SARIKAMIŞ'IN ÜZERİNE ENVER PAŞA TARAFINDAN ÖRTÜLMÜŞ KALIN ÖRTÜYÜ KALDIRAN DÜNYACA ÜNLÜ KALP CERRAHI PROF. DR. BİNGÜR SÖNMEZ, "ÇOCUKLARIMIZA ÖZELLİKLE 1912-1938 ARASINDAKİ TARİHİMİZİ ÇOKİYİ ÖĞRETMEMİZ GEREKİR. (...)ÇOCUKLARINIZ SAVAŞMAYI DEĞİL, SAVAŞI ÖĞRENMELİ. SAVAŞIN NE OLDUĞUNU ÖĞRENMELİ Kİ, BARIŞIN DEĞERİNİ KAVRAYABİLSİNLER" DİYOR. "BENIM GAYEM VERILEN EMRI YERINE GETIRMEK IÇIN VATAN MÜDAFAASI UĞRUNA AKIL ALMAZ TABIAT ŞARTLARINA VE DÖNEMIN EN DONANIMLI ORDULARINDAN OLAN RUS ORDUSUNA KARŞI HAYATLARINI HIÇE SAYARAK SAVAŞAN VE ŞEHIT OLAN KAHRAMANLARIMIZA VEFA DUYGULARIMIZI IFADE ETMEKTIR" "AYAĞINIZA SICAK BİR AYAKKABI, SIRTINIZA KALIN BİR PALTO GİDİĞİNİZ ZAMAN, LUTFEN ONLARI (ALLAHUEKBER DAĞLARINDA DONARAK CAN VEREN 90 BİN VATAN EVLADINI) HATIRLAYINIZ" "BENİM GAYRETİM SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİN GÖNÜLLERİMİZDE VE AKILLARIMIZDA GEREKLİ YERİ ALMASIDIR. BUNU GELECEK NESİLLERİMİZ VE MİLLİ VARLIĞIMIZ İÇİN BİR ŞART GÖRÜYORUM." Bir elinde neşter, bir elinde kalem yakın tarihimizin karanlık, daha doğrusu karanlıkta bırakılmış sayfalarını aydınlatmak için SARIKAMIŞ DAYANIŞMA GRUBU (SDG)'nu kuran dünyaca ünlü kalp cerrahımız Prof.Dr. BİNGÜR SÖNMEZ, yıllardır Hz. Eyüp sabrı ile çalışarak, Sarıkamış'ın ak tepeleri üzerine örtülmüş gece karanlığındaki perdeleri kaldırmayı büyük ölçüde başardı. Sarıkamış'ı kurtarmak için 3150 metre yükseklikteki dağları aşarken donarak can veren, sayılarını, mezarlarını bilemediğimiz şehitlerimizin -25 derecede, tarihin buzlu yamaçlarına yazdıkları benzersiz destanı şimdi daha net görebiliyoruz. Sarıkamış, ülkemizin doğu ucunda, yaz kış zirvelerinden karın buzun eksik olmadığı Allahuekber Dağları'yla birlikte anılan, vatan savunması söz konusu olduğunda, tarihin eşini benzerini henüz yazmadığı bir destanın yaşandığı coğrafya parçamızdır.. "Sarıkamış bir destandır"; içinde bir trajediyi, bir faciayı ve alınacak çok önemli dersleri de barındıran bir destan.. "Sarıkamış bir destandır", çünkü namusu bildiği vatanının savunması söz konusu olduğunda, 90 bin vatan evladının ölümün soğuk, dondurucu kollarına gözünü kırpmadan yürüdüğü bir masalsı diyardır Sarıkamış.. "Sarıkamış bir destandır"; ülkemizin bu amansız coğrafya parçasında, yakın tarihimizin en büyük kahramanlık destanlarından biri yazılmış, en büyük trajedilerinden biri yaşanmıştır. 1914 Aralık ayında Allahuekber Dağları'nda yaşananlar, Enver Paşa tarafından ağır bir şekilde sansürlendiğinden, insanlarımız Sarıkamış gerçeğini uzun yıllar öğrenemediler. Sarıkamış, günümüze kadar, yakın tarihimizin aydılatılmayı bekleyen bir sorular yumağı olarak kaldı. PROF. DR. BİNGÜR SÖNMEZ'İN SARIKAMIŞ SEVDASI Böylesine benzersiz bir destanın yaşandığı amansız coğrafyanın bir köyünde dünyaya gelen ve Sarıkamış destanını dinleye dinleye büyüyen Prof.Dr. Bingür Sönmez, daha küçücük bir çocukken Sarıkamış'ın üzerine