Türk Ulusunun büyük kaybından 67 yıl sonra dahi üzülmeyelim, telaşlanmayalım çünkü Atamızın eserine ve anısına sahibiz, sahipliğimiz de bizler yaşadıkça, bizlerden sonra da bizim onu ve eserlerini tanıtarak yetiştirdiğimiz ve yetiştirilecek kuşaklar var oldukça devam edecektir.

 

İhtiram duruşunu "sap gibi durmak" diye algılayan, pazarlamacı Başbakanların yerine gerçek ve içten bir saygı ile Atatürk'ü selamlayabilen Türkler arasından seçilmiş Başbakanlar gelecektir.

 

KKK amblemine tekrar ( zaten kalplerinde taşıdıkları) Atalarının siluetini koyacak nitelikte komutanlar da gelecek ve o siluet ebediyen orada kalacaktır.

 

"Resmi dairelerinizden Atatürk'ün büst ve fotolarını kaldırın" demeye cesaret edecek yabancı temsilcilere karşı sürekli sırıtarak kafa sallamayı diplomasi sananların yerine de bu tip yabancılara  "Sizi ilgilendirmeyen ve haddinizi aşan konularda konuşmamanızı ilişkilerimizin sağlıklı devamı için salık veririm" diyebilecek, hatta bu tarz konuşan yabancılara karşı daha net rest çekebilecek Bakanlarımız gelecektir.

 

TC'nin temelinde yatan olağanüstü galibiyetin, uluslar arası tescili olan Lozan Antlaşmasının, Eyüp Kaymakamına bağladığı Türk Rum azınlığının Patriği olan kişiyi "Ekümenik, Cihan şumül" yapma gayretinde olan zıpçıktı bir Fransız Papazının, "Türkiye bu sıfatı kabul etmezse AB trenini kaçırabilir, kaçırılan trenler de bir daha yakalanamazlar" diyerek , hem AB'nin temelindeki Hıristiyanlık unsurunu belirginleştirmesini,hem de koskoca TC yi böyle bir konuda tehdit edebilmeyi nasıl vehmedebildiğini ciddi olarak düşünerek,bu rezilliğinin "hem de bizim ülkemizde" cevapsız bırakılmasına göz yummayıp gereken cevabı vererek bu papaz ve benzerlerine derhal hadlerini vererek bu tipleri daha cümlelerinin başında susturacak Türk din adamları ve görevlileri de göreve getirilecektir.

 

Mubassır edasıyla her altı ayda bir TC'nin gelişimi hakkında uyduruk karneler çıkarıp her türlü iç ve dış aktivitesini sulta altına almaya çalışan, buna karşılık da kendisi ve üyeleri hiçbir sözlerini yerine getirmeyen 72 milyonluk Dünyanın 18. ekonomik büyüklüğünün sahibi Türkiye'yi 7,5 -8 milyonluk Yunan-Rum asalaklarına tercih eden  AB ye karşı TC ile ilişkilerinde ve üyelerinin iç, dış aktivitelerindeki falsolarını içeren benzer karneler hazırlayıp karşılıklı müzakereye davet edebilecek kapasitede Hükümetimiz de olacaktır.

İnanıyorum ki zaten büyük Atatürk de bu inançla öbür dünyadaki makamı olan Cennette huzur içindedir. Bu geçiş döneminden hem ders almamız hem de bunu daha fazla uzatmamamız için gereken güç (bilgi+kuvvet) Atamızın dediği gibi kanımızdadır. Unutmayalım ki; onun görev hedefimiz olarak gösterdiği "muasır medeniyet" yani "çağdaş uygarlıktır. Bundan amaç ne hala sömürgecilik dönemlerinin alışkanlıklarından kurtulamadıkları için aynı hataları tekrarlayıp son Fransa olaylarındaki gibi sıkıntılarını da yaşayan devri kapanmış kaypak, sözünü tutmaz, çifte standartlı Avrupa uygarlığına teslimiyet, ne de küreselleşme, BOP gibi ABD oyunlarına alet olarak hem ecdadımız Osmanlının topraklarında oluşmuş güçsüz, köksüz ülkeciklerin daha da fazla sömürülmesine göz yummak demektir.

Atamız  Rusya'nın boyunduruğundan kurtulacaklarını çok önceden tahmin ettiği soydaş Türk kavimlerini de gözetip kollamamızı önermiş idi.

Bu kadar net bir görev tarifine sahip olan bizlerin hiç telaşlanmadan, aklımızı karıştırıp çelmeğe uğraşanlara kapılmadan bu görevlere yönelecek yönetimi göreve getirmekten başka sorunumuz yoktur.