PROF. DR. ENGİN ARIK, CERN'DE EVRENİN YARADILIŞININ SIRLARINI AYDINLATMAK ÜZERE YAPILAN DÜNYANIN EN BÜYÜK DENEYİNE DAVET EDİLEN İKİ TÜRK'TEN BİRİYDİ; DÜNYA ÇAPINDA SAYGI GÖREN BİR UZMANDI. ISPARTA UÇAK KAZASINDA YİTİRDİĞMİZ CENNETMEKAN ENGİN HOCA, YILLAR YILI, TORYUM GERÇEĞİNİ SİYASETÇİLERİMİZE ANLATMAYA ÇALIŞTI: "MUAZZAM BİR SERVETİN ÜSTÜNDE OTURUYORUZ. DÜNYA REZERVLERİNİN EN BÜYÜĞÜNE SAHİP OLDUĞUMUZ TORYUMDAN ENERJİ ÜRETEBİLİRİZ VE TÜRKİYE'NİN ENERJİ SORUNUNU SONSUZA KADAR ÇÖZMÜŞ OLURUZ" DİYORDU. Küresel nükleer lobi, ekipman ve eleman olarak yatırımını uranyuma dayalı olarak yaptığından, toryuma dayalı ve Türkiye'yi öne çıkaracak bir üretim modeline asla destek vermeyecektir. Nükleer lobiye göbek bağlarıyla bağlı olan 'uzmanlar' da bunun asla mümkün olamayacağını söyleyeceklerdir. Hiçbirine inanmayın; nükleer enerji üretimi, hele Fuşikima'da yaşanan felaketten sonra, tamamen toryuma dayalı teknolojiye yönelecektir. Bu gerçeği 2007 yılında Isparta uçak 'kazasında' nükleer lobiye kurban verdiğimiz Prof. Dr. Engin Arık Hoca açık açık söylemişti. Yazılarımızda, nükleer enerji söz konusu olduğunda, ismini saygı ve rahmetle andığımız Engin Arık Hoca, konusuyla ilgili yenilikleri yakından izleyen bir biliminsanıydı, hayalperest biri değildi. CERN'de evrenin yaradılış sırlarını aydınlatmak üzere yapılan dünyanın en büyük deneyine davet edilen iki Türk'ten biriydi; çalışmalarıyla dünya çapında saygı gören bir uzmandı. Cennetmekan Engin Hoca, yıllar yılı, toryum gerçeğini siyasetçilerimize anlatmaya çalıştı: "Muazzam bir servetin üstünde oturuyoruz. Dünya rezervlerinin en büyüğüne sahip olduğumuz toryumdan, tehlikesiz ve ‘temiz’ nükleer enerji üretebiliriz ve Türkiye'nin enerji sorununu sonsuza kadar çözmüş oluruz" diyordu. Bu muhteşem başarıyı gerçekleştirebilmek için, hiç zaman geçirmeden 1200 uzman yetiştirmemiz gerektiğini belirtiyor, hemen CERN’e üye olmamızı öneriyordu. Isparta uçak kazasında yitirdiğimiz Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık, Nükleer Enerji Santralleri'nde uranyumun yerine kullanılabilecek olan toryumun, 21. yüzyılın en stratejik maddesi olacağını söylüyordu. Türkiye'nin kesin 380 bin ton, tahminen 800 bin tonluk rezervle dünyada ilk sıralarda olduğunu belirten Prof. Arık, "Japonya, elinde hiç toryum bulunmamasına rağmen, toryumla çalışacak nükleer enerji santrallerine yönelik çalışma yapan üç ülkeden biri. Türkiye'de ise, bu alandaki bilimsel araştırmalar desteklenmiyor" diyordu, ama sesini ilgili makamlara duyuramıyordu. Boş yere zaman kaybediyorduk. Yunanistan dahil 12 Avrupa ülkesi Cenevre’de CERN laboratuarında toryuma dayalı enerji üretimi yaparken Türkiye bu kuruluşa üye olmadı, yalnızca gözlemci olarak kalmakla yetindi. Bilimadamlarının bu sürece dahil olmalarını, toryumdan enerji üretme konusunda deneyim ve bilgi kazanmalarını sağlayamadı. Türkiye’nin bu konuda önü kesiliyor. Dünyanın en zengin toryum rezervine sahip olmasına rağmen, kaza riski ve nükleer atıklarıyla her zaman tehlike yaratan uranyumdan nükleer enerji üretmeye yönlendiriliyor. Uranyum yakıt çubuklarını üretmek pahalı ve çok karmaşık bir teknoloji