Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı, ömrünü Türk Dünyası’na, Türk birliğine adayan Prof. Dr. Turan Yazgan, vefatının 9’uncu yılında, İ.Ü. Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın İ.Ü. Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi’nde ortaklaşa gerçekleştirdikleri etkinlikle anıldı.  

M. KEMAL SALLI

Ömrünü, Türk Dünyası’nın “Dilde birlik, fikirde birlik, işde birlik” ülküsü çerçevesinde oluşmasına adamış olan Büyük Türkçü Prof. Dr. Turan Yazgan Hoca’mızı, vefatının 9. Yılında, Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende rahmet, saygı ve özlemle andık.  

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı, ömrünü Türk Dünyası’na, Türk birliğine adayan Prof. Dr. Turan Yazgan, vefatının 9’uncu yılında, İ.Ü. Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın İ.Ü. Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi’nde ortaklaşa gerçekleştirdikleri etkinlikle anıldı.  

Prof. Dr. Turan Yazgan’ı anma etkinliği ile birlikte, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın Çin Virüsü Salgını sebebiyle uzun süredir ara vermek zorunda kaldığı Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü faaliyetlerinin 2021-2022 döneminin açılışı, Prof. Dr. İlyas Topsakal, Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Kadıoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Akış’ın konuşmacı oldukları “Sonsuzluğa Yürüyüşünün 9. Yıldönümünde Prof. Dr. Turan Yazgan” başlıklı konferansla başlamış oldu. 

Vakfın Eğitim ve Kültür Müdürü Metin Köse’nin yöneticiliğini yaptığı programın açılış konuşmasını, daha önce Irak Türkmen Cephesi başkanlığını yapmış olan Kerkük Milletvekili Erşat Salihi yaptı.

Türk Dünyası’nın çok büyük bir kavram olduğunun hepimizce bilindiğini söyleyen Milletvekili Salihi, Prof. Dr. Turan Yazgan’ın Türk Dünyası için hiçbir zaman unutulmayacak bir şahsiyet olduğunu ve Turan Yazgan’ın, Türk milletinin karşı karşıya kaldığı olumsuz dönemlerde ortaya çıkan yol göstericilerden biri olduğunu belirtti. 

 Bağımsız Türk devletlerinin İstanbul’da bir araya gelmesiyle gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı’nın temellerinde Turan Yazgan felsefesi ve icraatlarının büyük payı olduğunu dile getiren Salihi, Irak ve Suriye Türklerinin de Turan Yazgan’ın ülküsü doğrultusunda projeler ve hedefler ortaya koyarak Türk Dünyası’nın “dilde, fikirde, işte birliğine” katkı sağlama yolunda kararlılıkla yürüdüklerini söyledi.

Turan Yazgan’ı tanıtan kısa belgesel gösterimi sonrasında, Prof. Dr. İlyas Topsakal, Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Kadıoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Akış’ın konuşmacı oldukları “Sonsuzluğa Yürüyüşünün 9. Yıldönümünde Prof. Dr. Turan Yazgan” başlıklı konferans oturumu başladı. 

PROF. DR. İLYAS TOPSAKAL: “TÜRK DAVASI ONUN ADI ÜZERİNDEN ANILACAK”

“Sonsuzluğa Yürüyüşünün 9. Yıldönümünde Prof. Dr. Turan Yazgan” başlıklı konferansta İ. Ü. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Topsakal,  yıllarca Turan Hoca’nın yanında Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın merkezinde ve Türk ülkelerinde açtığı kurumlarda çalışmanın kazandırdığı tecrübe ve birikimin ışığında yaptığı konuşmasında, aramızdan ayrılmış olsa da, Turan Yazgan’ın isminin, kurduğu kurumla ve yetiştirdiği öğrencilerle binlerce yıl anılacağını, Turan Yazgan’ın,  ortaya koyduğu düşünceleriyle, düzenlediği etkinliklerle, kardeş ülkelerde açtığı okullarda yetiştirdiği yüzlerce bilim insanı ve eğittiği on binlerce öğrenciyle kuşaklar boyunca binlerce yıl anılacağını ve Türklüğün geleceğine yön vermeye devam edeceğini belirterek Turan Hoca’nın ideallerini şöyle özetledi: 

“Turan Hoca, Türk Dünyası’nın birliği yolunda olmazsa olmaz şartın alfabe birliği olmasını her türlü oturumlarda, yazdığı makalelerde dile getirmiş, bu sağlanmadan asla Türklerin bir araya gelemeyeceğini savunmuş; buna karşı hareket eden kişi ve kurumları hedefine almış, onlarla imkânı dahilindeki her vasıtayla mücadele etmiştir.

Turan Hoca, her zaman Türk coğrafyasında çok zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarının olduğunu belirtmiş ve bu kaynakların öncelikle Türklerin kendisi tarafından kullanılması gerektiğini, kalanının da dünya piyasasında, eşit pazar şartlarında değerlendirilmesi gerektiğini ilgililerin dikkatine sunmuş ve bu konudaki bilinci canlı tutmak için son derece gayret göstermiştir.

