Olaylar tarım sektörünün sorunlarını irdelediğimiz dizimiz boyunca belirttiğimiz endişelerimizi doğrular şekilde gelişiyor.  

Köşemize konuk ettiğimiz Brezilya Dışişleri Bakanı Celso AMORIM'in Cenevre anlaşması konusundaki görüşlerini aktardıktan sonra sormuştuk:  

"Peki, Brezilya da bizim gibi gelişmekte olan ülkeler sınıfında, boynunu IMF'ye kaptırmış bir tarım ülkesi olduğu halde, Dışişleri Bakanları nasıl oluyor da zengin ülkelerin çıkarlarını koruyan bir anlaşmayı savunabiliyor?  

Yanıtını da yine biz vermiştik; hatırlayalım mı?  

"Brezilya tarım alanlarının büyük bir bölümü yabancı sermayenin eline geçmiştir. Tarım ürünleri pazarları da Cargill, Monsanta vb gibi çokuluslu şirketlerin kontrolündedir."  

Brezilya Dışişleri Bakanı'nın konuşmasından anlaşılıyor ki, Brezilya'yı yöneten siyasi kadronun dizayn edilmesinde çokuluslu şirketlerin büyük rolü var.  

Brezilya tarım ürünleri pazarlarını ele geçirdiklerini söylediğimiz şirketler, son zamanlarda, Türkiye'de de çalışmalarını arttırdılar. AKP hükümetinin iktidara gelmesinden sonra adlarını daha sık duymaya başladık. Örneğin yurdumuzda sıvı şeker pazarının tek hakimi konumundaki Cargill, Ülker'in ortağı. Cola Turka reklamıyla adını 7'den 70'e herkese ezberleten Ülker'in en önemli bayilerinden biri de, bildiğiniz gibi Başbakan'ımız R.Tayyip Erdoğan ailesi...  

Ayrıca, Cargill'in mısır nişastasından ürettiği sıvı şeker için gerekli hammaddeyi Amerika'dan ithal eden kişi de, Maliye Bakanımız Unakıtan'ın oğlu! Evet, hatırladığınız gibi... Hani, gümrük tarifelerinin ayarlanması arefesinde, oğlunun gemiler dolusu ithal ettiği mısırları Cargill için değil de, tavuklarına yem yapmak için getirdiğini savunmuştu!  

BREZİLYA ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ...  

Laf lafı açıyor; söze nerden başladık, geldi, nerede düğümlendi...  

Diyeceğimiz şu ki, dünkü gazetelerin pek çoğunda yabancıların Türkiye'de önemli miktarlarda toprak, hem de tarım toprağı aldıklarını okuyunca, aklımıza Brezilya Dışişleri Bakanı'nın Cenevre anlaşmasının yoksul ülkelerin yararına olacağını savunan makalesi geldi. Brezilya da bizim gibi borç batağında kıvranan, bir türlü belini doğrultamayan bir tarım ülkesi.  

Borç batağına iyiden iyiye saplanınca, herhalde birileri "toprak satarak" yabancı sermaye çekmelerini önermiş olmalı ki, Brezilya'nın en sulak, en verimli tarım alanlarının önemli bir bölümü, türlü tapu oyunlarıyla yabancıların eline geçti.  

Bizde de, AKP hükümetinin 19 Temmuz 2003 tarihinde, AB'ye uyum yasaları kervanında çıkardığı yasalar sayesinde yabancılar Türkiye'de daha kolay mal mülk sahibi olabiliyorlar.  

Bu yıl içinde Türkiye'de 234 milyon metrekare toprak yabancıların eline geçmiş; basmışlar parayı almışlar ülkemizin en güzel parsellerini...  

Geçen yılın ilk 6 ayında, yabancılara, 236 milyon dolarlık gayrimenkul satılmışken, bu yılın aynı döneminde yabancıların gayrimenkul alımına ödedikleri para toplam 668 milyon dolar!  

SONUNDA AFRİKALILAR'IN KADERİNİ YAŞAMAYALIM  

CHP konuyla ilgili yasaların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açmış. Çünkü, AKP iktidarının AB'ye uyum yasaları arasında yürürlüğe soktuğu yasalarla aynı hükümleri içeren yasalar, daha önce, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti (1984-1986). CHP, AKP hükümetince çıkarılan yasaların, Anayasa'nın 16. ve 35. maddelerinde sözü edilen "ülke çıkarları ve kamu yararları" ilkeleriyle bağdaşmadığını savunuyor.  

CHP Milletvekili Erdal Karademir'in sorusuna Başbakan Erdoğan'ın verdiği yanıt çok dikkat çekici:  

"Tapu Kanunu'nun 35. maddesinin son fıkrası uyarınca, kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından maddenin uygulanmayacağı alanları belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilmiştir"  

Bu yanıt bile yasaların iptali için yeterli bir gerekçedir. Çünkü, Anayasa'da kesin olarak belirtildiği gibi yasama yetkisi Meclis'indir. Yasama yetkisi Bakanlar Kurulu'na devredilemez. Ayrıca, mülkiyet hakkını sınırlayan esasların yasa ile, yani Meclis tarafından düzenlenmesi, Anayasa'nın 35. maddesinin emridir.  

4916 sayılı "Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK'de Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 19 Temmuz 2003'de yürürlüğe girmesinden 1 yıl sonra yapılan sayımda, Türkiye'de 68 ülkenin vatandaşı, 70 ilimizde 42 bin 884 adet mülk satın aldı. Yabancıların satın aldıkları malların toplam alanı 273 milyon 408 bin 392 metrekare!  

Ülke parsel parsel elden gidiyor dostlar..  

Türk tarımı IMF dayatmaları, Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarıyla çökertilirken, yabancılar sulak ve verimli yerlerde, GAP'ta büyük tarım alanları satın alıyorlar.  

Çiftçi toprağına küstürüldü, toprağını yok pahasına elden çıkarıp, iş bulabilme umuduyla büyük şehirlere göç etmeye çalışıyor.  

Tarım sorunumuza acil çözüm bulmazsak, sonumuz hiç iyi olmaz!  

Uyanalım artık...