örtülen kara perdeyi kaldırmaya söz vermiş, kendi kendine.. O çocuk okumuş, dünya çapında ünlü bir kalp cerrahı olmuş, İstanbul'u mekan tutmuş. Fakat, çocukluğunda acıları yüreğine kazınan Sarıkamış Destanı'nın nedenlerini, niçinlerini gün ışığına çıkarma sözünü hiçbir zaman unutmamış. Dünya çapında tanınan, saygı gören bir kalp cerrahı olmanın kazandırdığı imkanları da kullanarak Sarıkamış destanının peşine düşmüş. SARIKAMIŞ DAYANIŞMA GRUBU (SDG)'nu kurarak işe başlayan Prof.Dr. Bingür SÖNMEZ, yıllar boyu yaptığı araştırmalar ve sürdürdüğü çalışmalar sonrasında, Sarıkamış'ın üstünü gece gibi örten kalın perdeyi yırtıp atmakla kalmamış, Sarıkamış'ın da Çanakkale gibi bir destan olduğunu ortaya koyarak, her yılın aralık ayında gereken ilgi ve saygı çerçevesinde anılmasını sağlamış. Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, SARIKAMIŞ DAYANIŞMA GRUBU'yla birlikte sürdürdüğü çalışmaların sonuçlarını Ateşe Dönen Dünya SARIKAMIŞ adlı bir kitapla somutlaştırmış. Kitabın CD ekinde, kitapta anlatılanları, çeşitli yerli ve yabancı kaynaklardan derlenen görüntüler eşliğinde, Sarıkamış dramını yüreğiniz titreyerek izleyebiliyorsunuz. Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, "Çocukluğumda verdiğim sözü tuttum, Sarıkamış'ı gün yüzüne çıkardım, çalışmalarımın sonuçlarını belgeselleştirdim, kitaplaştırdım" diyerek köşesine çekilmiyor. SARIKAMIŞ DAYANIŞMA GRUBU (SDG) olarak, "verilen emri yerine getirmek için vatan müdafaası uğruna akıl almaz tabiat şartlarına ve dönemin en donanımlı ordularından olan Rus ordusuna karşı hayatını hiçe sayarak savaşan ve şehit olan kahramanlarımıza vefa duygularını ifade edebilmek" adına, onların hatıralarını yaşatacak bir müze oluşturabilmek adına çalışmalarını giderek artan bir tempoyla sürdürüyorlar. Bingür Hoca, her yılın kasım, aralık ve ocak aylarında, Sarıkamış Destanı'nı genç nesillere aktarabilmek için okulları, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını dolaşarak konferanslar veriyor. Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, geçtiğimiz Cumartesi günü, AVRASYA BİR VAKFI'nda verdiği dinleyenleri gözyaşlarına boğan konferansında, Sarıkamış Destanı'nı bir kez daha hem yaşadı, hem yaşattı.. Bingür Hoca'nın konferansıyla, AVRASYA BİR VAKFI'nda, tarihimizin karanlıkta bırakılmış sayfalarının aydınlatıldığı tarihi bir gün yaşandı. "AMACIM VATAN SAVUNMASI ADINA ŞEHİT OLAN KAHRAMANLARIMIZA VEFA DUYGULARIMIZI İFADE ETMEKTİR" Dünyaca ünlü kalp cerrahımız Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, konuşmasına Sarıkamış'a olan sevdasının nedelerini anlatarak başladı: "Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Ben bu çalışmayı tarihin bir döneminin ünlülerini yermek veya övmek maksadıyla yapmadım, yapmıyorum. Benim gayem verilen emri yerine getirmek için vatan müdafaası uğruna akıl almaz tabiat şartlarına ve dönemin en