VAKIF MÜESSESESİ!... (10)
Mustafa AKKOCA
Geçen hafta, Hâl-ü Pürmelâlini tasvir ettiğim Yenicami Külliyesi, revaklı şadırvanlı, avlu, (Son Cemaat Yeri) hariç, tepeden tırnağa restore edildi. Öncelikle yer yer, şose yollar ve bozkır arazî gibi çukurlar, kasisler meydana gelmiş, kambat-kumbat, zemin ibâdet etmek şöyle dursun, yürümenin bile imkânsız hale geldiği, anamekân’ın zemini, mescid mahalli, yâni secdeye varılan mekân, kireç’le, köpükle dolduruldu, zemin dümdüz hale getirildi. Bu işlem aynı zamanda modern bir izolasyon oluşturdu. Yer yer çürümüş lime lime olmuş halının yerine rengi, deseni, cami’in, çini panoları, altın varaklarıyla tam uyum içerisindeki yenisi serildi. Zemin artık cennet bahçelerinden bir bahçe gibi, âbid’lerin, zâhid’lerin huzur-u kalp’le, secdeye durdukları bir mekân haline geldi.
Ana Mekân’ın pencere çerçeveleri, her üç ana giriş kapıları, revaklı, şadırvanlı avlu’nun her üç kapısı, çok titizce yapılan bir araştırmadan sonra, en iyi malzeme ile ve mâhir ustaların eliyle yenilendi. Şöyle ki, Yenicami Külliyesi’nin Dernek Başkanı, devrin İstanbul Mülkî Erkânı’ndan, İstanbul Valisi, kendisi de aslen Malatya’lı olan, Kutlu Aktaş ve devrin Eminönü Kaymakamı Ata Bey’le birlikte cami’in ana giriş kapılarında ve çerçevelerde kullanılabilecek kalitede ve ebat’da kerestenin te’min edilebilmesi için, Hendek, Düzce ve Bolu civarında uzun süren ve emek isteyen bir seyahat ve çalışma yapmışlar, eb’adı, vasfı, tavı uygun kereste her ne paha ise tereddüt edilmeden satın alınmış, sayıları giderek azalan, Ender-i Nâdir, mâhir ustalara, emekleri sorulmadan, ne istedilerse verilmiş, ebed-müddet kullanılmak üzere yerlerine monte ettirilmiştir.
Yenicami Külliyesinde, İstanbul’daki Salâtin Cami’i’ler arasında, en güzel Müezzinlik Mahfili, Yenicami Müezzinlik Mahfili’dir. Mahfilin zemin kat tavanı, Türk Süsleme San’atının en güzel örneklerinden birisiyken, ne hazin, üzeri kahverengi yağlıboya ile kapatılmıştı. Mimarsinan Üniversitesi Türk Süsleme San’atları Fakültesi öğrencileri iğne ucuyla gergef işler gibi, büyük bir sabır ve sebatla tezyinatı ortaya çıkarmışlardır. Bu Cami’i’de namaz kılanların bu eşsiz güzellikteki süsleme san’atını bir kerre temâşa etmelerini tavsiye ederim.
Minber, Mihrap, Müezzinlik Mahfili’nin küpeştesi, çepeçevre mahfillerin küpeşteleri altın varak iken, zaman içinde dökülmüş, ne yazık, yaldız yağlı boya ile boyanmıştı.
Bu yaldız boya silinmiş, çıkarılmış, aslına uygun olarak yeniden altın varakla tezyin edilmiştir. Minber, Mihrap, Müezzinlik Mahfili’nin küpeştesi, çepeçevre üst mahfillerin küpeşteleri yeniden altın varakla tezyin edilmiştir.
Bu tezyinat için takribî, 10 kg. altın sarfedildiği, bu kabil değerli madenlerin işlenmesini kendi değerinin çok çook üstünde olduğu dikkate alınırsa, sadece altın varak tezyinat için ne kadar bir para harcandığı ortaya çıkacaktır.
Ana kubbe ve taşıyıcı yan kubbelerin kaplanması için yaklaşık, 200 ton kurşun kullanıldı. Bilindiği gibi, kurşun pahalı bir madendir, kubbe’lerin kurşunla kaplanması için ayrı bir teknik gerekir. Kubbeli Cami’i’lerde kubbe’lerin kurşunla kaplanması, bir Osmanlı, bir Mimarsinan icadıdır. Kubbe’lerin kağir, kesmetaş, horasanî kubbe duvarı ile kurşun arasına samanlı balçık kaplanır, az bir boşluk ve üzerine kurşun kaplanır. Bu eşsiz bir izolasyondur. Kurşunla kaplı yüksek kubbeli cami’i’lerimiz, kış aylarında sıcak, yaz aylarında serin olurlar.
