Henüz 7 aylıkken vatanından koparılan, ömrünü sürgünlerde, ve vatanını savunarak geçiren Kırım halkının efsane lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Cemil Kırımoğlu, Antalya’da, Rusya Dışişleri Bakanı SergeyLavrov’la görüşmeye giderken uğradığı İstanbul’da, Ukrayna’da yaşanmakta olan savaşın gerçeklerini anlattı.

“Yurdunu Kaybeden Adam” Mustafa Cemil Kırımoğlu, öz vatanı Kırım’a girmesi yasaklandıktan sonra, davasını savunmak üzere, ulaşabildiği her yerde, halkının uğradığı haksızlıkları, 2014’te Kırım’ın, şimdi de Ukrayna’nın işgal edilmesinin uluslararası bir hukuk skandalı olduğunu dile getiriyor. “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü garanti eden 1995 Budapeşte Anlaşması’nın altında hem Rusya’nın hem de ABD ve İngiltere’nin imzası var” diyen Kırımoğlu, işgale, bu uluslararası hukuk ihlaline şiddetle karşı çıkıyor ve “Vatanımı geri verin” diyor.

Ukrayna’nın işgalinin çok önceden planlandığını belirten Ukrayna Milletvekili ve Kırım Tatarlarının Milli Lideri Mustafa AbdülcemilKırımoğlu, konuşma fırsatı bulduğu her platformda Kırım topraklarının dünyanın gözü önünde bir referandum oyunuyla gasp edildiğini, garantör olmalarına rağmen, Ukrayna’nın işgal edilmesine seyirci kalan Batılı dostların bir insanlık dramı yaşanmasına göz yumduklarını savunuyor.

M. KEMAL SALLI

Henüz 7 aylıkken vatanından koparılan, ömrünü sürgünlerde, ve vatanını savunarak geçiren Kırım halkının efsane lideri,Ukrayna Milletvekili Mustafa Cemil Kırımoğlu, Antalya’da, Rusya Dışişleri Bakanı SergeyLavrov’lagörüşmeye giderken uğradığı İstanbul’da, Ukrayna’da yaşanmakta olan savaşın gerçeklerini anlattı.

“Yurdunu Kaybeden Adam” Mustafa Cemil Kırımoğlu, öz vatanı Kırım’a girmesi yasaklandıktan sonra, davasını savunmak üzere, ulaşabildiği her yerde, halkının uğradığı haksızlıkları, 2014’te Kırım’ın, şimdi de Ukrayna’nın işgal edilmesinin uluslararası bir hukuk skandalı olduğunu dile getiriyor. “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü garanti eden 1995 Budapeşte Anlaşması’nın altında hem Rusya’nın hem de ABD ve İngiltere’nin imzası var” diyen Kırımoğlu, işgale, bu uluslararası hukuk ihlaline şiddetle karşı çıkıyor ve “Vatanımı geri verin” diyor.

Ukrayna’nın işgalinin çok önceden planlandığını belirten Ukrayna Milletvekili ve Kırım Tatarlarının Milli Lideri Mustafa AbdülcemilKırımoğlu, konuşma fırsatı bulduğu her platformda Kırım topraklarının dünyanın gözü önünde bir referandum oyunuyla gasp edildiğini, garantör olmalarına rağmen, Ukrayna’nın işgal edilmesine seyirci kalan Batılı dostların bir insanlık dramı yaşanmasına göz yumduklarını savunuyor.

“Yurdunu Kaybeden Adam”, Kırımlı yazar Cengiz Dağcı’nın, Stalin döneminde Kırım halkının bir gecede vatanlarından koparılarak, hayvan vagonlarıyla sürgün edilmelerinin hikayesini anlattığı kitabının adıdır. “Yurdunu Kaybeden Adam” bir kurgu değil, 18Mayıs 1944 gecesi vatanları gaspedilen Kırım halkının ölüme gönderilişlerinin gerçek hikayesidir.

