Bütün dünyayı olumsuz yönde etkilemekte olan koronavirüs çeşitli varyantlarıyla sağlığımızı tehdit ederken, Türkiye dalgalanan döviz fiyatları eşliğinde yeni bir ekonomi modeli denemeye hazırlanırken, Ukrayna’nın NATO’dan “caydırıcı paket” istemesi bizi ne ölçüde ilgilendiriyor? 

Yeryüzündeki her yardım çağrısına duyarlı olmak, herşeyden önce insanlık görevidir. Fakat Ukrayna, dolayısıyla Kırım söz konusu olunca, duyarsız ve ilgisiz kalmamız mümkün değildir. 

Ukrayna/Kırım ile tarihi, kültürel ve coğrafi bağlarımız vardır. Ukrayna’daki gelişmelere ilgisiz kalmamıza tarihimiz ve coğrafi konumuz izin vermiyor. Yeni bir dünya düzeni arayışlarının, Yeni İpekyolu ve ölümcül bir salgının oluşturduğu küresel konjonktür ise, Doğu ile Batı arasında çok dengeli bir politika izlememiz gerektiğini tembihliyor. 

Uluslararası deniz hukuku çerçevesinde Karadeniz’i, her zaman, uluslararası bir rekabet alanı olmaktan uzak tutmaya özen göstermiş olan Türkiye, bu denli büyük ve karmaşık bir jeopolitik rekabetin odak noktasında yer almamaya özen göstermektedir.

M. KEMAL SALLI

Rusya’nın Ukrayna sınırına yüzbine yakın asker yığdığı bir dönemde, Letonya’nın başkenti Riga’da toplanan NATO dışişleri bakanları, iki gün boyunca, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası bir askeri müdahalesine nasıl karşılık verilebileceklerini konuştular.

Toplantının son gününde NATO dışişleri bakanlarıyla biraraya gelen Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitriy Kuleba, Rusya’nın olası bir askeri girişimini engellemek amacıyla “caydırıcı paket” oluşturulmasını istedi. Kuleba, Moskova’ya net mesajlar verilmesini, yaptırım paketi hazırlanmasını ve Ukrayna’ya yönelik askeri desteğin artırılmasını istiyor ve “Çabalarımızı birleştirirsek, koordineli şekilde hareket edersek Rusya Devlet Başkanı Putin’i caydırabiliriz ve en kötü senaryoyu seçmekten vazgeçirebiliriz” diyordu. 

Rusya, 2014 yılında, ABD’nin Ukrayna’da yönetim değişikliğini hedef alan bir kaos oluşturma girişimine Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti. Rusya bu atakla, Batı’ya, “Ukrayna benim arka bahçem, izinsiz girilmesine ilgisiz kalamam” mesajı veriyordu

PUTİN: “NATO BİZE YAZILI GÜVENCE VERMELİ”

Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi üzerine Kırım Parlamentosu, anayasada yaptığı değişiklikle, Ukrayna’nın NATO’ya ve AB’ye üye olmasının önünü açmıştı. ABD başta olmak üzere, Batılı ülkelerle Rusya arasında, Ukrayna’nın NATO’ya alınması konusunda oluşan gerginlik giderek derinleşiyor. Çünkü, Kırım’dan sonra ayrılıkçı Donbas bölgesini de kontrolü altına almayı hedefleyen Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya alınmasıyla bu hedefini gerçekleştiremeyeceğini görüyor. Ukrayna’nın NATO üyesi yapılmamasını isteyen Rusya Devlet Başkanı Putin, “Batı bize, Ukrayna’nın hiçbir zaman NATO üyesi yapılmayacağına ilişkin yazılı ve hukuki güvence vermeli” diyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Ukrayna’nın NATO’ya alınması en kalın kırmızı çizgisidir” uyarısını yapıyor. 

NATO’dan, olası Rus saldırısına karşı “caydırıcı paket” isteyen Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba, “Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda Batı, Rusya’ya hiçbir ödün vermemeli” çağrısında bulunuyor. 

Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba’nın NATO’dan istediği “caydırıcı paket” konusunda ısrarcı olması, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanmakta olan gerginliğin ulaştığı noktayı göstermesi açısından çok önemli. Çünkü gerginliğin çatışmaya dönüşmesi durumunda, bu gelişmenin Rusya ve Ukrayna ile sınırlı kalmayacağı biliniyor. 

NATO UKRAYNA’YI NASIL KORUYACAK?

İki komşu ülke arasındaki gerginliğin çatışmaya dönüşmesi durumunda ya da Rusya’nın Ukrayna’nın Dombas işgal girişimi karşısında NATO’nun nasıl karşılık vereceği netleşmiş değil. Çünkü, öncelikle NATO’nun kurum olarak yaptırım uygulama yetkisi yok. 

NATO Rusya’ya oldukça sert ve “ağır bedel ödetme” odaklı mesajlar gönderiyor, ama  Moskova’ya karşı atılabilecek adımlarda siyasi ve ekonomik konularla sınırlı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba’nın sözünü ettiği “en kötü senaryonun” gerçekleşmesi, yani Rusya’nın Ukrayna’yı işgale yeltenmesi durumunda NATO’nun askeri nitelikli bir karşılık verme ihtimali yok gibi. Çünkü, Ukrayna NATO’ye üye değil, ortak ülke statüsünde.  Bu durum, Ukrayna’nın, NATO’nun bir üyesine yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış sayılmasını sağlayan 5. madde kapsamında koruma altına alınmasına olanak vermiyor.

STOLTONBERG, “EN KÖTÜ SENARYOYA HAZIRLIKLI OLMALIYIZ”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askeri yığınağı konusunda “en kötü senaryoya” hazırlıklı olunması gerektiği görüşünde. Ukrayna’ya göre en kötü senaryo askeri müdahale. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası bir askeri müdahalesine NATO’nun askeri nitelikli bir karşılık verme ihtimali ise sıfıra yakın. Bunun başlıca nedenlerinden biri Ukrayna’nın üye değil ortak ülke olması. Ortak ülke statüsü, Ukrayna’nın NATO’nun bir üyesine yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış sayılmasını sağlayan 5. madde kapsamında yer almasına olanak vermiyor.

PUTİN VE LAVROV NELER İSTİYORLAR? 

Letonya’nın Başkenti Riga'da toplanan NATO dışişleri bakanları, Moskova kaynaklı tehditlere karşı atılacak adımları ele alırken, Rusya Devlet Başkanı Putin’den ‘kırmızı çizgi’ uyarısı geldi. Bu arada Belarus’tan gelen Riga’ya 300 km mesafede Rusya ile ortak tatbikat yapacaklarına ilişkin haber gerginliğin daha da artmasına neden oldu. 

Putin, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısının Letonya’nın Başkenti Riga’da yapılmasının nedenini sorgularken, “Ukrayna’ya, Moskova’ya 10 dakikada ulaşabilecek saldırı sistemleri kurulursa nasıl bir tablo ortaya çıkar? “NATO’nun sınırlarımıza doğru genişlemesi neden gerekliydi?” diye soruyor ve “ NATO’nun Ukrayna’daki askeri varlığını genişletmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Güvenliğimizin garantisi için ABD ve müttefikleri ile yapacağımız görüşmelerimizde, NATO’nun doğuya doğru herhangi bir biçimde genişlemesini ve Rusya toprakları yakınlarına bizi tehdit eden silah sistemleri konuşlandırmasını ihtimal dışı bırakacak somut anlaşmalar yapılmasında ısrarcı olacağız" diyordu.

Polonya ve Romanya’ya konuşlandırılan hava savunma sistemlerini de buna örnek gösteren Putin, tüm uyarı ve ricalarına karşın NATO silahlarının Rusya sınırlarına yaklaştırılmasından büyük rahatsızlık duyduklarını söylüyordu.

