3 Kasım seçim sonuçlarını kabul etmeyenTrump, taraftarlarını, Kongre’nin Demokrat Joe Biden’ın seçildiğini onaylayacağı gün Beyaz Saray önünde gösteri yapmaya çağırmıştı. Toplantı sonrasında taraftarlarının Kongre binasını basmalarından sorumlu tutulan Trump hakkında azil süreci başlatıldı. 

Görevini yeni başkan Biden’a devretmeden 1 gün önce Senato’da yargılanacak olan Trump, bundan böyle, “ABD tarihinde hakkında ikinci defa azil süreci başlatılan başkan” olarak anılacak.

Pentagon’un yörüngesine girmeyi kabul etmeyen Trump’ın siyasi hayatını bitirebilmek için çok profesyonelce bir tuzak kurulduğu konuşuluyor. O nedenle, 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler’in vurulmasını anımsatacak şekilde, televizyon ekranlarından canlı olarak yayınlanan Kongre baskını, “Trump tuzağa düşürüldü” şeklinde yorumlanıyor.  

Şimdiler Trump, Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tutulan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile birlikte anılıyor.

Trump ve ekibi, oyların ağırlıklı olarak mektupla kullanıldığı 3 Kasım başkanlık seçimini demokrat aday Joe Biden’ın kazanması üzerine, bazı kritik eyaletlerdeki sonuçlara karşı kuvvetli bir itiraz kampanyası sergilemişlerdi. Fakat, hem birinci derecede mahkemelere, hem de temyiz mahkemelerine yapttıkları itirazlar sonuçsuz kalınca Trump iyice hırçınlaştı ve kontrolünü kaybetti. Onun bu şekilde kendisini yıpratacağını tahmin edenler pusuda bekliyordu. Hazırlıklarını yaptılar ve beklemeye başladılar. Kongre’nin, Bıden’ın başkan seçildiğini oylayacağı gün, taraftarlarını Beyaz Saray önünde gösteri yapmaya çağırması, Trump’ı siyasi hayatının sonu oldu. 

3 Kasım’da mektup ağırlıklı oylamayla başkan seçilen Joe Biden’ın göreve başlamasına günler kala, Temsiciler Meclisi, 6 Ocak’ta Beyaz Saray önünde düzenlediği mitingte taraftarlarını Kongre’ye yönlendirmekle suçladıkları Başkan Trump’ın azledilmesi teklifini 197’ye karşı 232 oyla kabul etti. Trump gibi güç tutkunu bir başkan, perdeyi, hiç de gurur duyulmayacak böyle bir sonla kapamak istemezdi. Fakat, yaptığı bir dizi hata sonrasında,  kaderini başkalarının yazmasını kabul etmek zorunda kaldı. Şimdiler Trump, Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tutulan Suudi Arabistan Veliaht Prensi  ile birlikte anılıyor. 

The Washington Post gibi yayın organlarının önderliğinde Trump canavarlaştırılıyor. Belli odakların yörüngesinde olan yayın organları, Trump gibi tutarsız birinin ABD koltuğunda uzaklaştırılmış olmasını bir bayram havasında kutluyorlar. Trump, Pentagon’un yörüngesine girmeyi kabul etmiş olsaydı, aynı yayın organları, eminiz platin saçlı başkana methiyeler düzeceklerdi. 

Dört yıllık görev süresinde pekçok tutarsızlığına tanık olduğumuz Trump’ı savunmak niyetinde değiliz; Trump-Biden çekişmesinin gerçek fotoğrafını ortaya koymaya çalışıyoruz. 

Trump, pek de başarılı bir başkanlık dönemi yaşatamamasına rağmen, 3 Kasım 2020 seçimlerinde, 2016 seçimlerinden daha fazla oy almıştı. Fakat, ABD seçim sisteminin kurbanı olmuş ve yeniden başkan seçilememişti. 

3 Kasım seçim sonuçlarını kabul etmeyenTrump, taraftarlarını, Kongre’nin Demokrat Joe Biden’ın seçildiğini onaylayacağı gün Beyaz Saray önünde gösteri yapmaya çağırmıştı. Toplantı sonrasında taraftarlarının Kongre binasını basmalarından sorumlu tutulan Trump hakkında azil süreci başlatıldı. 

Görevini yeni başkan Biden’a devretmeden 1 gün önce Senato’da yargılanacak olan Trump, bundan böyle, “ABD tarihinde hakkında ikinci defa azil süreci başlatılan başkan” olarak anılacak.