18Mayıs 1944 gecesi hayvan vagonlarına bindirilerek Sibirya’ya sürgün edilen Ukrayna Parlamentosu Milletvekili ve Kırım Tatarlarının Milli Lideri Mustafa AbdülcemilKırımoğlu, bu acıyı ikinci defa yaşamaktadır. Bilindiği gibi, 16 Mart 2014’te, tek taraflı olarak Ukrayna’dan bağımsızlığını ilan eden Kırım’da,  Kırım Türklerinin katılmadıkları bir referandum yapılmış ve bu referandum sonuçlarına dayanılarak Kırım Rusya’ya bağlanmıştı.

1995’te, nükleer silahlarını teslim etme karşılığında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü Budapeşte Anlaşması’yla garanti eden ABD ve İngiltere, Putin’in bir referandum oyunu ile Kırım’ı Ukrayna’dan koparıp Rusya’ya bağlaması karşısında susma haklarını kullanmayı tercih ettiler. Şimdilerde, çarptırılmış tarihi bağları gerekçe göstererek Ukrayna’nın bütünü işgal etmekte olan Rusya’yı, bir takım ekonomik yaptırım uygulamalarıyla cezalandırmaya çalışıyorlar.

Başta Almanya olmak üzere, Doğu Avrupa ülkeleri, doğalgaz konusunda bağımlı olduklarından, Rusya’ya karşı etkili bir yaptırım uygulama konusunda cesaretli görünmüyorlar.ABD ve İngiltere öncülüğünde oluşturulan bir koalisyon üzerinden uygulamakta olan ekonomik yaptırımların ne kadar etkili olacağı zamanla belli olacaktır.

 Türkiye, bir taraftan tarihi, kültürel ve ekonomik ilişkilerinden dolayı Kırım’dan sonra Ukrayna’nın tamamının işgaline karşı çıkarken, doğalgaz, buğday, turist bağımlılığı, oldukça büyük ticaret hacmi, S-400 hava savunma sistemlerinedeniyle Rusya’ya karşı sert bir tutum sergileyemiyor.Hem Rusya’ya hem de Ukrayna’ya karşı dengeli bir politika izleme kaygısıyla hareket ederek arabulucu bir rol üstlenmeye özen gösteriyor.

“Yurdunu Kaybeden Adam” Kırımoğlu, böyle bir küresel tablo içinde halkının haklarını savunmaya, vatanını kurtarmaya çalışıyor.

“VATANIMIZA DÖNDÜĞÜMÜZDE,’HOŞGELDİNİZ’ DİYEN OLMADI”

1944’te doğduğu topraklardan halkıyla birlikte sürgün edilen Kırımoğlu, 1989’da, Gobaçov’unGalssnost ve Prestroyka politikalarını uyguladığı dönemde geri dönebilmiş, ama vatana kavuşma sevinci yaşamaları mümkün olmamış.O günleri anlatırken şöyle diyor Kırımoğlu:

“Döner dönmez başlattığımız çalışmaların amacı, sürgünde vatanından koparılan insanları geri getirmek ve orada yerleştirmekti. Aslında bizim milli hareketimiz, ‘vatana dönüş’ hareketimiz Stalin öldükten sonra başlatıldı -çünkü daha önce buna teşebbüs edenler derhal öldürülüyorlardı- ve bu harekete tüm halkımız iştirak etti demek mümkün. 250 bin Kırımlı öz topraklarına kavuştu, fakat hala Orta Asya’nın çeşitli ülkelerinde 50 bine yakın insanımız var.”

“Topraklarımıza döndüğümüzde bize ‘hoşgeldiniz’ diyen olmadı. Bizi sürgün ettikten sonra evlerimize, arazilerimize Rusya’dan getirdikleri insanları yerleştirmişlerdi ve bu insanlara Kırım Tatarlarının kötü insanlar olduklarına ilişkin propaganda yapılmıştı. Bu nenenle bizi düşmanca karşıladılar.

-Döndüğünüzde Ukrayna’ya bağlı bir yapı oluşturuldu. Ukrayna’nın bu oluşuma tepkisi, size yaklaşımı nasıl oldu?

