YORUMCU’LARA  CEVAPLAR  VE  MUTALA’LAR!... ( 8 /02 )

ASR’I’NIN SİYASETİ’Nİ  BİLMEYEN!... ( 2 )

“Biz, Siyaset’in tam göbeğindeydik,”derken, aslında yaptığımız işin    bizatihî, siyâset olmasıdır:Gazetecilik yapıyoruz, İmtiyaz sahibi, Müessese Müdürü, Umûmî Neşriyat Müdürü olduğunuz Gazete’lerin neşriyat siyasetine istikamet veriyorsunuz. Gazete’de verdiğiniz haberlerle, yorumlarla ve muharrirler tarafından yazılan  makale’lerde, siyaset yapmanın ötesinde siyasete istikamet verdiğiniz iddiasındasınızdır.Siyaset yapmak için, milletvekili,Bakan,Başbakan, Belediye reisi,Belediye Meclisi azası olmak iktiza etmiyor, bi’lakis,Milletin ve Memleketin âlî  men’fe’atleri için, herhangi bir parti disiplinine bağlı olmaksızın yapılan siyaset daha faydalıdır.

Güttüğmüz, ta’kip ettiğimiz Tarz-ı Siyâset, partilerüstü, Millet’in ve Memleketin âlî  menfea’tları istikametinde olduğu için, yalnız, Başbakan, Bakanlar ve iktidar mensuplarıyla değil, zaman zaman,muhalefetin temsilcileriyle de temaslarımız olurdu.

03 Mart 1340( 1924 tarih ve 429 sayılı Şer’iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiyye-i  Umûmiyye Vekaletlerinin  İlgasına Dair Kanun ile Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti kaldırılarak yerine Başvekâlete bağlı Diyânet İşleri Reisliği ve Evkâf Umum Müdürlüğü kuruldu.

Günün şartları müvacehesinde alelacele çıkarıldığı anlaşılan 429 sayılı kanın Diyanet İşleri Reisliği’nin teşkilat yapısını ve vazifelerini belirlemiş, sadece Diyanet İşleri Reisi’nin Başvekilin inhası üzerine Cumhurreisi tarafından ta’yin edileceğini( md.3), Kuruluşun Başvekâlete bağlı olduğunu teşkilat hakkında bir nizamname düzenleneceğini8MD.49   Ülke sınırları içindek bütün camii,mescid, tekke ve zaviyelerin idaresiyle buralardaki görevlilerin ta’yin ve azillerine Diyanet İşleri Reisi’nin yetkili bulunduğunu(md.5) il ve ilçe müftülerinin Başkanlığa bağlı olduğunu( md. 6) tespit etmiştir. Ayrıca Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti bünyesinde olup her birinin onbir üyesi bulunan Hey’et-i İtfaiyye, Tedkikat ve Te’lifat-ı İslamiyye   Hey’eti ve Evkâf Şûrasınca yapılan hizmetleri yürütmek  üzere He’yet-i Müşâvere kurulmuş,

Meşihat bünyesinde 1889’da teşkil edilen Tedkik-i Mesâhif He’eti de Diyanet İşleri Reisliği’ne  bağlanmıştır.r..

Diyanet İşleri Reisliği’nin kuruluşundan on bir yıl sonra 14 Haziran 1935 tarih ve 2800 sayılı Diyanet İşleri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleriu hakkında kanun ile ilk teşkilat kanunu’na kavuştu. Bu kanunda teşkilat yapısı, kadro durumu, merkez ve taşra    görevlilerinin nitelikleri ve ta’yin usulleri gösterilmiş, görevler ise bu kanunun 2. Maddesi gereğince tanzim edilen ve 11 Kasım 1937 tarih ve 7647 sayılı kararname ile mer’iyyete alınan Diyânet İşleri Reisliği Teşkilâtı’nın vazifelerini gösterir nizamnâme ile belirlmenmiştir. Her il ve ilçe merkezinde Reisliğe bağlı bir müftü bulunması bu kanınla hükme bağlanmıştır.Yine bu kanınla Diyanet İşleri Reisliği, müşavere Hey’etinin aza sayısı  sekizden beşe düşürüldü. 05 Temmuz 1939 tarih ve 3665 sayılı kanunla da ilk def’a olarak bir Reis Muavinliği kadrosu ihdas edilmiştir.