Pentagon’un yörüngesine girmeyi kabul etmeyen Trump’ın siyasi hayatını bitirebimek için çok profesyonelce bir komplo hazırlandığı anlaşılıyor. O nedenle, 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler’in vurulmasını anımsatacak şekilde, televizyon ekranlarından canlı olarak yayınlanan Kongre baskını, “Trump tuzağa düşürüldü” şeklinde yorumlanıyor. Şimdiler Trump’ın adı, Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tutulan Suudi Arabistan Veliaht Prensi  ile birlikte anılır oldu.

Trump aslında, Kongre baskınıyla sonuçlanan mitingi, dört yıl sonrasına yatırım yapmak amacıyla düzenlemişti. Siyaseti, yani gücü sevmişti; kaybetmek istemiyordu. O nedenle, mücadeleden vazgeçmeyeceğini vurgulayan bir konuşma yapmıştı. Tump’ın azil sürecini başlatanlar onu, mitingte yaptığı konuşmayla göstericileri açıkça tahrik etmekle suçlanıyordu. Bu saptama doğruydu, ama Trump taraftarlarına, ‘Kongre’yi basın’ gibi bir mesaj vermemişti.

Başkan Trump’ın meydandan ayrılmasından sonra, mitinge katılanlar Kongre binasına yürüdüler. Önemli bir dirençle karşılaşmayan göstericiler Kongre binasına girdiler, ortalığı Cehennem’e çevirdiler. Bu kargaşada beş kişi de hayatını kaybetti. 

Şimdi medyada, ‘bu olay bir baskın mıydı, bir kalkışma mıydı, yoksa kontrolden çıkmış bir protesto muydu?’ tartışmaları yapılıyor. 

Adı ne olursa olsun, demokrasi simgesi olan bir binayı hedef alan bir eylem cezasız kalamazdı. Tutkularını frenleyemeyen, olayların ne yöne evrileceğini kestiremeyen bir başkan, şimdilerde, siyasal hayatının bitirilme uygulamalarını izlemek durumunda.. 

KONGRE BASKINI VE İKİZ KULELER’İN VURULMASI

Kongre baskını, Trump’ın siyasi hayatını bitirmeyi hedefleyen bir tuzaktı. Jeff Bezos’un sahibi olduğu The Washington Post’un yayınlarına bakılırsa, bütün dünya, Trump gibi bir dengesizin ABD başkanlık koltuğundan uzaklaştırılması dolayı bayram yapıyor. Kural tanımaz Trump’ın, ikinci kez seçilmenin verdiği mutlak güç tutkusuyla, daha da yükselecek egosuyla birleştiğinde ortaya dünya barışını her an tehlikeye atabilecek bir canavar çıkacakmış; Allah korumuş. The Washington Post öncülüğünde böyle bir Trump imajı çiziliyor. 

Dünyanın her milimetrekaresini gözetleyen, her telefon konuşmasını dinleyip not edebilen ABD derin devletinin, CIA’ın, FBI’ın.. Beyaz Saray önüne toplanan Trump taraftarlarının, Biden’ın başkanlığına ilişkin oylamayı engellemek için Kongre binasına yöneleceklerinden haberdar olmaması mümkün müdür? O gün Kongre salonlarından yansıyan görüntüler boynuzlu şaman figürüne kadar Simpson’lar çizgi film dizisinde yayınlanmıştı. Simpson dizisi hazırlayanlar kahin olmadıklarına göre, 6 Ocak’ta  Kongre binasında yaşananlar spontone gelişmeler değildi. ABD Başkanı sıfatı taşıyan birisi, çizgi filmlere kadar yansıyan bir gelişmeyi göremiyorsa, o koltukta oturmayı hak ediyor olabilir mi? 

ABD’nin en kutsal kurumlarından biri olan Kongre binasının bir grup gösterici tarafından hiçbir dirençle karşılaşmadan basılması, ortalığı talan etmeleri, boynuzlu Qonan’ın salonlarda nağralar atarak dolaşması, Başkan yardımcısının koltuğuna oturup ayaklarını masaya uzatarak poz vermesi… ABD gibi bir süper gücün imajını yerle bir edecek bütün fütursuzlukların televizyon kanallarında canlı olarak yayınlanması, ABD derin devletinin bilgisi haricinde yaşanması mümkün müdür? 

