Gurbetteyim, henüz İstanbul’a dönmedim, haftalık yazılarımı yazmak için klavye’nin başına her geçtiğim’de, yaranımdan,dostlarımdan birinin vefat haberini alıyorum,Bu yazı için Klavye’minbaşına geçtiğimde, uzun yıllar, Merhum, Abdullah Işıklar İrfan sofrasına beraber oturduğumuz,Pek değerli Kardeşim, Emekli Öğretmen, - Bendeniz kendisine hep, Muallim Orhan,- diye hitap ederdim,- Orhan Telci Kardeşimiz, ma’alesef, Gorona- Govit-19beliyyesi sebebiye 18Kasım’ı 19 Kasım’a bağlayan gece Adana Kozan’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuş olup, Na’şı Adana’dan İstanbul’a uçakla nakledilmiş, 20 Kasım 2021 Cumartesi günü,öğle Namazını müteakıp, İstanbul Hasdal Mezaerlığı’da, ebedî  istirahatgah’ına tevdi edilmiştir.Orhan,Benim en büyük Lojistik destekcim, Cephane Kumandanım idi.. Abdullah Işıklar İrfan Sofraesının Cum’a  toplantılarına elinde büyükçebir sarı zarfla gelirdi.Haftaboyunca matbuatı tarar, Televizyon ve radyo kanallarını ta’kip eder,gazete ve mecmua küpürleri,kesilmiş makaleler, resimlerle dolu bir zarf...Fotografının çekilmesini istediğim, TarihÎ,bina’ların,harabelerin,ya da duvarlara asılmış,yapıştırılmış bir afişin resmini, çok uzak semtlerde bile olsa gider resimler,araştırır,doğru bilgilere ulaşır gelirdi, Orhan gözünübudaktan esirgemeyen, her hizmete en ön safta koşan bir neferdi.Ruh haline istikamet verenin Merhum validesi olduğunu sık sık örneklerle anlatırdı. Şimdi,Çok sevdiği Muhtereme, Merhume Validesine kavuştu.Ben, Merhum, Orhan Telci Hakkında bu yazı yazıyorken, WhatsApp hattıma bir haber düştü. “ Kıymetli kıraat hoca’larından Prf.DR. Nihat Temel Hoca’mız vefat etmiştir. Merhum, Hoca’mıza Allah’tan rahmet kederli ailesine ve sevenlerine Sabr-u Cemîl temenni eodiyoruz. Camiamızın başı  sağolsun.”Merhum, Prf.Dr. Nihat Temel Hoca’mız, hem 50 yıllık,dostum,arkadaşım, hem de Komşum, her ikimizin de ikametgah’ına takriben 100 metre mesafedeki Sahray-icedid, Arapgirli Hüseyin Avni Efendi camii’n cemaatindeniz,Sesi çok güzel, Kıraat Bilimleri Üstadı,Profesörü olmasını rağmen çok mütevazî, ımamın bulunmadığı vakitlerde imamlık, müezzinin bulumadığı vakitlerde müezzinlik yapar, imam,müezzin vazifelerinin başında ise, cemaaten bir nefer olurdu.

Hemen Camii’mizin  İmamı, Yasin Bayraktutan Hocamı aradım,Nihat Temel Hoca,İlahiyat Fakültesinden emekli olmuştu, fakat, Televizyon Kanallarına çıkıyor, Hademe-i Hayrata müteallık hizmetiçi eğietim ve öğretim için, Diyanet İşleri Başkanlığı veya müftülüklerin tertip ettiği programlara koşuşuturuyordu.Kıraat Bilimleriyle alakalı bir seminere katılmak üzere İstanbul’dan Bingöl’e gitmiş, gündüz programı tamamlanmış, misafir edildiği otel’de istirahata çekilmişti. Beklendiği gibi sabah namazına gelmeyince alakalılar ve arkadaşları merak edip otele gelmişler. Ma’alesef otel odasında vefat etmiş olduğunu tesbit etmişler. Nihat Temel Hoca’mızı NA’AŞI İstanbula getirilmiş,Cenaze namazı, Bağlarbaşı’ndaki İlahiyat Camii’nde     ikindi namazını müteakıp,( 20.11.2021 Cumartesi günü) kılınmış  Karaca Ahmet Sultan Kabristanlığı’na  ebedî  istirahgahına   tevdi edilmiştir

Nihat Temel,Erzurum doğumlu, İmam- Hatip Lisesini Erzurum’da bitirdikten sonra, İstanbul’a gelmiş İstanbul Yüksek İslâm Enstitü’sünübitirmişti Sesinin güzelliği, Kıraat Bilimlerine vukufiyyetihoca’larının dikkatini çekmiş,Akademisyenliğeintisap etmesi için kendisini teşvik etmişlerdi.. İstanbul Yüksek İslâm Enstitü’sü diğer , Yüksek İslâm Enstitü’leriyle birlikte 1982 yılında İlahiyat Fakültesine,- Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,- dönüştürülünce Nipat Temel Hoca bütün Akademisyenlik Mertebelerinibüyük bir muvaffakıyetle tamamlamış, Profesör olmuştu.

