarıyla birlikte muhteşem bir frekans yakaladılar. Usta oyuncular ve son yılların gözde gençlerini bir araya toplandı. Kemal, Yaz ve Umut üçgeninde gelişmeleri ben de merakla izliyorum. Bir dizi merak uyandırıyorsa ufka açılması muhtemeldir. Bir Yaz dizisinde olması gereken her şey var. Bu şarkı bu sezon çok dinleneceğe benziyor.  

Bazı dizilerin kaderi nasip kısmettir, ama Kısmet değilmiş be... Kısmet farklı bir konsept yaratmak istemiş ama elinde patlamış gibi duruyor. Buna romantik komedi değil, absürt komedi diyebiliriz, ama bir yandan da romantizm kasıyorlar. Nasıl yürür bilmiyorum...  

Aşk Taktikleri 2 çok eğlenceliydi, Şükrü Özyıldız ve Demet Özdemir uyumu yine fark yarattı, ama Burcu Özberk ile büyü bozuldu. İkisini yan yana getiremedim. Ruhun duymaz; biraz sezon biraz yaz dizisinden esinlenilmiş bir hikaye yaratmaya çalışmış ama yakında patlar. Esas kızımız tam aradığımız romantik komedi kızlarından; güzel, eğlenceli, dans ediyor, esas oğlanla çekişiyor, pembe yalanlar söylüyor. Burcu Özberk her sene bir romantik komediyle ekran karşısına çıkıyor. Kraliçe tutmadı, çünkü artık o etiket Burcu Özberk’e de yapıştı.  

Bu yaz ekranlar baya dolu, daha inceleyemediğim birkaç dizi daha var. Ama popüler genel bir tablo çıkartmak gerekirse, bu yazın damga vuran işleri; Dönence, Yaz Şarkısı ve Kendi Düşen Ağlamaz gibi duruyor. Ekranın şifresini çözmek gün geçtikçe daha çok zorlaşıyor. Yolculuk başlayana kadar hiçbir şeyin garantisi yok. Eskiden klişeler hayat kurtarırdı, ama onu da dibine kadar harcadık. Artık rüzgar nereden eserse o yolunu çıkartıyor.