ABD Başkanı Biden’ın Rusya’ya komşu NATO ülkelerine sınırlı sayıda asker ve silah göndererek, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” feryatlarıyla savaş çığırtkanlığı yaptığı bir ortamda Putin, Washington dönüşü ülkesini ülkesini ziyaret eden Almanya Başbakanı OlafShultz ile yaptıkları görüşme sonrasında, “Tatbikat bitti; Ukrayna sınırında bulunan birliklerimiz kademeli olarak kışlarına dönmeye başladılar” şeklindeki açılamasıyla Nostradamus Biden’ın kehanetini boşa çıkarmış oldu.

Tansiyon düştü; piyasalar olumlu tepki verdi. Peki, Putin’in bu açıklamasıyla Ukrayna krizi çözülmüş oldu mu?

Bunu söylemek için henüz çok erken. Çünkü Ukrayna sorununa neden olan sorunların hepsi masada.

Duma’nın Donbas bölgesine ilişkin bağımsızlık kararı, Ukrayna krizinin yeni krizler üretme potansiyelini ortaya koymuş oldu. Ukrayna krizinin geri planında enerji kaynakları ve dağıtım yollarını kontrol konusu var, 15 milyar dolara malolan Kuzey Akım-2’nin iptali hesapları var, Avrupa ülkelerini Rus doğalgazı bağımlı  olmaktan kurtama planları var, Yeni İpekyolu’nun önünü kesme ya da kontrol altına alma hesapları var, Karadeniz merkezli bir savaş çıkararak, bölge ülkelerini ve Rusya’yı ekonomik darboğaza sürükleme ve Karadeniz’i kontrol altına alma hazırlıkları var..

Şimdilik uykuya yatırılan Ukrayna krizinin matruşka bebekler benzer bir yapısı var. Bölge ülkeleri olarak çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.

Ukrayna sorunu, bögesel ülkeler ve küresel aktörler açısından kaçınılması zor bir girdaba dönüşmüştür.

M. KEMAL SALLI

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, ABD ve Batılı müttefiklerinin Rus işgalinin başlayacağını savundukları 16 Şubat’ı “BİRLİK GÜNÜ” ve resmi tatil ilan etmişti. Bütün dünya nefesini tutmuş, Nostradamus Biden’ın, “Rusya 16 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal edecek” kehanetinin tutup tutmayacağını görmeye çalışıyordu.

ABD Başkanı Biden’ın Rusya’ya komşu NATO ülkelerine sınırlı sayıda asker ve silah göndererek, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” feryatlarıyla savaş çığırtkanlığı yaptığı bir ortamda Putin, Washington dönüşü ülkesini ülkesini ziyaret eden Almanya Başbakanı OlafShultz ile yaptıkları görüşme sonrasında, “Tatbikat bitti; Ukrayna sınırında bulunan birliklerimiz kademeli olarak kışlarına dönmeye başladılar” şeklindeki açılamasıyla Nostradamus Biden’ın kehanetini boşa çıkarmış oldu.

Tansiyon düştü; piyasalar olumlu tepki verdi. Peki, Ukrayna krizi çözülmüş oldu mu?

Bunu söylemek için henüz çok erken. Çünkü Ukrayna sorununa neden olan sorunların hepsi masada.

 Almanya Başbakanı OlafShultz’un, Washington’da Biden ile yaptığı görüşme sonrasında gittiği Moskova’da Rus tarafına ne gibi öneriler götürdüğünü bilemiyoruz. 

Peki, Putin’in, “Tatbikat bitti; Ukrayna sınırlarındaki askerlerimiz kışlalarına dönüyorlar” açıkamasını nasıl değerlendirmeliyiz? Rusya mı, ABD/NATO mu kazandı?

Hemen söyleyelim; ne ABD ne Rusya, öncelikle küresel barış kazandı. Ukrayna merkezli düğümlenen küresel kriz sonlanmadı, bu aşamada sonlaması da mümkün değil, ama yeni çözüm formüllerinin oluşturulabileceği bir soluklanma dönemi başlamş oldu.

Putin’in ardından bir açıklama yapan Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgorKanaşenkov, “Rusya’nın batı ve güney askeri garnizonlarından tatabikat için bölgeye aktarılan birliklrimiz kademeli olarak kışlalarına geri dönecekler. Tam çekilme 20 Şubat’ta tamamlanmış olacak” diyordu.

Kademeli çekilme şimdilik Kırım ve Belarus’taki birliklerde gözleniyor. Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki birlikler konumlarını koruyorlar.

Bu arada, krizi yumuşatma adımları atan Rusya, Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma, oy çokluğu ile aldığı kararla, Donetks ve Luganks ayrılıkçı bölgelerinin bağımsızlıklarının tanınması yönünde bir karar aldı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi JosepBorrell, kararı şiddetle kınadıklarını açıkladı.

RUSLAR NEDEN YAZILI GARANTİ İSTİYOR?

