VEKİL İMAMLARIN  ASALETE  GEÇİRİLMELERİ: 03  Mart 1924’de Şer’iyye ve Evkâf Vekaletinin lağvi üzerine, alelacele te’sis edilen, Diyanet İşleri Reisliği, acele ile çıkarılmış 4 Maddelik bir kanunla kurulmuştu. Gayesi,vazifeleri, teşkilat yapısı belirlenmemişti. Daha sonraki yıllarda da, Kuruluş ve vazifelerine aid herhangi bir kanun çıkarılmamış, kadro kanunlarıyla iktifa edilmişti.Değişen Şartlar,yeni ihdas edilen kadrolar, mazbut ve mülhak vakıflar tarafından istihdam edilen, imam ve  müezzin-kayyımların Diyanet İşleri Reisliğinde istihdam edilmeye başlaması, il ve ilçe sayılarının artmasıyla, her ile ve ilçe’ye bir müftülük teşkilatının kurulması,artık,bir Kuruluş ve Teşkilatı kanunu’nu zarûrî kılmıştı.Fakat, Diyanet Sahası, rejim için hep bir dikenli tarla olarak görülmüştü. Esasen Kuruluşunun da  çok kısa 4 maddelik bir kanunla olmasının da asıl sebebi buydu.Devr’in Başbakanı Merhum Süleyman Demirel bir mülakatımızda, “ Çocuklar Devlet İdaresinde en zorlandığımız saha, Diyanet İşleri Reisliği sahasıdır, bizden Diyanet İşleri Reisliği hakkında her hangi bir kanun ve mevzuat ta’dilatı beklemeyiniz.Biz, bir gecede, bir Kararname ile 67 il’in( o tarihlerde Türkiye’de 67 il mevcud idi.) vali’lerini, Emniyet Müdürlerini görevden alır veya bir başka ile nakl’ederiz, Kapımıza kimse gelip.” Niçin değiştirdiniz, niçin nakl’ettiniz,” demez. Fakat herhangi bir şehir’de, bir imamı veya müezzin-kayyımı aynı şehir’de bir başka  cami’ye nakl’etmiş olsak  bütün şehir halkı veya mahale halkı kapımıza dayanır,” demişti.

Yıl, 1965,İktidarda, bağımsız, Senatör, Suad Hayri Ürgüplü Başkanlığı’nda çok partili bir koalisyon Hükûmeti vardı. 1965 yılının Ekim ayında, Türkiye için çok ehemmiyyetli, 27 Mayıs 1960 Darbe-i Hükûmetinden sonra, gerçek ma’na’da ilk serbest, Milletvekilliği umûmî seçim’leri yapılacaktı. İktidar ortaklarından, devrin C.K.M.P,, ( açılımı, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi)  Milletvekili, Merhum, Mehmed Altınsoy, Kabine’de Davlet Bakanı ve Başbakan adına, Diyanet İşleri Reisliği’ni tedvirle vazifeliydi.

İlki 1959 yılında İstanbul’da açılan, zamanla Anadolu’nun ba’zı illerinde de açılan Yüksek İslâm Enstitü’leri, ilk me’zunlarını 1963 yılından i’tibaren vermeye başlamışlardı.Adı üstünde, İmam-Hatip Okulu, üzerine de dört yıllık Yüksek İslam Enstitü’sü, beklenen, dinî hizmetler, bana göre bir “Meslek,” değil ama, farz edelim meslek, Meslek okulundan me’zun olmuş, üstelik de BU mesleğin Yüksek Okulunu da bitirmiş, bu mesleğe intisab etmek, meslek için açılan imtihanlara katılmak en tabi’î  haklarıydı.