SERGEY LAVROV: KUŞATILIYORUZ

Putin’in, tüm uyarı ve ricalarına karşın NATO silahlarının Rusya sınırlarına yaklaştırılmasından duydukları rahatsızlığı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, “Batı son dönemde Avrupa sınırlarında Rusya paniği yaratmakla meşgul. Ancak gerçekte NATO, Rusya’yı kuşatıyor. ABD’nin Rusya’yı askeri üslerle çevrelediğini çocuklar bile biliyor” şeklinde dile getiriyordu. 

TARAFLAR NEDEN RAHATSIZ? 

Rusya’nın Ukrayna sınırına asker 90 bin civarında asker yığması NATO ülkelerini endişelendirirken Ukrayna NATO’dan, Rusya’ya karşı “caydırıcı bir paket” rica ediyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, NATO’nun Rusya sınırlarına doğru genişlemesinden rahatsız olduklarını, NATO’dan Rusya sınırlarına doğru ilerlemeyeceklerinin garantisini isteyeceklerini dile getirirken, Dışişleri Bakanı Lavrov da NATO’nun Rusya’yı kuşattığını savunuyor. 

ALMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI HEIKO MAAS “AĞIR BEDEL ÖDERSİNİZ”

Rusya’nın, yılbaşından bu yana, Ukrayna sınırındaki askeri varlığını sürekli artırmasından kaygı duyduklarını belirten ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Rusya, bir ülkeyi istikrarsızlaştırmak için bu çabalarını iç çabalarla sıklıkla kombine ediyor. Bu davranış, taktiğin bir parçası” diyor. 

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise çok daha net konuşuyor, “Herhangi bir saldırı durumunda Rusya ağır bedel ödemek durumunda kalır” diyor.

UKRAYNA TÜRKİYE AÇISINDAN NEDEN ÖNEMLİ?

Bütün dünyayı olumsuz yönde etkilemekte olan koronavirüs çeşitli varyantlarıyla sağlığımızı tehdit ederken, Türkiye dalgalanan döviz fiyatları eşliğinde yeni bir ekonomi modeli denemeye hazırlanırken, Ukrayna’nın NATO’dan “caydırıcı paket” istemesi bizi ne ölçüde ilgilendiriyor? 

Yeryüzündeki her yardım çağrısına duyarlı olmak, herşeyden önce insanlık görevidir. Fakat Ukrayna, dolayısıyla Kırım söz konusu olunca, duyarsız ve ilgisiz kalmamız mümkün değildir. 

NATO üyesi Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Rusya ile Ukrayna arasında Donbass konusunda arabuluculuk yapmaya hazır olduğuna ilişkin teklif, hem Moskova hem Kiev tarafından olumlu karşılanmıştı.

Kırım Hanlığı’nın tarihiyle ile Türk/Osmanlı tarihi bir bütündür. Osmanlı’ya Karadeniz egemenliğini sağlayan Kırım Hanlığı’nın Akdeniz’deki izdüşümü Kıbrıs’tı. Osmanlı’yı Balkanlardan söküp atmak üzere işbirliği yapan Batılı ülkelerin hedefleri şuydu: “Osmanlı’yı yenebilmemiz için, öncelikle Kırım ve Kıbrıs’ı kontrol altına almamız gerekir.” Osmanlı’nın borç batağına saplanarak çözülme sürecine girdiği Kırım Savaşı’ndan (1853-56) günümüze yaşadıklarımızın ve yaşamakta olduklarımızın özeti de bu cümledir. 

Ukrayna ile tarihi, kültürel ve coğrafi bağlarımız vardır. Ukrayna’daki gelişmelere ilgisiz kalmamıza tarihimiz ve coğrafi konumuz izin vermiyor. Yeni bir dünya düzeni arayışlarının, Yeni İpekyolu ve ölümcül bir salgının oluşturduğu küresel konjonktür ise, Doğu ile Batı arasında çok dengeli bir politika izlememiz gerektiğini tembihliyor. 

Uluslararası deniz hukuku çerçevesinde Karadeniz’i, her zaman, uluslararası bir rekabet alanı olmaktan uzak tutmaya özen göstermiş olan Türkiye, bu denli büyük ve karmaşık bir jeopolitik rekabetin odak noktasında yer almamaya özen göstermektedir.