Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkartmak, uyanık davranmak, düşünmek ve zekâyı terbiye etmektir.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk-(1930 Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Cumhuriyetin temeli kültürdür" demiştir. Gazi bu sözü ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini 12000 yıllık köklü Türk Kültür hazinesi üzerine inşa ettiğini vurgulamaktadır. Çünkü Gazi bilmektedir ki Kültür; bir milletin ve bu milletin meydana getirdiği devletin nüfus kâğıdıdır. Kültür Türk milletinin Kimlik belgesidir. Türk Kültürü; binlerce öğenin, binlerce yıl içinde değişmeden ayni şekilde yapılmasından oluşmuş kalıcı, vazgeçilemez ve kısa sürede değiştirilemez karakter özelliğimizdir. Türk Kültürü biz Türkler için; milli dildir, şiirdir, edebiyattır, romandır, kıyafettir, yemektir, ailedir, tutum ve davranıştır, oturma biçimidir, giyinme biçimidir, müziktir, sazdır, sözdür, gelenektir, örftür, büyük ve küçük karşısındaki özgün davranışımızdır. Türk Kültürü; kutsal günlerde yapılan davranışlarımız, dualarımız, ölüye ve diriye göstermek zorunda olduğumuz saygımız, sünnet merasimimiz, evlilik törenimiz, nişanlılık uygulamalarımızdır. Yani Türk insanının birlikte huzur ve güven içinde yaşam biçimidir. Türk Kültürü; Türk milletinin özüdür. Kültürümüzün her bir unsuru bir kaç yılda değil, en az bin yılda oluşmuştur. Bin yıl ayni yemeği ayni şekilde yapan insanlar sonunda bu yemeğin kendilerine ait olduğunu ispat ederek onu kendilerine mal ederler. Yani Türk yemeği olarak anılması için biber dolması'nın bin yıl ayni şekilde yapılması ve nesillerden geçerek günümüze ayni tarzda ulaşması gerekir. Tarihte Türklerin M.Ö.10.000 yıl öncesinden beri bulunduğu, toplam 12.000 yıllık köklü bir kültüre sahip olduğumuz bir gerçektir. Türk Kültürü Türkleri binlerce yıl öncesinden günümüze taşımıştır. Binlerce yıl dünyanın pek çok bölgesinde boy gösteren ve pek çok milletle iç içe yaşayıp kültür alışverişinde bulunan Türk milletinin günümüze bozulmadan gelmesi üstün Türk Kültürüne sıkı sıkıya sahip çıkmasıyla mümkün olmuştur. Bugün küreselleşen dünyada küresel güçler milli kültür istemiyorlar. Milli kimlik ve aidiyeti kabul etmiyorlar. Onlar kimliksiz kişiliksiz, tek düşüncesi tüketmek olan bireylerin oluşturduğu kalabalıkları arzu ediyorlar ve bunun için yani milli kültürleri bozmak için var güçleri ile çalışıyorlar. Nitekim bu maksatla binlerce yıldan günümüze taşıdığımız Türk Kültürünü sırtlayan Türk Dili üzerinde son yılarda süren saldırılar artmıştır. Türk dili ile birlikte Türk Kültürü de büyük bir hızla ortadan kalmak üzeredir. Acilen ve ivedilikle tedbir alınmadığı takdirde ülkemiz artık küçük değil, gerçek Amerika olacaktır. Yöneticilerimiz tarihi vebal altındadır. Tarih kültürünü kaybeden soydaşlarımızın başka milletler olarak tarih sahnesinde yer aldığının örnekleri ile doludur. Dünyada benzeri çok az görülecek bir şekilde yaptığımız Yabancı dille eğitim uygulamasıyla, bugün hem öğrencilerimizin ve hem de öğretim kadrolarının başarısı engellenmekte nesiller giderek kendi öz benliğinden uzaklaşmaktadır. Uzun vadede ise Türkçemiz bilim dili olma vasfını tamamen kaybetmesinin yanında milli dil niteliğini de kaybedeceğinden dilin milletleşmedeki önemli etkisi tamamen ortadan kalkacaktır. Yani milletimiz önce kültürünü sonra da millet olma vasfını kaybedecektir. Şurası asla unutulmamalıdır. Milletleşme ve çağdaşlaşma ancak ana dille eğitim ve öğretim ile gerçekleşmiştir. Bunun aksini düşünmek bu ülkeye ve insanlarımıza karşı yapılmış en büyük hıyanettir. Türk Milleti üzerinde oynanan küresel oyunları artık görmelidir. Türk Milleti artık silkelenmeli ve kendi özüne dönmelidir. Bu yapılmadığı takdirde çok kısa bir gelecekte artık bu topraklara Türkeli denilemeyeceğini de bilmelidir.. Tehlike bu kadar büyük ve yakınımızda iken Doç.Dr. Ramazan Biçer'in internet kanalı ile kamuoyuna ulaştırdığı bir haber Türkiye'de iyi şeylerin de yapılmakta olduğunu, karamsarlığa