633 Sayılı, Diyanet İşleri Reisliği Kuruluş ve Vazifeleri hakkındaki kanun mer’iyyete alınmadan önce, Müftülük- vaiz’lik için Diyanet İşleri Reisliği’nce, Diyanet Müşavere Hey’eti’nin hazırladığı esaslar dairesinde imtihanlar açılır, muvaffak olanlar müftülük-vaiz’lik kadrolarına ta’yin edilirlerdi.Esas olan diploma değil, ehliyyet ve liyakattı.Kur’ân Kursu muallimi, imam-Hatip, müezzin-kayyımlık için,il ve ilçe müftülükleri nezdinde teşkil edilen komibyonlar huzurunda imtihanlar açılır, başarılı olanlar bu kadrolara ta’yin edilirlerdi.İmam- Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitü’sü me’zunları da elbette bu imtihanplara katılırlardı.Fakat, dışardan, eliöpülesi Hoca’larımızdan ayrıca okuyup, takviye alanlar hariç, bu imtihanlarda asla muvaffakıyyet gösteremiyorlardı, Helea,bir kadro’ya birden fazla müracaat vaki ise, bu takdirde müsabaka imtihanı açılıyor, Karadeniz Bölgemizde, Doğu ve Doğuanadolu Bölgelerimizde ve bilhassa, Süleyman Efendi Hazret’lerinin medreselerinde yetişenlerin yanında hiçbir şansları yoktu.İmam-Hatip Mektep’lerine ve Yüksek İslam Enstitü’lerine öncülük eden devrin, İlim Yayma Cemiyeti, bu Okullarda ve İslam Enstitü’lerinde, Meslekî Ders’lere ağırlık verilmesi, diplomlarına bakılmaksın   eğitim ve öğretim elemanlarının bu okullara ta’yini ile Din Eğitimi’nin kalitesinin yükseltiulmesi için gayret sarf edeceğine,Diyanet kadro’larında liyakat ve ehliyyet yerine diplomayı öne çıkaran, 633 Sayılı kanunun alelacele  T.B.M.M.’sin’den geçirilmesi için,devrin, Başbakan adına Diyanet İşleri Reisliğini tedvirle vazifeli, Devlet Bakanı, Merhum, Mehmed Altınsoy ve temsil ettiği,Cumhuriyitçi Köylü Millet Parti’sine, Ekim 1965 ‘de yapılacak seçik-mlerde  harcanmak üzere, bizim tespitlerimize göre, devrin rakamlarıyla tam üçyüz milyonTL. Yardımda bulundu.Umûmî Milletvekilliği seçimlerine üç ay kalmış, T.B.M.M.’si ta’tile girmek üzere, Mehmed Altınsoy, diğer koalisyon ortakları tehdit ve şantaj ile,” Eğer bu kanun, 633 Sayılı Diyanet İşleri Reisliği Kuruluş ve Vazifeleri hakkındaki 633 sayılı kanun çıkarılmazsa, hükumetten ayırılırım,” dedi.Diğer partiler, seçime gidilirken hükumetten ayrılmaya göze alamadılar.Böylece Efkâr-ı Umûmiyye’de taraflarca hiç tartışılmadan, hatta, T.B.M.M.’si  komisyonlarında ve Hey’eti Umûmiyyesinde bir müzakere edilmeden oldu bitti’ye getirildi ve kanun 02.07. 1965 tarihli Resmî Gazete’de neşr’edilerek mer’iyyete alındı.

633 Sayılı Diyanet İşleri Reisliği, Kuruluş ve Vazifeleri hakkındaki kanun, Diyanet İşleri Reisliği bünyesinde öyle yaralar açmış, öyle rehineler, boşluklar bırakmıştır ki,aradan geçen 57 yıla rağmen, hala, bu yaralar kapanmış değil, hala, bu rehineler,boşluklar doldurulmuş değildir.

Hazindir,ki,Rejmin amansız,insafsız tahribatına rağmen, Merhum Ahmed Hamdi Akseki ve arkadaşları,tam kırkbir yıl, Diyanet İşleri Reisliğini, Ehl-i Sünnet çizgisinde tutmuştular.Ahmed Hamdi Akseki’nin damadı olan, Merhum, Mehmed Altınsoy, Siyasî  ikbal uğuruna, hükumet ortaklarına tehdit ve şantaj ile kabul ettirdiği, 633 sayılı kanunla bir anda, Diyanet İşleri Reisliğini tahrip etmiş, Diyaneti ehl-i Sünnet çizgisinden uzaklaştırmış, eski Diyanette ehliyet ve liyakat esas alınırken, yeni Diyanette, ehliyyet ve liyakat bir tarafa bırakılmış, sadece  diplomaya ve Mektep ta’assubuna bakılır olmuştu.

Bu dönem’de. Kur’ân’ı yüzünden okumasını dahi bilmeyenler, ta’dili erkana uygun namaz kılmasını bilmeyenler imam olarak ta’yin edilmiştir.Düz lise çıkışlı, Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesinden me’zun olmuş Fatiha-i Şerife’yi bile okuyamayanlar, sırf diplomalarına bakılarak il müftüsü olarak ta’yin edilmişlerdir.Ankara İlahiyattan me’zun, birisi, arkasına devrin siyasî’lerini Bölge Milletvekillerini de takarak, Diyanet’in kapısına dayanmış, Peygamber’ler Şehr’i, dünya’da ilk üniversite’nin kurulduğu,( Harran Üniversitesi) Şanlıurfa’ya müftü ta’yin edilmesini istemiştir.Devrin Diyanet İşleri Başkanı, DR. Tayyar Altıkulaç Bey’in, “ Zorluklar Aşılırken,” adını verdiği Ansiklopedik Hatırat Kitabında anlattığına göre, Şanlıurfa’ya müftü olarak ta’yin edilmesini talep eden bu zat, mülakat sırasında, Kur’ân-I Kerim’in en kısa suresi Kevser Suresini okuyamamıştır. Buna rağmen müftü olarak değil ama, Şanlıurf müftü yardımcılığına ikna edilir ve müftü yardımcısı olarak  ta’yin edilir.