Amcası,aynı zamanda Kaim-i Pederi,Rıza Temel Hoca,Üsküdar’da imam idi. Va’az için Rıza Temel Hoca’nın Camii’ne her gittiğimde,bana yeğeni, İstanbul Yüksek İslâm Enstitü’sü talebesinden Nihat Temel’den bahs’ederdi. Sonra  tanıştık, hiç  kopmayan  bir dostluk  oluştu,  komşu olduk, aynı camii’n cemaatinden olduk...

Osmanlı, Devlet-i aliyye’miz döneminde, Erzurum’da, Ramazan-ı Şerif aylarında, bütün camii’lerde hafızlar tkarafından,mukabele veya ferden,ferden, bin hatim inidirilmiş, bin birinci hatmi ise, bir hafız, ata bindirilir, at üzerinde Erzurum Şehri’nin dört bir tarafını dolanarak, bin birinci hatmi tamamlarmış...Merhum, Nihat Temel Hoca’mız, İstanbul’da, bu bin bir hatim sünnetini ihya etmişti. Her yıl Ramazan ayında, bin bir hatmi organize eder, hatim okuyacak hafızları pekçoğu zaten kendi telebesi dağıtırdı.Okunan bin bir hatmin du’ası, Kadıköyü’nde, Söğütlüçeşme Camii’nde, Kadir gecelerinde yapılır, Kadir geceleri Söğütlüçeşme Camii’nde kalabalık cemaat sokaklara caddele sığmazdı,Bundan sonra, binbier hatim sünneti, geleneği devam eder mi etmez mi bilemiyorum. İnşa Allah! Merhum Nihat Temeal Hoca’mızın ihya ettiği bu sünneti,geleneği birileri çıkar da nesillerboyu devam ettirir...Nihat Temel Hoca’mızın talebesini bu hususta harekete geçmeye da’vet ediyorum...

Zannedildiği gibi, Nihat Temel Hoca’mızın vefatı, Gorona- Govit-19 virüsü sebebiyle  değildir. Çok hayırlı bir hizmet için gittiği, Bingöl’de, istirahata çekildiği  otel’de muhtemelen kalp krizi sebebiyle vefat etmiştir.

Orhan Telci Kardeşim,2020 yılı, Mart ayının ortalarında Gorona Virüsü zuhur ettiğinde, İstanbul’daki yerini yurdunu, akraba ve dost’larını, yakın arkadaşlarını geride bırakarak, Adana_Kozan’ a gitmiş burada yakın arkadaşlarından, Muammer Kocadallı ile birlikte tam bir uzlet hayatı yaşamaya başlamışlardı.Sadece, bağ-bahçe işleriyle uğraşıyor, gece-gündüz, toprakla,ağaçla bitkilerle haşır-naşirler çarşı-Pazar’a bile gitmiyorlardı.Hani, derler ya, “ Sakınan göze budak batar,” nitekim, öyle oldu, Orhan, aşılarını olmuştu, tavsiye edilenbütün tedbirleri almıştı. Fakat, yine  de  virüse  yakalandı,  Virüs  beliyyesi,  sebebiyle  de  ebediyyete intikal etti.

Meşhur, Türk Siyaset Adamı, Merhum, Osman Bölükbaşı, kendi Partisinden seçime girip kazanan ve T.B.M.M,’sine  girdikten  sonra,  partisinden  istifa  ederek,  başka  partilere- tabîki, devrin  iktidar partilerine  geçen , milletvekillerine,  serzenişte  bulunurken,  “ Benim şu bağrım, Karac a Ahmed Mezarlığı’na döndü, nicelerini,  Sineme  gömdüm,”derdi.

Mücadele ve mücahade’ye, 11 yaşımda çocukluk yıllarımda başladığım için, hem Tedrisatta bulunduğum yıllarda, hem de Gazete- Dergi, Neşriyatla meşgul olduğum yıllardra, hep kendimden yaşça kat be kat büyüklerimle çalıştım. Hem Tedrisat Yıllarımda, beraber çalıştığım, hocalardan,hizmet erbabı  Cemiyet- Dernek mensuplarından pek çoğunu,hem de Neşriyat ile meşgul olduğum yıllardaki mesâî arkadaşlarımdan yine pek çoğunu, Sineme gömdüm.Benim arkadaşlarımdan, ya da mücadele ve mücahade’de bir şekilde yollarımızın kesiştiği, Güzel İnsanlardan çoğu, güzel atlarabinip, güzel yerlere gittiler. Benim için dünya yalnızlaştı,Kaht-ı Rical ile tam bir gurbet ve  Merhum,Üstad,  Sezai Karakoç’un  ifadeleriyle “Dünya Sürgünümüzü,” tamamlamaya çalışıyoruz.Bundan sonraki Makale’de, Dünya sürgünü’nü tamamlayıp asıl yurtlarına dönen   Camia’mızdan ve Gönül Dünyamızdan sürgünü’nü tamamlayıp ebedî  yurt’larına intikal eden “Güzel insanlardan, hatırlayabildiklerimi, rahmete vesiyle olması, hayatta kalanların birer fatihaı ve üçer ihlas okuyup bağışlamalarına vesiyle teşkil etmesi için anacağım. O zaman benim nasıl gurbette ve dünya sürgününde nasıl yapayalnız kaldığımı,siszler de daha iyi anlayacaksınız...