Yakından tanık olduğumuz için hemen not düşelim; İtalyan sineması Hollywood’un kovboy filmleriyle yarışacak westernler yapma kararı aldığında Cüneyt Arkın’ı büyük paralarla transfer etmek istemişlerdi. Fakat onun ideali, dünyanın alkışladığı Kızılderili katliamcısı bir kovboy değil, Türk halkının gururla izleyip alkışlayacağı adalet dağıtıcısı bir Kara Murat olabilmekti. Cüneyt Arkın’ın İtalyanların teklifini kabul etmemesini alkolik suçlamasına varan iftiralarla açıklama çabasında olanlar da olmuştu.

Cüneyt Arkın olduğu görünen, güründüğü gibi olmaya çalışan bir sanatçımızdı. AKM’deki törende, onun bu yönlerini dile getiren samimi konuşmalar yapıldı.

M. KEMAL SALLI

Yeşilçam'ın efsane ismi Cüneyt Arkın'ın Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen anma töreni ve Teşvikiye Camii’ndeki cenaze töreni ardından ebedi yolculuğuna uğurlandı. Arkın’ın eşi Betül Arkın, Atatürk Kültür Merkezi'nde yaptığı açıklamada, duygularını "Gitti, dünyayı kurtardı. Kendini kurtaramadı maalesef. Evinde ölmek isterdi. Evinde öldü" şeklinde özetliyordu.

AKM’de düzenlenen anma törenine Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ediz Hun, Nuri Alço'nun da aralarında bulunduğu Yeşilçam'ın ünlü simaları ile Cüneyt arkının kızı ve oğulları, binlerce hayranıkatıldı. Cüneyt Arkın'ın oğulları babalarını, gerçek Cünety Arkın’ı duygu dolu sözlerle anlattılar.

CÜREKLİBATIR/YÜREKLİ BAHADIR

Kırım kökenli bir ailenin çocuğu olarak Eskişehir’de doğmuştu Fahrettin Cüreklibatır. Soyadı Kırım Türkçesinde, “Yürekli bahadır” demekti. Soyadına yaraşır bir şekilde yürekli bir bahadır, örnek bir sanatçı, örnek bir aile reisi, örnek bir dost olarak yaşadı.

Cüneyt Arkın her kesimdeki seyircileriyle bütünleşebilmiş bir sanatçıydı. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen saygı törenindeki ve Teşvikiye Camii’ndeki cenaze törenindeki sevgi seli O’na duyulan sevgi ve saygının bir göstergesiydi. Doktorluğu değil, sanatçı olmayı seçmesinin nedeni ortaya koyan görüntülerdi.

Cüneyt Arkın’ın, vatan kaybetmiş bir ailenin çocuğu olarak, bu topluma vereceği mesajlar vardı. Anlatmak istediklerini, geniş halk topluluklarına ya bir yazar ya da bir sinema sanatçısı olarak daha kolay ulaştırabilirdi.

Cüneyt Arkın bir tıp doktoruydu; oyunculuk eğitimi almamıştı, ama bu açığını kapatabilmek için çok sıkı çalışmıştı. AKM’deki törende konuşan meslektaşı Ediz Hun, rol aldığı tarihi filmlerdeki sahnelerde inandırıcı bir performans sergileyebilmek için, o dönemde İstanbul’da gösteriler yapan İtalyan Medrano sirkinde haftalarca eğitim aldığını söylüyordu.

AKM’DEKİ KONUŞMALARLA CÜNEYT ARKIN GERÇEKLERİ

İstanbul Tıp Fakültesini, 1961 yılında, birincilikle bitirmiş bir tıp doktoruydu, ama o sanatçı olmayı seçti. Onu güzel sanatlara, sanatçı olmaya yönlendiren yetenekleri vardı. Cüneyt Arkın’ın kimliğini, bir sanatçı olarak,yabancı ülkelerden gelen çok parlak teklifleri kabul etmek yerine ülkesinde kalmayı tercih ederek rol aldığı filmlerle ve bir aile reisi olarak sergilediği “örnek aile” tablosuyla topluma ne mesajlar vermek istediği, AKM’de yapılan konuşmalarla veciz bir şekilde anlatıldı.