donanımlı ordularından olan Rus Ordusuna karşı hayatlarını hiçe sayarak savaşan ve şehit olan kahramanlarımıza vefa duygularımızı ifade etmektir. Bu korkunç mücadelede şehitlerimizin sayısı tartışmalıdır. Oysaki tarihi iyi tetkik edip rasyonel davranabilecekler için gerçeği ortaya koyacak gerekli bilgi ve belge mevcuttur. Ben onun da tartışmasına girecek değilim. Esas olan, Çanakkale Şehitleri milletimizin gönlünde eşsiz yerlerini alırken, aynı uğurda daha zor şartlarda hayatını vatanları uğruna feda eden şehitlerimiz neden layıkıyla hatırlanmaz ve anılmaz. işte bizim 'Sarıkamış Gönüllüleri' olarak yapmaya çalıştığımız budur." YÜREKLERİ PARALAYAN PROPAGANDA FİLMİ Konuşmasını barkovizyon gösterisi eşliğinde sürdüren Prof. SÖNMEZ, konferansı izleyenlere, uzun araştırmalar sonunda elde ettikleri, 1915 yılı mart-nisan aylarında Sarıkamış'ta Ruslar tarafından çekilmiş olan ve Sarıkamış dramını en çarpıcı şekilde anlatan propaganda filmini de izletti, açıklamalarda bulundu: "Sarıkamış'ta son silah 5 Ocak 1914'te atıldı. Film mart-nisan aylarında çekilmiş. Toplanmalarını gördüğünüz bu şehitler, 4-5 ay boyunca yorganları, kefenleri kar olarak defnedilmeyi beklemişlerdir. (...) Şehitlerimizi -25 derecede aç, susuz, korku içinde toplayıp defneden Müslümanlar arasında benim dedem de vardı. Dedem, daha sonraları, Osmanlı ordusuna yardım ederken Ruslar tarafından şehit edilmiş. Bugün, bu şehitlerimizin nerelere defnedildiklerini bilemiyoruz. Biz SDG olarak 20 şehitlik saptadıktan sonra artık gerisini saymıyoruz. Dikkat edin, şehitlerin hiç birinin ayakkabısı yoktur. Bunlar buraya elbette elbisesiz, ayakkabısız gelmediler. Hayır, hepsinin ayakkabıları vardı. Fakat, Samsun'dan, Ulukışla'dan yola çıkan ve 1-1.5 ay kar içinde yol alan askerlerin, subayların ayakkabıları parçalanmıştı. Dolayısıyla arkadan gelen, eksi 25 derecede cepheye sürülen askerler için en büyük ganimet, şehit düşmüş arkadaşlarının ayakkabılarıydı.. Gördüğünüz gibi şehitlerin gözleri de yoktur. Sarıkamış'la ilgili anılarda, 'Kargalar sürüler halinde dalıyor, şehitlerimizin gözlerini alıp gidiyorlardı' deniyor. Şu gördüğünüz çıplak şehit, muhtemelen tifüsün yüksek ateşi sırasında çırılçıplak soyunarak kendini karlara atan bir vatan evladıdır. Ahmet Dranas diyor ki, "Dört yıl boyunca dağlardaki kurtlar insan etine doydular." "4YILLIK KAFKAS CEPHESİ 15 GÜNLÜK SARIKAMIŞ MUHAREBESİ OLARAK ANLATILAMAZ" Prof.SÖNMEZ, konferansının ilerleyen bölümlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nun basiretsiz yöneticiler eliyle adım adım çözülme sürecine gidişini, bu çözülmede rol oynayan etkenleri ve kişileri "Ateşe Dönen Dünya SARIKAMIŞ" çerçevesinde anlattı. Prof. SÖNMEZ'in anlattıkları, satır başlarıyla şöyle: "3. Ordu'nun Sarıkamış Meydan Muharebesi veya Sarıkamış Çevirme Harekatı olarak tarihe geçen büyük savaş, aslında, dört yıl süren Kafkas