Diyanet İşleri Reisliği mevzuatında, en esaslı ta’dilat, 22 Haziran 1965 tarih ve 633 sayılı,02.07. 1965 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan, Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkındaki kanunla yapılmıştır  Diyanet İşleri Reisliği, 22 Haziran 1965 tarih ve 633 sayılı,Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun mer’iyyete alınıncaya kadar, Diyanet İşleri reisliği, Müşavere Hey’eti tarafından, Meşihat- Şeyhulislamlık usulleri dairesinde idare edilmekteydi. Bu dönem’de esas olan liyakat ve ehliyyetti.Bilindiği gibi,T.c.’nin ilk Diyanet İşleri Reisi,Ankara Müftüsü,Merhum, Rıfat Börekçi idi.Rıfat Börekçi aynı zamanda Ankara  Meb’usu idi. Bakanların bile makam arabası olmadığı halde, makam aracı vardı ve Çankaya Köşkü içindeki köşk’lerden birisinde ikamet ediyordu.Zamanının büyük bir bölümünü Mustafa Kemal ile birlikte geçirdiğinden, Diyanet İşleriyle hiç alakadar değildi.Bilahere,   05. Temmuz 1939 tarih ve 3665 sayılı kanunla ihdas edilen Reis Muavinliği kadrosuna ta’yin edilerek Reis Muavinliği ve (29.04.1947-09.01.1951). tarihleri arasında da Diyanet İşleri Reisliği yapan Merhum, Ahmed Hamdi Akseki, diğer müşavere hey’eti azaları müderrislerle birlikte, Diyanet İşleri Reisliği’ni adalet,hakkaniyyet liyakat ve ehliyyet esasları dairesinde idare etmişlerdi.

14 Haziran 1935 tarih ve 2800 sayılı kanunla getirilen bütün il ve ilçelerde müftülük teşkilinin getirilmesinden sonra, zaman zaman, Diyanet İşleri Reisliği tarafından müftülük-vaizlik imtihanları açılıyordu.Bu imtihanlarda namzetlere tevcih edilecek sualler, Müşavere Hey’etince  hazırlanır,İmtihanlar, Ankara,İstanbul ve İzmir’de bir ders-iâm veya en kıdemli müderrislerden birisinin riyaset ettiği, müderrislerden müteşekkil, hey’etlerin nazaretinde sözlü ve yazılı olarak bir hafta devam eder, muvaffak olanlar, müftü veya vaiz olarak boş kadrolara ta’yin edilirlerdi.Müftülük-vaizlik imtihanlarında mülakat dışındki sualler aynı olmakla birlikte müftü namzetlerine ayrıca İlm-i Feraizden de sualler tevcih edilirdi.Bu usul en son imtihan, 1963 Yılının, Mayıs Ayı’nın üçüncü haftasında yapılmış olup, bu satırların muharriri de bu imtihanların İzmir ayağına iştirak etmiş olup, bir hafta devam eden mülakat ve yazılı olarak geçen imtihanlarda yüz üzerinden, 90 puanla bu imtihanda vaizlik imtihanını kazanmıştı. Dostumuz, Dr. Tayyar Altıkulaç Bey’in emriyle Diyanet arşivlerinden imtihan evraklarımı çıkarttım,Benim imtihan cevaplarımı okuyan, Diyanet Müşavere Hey’etinden Merhum, Şehid Oral Hocamız, imtihan evrakıma, İslam Harfleriyle şöyle not düşmüştü: “ Ah Hocaefendi!İmla hataların olmasaydı, bütün cevapların doğruydu ve 100 üzerinden 100    verecektim,”

.