Yakından tanık olduğumuz için hemen not düşelim; İtalyan sineması Hollywood’un kovboy filmleriyle yarışacak westernler yapma kararı aldığında Cüneyt Arkın’ı büyük paralarla transfer etmek istemişlerdi. Fakat onun ideali, dünyanın alkışladığı Kızılderili katliamcısı bir kovboy değil, Türk halkının gururla izleyip alkışlayacağı adalet dağıtıcısı bir Kara Murat olabilmekti. Cüneyt Arkın’ın İtalyanların teklifini kabul etmemesini alkolik suçlamasına varan iftiralarla açıklama çabasında olanlar da olmuştu.

Cüneyt Arkın olduğu görünen, güründüğü gibi olmaya çalışan bir aydınımızdı. AKM’deki törende,onun bu yönlerini dile getiren samimi konuşmalar yapıldı.

KİMLER NELER DEDİ?

Sanatçının çocukluk arkadaşı olan Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki konuşmasında, onu edebiyata ve güzel sanatlara olan tutkusunu ve yeteneklerini anlattı. O dönem genciğinin büyük bir hayranlıkla okudukları Abdullah Kozanoğlu’nun romanlarının en heyecanlı sahnelerini okul defterine çizdiği resimlerle anlatırmış. Büyükerşen, “Cüneyt sanatçı olmasaydı, çokiyi bir ressam ya da edebiyatçı olabilirdi” diyordu.

MURAT ARKIN (OĞLU): BÖYLE İNSANLARA AĞLAMAK DEĞİL, DESTAN YARAŞIR

"Bizim ailemiz güzel bir aile hem de çok güzel bir aile… Ama bugün sizlerin sayesinde şunu anladım bizim ailemiz sandığımızdan daha büyükmüş… Bugünü organize eden, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Babam övülmeyi çok seven bir insan değildi. Bu tören ailesi için, sizler için… Onu seven, sayan milyonlar için. O hayatında hep ‘milletim’ dedi, ‘halkım’ dedi, ‘vatanım’ dedi ve şimdi cennete gitti biliyorum. Gerçekten böyle adamlar cenneti bile vatan yapacak adamlar. Benim için gerçekten konuşmak çok güç. Baktığım her yerde o var.

Her şeyi ondan öğrendik, attığım adımda, baktığım her yerde o var. Başım belaya girdiğin de yine o var. Bana "oğlum bela üzerine gelirse kaç bir adım geri at, bu senin korkak olduğunu göstermez. Baktın gelmeye devam ediyor, bir adım daha geri at. Baktın adım atacak yerin kalmadı, o zaman beladan daha bela ol" derdi.

Dini, dili, ırkı, mezhebi, rengi, politik görüşü ne olursa olsun tüm insanlarımızı birleştirici bir unsur oldu Cüneyt Arkın; ne mutlu bize! O’nun filmleriyle açılışı yaptık ben de onun filmlerinden bir replikle bitirmek istiyorum sözümü. Bugün çok ağlayan insan gördüm, zaman zaman hıçkıra hıçkıra, zaman zaman da çekindiği için yüreğinden ağlayanları gördüm... 'Ağlamayın be! Böyle insanlara ağlamak değil, destan yaraşır.

KAAN POLAT CÜREKLİBATIR: BANA ÖĞRETTİKLERİN İÇİN TEŞEKKÜRLER  

"Ailemiz çok güzel bir aile birbirini seven sayan ve kollayan bir aile… Büyüdük, evlendik, çocuklarımız oldu. Temelimiz bizi eğiten, bize öğretmen olan babamız… Aslında onunki ölüm değil. Ölümle gelen ölümsüzlük. Hayatı çok zor yaşamış ama dolu dolu yaşamış… Anneme hep şöyle derdi ‘Betül sen dünyaya yetecek kocaman bir merhametsin', Murat’a 'satranç oynarken beni yine yendin oğlum' derdi.