Cephesi'dir. Alman kurmayları ve İttihat Terakki'nin kurnaz politikacıları, Sarıkamış dramını minimalize etmek için dört yıllık Kafkas Cephesi'ni 15 günlük Sarıkamış Muharebesi haline getirmişlerdir. Aynı şekilde, Mısır Seferi de tarihe, sadece Süveyş Taciz Manevraları olarak geçmiştir. Doğu Cephesi, 1. Dünya Savaşı sonunda ilk olarak açılan ve elemle kapanan bir cephedir." Osmanlı'nın son 150 yıllık döneminde, batıda toprak kaybetmemek için büyük savaşları göze aldığı yıllarda, doğu sınırındaki Elviye-i Selase denilen Kars, Ardahan ve Batum'un zaman zaman savaşlarla, zaman zaman da kağıt üstünde ele değiştirdiğini belirten Prof. SÖNMEZ, Sarıkamış Destanı'ndan alınacak çok önemli dersler bulunduğunu vurgulayarak şöyle diyordu: "Sarıkamış bir dramın son perdesidir. Başrolünde, padişahın istibdadı karşısında Makedonya dağlarına çıkıp birkaç yıl içinde iktidarı ele geçirdikten sonra istibtadın ta kendisi olmuş bir asker, Enver Paşa vardı. Onbinlerce gencin odağında yer aldığı bu dramın ilk perdesi 1. Dünya Savaşı ile birlikte açılmıştır. 1. Dünya Savaşı, sanayi devriminin doğal sonucudur. Avrupa ülkelerinin hammadde ihtiyacı emperyalizmi doğurmuş;koloni pastasından daha çok pay kapma rekabeti kısa zamanda silahlanma yarışına dönüşmüş, bir süre sonra dünya devletleri, adeta bir kıvılcımın çakmasını bekler hale gelmiştir. Bunların arasında teknolojide, sanatta, eğitimde geri kalmış, Batılıların'Hasta Adam' olarak andıkları, can çekişmekte olan bir imparatorluk da vardır. Bu nedenle sahneye bir figüran olarak çıkmasına izin verilmiştir." İNANILMAZ GERÇEKLER.. Prof. SÖNMEZ, zaman zaman gözyaşlarıyla izlenen konferansında, 1. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun mali ve idari yapısındaki aksaklıkları, İmparatorluğun, varlığını sürdürebilme amacıyla giriştiği ittifak arayışlarını, Enver Paşa'nın başdönürücü yükselişini, Osmanlı ordusundaki Alman nüfuzunun oluşumunu, İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin 5 milyon borç alabilmek adına, Fransızlara yenilmiş bir Almanya ile ittifak yaptıklarından yıllar sonra haberdar olduklarını, Hıristiyan bir devlet olan Almanların Müslümanlerın halifesi konumundaki Osmanlı padişahını Cihad ilan etme konusunda zorlamasının nedenlerini, savaşla birlikte bir yarışa dönüşen propaganda savaşlarının içyüzünü, Osmanlı'nın Rusya'nın limanlarını bombalamasıyla savaşa sürüklenmesinin ayrıntılarını, Enver Paşa'nın üzerini kalın bir perde ile örttüğü Sarıkamış gerçeğini insanlarımızın, ancak, Ruslara esir düşen Yarbay Şerif'in (Köprülü) 1919'da yurda dönmesinden ve anılarını 1921 yılında Akşam gazetesinde yayınlamasından sonra öğrenilebildiğini, 5 milyon borç alabilme uğruna girilen 1. Dünya Savaşı'nın bedelini 390 milyon altınlık bir zarar ve 2 milyon 600 bin şehitle ödemiş olduğumuzu bugüne kadar karanlıkta kalmış yazılı ve görsel belgeler eşliğinde