“2014 yılına kadar, Ukrayna tamamen bağımsızdı demek mümkün değil. Çünkü, özellikle Rus taraftarı Yanukoviç döneminde zorluklar yaşadık. Ukrayna’da bize destek veren demokratik kuvvetler vardı, ama Kırım Yarımadası’nda durum farklıydı. 1944 sürgünü sonrasında Kırım’da Rusya’dan getirilenler çoğunlukta olduğu için problemler yaşıyorduk. Bizim problemlerimiz Ukrayna devletiyle değil, oraya getirilen Ruslarlaydı.”

-Peki 2014’te ne oldu, Rusya neden Kırım’ı işgal etti? Rusya’nın gerekçesi neydi?

“Bu hareketi aslında kimse belemiyordu, ama biz 2008 yılında Ruslar Gürcistan’a girdiği zaman, uyarıda bulunmuş, ‘sırada Kırım olabilir’ demiştik ve bazı önerilerde bulunmuştuk. Ukrayna’nın silahlarının ve donanmasının güçlendirilmesini istedik. 20 bin kadar askerin Ukrayna’nın batı bölgelerine getirilmesini istedik.

Ruslar, Gürcistan’da yaptıkları gibi, Kırım’daki Ruslara da Rus pasaportu vermeye başladılar. Pasaportların ardından Rus tanklarının gelmekte olduğunu hissediyorduk. Fakat sesimizi duyuramadık, endişelerimizi anlamadık.  Putin’e bu kaygılarımız iletildiğinde, ‘Sizin Gürcistan gibi Kırım’da da gözünüz var’ dendiğinde, ‘Yok, bizim Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygımız var, bizin anlaşmamız var’ diyordu.”

“UKRAYNA OLARAK SAVUNMA GÜCÜMÜZ YETERLİ DEĞİLDİ”

“Ukrayna olarak, Yanukoviç döneminde bizim, Ukrayna olarak, savunma gücümüz yeterli değildi. Askerimiz yok demek mümkündü. Resmi olarak 40 bin askerimizin olduğu söylenirdi, ama aslında, savuma bakanının parlamentoda yaptığı konuşmasına göre, 6-7 bin askerimiz vardı. Tanklar, uçaklar motorsuzdu; herşey çalınmıştı. Ukrayna ordusu içerden çökertilmişti. Onu için, Kırım’ın işgaline karşı bir direniş olmadı.”

“…Amerika olsun, Almanya ve diğer ülkeler olsun bize, ‘Aman direniş göstermeyin. Provokasyonlara sebep vermeyin, biz Kırım’ın boşaltılmasını diplomatik yollardan çözeceğiz’ dediler, ama bir şey yapmadılar. Biz gerçekten de söylenenlere inanıyorduk. 1996 yılında Budapeşte Anlaşması’nı imzalamıştık. Bu anlaşmaya göre biz 1200 nükleer başlığı teslim ettik. Bunun karşılığında, nükleer silaha sahip ABD, İngiltere, Rusya ve Fransa bizim toprak bütünlüğümüzü ve güvenliğimizi sağlayacaklardı. Biz, bu garantörlerden biri anlaşmaya uymazsa, diğerlerinin durduracağını sandık. Ama maalesef yapamadılar.”

-Kırım işgal edilince Kiev’e taşındınız.

“Taşınmadım; Kırım’a girişim yasak edilmişti. 5 yıl süreyle yasaklı ilan edildim. Buna rağmen girmeye çalıştım, önüme tankları, tüfekleri çıkardılar. Beni karşılamaya gelen 45 bin civarındaki Kırımlının hayatını tehlikeye atmamak için durmak zorunda kaldım.

UKRAYNA’NIN İŞGALİNE NE DİYORSUNUZ?

-Doğu ve güney Ukaryna’daki bölgelerde yaşayan Rus azınlığa yönelik bazı Nazi uygulamalarını gerekçe gösteren Putin, 64 kilometrelik bir askeri konvoyla Ukrayna’yı işgale başladı. Söz konusu bölgelerde yaşayan Ruslar,  Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini onaylıyor ve destekliyorlar mı?