Turan Hoca, sık sık çok zeki olan ve bu bağlamda tarihi boyunca çok zeki insanlar yetiştiren Türk milletinin kurumsallaşma sıkıntısına vurgu yapmış, bunun için Türk Dünyası’nın gittiği her köşesinde kurumsallaşmaya önem verip açtığı lise, bölüm, fakülte ve merkezlerle bunu gücünün yettiğince gerçekleştirmiştir. 

Turan Yazgan, uzak görüşlü Türk lideri Atatürk’ün Türk Dünyası’nın bugünüyle ilgili öngörüleri ve direktiflerini çok iyi anlamış ve bu buyruğu yerine getirmek için Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nı kurup Sovyetlerin çöküşü sonrası Türk Dünyasına ulaşmanın ve onlarla birlik sağlamanın öncülüğünü yapmıştır.

Turan Hoca, Sovyetler sonrası Türk insanının ihtiyaçlarını çok iyi görmüş, onlara Türk dili, Genel Türk Tarihi ve Türk Maturidî anlayışına dayalı din eğitimi ve uluslararası piyasaya uyum sağlamaları için iktisat-işletme eğitimi götürmüştür.”

Prof. Topsakal, Turan Yazgan Hoca’nın Türk milletine hizmetlerinin hiçbir zaman unutulmayacağını belirterek, “Türklük davası onun ismi üzerinden anılacaktır, tıpkı Gaspıralı’yı unutmadığımız gibi. Varlığını yaşadığımız sürece varlığını devam ettireceğiz” dedi.

PROF. DR. KUTLUK KAĞAN SÜMER: “TÜRK DÜNYASI KAVRAMININ FİKİR BABASI TURAN HOCA’DIR”

Türk Dünyası kavramının isim ve fikir babasının Prof. Dr. Turan Yazgan olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, ailesinin yakınlığı dolayısıyla, çocukluk yıllarından başlayıp Turan Hoca’nın 70’li yılların Türklük davası yolcularını bir araya getirip Türklük çalışmaları yaptığı KUTYAY ve onun Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’na dönüşmesinden sonraki yıllarda hep birlikte olduğu Turan Hoca ve çevresiyle ruhunun, bilincinin kodlanıp yapılandığının, bu bağlamda kendisinin tam anlamıyla bir Turan Yazgan öğrencisi olduğunu belirtti. 

Turan Hoca’nın Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’yla tutuşturduğu aydınlık ışığın etrafına topladığı Türk Dünyası’nın birbirinden değerli ilim, kültür, sanat, devlet adamlarıyla gücüne güç katarak ve bu gücü sistemleştirip Sovyetlerin dağılmasına hazırlanmış,  Sovyetler dağılmadan Türk ülkelerine ulaşarak, orada daha önceden birçoğundan haberdar olduğu Türk Birliği yolundaki öncülerle ilk ilişkileri başlattığını belirten Prof. Sümer, bu kaynağı çok güçlü olan ışığın dalga dalga Türk Dünyası’nın her köşesine ulaştığını, hiçbir zaman da sönmediğini söyledi.

Turan Hoca’nın teknolojik gelişmeleri son derece yakından takip ettiğini belirten Sümer, kendisinin de içinde bulunduğu bir ekip teknik ekip tarafından kurgulanan bir donanımla, Türk Dünyası’nda açtığı kurumlara eğitim teknolojileri ulaştırma ve ileri teknolojiyle ekonomik iletişim sağlamada da öncülük ettiğini söyledi.

PROF. DR. İBRAHİM AKIŞ: “ÖMRÜNÜ TÜRK BİRLİĞİNE ADAMIŞTI”

Turan Yazgan Hoca’nın çok zeki bir insan olduğunu, bu zekasını devamlı olarak Türk Dünyası’nın birliği yolunda kullandığını ve gençleri bu zekasıyla etkileyip yönlendirdiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Akış, son derece demokrat olan Yazgan Hoca’nın çevresindeki her yaşta ve her kesimdekilerin görüşlerini ve düşüncelerini alarak danışarak karar verdiğini, Atatürk’ün, bugün gerekliliği çok daha iyi anlaşılan laiklik ilkesine kendinde ve çevresinde çok önemsediğini, Atatürk ve Gaspıralı’nın yolundan yürüyen Turan Hoca’nın sadece fikir üretmekle kalmayıp bunu projelendirip uyguladığını anlattı. 