anlattı. Sarıkamış gerçeğinin yakın tarihimiz ve geleceğimiz açısından çok önemli dersler içerdiğini, 22Aralık 1914 - 5 Ocak 1915 tarihleri arasıda askerlerimizin 14 gün boyunca 150 kiometre uzunluğunda, 100 kilometre genişliğinde bir cephede kahramanca savaştığını, harekat sırasında kurşun atılmayan tek bölgenin 3150 metre yüksekliğindeki Allahuekber Dağları olduğunu, dramın bu engin dağın eteğinde başladığını ve "Sarıkamış Destanı"nın alınacak derslerle dolu olduğunu vurgulayan Prof Dr. Bingür SÖNMEZ, "Zaten Alman Genelkurmayı'nın da istediği zafer değil, Rusların oyalanması olduğundan, savaş ittifakı kurmanın karşılığı olan beş milyon altınlık kredinin diyeti fazlasıyla ödenmiştir. Kırım Savaşı'nda Ruslara karşı savaşırken efendimiz 3 milyon altın veren İngilizler, Birinci Dünya Savaşında Rus, İngiliz ve Fransızlara karşı savaşırken efendimiz 5 milyon altın veren Almanlar, Kore Savaşı'nda savaşırken NATO'ya üye olmamıza izin veren ve Marshall Yardımı'nı devam ettiren Amerika olmuştur" dedi. "GENELKURMAY BAŞKANIMIZ ÖZKÖK PAŞA KONUYA SAHİP ÇIKANA KADAR SESİMİZİ KİMSEYE DUYURAMADIK" Prof. SÖNMEZ, Sarıkamış şehitlerimizi tarihimizde layık oldukları yere yerleştirebilmek için yaptıkları çalışmaları anlatırken, bu vatan evlatlarını anma konusunda duydukları vicdan azabını ve mahçubiyeti şöyle dile getirdi: "Bu uğurda bizler sesimizi duyurmak ve insanımızın gönlünü, bakışını Sarıkamış Şehitlerine de çevirebilmek için pek çok etkinlikler yaptık. Başvurmadığımız merci kalmadı. Ne var ki bütün bu gayretlerimiz ve şahsi dostluklarımıza rağmen konu bir türlü basında dikkat çekecek bir yer alamadı. Bu durum Genel Kurmay Başkanlarımızdan Hilmi ÖZKÖK Paşamıza kadar devam etti. Bizim başvurumuzu kabul edip bize randevu veren Genel Kurmay Başkanımız bizi dinledi ve olayı sahiplendi. Bu gün yaşadığımız dikkat çekici ve şehitlerimizi anmada bizi vicdan azabı ve mahcubiyetten kurtaran etkinlikler o zaman başladı ve devam ediyor. Bu gün de Silahlı Kuvvetlerimiz aynı hassasiyetle bizlere destek vermektedir. Bizleri üzen bir husus da ortaokul ve lise müfredatımızda konuyla ilgili bölümlerin birkaç satır olarak geçiştirilmiş olmasıdır. Bu hususta Milli Eğitim Bakanımıza yaptığımız müracaatlarda tavırları bize ümit vermişti. Lakin bu gün müfredatımızda yine tarihimizin bu önemli olayının bir sayfayla geçtirilmiş olmasından hayal kırıklığına uğradığımızı ifade etmek istiyorum." TOPLUMSAL DUYARLILIĞIMIZ YETERLİ DEĞİL "Bir diğer hususta toplumsal duyarlılığımızla ilgilidir. Sözü uzatmadan bir mukayese ile durumu ifade etmek istiyorum: Bir film adını bile ifadeden imtina ediyorum insana ve cemiyete hiçbir şey vermeyen psikolojik bir âraz ifadesi denilebilecek bir durum 6.000.000 (altı milyon) gişe yapmış. Diğer taraftan her yönüyle seviyeli ve ciddi emek mahsulü bir sanat eseri ve Sarıkamış'ı anlamamızda beyaz perdeye yansıyan