Gazi Lisesi ve Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu 

     İnkılâp ve Ahlâk Tarihi Öğretmeni 

     Enver Behnan Şapolyo’nun, 

     Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye Dairesi’nin kararıyla 

     Liselere ders kitabı olarak kabul edilen 

     Türkiye Cumhuriyeti Tarihi adlı kitabından bir alıntı:

     Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da 

     Memleketin kurtuluşu hakkında çareler aramakta iken 

     Hükümet kendisine Ordu Müfettişliği teklif etti. 

     Atatürk bu vazifenin kendine ne suretle verildiğini 

     Şöyle anlatmaktadır:

     “...Yaverim Cevat Abbas yine eve geldi. 

     Bugün telaşlıydı. Bana: 

     Zatı Şahane (son padişah Vahideddin Han) 

     Sizi akşam yemeğine davet ediyor, dedi.

     Mayısın on dördüncü günü akşamı 

     Yedi buçukta Yıldız Sarayı’na gittim. 

     Beni çok küçük bir odaya aldılar. 

     Biraz sonra Mehmed Vahideddin geldi. 

     Ayağa kalktım, beni yanına oturttu. 

     O kadar yakın ki, âdeta diz dize idik. 

     Padişahın sağında, 

     Hemen dirseğini uzatarak dayandığı 

     Küçük bir masanın üstünde bir kitap vardı. 

     Odada bir sessizlik hüküm sürüyordu. 

     Anlaşılıyor ki, Saray’da hiç neşe yok!

     ...Odanın Boğaziçine açılan bir penceresinden 

     Görülen manzara şu idi. 

     İtilâf Devletleri’nin donanmaları 

     Sıra ile dizilmişler. 

     Topları Saray’a müteveccih (yönelik), 

     Tehdit edici korkunç bir manzara idi. 

     Bu odada oturmakla 

     Bu manzarayı görmemek kabil değildi.

     Mehmed Vahideddin dedi ki:

     -Paşa, Paşa; sen şimdiye kadar devletimize çok hizmet ettin. 

     Bunların hepsi artık bu kitaba geçti. 

     (Bu sözleri söylerken dirseğinin altındaki kitabı gösteriyordu. 

     Bu bir “Tarih” kitabı idi.) 

     Tarihe geçti. Bunları okudunuz. Bundan sonra yapacağınız hizmet 

     Şimdiye kadar yaptıklarınızdan çok mühim olacaktır. 

     Dikkat ve sadakatle çalışırsanız 

     Devleti düştüğü bu felâketten kurtarabilirsiniz. 

     Birçok kumandanlarımı Anadolu’nun kolordularına dağıttım. 

     Şimdi vazifeniz bunları teftiş etmek olacaktır.

     -Bu hususta elimden geleni yapacağım, bana emniyet buyurunuz, dedim. 

     Vahideddin ayağa kalktı, elimi sıkı sıkı sıktı:

     -Muvaffak olunuz. Dedi.