Normal hayatında çok alçakgönüllü ve hoşgörülü olan Turan Hoca’nın, Türklük konularında asla böyle olmadığını belirten Dr. Akış, bağımsızlıklarının ikinci gününde konuğu olan Azerbaycanlı bir şairle “alfabe birliği” meselesini danışıp tartıştıklarına tanık olduğunu belirterek, 1.Türkoloji Kongresi’nden kaynaklanan Türk-Latin Alfabesi’nin esas olması gerektiği hususundaki fikrine bütün açıklamalarına rağmen, bir türlü akılcı bir yaklaşımda bulunmayan konuğuna kükremiş bir şekilde; “Ziyalıları ahmak olan bir millet esir olmaya mahkumdur!” sözünü haykırdığını söyledi.

Dr. Akış, dil birliğini engelleyen girişimlere de dikkat çekerek, “Turan Hoca’mızın yöntemi yerine, “Türk Okulları” adıyla gidilip İngilizce, Rusça eğitim yapılmasaydı, bugün Türk Dünyası’nda büyük ölçüde dil birliği sağlanmış olurdu” dedi.

Dr. MUHSİN KADIOĞLU: “DİLDE, FİKİRDE, İŞDE BİRLİK ÜLKÜSÜNE ALFABE BİRLİĞİNİ DE EKLEMELİYİZ”

Dr. Öğretim Üyesi Muhsin Kadıoğlu, Türk dünyasında dilde fikirde işte birlik ülküsüne, Prof. Dr. Turan Yazgan’ın gösterdiği çerçevede alfabede birliğini ilave etmemiz gerektiğinin altını çizdi.

“Sonsuzluğa Yürüyüşünün 9. Yıldönümünde Prof. Dr. Turan Yazgan” konulu konferansın oturum başkanlığı görevini başarıyla yerine getiren Dr. Öğretim Üyesi Muhsin Kadıoğlu; kendisini Türkçülüğün genç düşünürlerinden biri olarak niteleyen Turan Hoca’mızın öngörüsüne uygun olarak, her şeyde gelişmeye açık olmanın doğası gereği, “Dilde, fikirde, işte, birlik” ilkesinin bugün artık, hayati önem arz eden “alfabede birlik” ve “duyguda birlik” ilkeleriyle zenginleştirilmesi gerektiğini belirtti ve bu düşüncesini destekleyen örnekler verdi. 

Kendisinin bir Türk, bir Türkçü bir Atatürkçü olduğunu vurgulayan Dr. Kadıoğlu, “‘Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan Türk’tür’ anlayışının dayanaksız bir görüş olduğunu örnekleriyle savunarak, bizim Turan Hoca’mızdan aldığımız Türklük eğitiminin ışığında ‘Türklük’ ve ‘Türkçülük’ kavramını yerine ve rayına oturtmamız gerekir” dedi.

Türkçülüğü ırkçılık olarak sunmaya çalışan çevrelerin varlığına dikkat çeken Dr. Kadıoğlu, bizim Türkçülüğümüzün ırkçılıkla asla ve kata bir şekilde alakası olmadığını, bu hususu Turan Yazgan Hoca’yla da konuştuğunu ve onun da aynen böyle düşündüğünü; Türkçülüğün duygusal-hayalci değil akılcı, somut olması gerektiğini de belirterek artık altmışlı yılların çok geride kaldığını söyledi.

Türkçülüğün bir süreç olduğunu söyleyen Dr. Kadıoğlu, her Türkçü kişi ve aşamanın bir öncesi ve sonrası olduğunu, bu sebeple bazı ilke ve esasların kutsal kabul edilip önünün kapanmamasını, yeni gelişmeler ve ihtiyaçlar doğrultusunda “yeni ilkeler” ortaya konabileceğini belirtti. Örneğin “Neden bir ‘İnternette Türkçülük’ olmasın?” diyen Kadıoğlu, bu bağlamda Turan Hocamızın Türkçülüğünün de günün şartlarına göre akılcı, ilerleme ve gelişmeye açık bir Türkçülük olduğunu vurguladı.

Turan Hoca’nın yardımseverliğini ve liyakatli insanların önünü açmasını da bir anısı üzerinden anlatıp değerlendiren Kadıoğlu, “Ben Turan Hocamdan çok şey öğrendim, onun Türklüğe, Türk Dünyası’na bağlığı karşısında her zaman heyecan duydum, sizlerin de Turan Yazgan Hocama çok büyük değer verdiğinizi biliyorum, son olarak sizden bir istirhamım; Hocamızı bir fatiha ile analım” diyerek konuşmasını tamamladı.

Anma programına Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı Közhan Yazgan, vakfın genel müdürü Saadet Pınar Yıldırım, Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ve konuşmacıların yanı sıra Atom Enerjisi Kurumu E. Başkanı Prof. Dr. Emin Özbaş, Türk El Sanatları Ustası Sami Sefer Coşkun, Doğu Türkistan Vakfı E. Başkanı Hamit Göktürk, Müzisyen Bünyamin Aksungur, Önce Vatan Gazetesi Haber Müdürü M. Kemal Sallı, Gazeteci Yeliz Şenyerli, pek çok akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.