bir ilk olan "KARA YAZILAN DESTAN 120" filmi, maalesef sadece 400.000 (dört yüz bin ) gişe yapmıştır." "DERS ALMALIYIZ.." Prof. SÖNMEZ konuşmasının son bölümünde şunları söyledi: "Yukarıda da ifade ettiğim gibi şehitlerimizin bu mücadelede kahramanlığın ötesinde duruşları vardır. Onlar gerçekten birer destan kahramanıdırlar. Unutmamalıyız ki zaferi doğru plan, yeterli lojistik ve vasıflı komutanlar olmadan hiçbir ordu elde edemez. Bugün bize düşen tarihimizin acılarla dolu bu destanını çocuklarımıza ve toplumumuza doğru yansıtarak hem onların layık oldukları saygıyı ve vefayı onlara göstermek hem de bu olaydan gerekli dersi çıkarmaktır." Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ konferans sonrasında, geliri SDG tarafından kurulacak olan Sarıkamış Müzesi'ne bağışlanan kitabı Ateşe Dönen Dünya SARIKAMIŞ kitabını imzaladı. Prof. SÖNMEZ'in imza töreni büyük ilgi gördü. ................................................................................................................................... Prof. Dr. BİNGÜR SÖNMEZ'in ÖZ GEÇMİŞİ 1952 yılında Sarıkamış'ta doğdu. İlk ve orta öğrenimimi tamamladıktan sonra Pendik Lisesi'ni 1969 yılında bitirerek İstanbul Tıp Fakültesi'ne girdi.1976 yılında Tıp Doktoru olarak mezun olduktan sonra, burslu olarak İngiltere'de 1 yıl yabancı dil eğitimi gördü. İstanbul Tıp Fakültesi'nde 1977-1984 yılları arasındaki uzmanlık eğitimininin içinde 1984 yılında Londra St. Thomas Hastanesi'nde kalp cerrahisi asistanı ve Rayne Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Aynı hastanede 1987-1990 yılları arasında tekrar 3 yıl çalışarak koroner cerrahisi eğitimi aldı. 1988 yılında doçent, 1997 yılında profesör oldu. 1990 yılı sonunda kesin dönüş yaparak İstanbul Üniversitesi Kardioloji Enstitüsü'nde göreve başladı ve 1995 yılına kadar aynı zamanda Florence Nightingale Hastanesi'nde çalıştı. Daha sonra, Florence Nightingale Hastanesi'nde Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı, aynı zamanda Kadir Has üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Cerrahi Bölümleri Başkanı olarak çalıştı. 2001 yılından beri Memorial Hastanesinde Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli, iki çocuğu var. Yurt içi ve dışında yüzden fazla yayını, 5 kitapta yazdığı 8 bölüm var. Radial Arter Greft Hazırlanması, Kalp Yogası ve Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış isimli kitapları var. Birçok tıbbi derginin editor listesinde görevli olup Sarıkamış ile ilgili sinema, belgesel, kitap gibi tüm çalışmalara katkıda bulunuyor ve bilimsel danışmanlığını yapıyor. 11.000 üzerinde açık kalp ameliyatı yapmıştır. Bilgisayar merakı var, iyi kayak kayar, sualtı favori sporudur. Amatör illüzyonisttir. Boş vakitlerinde ameliyat yapar. Hasta kaybetmeyi hiç sevmez. Sonu ölümle biten operasyonları sevmediği için "Savaşlara Hayır" diyor. 23 derneğin üyesidir.