Kongre baskının arka planında 11 Eylül 2001’deki gibi bir senaryo varsa elbette mümkündür. Baskın sırasında beş kişi hayatını kaybetmiş.. Olabilir; senaryonun inandırıcı olabilmesi için birkaç can feda edilmiş olamaz mı? 2001’de, canlı yayınlanan “İkiz Kuleler’in teröristler tarafından vurulmasında” da binlerce kişi hayatını kaybetmemişti. 

TRUMP NEREDEYDİ; NEDEN MÜDAHALE ETMEDİ YA DA EDEMEDİ?

Trump Kongre baskınını odasındaki televizyondan izlediğini söylüyor. Peki Trump, bu yaşananların, bu görüntülerin siyasi hayatını bitireceğini düşünememiş olabilir mi? 

Ne kadar patavatsız olursa olsun, “Make America Great Again” sloganıyla başkanlık koltuğuna oturan birinin Kongre binasından canlı olarak tüm dünyaya yansıyan o rezalet görüntülerden sonra, seçmen karşısına çıkamayacağını düşünememiş olabilir mi? Mümkün mü? 

Elbette değildir. Peki niye müdahale etmedi? Etmedi mi, edemedi mi? 

Gösterilerin dozu gösteri boyutunu aştığında Trump Beyaz Saray’da neler yaptı? Yoksa Damadı Kushner’in dokuz saat boyunca tuvalette kilitli kalması gibi bir olay mı yaşanmıştı? 

Trump tuzağa düşürüldüğünü farkettiğinde iş işten geçmiş miydi? 6 Ocak’ta Kongre salonlarından televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler, hiç öyle kayıtsızca izlenebilecek cinsten görüntüler değildi. Bütün dünyanın büyük bir merakla ekranlara yapıştığı dakikalarda bir ABD başkanı, “olayları televizyondan izliyordum” dediğinde, inandırıcı olabilir mi?. 

Jeff Bezos’un sahibi olduğu The Washington Post, olayların başlamasından sonra Başkan Trump’ın neler yaptığına tanık olduğunu söyleyen bir grup insanla yaptığı haberde çok çarpıcı şeyler anlatılıyor. Kongre binasında yaşanan o kabus dakikalarında, özellikle Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin emniyetli bir bölüme sığınmalarını sağlamak için yardım istediklerinde Trump’a ulaşamamışlar. 

The Washington Post, Kongre binasını basan “göstericilerin” kuşatması altında kalan senatörler ve Temsilciler Meclisi üyelerinin Beyaz Saray’dan ağlayarak yardım istemelerine ilişkin haberin ne kadar doğru olduğunu bilemeyiz, ama Kongre salonlarında yaşanan dehşetdolu saatleri canlı canlı izledik; şok olduk. 

Bu dehşet sahneleri yaşanırken Trump, olayları yatıştırmak yerine, Yardımcısı Mike Pence’e, Kongre’deki oylamada Biden’ın başkanlığının oylanmasını engellemediğinden dolayı anayasal görevini ihmal ettiğine ilişkin ağır bit tweet attığı yazılıp çiziliyor. 

Yine The Washington Post’un yazdığına göre Pence, Senato toplantısına başkanlık ettiği sırada “göstercilerin” binayı bastıkları haberi geldiğinde, CIA elemanları tarafından bir yerlerde emniyete alınmış. Pence sığındığı bu emniyetli bölümden Pentagon’u arayarak, Ulusal Muhafızlar’ın acilen Kongre binasına gelmelerini istemiş. 

THE WASHİNGTON POST’A İNANALIM MI?

Olayın ayrıntılarını, Biden’ın bir aralar rakibi olmaya hazırlanan Jeff Bezos’un sahibi olduğu The Washington Post gazetesinden öğreniyoruz. 

İnanalım mı? 

Bu soruyu neden soruyoruz? 

Soruyoruz, çünkü Amazon’un sahibi Jeff Bezos ile Trump arasında çok ciddi bir rekabet yaşanmıştı. Trump dünyanın en zengin insanlarından bir olan Bezos karşısında zorlanacağını anlayınca Bezos’un çapkınlıklarını ortaya dökerek karısıyla  aralarını bozmuş, ayrılmalarına neden olmuştu. Jeff Bezos da, muazzam servetinin yarısını, boşanma tazminatı olarak karısına vermek zorunda kalmıştı. 

Bu oyun sürerken Bezos da sahte bir The Washigton Post basmış, manşeten verdiği haberde, Trump’ın Kırım’a kaçtığını, yani Putin’e sığındığını yazmıştı.