Bana gelince ‘ne güzel gözlerin var, dünyaya mavi mavi gülümsüyorsun’ derdi. Küçüktüm bir röportajında 'çocuklarınızı nasıl yetiştiriyorsunuz' diye sormuşlardı. Şu cevabı verdi: Ben çocuklarımın mutlu olmasını, gülmesini ve iyi insan olmasını istiyorum. Çocuktum anlayamamıştım, 'iyi insan nedir, nasıl olunur' diye. Filmlerini izleye izleye iyi insan olmayı öğrendim. Mütevaziliği, iyilerin hep kazandığını, kötülerin kaybettiğini öğrendim.

Son kitabının yazılarını bana yazdırmıştı, bütün bedeninin ruhunun bana geçtiğine inanıyorum. Bir makalede şöyle diyordu 'hayatı yaşamak cesaret ister'. Yaşam cesaretinin ta kendisiydi o… Bize düşen de onun eserlerini yaşatmak, ben onun önünde sevgi ve saygıyla eğiliyorum. Bana öğrettikleri için teşekkür ediyorum."

EDİZ HUN: BEDENİMDEN BİR PARÇA KOPTU

Cüneyt Arkın’ı, en doğru olarak, bir sanatçı olarak, onun gibi yıllarını sinemaya adamış bir sanatçı anlatabilirdi. Ünlü sanatçımız Ediz Hun, AKM’de yapılan törendeki kısa konuşmasında Fahrettin Cüreklibatur’u Cüneyt Arkın yapan gerçekleri şöyle özetledi:

"Acımız çok büyük. Sevgili Cüneyt'imizi ebediyete uğurluyoruz. Sene 1963.. Sevgili Cüneyt ile sinemaya girişimizin yılı... 59 yıl geçti. Olağanüstü bir insandı. Her rolün üstesinden gelirdi. Emsalsizdi. Çok çalışkandı, azimliydi. Zamanın akışının içinde Medrano Sirki vardı. Dolmabahçe'de haftalarca eğitim aldı. Her rolün üstesinden gelebilmiş başarılı bir sanatçıdır.

Amerikan sinemasında zamanında western, kovboy filmleri vardı. John Wayne, Gary Cooper..Aramızda onları hatırlayanlar vardır..Çokiyi ata biner, çokiyi silah kullanırlardı, ama Cüneyt gibi melekelere sahip değillerdi. Kıta Avrupası'na geçtiğimizde James Bond filmlerini hatırlıyorum. SeanConnary, RogeRMoore ve diğerleri.. Müthiş filmlerdi, ma Cüneyt'teki ön sezi ve yaratıcılık onlarda yoktu.

Fransa'ya geçtiğimde AlainDelon gibi isimler vardı, hepsi çok başarılıydı. ama Cüneyt'teki melekeler onlarda gelişmedi. İtalyan sinemasında mükemmel aktörler vardı. Cüneyt'teki emsalsiz enerjiye sahip değillerdi. Bedenimden bir parça kopmuş gibi hissediyorum. Zaman akıyor, tarih değişiyor. Tarihin yapraklarına Cüneyt Arkın ismi altın harflerle yazılacaktır. Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum."

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY

"Türk Sinema tarihinin maalesef bir devri kapanıyor. Kimliğinde, karakterinde sanatçı sıfatını taşıyan Cüneyt Arkın’ı ebediyete uğurluyoruz. Yüce rabbim mekanını cennet eylesin. Sanat camiamızın başı sağ olsun. Yüreğimize bir burukluk, bir acı çöktü. Cüneyt Arkın daima hatırlanacak, bıraktığı izler asla silinmeyecektir. Yol göstermeye, hafızamızı tazelemeye devam edecektir. Bugün onu uğurlarken dilimizde sadece şükran duyuyor olmamız her şeyi anlatıyor zaten. Atlas Sineması’nda bir köşeyi Cüneyt Arkın için ayıracağız ailesiyle görüşüp en iyi şekilde yaşatacağız."

ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI YILMAZ BÜYÜKERŞEN

"Bugün hepimiz büyük bir acı içerisindeyiz. Gençlik yıllarımız, Üniversite çağına kadar ki yıllarımız bir arada geçirdiğimiz günler sinema şeridi gibi akıp gidiyor. Fahrettin sinema dünyasına doktorluktan vazgeçip girmiş değerli bir arkadaşımdı.

Fahrettin, İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazandı. Fırsat buldukça Eskişehir’e gelir arkadaşlarıyla vakit geçirirdi. Çok büyük bir sanatçıydı. Fahrettin yalnızca büyük bir oyuncu değil, çok da iyi bir edebiyatçıydı. Lisede aynı sırayı paylaştık.

Eğer sinema dünyasına katılmasaydı, Türkiye’nin en büyük çocuk hastanesini yapmak vardı. Bir diğer özelliği de katıksız bir Atatürkçüydü… Halk kahramanıydı, filmlerinde halk kahramanlarını temsil ederdi. Ben gençlere, yeni yetişen kuşaklara söylüyorum, Fahrettin’in bilinmeyen yönlerini araştıralım okuyalım."

İSTANBUL VALİSİ ALİ YERLİKAYA

“Cüneyt Arkın, pek çoğumuzun olduğu gibi benim de ilk gençlik yıllarımın kahramanıydı. O güçsüzlerin yanındaki güçtü. O kötünün karşısındaki iyiydi. Malkoçoğluydu, Kara Murattı, Battal Gaziydi, Öğretmen Kemaldi. Yüreğimizdeki vatan ve millet sevgisinin, iyilik ve dürüstlüğün beyaz perdedeki temsilcisiydi. Kaleme aldığı kitabında benim kahramanım Türk halkıdır diyordu. Şimdi Cüneyt ağabeyin kahramanı milyonlar onu dualarıyla, gözyaşlarıyla uğurluyor. Babamın kahramanı, benim kahramanım, evlatlarımın da kahramanı. Öyle dolu hayat yaşadı ki 3 kuşağın sevgilisi, kahramanı oldu, kolay değil. Gönülden hep birlikte dua ediyoruz."

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU

"Bugün elbette Türk sinemasının en değerli isimlerinden birini uğurlamak için buradayız. Unutulmaz filmlere imza attı. Hafızamı tazelediğimde ilk sinemaya gidişim geliyor aklıma. 6-7 yaşlarındaydım ve Cüneyt Arkın'ın filmini izlemiştim. Benim de sinemayla tanışmama vesile olan Arkın'ı uğurluyoruz. 'Kara Murat' onunla tanışma anımız olmuştu. Hem ülkemizi tanıtan hem emekçiye hak arayan Cüneyt Arkın karakterleri ile gönlümüzde taht kurmuş bir insandı. Sanki evinde var olan bir insanı kaybediyoruz. Cüneyt Arkın ve onun gibi isimler ilginç bir şekilde hep evimizde. Bizimle büyüdüler, bizi büyüttüler. Mütevazilik, babacanlık, vatan sevgilisi, abilik bunu hissettiren bir insan oluşu...

Yakın zamanda kendisini ziyaret edip sohbet etmiş olmak beni mutlu etti. Cüneyt Arkın'ı ebediyete uğurlarken benim için teselli olan onunla sohbetimiz olmuştur. Hiç unutmayacağız. Bir de yaşatmak önemli. Yaşatmak konusunda da sorumluluk sahibiyiz. Yılmaz Büyükerşen ile saatlerce Cüneyt Arkın'ı konuştuk. Güzel bir kitap yayınladık, orada da bir sürü fotoğrafı ve anısı vardı. Son aylarda birçok kez Arkın ile hasbihal olmuşuz. Çok ders veren konuşmaları, anları oldu. Onun ismini yaşatmak boynumuzun borcudur. En güzel şekilde İstanbul'da anısını yaşatacağımıza hepinizin önünde söz veriyorum."

Cüneyt Arkın, Teşvikiye Camii’nde büyük bir katılımla kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mekanı Cennet olsun.