Kurşunun kaplama ustalığı, kurşunun kg. fiyatlarıyla eşdeğerde olduğu için kurşunların kaplanması için de kurşunların tutarı kadar bir meblağ ödenmiştir. Cami’in ses düzeni için yaklaşık 100 bin TL harcanmıştır.
Hâlen Külliye’nin rölöve’si çıkarılmaktadır. Rölöve kimi okuyucularımız için anlaşılamayabilinir. Mimârî’ye has bir ta’birdir, tarihî eser’de mevcut bütün objeler milimetre karesine kadar hassas bir kamera ile tesbit ediliyor, Allah muhafaza buyursun! bundan sonra meydana gelebilecek tahribatta meydana gelebilecek küçük-büyük hasarlar, aslına uygun olarak restore edilebilecek. Bunun için, en az beşyüzmilyar TL. harcanması plânlanıyor, fakat ne miktar ödeneceği, işlemlerin tamamlanmasından sonra meydana çıkacaktır. Caminin sağ ön tarafındaki saçaklar ve o saçakların altındaki serî musluklar şadırvan aslına uygun onarılmıştır.
Yıllarca, oradan her geçtiğimde hüzünle kahrolduğum ön bahçe, caminin kıble tarafındaki bahçe maalesef tam bir çöplük, mezbelelikti. Cami Derneği orasını da küçücük bir cennet bahçesine çevirmiştir. Ne var ki, İstanbul Ticaret Odası’nın buraya koydurduğu jeneratör ve su deposu çok sakîl düşmüş...
HÜNKAR KASRI: Çöken, yıkılan, paha biçilmez çinileri ve panoları yerinden sökülen, çalınıp yurtdışına çıkarılan Hünkar Kasrı’nı restorasyonu işini, İstanbul Ticaret Odası’nın bir önceki İdaresi, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Muhterem Mehmed Yıldırım Bey’in büyük gayret ve çabasıyla üstlendi. Restore yıllarca sürdü. İstanbul Ticaret Odası’nın yeni yönetimi de, Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Kardeşim, Dr.Murat Yalçıntay Beyefendi’nin büyük gayret, çaba ve himmetiyle Hünkar Kasrı’nın restorasyonunu tamamladı.
Sebil ve Çeşme: Bankalar Sokağıyla, Şeyhu’l-İslâm Hayrullah Efendi Caddesinin kesiştiği köşede bulunan, Yeni Cami Külliyesi’nin sebil ve çeşmesi de, TETSİAD, (açılımı Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği) tarafından devrin dernek Başkanı Muhterem Nazif Zorlu Beyefendi’nin büyük gayret çaba ve himmetleriyle yaklaşık 400 milyar TL. harcanarak, aslına uygun restore edilmiş, 14 Temmuz 2003 tarihinde vakfiyesine uygun olarak aziz milletimizin hizmetine açılmıştır.
Hatice Turhan Valide Sultan’ın vakfiyesine göre, sebil’de yaz aylarında, Uludağ’dan ve Bolu Dağları’ndan getirilen kar ile soğutulmuş, soğuk su dağıtılacaktır.
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği, Temmuz 2003’den beridir, kış aylarında 1,5 ton, yaz aylarında ise takribî 4 ton birinci sınıf, soğutulmuş menba suyu dağıtmaktadır. Ayrıca, sıcaktan bunalanların yaz aylarında ellerini, yüzlerini, serinlettikleri çeşme suyu için, İSKİ faturası da bu dernek tarafından ödenmektedir.
Bugün i’tibariyle Külliye’nin derhal restore edilmesi gereken yeri, Revaklı, Şadırvanlı Avlu, Som Cemaat yeridir. Külliyeyi Koruma Derneği Başkanı Muhterem Çetin Palancı’nın verdiği bilgiye göre, rölöve çalışmaları tamamlandığında, bu bölüm de en kısa zamanda aslına uygun olarak restore ettirilecektir.
Esas Soru! Trilyonlarla ifade edilebilecek bütün bu restorasyonları kim ya da kimler yapmıştır-yaptırmış?
Cami’lerin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, intia hakkı ise T.C. Diyânet İşleri Başkanlığı’na aittir.
Ama Yenicami Külliyesi’ne, trilyonları geçen bu harcamaları, ne Vakıflar Genel Müdürlüğü, ne de Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır. (Bekleyiniz...)
Yorumlar