kapılmak için erken olduğunu gösterdi. Sayın Ramazan Biçer' in Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü tarafından, 9-15 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir Çeşme'de düzenlenen "1 inci Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı" hakkında bilgi veren yazısını aynen aşağıya aldım. Böyle çalışmaların mutlaka yapılması gerektiğini ve bunun koordinatörlüğü ile alınan kararların takipçiliğinin de bize düştüğünü vurgulamak istiyorum. İşte 1 inci Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı; "9-15 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir Çeşme'de düzenlenen "1 inci Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı" dört ayrı salonda yapıldı. 29 ülkeden 307 bildiri sunuldu. ABD, Almanya, Hollanda, Arnavutluk, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Finlandiya, Macaristan, Litvanya, Estonya, Romanya, Polonya, Bulgaristan, Makedonya, Moldova, Kosova, Tayvan, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Japonya ve Irak ülkeleri yanında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve KKTC gibi bağımsız Türk Cumhuriyetleri ile birlikte, Tatar, Başkurt, Çuvaş, Saha (Yakut), Altay, Hakas, Uygur ve Kırım Türk topluluklarından da temsilciler katıldı. Kurultayda Türk dili ve lehçeleri, Türk edebiyatları, Türk halk bilimi, Türk tarihi, Türk sanatı, Türk dünyasının sosyal, siyasi ve ekonomik ilişkileri üzerinde bildiriler sunuldu ve tartışıldı. Birçok yeni mesele gündeme getirildiği gibi, bu konular üzerinde birçok çözüm yolları da teklif edildi. Kurultayda sunulan bildiriler, Türk kültürünün tarihi derinliğini ve coğrafi genişliğini ortaya koyduğu gibi, Türk dünyası kültürünün aynı zamanda zenginliğini de göstererek evrensel kültüre çok önemli katkılar yapabileceğini kanıtladı. Çağımızda küreselleşmenin getirdiği sorunlara karşılık, Türk dünyası kültürünün her zaman müracaat edilebilecek zengin bir kaynak oluşturduğu anlaşıldı. Türk kültürünün zenginleşerek devam etmesinin insanlığın ortak medeniyeti için bir tehlike değil, aksine birleştirici ve bütünleştirici bir değer niteliği taşıdığı görüşünde fikir birliğine varıldı. 1 inci Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı, aşağıda maddeler halinde sıralanan kararlar hayata geçirilebildiği ölçüde amacına ulaşmış olacaktır; 1. Türk kültürü araştırmalarının kurumsallaştırılarak bütün ülkelerle işbirliği halinde geliştirilmesi, 2. Türk kültürünün tanıtılması için dünyanın belli bölgelerinde Türk Kültür Merkezlerinin açılmasını özellikle bağımsız Türk devletlerinin görev edinmesi, 3. Yüzyıllardan beri eğitim, bilim, yayın ve kültür dili olan Türk dilinin bu özelliğinin aksamadan devamı için, bütün Türk devlet ve topluluklarının gerekli duyarlılık, bilinç, kararlılık ve hareket içinde olması; Türk dilinin yasaklanması teşebbüslerinin önüne geçilmesi, 4. Bundan 80 yıl önce I. Bakü Türkoloji Kurultayı'nda alınan Latin esaslı ortak Türk alfabesi kararının Türk dili ve Türk dünyasının geleceği için hayati ehemmiyet taşıması dikkate alınarak bu yoldaki çalışma ve uygulamaların tamamlanması ve sonuca bağlanması, 5. Türk dil, lehçe ve şivelerinin her birinin zengin varlığının devamı yanında, Türk topluluklarının her seviyedeki ilişkilerinde kullanılmak üzere ortak iletişim dili olan Türkiye Türkçesinin geliştirilmesi, 6. Türk dünyasının ve insanlığın ortak mirası olan tarih, kültür ve sanat değerlerinin korunması ve geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılması için gerekli çalışmaların yapılması ve tedbirlerin alınması, 7. Türk dünyası ortak tarih bilincinin geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması, 8. Türklük bilimi araştırmalarında çağdaş metot ve kaynakların kullanılması yanında, Türk dünyasının kendi ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni, orijinal bakış ve metotların da geliştirilmesi, 9. Teklif edilen bütün bu görüşlerin hayata geçirilebilmesi için, Türk devlet ve toplulukları yöneticilerinin göreve çağırılması,