“Rusların yaptığı propagandaya göre, Doğu Ukrayna’da yaşayan Rus kökenli Ukraynalıların Rus askerini çiçeklerle karşılayacağı gibi bir algı operasyonu yapıldı. Bakın, Harkıf gibi etnik kökeni Rusların çoğunlukta olan bölgelerde bile insanlar Rusları çiçeklerle değil, Molotof kokteyllerle karşıladılar. Rus askerleri her yerde direnişle karşılaştılar.

-Siz Zelenski’nin partisinden değilsiniz. Bir ara Zelenski’ye muhaliftiniz. Bugün Zelenski hakkında ne düşünüyorsunuz?

“2019 yılındaki seçimlerde eski cumhurbaşkanını desteklemiştik; onun partisinden milletvekili seçildik. Doğru söylemek gerekirse, başlangıçta bir şovmenden iyi bir cumhurbaşkanı çıkacağına inanmıyordum. Fakat olaylar başladığında Zelenski’nin duruşu beni şaşırttı. Yakın zamanda kendisiyle telefonda görüştüm; ‘Ben cumhurbaşkanımla gurur duyuyorum’ dedim. O kadar cesur ve o kadar akıllı davranıyor.. Savaştan önce yapılan kamuoyu yoklamalarında Zelenski’yi destekleyenlerin oranı yüzde 20’lere düşmüştü, bu oran bugün yüzde 80’lere ulaştı.”

-Sizden bir isteği oldu mu?

“Türkiye’ye geleceğimi biliyordu. ‘Sizin orada saygınlığınız yüksek. Türkiye’nin var olan desteğinin yükseltilmesini sağlarsanız memnun olurum’ dedi. Ukrayna halkına, Ukrayna yönetimine destek sağlamamı istedi.

O da biz de inanıyoruz ki, toprağımızı kurtaracağız. Belki de bu savaş, Kırım Yarımadası’nı işgalden kurtarma fırsatı olacaktır. Savaştan önce yaptığım değerlendirmelerde de, ‘Bundan sonra savaş olursa, Kırım’ı kurtarma perspektifinde olacaktır’ diyordum. Putin’in bu işgal girişimi, inşallah topraklarımızın kurtarılmasına vesile olacaktır.

Rusya’nın asker sayısı ve silah teknolojileri bizden çok üstündür, ama Ruslarda hiçbir motivasyon yok, kamuoyu desteği yok. En büyük umudumuz, Batı ülkelerinin uyguladıkları yoğun yaptırımlardır. O yaptırımlar Rus ekonomisinin çökmesine vesile olacaktır. En önemli gelir kaynakları petrol ve doğalgazdır. Yaptırımlar uygulanmaya başladıktan birkaç ay sonra kendi ordularını besleme güçleri olmayacaktır.”

-Yaptırımlar konusunda Batılılar verdikleri sözü tutarlar mı?

“Bu yalnız Batı ülkelerinin beyanatı değil de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 141 oyla, nerdeyse oybirliği ile kabul edilmiş bir karar var. Rusya’nın yanında yalnızca Belarus, Eritre ve Suriye vardı.”

-Antalya’ya Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile yapacağınız görüşmeden beklediğiniz sonuçları alabilecek misiniz?

“Bir şey beklemiyorum. Rusların talepleri; Kırım Yarımadası’nın Rus toprağı olduğunu kabul edeceksiniz. Donaks bölgesinde kurdukları bağımsız birimleri tanıyacaksınız, Avrupa Birliği ve NATO’ya girme isteklerinizden vazgeçeceksiniz, silahlarınızı teslim edeceksiniz. Onların uşakları olacaksınız.. O zaman ateşkes olacakmış. Bu koşullarda bir anlaşma olur mu?”

“…Mücadelemize devam edeceğiz; vatanımı geri istiyorum.”