gerektiriyor. Habuki doğal toryum (toryum-232) tümü radyoaktif olan izotopların karışımından oluşur. Türkiye’deki toryum rezervleri, fazla uranyum kadar arındırma işlemlerine gerek olmadan nükleer reaktörlerde kullanıma hazır yakıt çubukları şeklinde kullanıma hazır bekliyor. Bekliyor, ama daha ucuz ve kolay yoldan nükleer enerji üretimi uranyuma dayalı nükleer lobinin hiç işine gelmez. Biliyorsunuz, nükleer enerji üretebilen bir ülke, nükleer silah da üretebilir. Bu da, kurulu dünya dengelerinin bozulması anlamına gelir. Prof. Dr.Engin Arık'ın bu konudaki görüşlerini ilk olarak 2002 yılında, Özdemir İnce'nin Hürriyet'te yayınlanan bir söyleşiden öğrendik. "Kurtuluşun Adı Toryum" başlıklı söyleşi, büyük bir ilgi ve heyecan yaratmıştı. Toryum, çeşitli kaynaklardaki ansiklopedik bilgilerde aynı cümlelerle anlatılır: ‘‘Toryum, 1828'de Berzelius tarafından keşfedildi ve radyoaktifliği, 1898'de Marie Curie tarafından ortaya konuldu. Bu element, torit, torianit ve monazit gibi cevherlerin içinde bulunan ve uranyumdan üç kat daha fazla rastlanan metaldir. Doğal toryum, tümü radyoaktif olan izotopların bir karışımından oluşur... Toryum-232, bir kuluçka reaktörle, gelecekte elekronükleer sanayii için önemli bir enerji kaynağı oluşturabilecektir.'' TRİLYONLARCA VARİL PETROLE EŞDEĞER TORYUMUMUZ VAR Özdemir İnce’nin Hürriyet’te tam sayfa yayınlanan röportajında ( 7 Temmuz 2002), Cennetmekan Prof. Dr. Engin Arık, toryumun geleceğini ve Türkiye açısından önemini belirtirken, “Bildiğim kadarıyla, toryum'un 21. yüzyılın en stratejik maddesi olması büyük bir olasılık. Eğer 2005 yılına kadar yapılması planlanan yeni tip nükleer enerji santralleri gerçekleşirse, toryum bir numaralı element olacak. Çünkü, yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacak. Eğer biz toryum ile elektrik enerjisi üretebilmek olanağına kavuşursak, bu, trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağı olacak” “(…) Şu anda planlanan yeni tip reaktörlerin prototipinden söz edecek olursak: Yerin yaklaşık 30 metre altında, kurşun bir hedefin içinde bulunacak toryum. Bu hedefe dışardan, yeryüzünden hızlı protonlar gönderiyorsunuz. Bu protonlar kurşundan nötron üretiyor. Bu nötronlar da gidip toryumla birleşerek enerji üretiyor” diyordu. “Çıkarılması ve enerji üretiminde toryumun ne gibi tehlikeleri var?” sorusunu yanıtlarken de, Arık Hoca toryumdan nükleer enerji üretme konusundaki avantajlarımızı şöyle anlatıyordu: “Bizim rezervlerimiz zaten toryum-232. Yüzde yüz oranda, oksitlenmiş durumda toryum içeriyor. Kurşun hedef dediğimiz şey, içine toryum konulan bir muhafaza, bir kap. Silindirik biçimde, boru biçiminde olabilir. Üzerine hızlı protonlar gönderildiği için ‘‘hedef'' olarak adlandırılıyor. Bu tip reaktörlerin eskileriyle mukayese edilmesi mümkün değil. Kesinlikle patlama tehlikesi yok. Çernobil benzeri bir felaketin tekrarlanması mümkün değil. Radyoaktif kalıntı minimum nisbetinde. Bu da nötronlarla yok edilebiliyor. Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor, minimum atıklar da uzun ömürlü değil.” YARIN: Nükleer enerji üretiminde toryum neden kullanılmıyordu?