2022’nin Ocak ayında, önce Paris’te NormandiyaFormatı’ndabiraraya gelen Fransa, Almanya Rusya ve Ukrayna heyetleri Ukrayna krizine bir çözüm formülü bulamamışlardı.

10 Ocak 2022’de Cenevre’de masaya oturan ABD ve Rusya heyetlerinin (NATO-Rusya Konseyi /NCR) hazırladıkları Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin önerileri içeren dosyalar, 12 Ocak’ta, NATO’nun Başkenti Brüksel’de, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un karşılıklı oturdukları çiçeklerle bezenmiş masasındaydı. 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmeleriyle patlak veren Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin bütün görüşmelerde Ruslar, ısrarla, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlemeyeceğine ve Ukrayna’yı ittifaka ye yapmayacağına ilişkin yazılı garanti istemekte, “Bu bizim kırmızı çizgimiz” demekteydiler.

Ruslar, krizin başından beri, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlemeyeceğine, Ukrayna ve Gürcistan’ın ittifaka üye yapılmayacağına, 1997’den bu yana, Rusya sınırına yakın ülkelere yapılan ağır silah yığınaklarının geri çekileceğine ilişkin YAZILI GARANTİ istiyorlardı. Çünkü, 1990 Şubat ayında, dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Rusya Lideri Gorbaçov’a, Doğu Almanya’nın NATO’ya katılması sonrasında ittifakın daha fazla genişlemeyeceğine ilişkin verdiği sözü tutmamış, hatta inkar etmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, 12 Ocak’ta, NATO’nun Başkenti Brüksel’de Rus mevkidaşıLavrov ile yaptığı görüşmeler sonrasında, Rusya’ya en kısa zamanda yanıt verileceğini söylemişti. Fakat, Kremlin’e verilen yazılı yanıtta, Rusya’nın Ukrayna konusundaki “yazılı garanti” isteklerine “kesinlikle hayır” deniyordu. 

Yazılı yanıtın ardından Biden, ortamı yumuşatmak yerine, ortamı daha da geren açıklamalar yapmaya devam etti. Biden, Rusların en kısa zamanda Ukrayna’yı işgal edeceklerini iddia ediyor, ABD’li vatandaşların mümkün olan en kısa zamanda ülkeyi terk etmelerini istiyordu.

…..BİDEN PUTİN’İ, SADDAM GİBİ TUZAĞA DÜŞÜRMEYİ PLANLIYORSA…

ABD Başkanı Biden, “Karşımızda bir terör örgütü değil, dünyanı en büyük ordularından biri var. Durum bir anda kötüleşebilir” şeklindeki açıklamalarıyla ortamı sürekli olarak gerdi. Biden, özellikle Ocak ayından bu yana, Rusya’yı Ukrayna’ya girmeye heveslendirecek, hatta zorlayacak şekilde açıklamalar yaptı.

Biden’ın, ortamı sürekli gererek sürdürdüğü yeni nesil iletişim savaşıyla tam olarak neleri hedeflediğini bilemesek de, uzmanlar, “ABD, kontrolü altında tutmak istediği bölgelerde sürekli kaos ortamı yaşansın istiyor” değerlendirmesi yapıyorlar. Bu değerlendirme doğru olabilir, fakat Biden, Rusya’yı tahrik eden konuşmalarıyla, 1991’de, “Sizin 19. Vilayetiniz sayılır; bizce bir sakıncası yok” diyerek gaza getirip Kuveyt’e soktukları, sonra da, “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” gerekçesiyle Batılı ortaklarıyla birlikte tepeledikleri Saddam gibi, Putin’i de tuzağa düşürmeyi planladıysa, çok yanıldığını yaşayarak anlamış olmalı.

Putin, geniş bir aşiretin mensubu olmaktan öte pek yeteneği ve marifeti olmayan Saddam’la asla kıyaslanmayacak derecede deneyimli, KGB eğitimli bir devlet adamıdır. Batı’nın kışkırtmasıyla, derin devlet geleneği olan İran’la boş yere sekiz yıl savaşan, mali ve askeri gücünü kaybeden, ABD’nin şen şakrak Bağdat büyükelçisinin dolduruşuna gelerek Kuveyt’i işgal eden Saddam ile Putin’i aynı kefeye koyamazsınız.

Beijing Olimpiyatları’nın açılışından yansıyan fotoğraflarda da görüldüğü gibi, Çin’i de yanına alan Putin, Biden’ın basit tuzaklarına düşecek biri değildir.

Putin, göree başlamasından itibaren, “Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’nın NATO üyesi yapılması benim kırmızı çizgimdir” diyordu. Putin, ayrıca, Doğu Avrupa’da konuşlandırılmış ve Rusya’yı da kapsama alanı içine alan stratejik savunma sistemlerinin ve ağır silahların 1997 öncesine çekilmesine istiyor ve bu konulardaki garantileri yazılı olarak alabilmek için de, ABD ve NATO’yu sürekli masaya çekiyordu.