TRUMP NASIL AÇIKLAYACAK?

Kongre baskını saat 14.00’te başlıyor. Yakınları Trump’a nasıl ulaşıyorlarsa, göstericilere hitaben, dağılmaları rica eden bir mesaj yayınlamasını istiyorlar. Trump 14.30 ve 15.30’da iki kısa tweet atıyor, “göstericilere”, “Kongre polisini ve kolluk kuvvetlerini destekleyin. Onlar gerçekten ülkelerinin yanındadır. Taşkınlık yapmayın” diyor.

Trump’tan istenen görüntülü mesaj ancak 16.00’da geliyor. Trump bu görüntülü mesajında, “Bu hileli bir seçim oldu. Ama onların elini güçlendirmeyelim. Taşkınlık yapmayalım. Artık evlerinize gidin. Sizi seviyoruz. Çok özelsiniz. Neler olduğunu gördünüz” diyordu.

Trump bu görüntülü mesajdan hemen sonra bir tweet mesajı daha yayınlamış, ama bu mesaj, “bazı ifadeleri olayları meşrulaştıran ifadeler taşıdığı” gerekçesiyle Twitter tarafından silinince dünya çapında bir iletişim özgürlüğü başlıklı bir tartışma başlamıştı. 

Ulusal Muhafızların saat 18.14’te gelmelerine rağmen Kongre’yi tam anlamıyla emniyete almaları saat 20.00’de sağlanabilmiş. Şimdi Irak işgaline katılan sayıda asker Kongre salonlarında yatıyor. 

Gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından yansıyan görüntülere The Washington Post sayfalarından yansıyan yorumlara bakarak Trump- Biden savaşının gerçek cephelerini ve hedeflerini görmeye çalışalım. 

Yazılarımızda sık sık sözünü ettiğimiz savaş, küresel çapta bütün acımasızlığı ile devam ediyor. 

TRUMP’I TUZAĞA KİM DÜŞÜRDÜ?

Hatırlıyor musunuz, ABD’nin Suriye’den Sorumlu Özel Temsilci James Jeffrey, “Biz Suriye’den asker falan çekmedik; Trump’a yalan söyledik” demişti. 

Bu da gösteriyordu ki, Trump görev süresini son zamanlarında “topal ördek” konumuna düşürülmüş, kaptan köşküne şahinler el koymuştu. Eski CIA Başkanı Pompeo, son zamanlarda bir dışişleri bakanı gibi değil, bir devlet başkanı gibi hareket etmeye başlamıştı. Çarpıcı bir hatırlatma yapalım; babasını toprağa verdiğinin ertesi günü İsrail’e uçan Pompeo, Netanyahu’dan Çin Büyükelçisini derhal sınırdışı etmesini istemişti. Pompeo, Netanyahu’nun yanıtını beklemeden ülkesine dönmüştü, ama ne hikmetse Çin büyükelçisi Mossad’ın çokiyi koruduğu evinde ölü bulunmuştu. 

Trump, küreselcilerin verdiği destekle, Pentagon’a karşı açtığı savaşta ayakta kalabilirim sanıyordu. Pentagon, ABD’nin beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu bağlamında küresel çapta bir cepheleşmeye karşı bir savaş veriyordu. Kendi elleriyle besleyip büyüttüğü Çin’i yeniden kontrolü altına almaya çalışıyordu. Bunun için de, gerektiğinde, başkan da olsa, Trump da harcanabilirdi. 

Pentagon’un yörüngesine girmeye razı olmayan Trump, özellikle koronavirüs salgınıyla çok başarısız bir mücadele sergilemesine rağmen, 3 Kasım’da geçen seçimlerden fazla oy almıştı. 

Trump, Pentagon açısından tehlikeli bir figürdü. 

Budanması gerekiyordu ve budandı.. 

Beya Saray’daki odasında Kongre binasında yaşananları televizyondan izlerken neler düşündüğünü bilemeyiz, ama çok ciddi bir mesaj verildiğini anlamış olmalıdır.

 VE TRUMP..

ABD’ye karşı ikili oynayan Suudi Arabistan Veliaht Prensi , Cemal Kaşıkçı cinayetiyle nasıl bütün dünyanın nefretle andığı bir figüre dönüştürüldüyse, Trump da Kongre baskınıyla, aynı şekilde itibarsızlaştırılmıştır.