SHULTZ’UN DOSYASINDA NELER VARDI?

ABD, Rusya’ya verdiği yanıtta yazılı garantiden söz etmiyordu, ama “Nükleer silahlar dahil olmak üzere, orta ve uzun menzilli silah sistemlerinin sınırlandırılması konusunda bir kontrol mekanizması kurulması için görüşmeye hazırım” diyordu.

Washington dönüşü Moskava’ya giden Almanya Başbakanı OlafShultz’un da, “Ukrayna’nın 10 yıl süreyle NATO’ya üye yapılmayacağına” ilişkin bir “garanti” götürdüğünden söz ediliyor. Böylece Putin, Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin öne sürdüğü istekler konusunda önemli kazanımlar elde etmiş görünüyor..

Shultz ile 5.7 metrelik ünlümasada yaptığı uzun görüşme sonrasında Putin, “Öncelikli konumuz Ukrayna’nın NATO’ya katılması. Ukrayna’nın yakın zamanda NATO’ya katılmaya hazır olmadığını duymak yeterli değil, hazır olduğunda girebilecek midir? Bu sorunun yakın zamanda yanıtlanması gerekir” diyordu. Anlaşılan, başata Rusya Dışişleri Bakanı SergeyLavrov olmak üzere, Putin’in arkasındaki Kremlin şahinleri, “Ukraya’nın NATO’ya alınmayacağı konusunda yazılı garanti” ısrarlarından vazgeçmiş değillerdi.

 “Tatbikat bitti, Ukrayna sınırlarındaki askerlerimiz kışlalarına dönüyorlar” açıklamasıyla başlayan soluklanma döneminin ömrü, Putin’in, “Ukrayna’nın yakın zamanda NATO’ya katılmaya hazır olmadığını duymak yeterli değil, hazır olduğunda girebilecek midir? Bu sorunun yakın zamanda yanıtlanması gerekir” beklentisiyle sınırlı gibi görünüyor.

“CAYDIRICILIK SİLAHI”

Askeri uzmanlar, Rusya’nın, Ukrayna sınırına 120bin ve Belarus sınırına 30bin asker yığarak bir “caydırıcılık” zırhı kuşandığı, böylece karşı tarafın kafasını karıştırmayı hedeflediğini belirtiliyorlar. Biden’ın sürekli olarak tekrarladığı “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” söylemleri de, ‘karşı cephede kafa karışılığı oluşturan caydırıcılık uygulaması’ bağlamında değerlendiriliyor.

Rusya’nın, Ukrayna krizi üzerinden, Ukrayna’dan çok daha önemli stratejik hedeflerini hayata geçirdiği değerlendiriliyor. Son on yıllık süreçte yaşananlar dikkate alındığında, Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Moldovya ve Ukrayna gibi eski Sovyetler Birliği üyesi ülkelerin NATO üyeliğinin, bundan böyle, uzun bir süre  söz konusu olmayacağı konuşuluyor.

ABD de, “caydırıcılık” silahını, Rusya’yı frenleme ve Polonya, Romanya, Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Estonya gibi eski Varşova Paktı üyesi ülkelere silah satma fırsatı olarak değerlendirdi ve silah sektörünün 10 yıllık silah stokunu eritmiş oldu. Geçtiğimiz günlerde Finlandiya’ya, 9.4 milyar dolar karşılığında, 60 adet F-35 sattı.

Görünen o ki, iki taraf da, Ukrayna krizini kullanarak hedefleri doğrultusunda bir takım kazanımlar elde etme peşinde.

UKRAYNA KRİZİ MATRUŞKA BEBEKLER GİBİ

Duma’nın Donbas bölgesine ilişkin bağımsızlık kararı, Ukrayna krizinin yeni krizler üretme potansiyelini ortaya koymuş oldu. Ukrayna krizinin geri planında enerji kaynakları ve dağıtım yollarını kontrol konusu var, 15 milyar dolara malolan Kuzey Akım-2’nin iptali hesapları var, Avrupa ülkelerini Rus doğalgazı bağımlı  olmaktan kurtama planları var, Yeni İpekyolu’nun önünü kesme ya da kontrol altına alma hesapları var, Karadeniz merkezli bir savaş çıkararak, bölge ülkelerini ve Rusya’yı ekonomik darboğaza sürükleme ve Karadeniz’i kontrol altına alma hazırlıkları var..

Şimdilik uykuya yatırılan Ukrayna krizinin matruşka bebekler benzer bir yapısı var. Bölge ülkeleri olarak çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.

Ukrayna sorunu, bögesel ülkeler ve küresel aktörler açısından kaçınılması zor bir girdaba dönüşmüştür.

Küresel barışı tehlikeye atmamak ve yeni dünya savaşı yaşamak istemiyorsak, Ukrayna krizine ivedi olarak kalıcı bir çözüm üretmek zorundayız.