YORUMCU’LARA  CEVAPLAR  VE  MUTALA’LAR !... ( 7 / 50 )

Bir zamanlar. C.İ.A.’nın   ileri  karakolu  gibi  faaliyyet  gösteren, İstihbarat Kuruluşumuzun.  Ehl-i Salîp devletler  ve Dünya Kiliseler Birliği’nin süflesiyle, Milletizin asırlardır, sahip olduğu Ehl-i Sünnet akidesini tahrip için, “ Mezhep’lerin tefrika’ya sebebiyyet verdiği,   tefrika’nın(bölücülüğün) önlenmesi için müslümanlar arasında mezhep farkının kaldırılması gerektiğgini derpiş eden, rapor’un, Millî Güvenlik Kurulunda görüşülerek, alınan tavsiye kararı’nın  gereğini yerine getirmek üzere. Diğer bütün devlet Kuruluşlarından evvel,Diyanet İşleri Başkanlığı’nın atlaması şâyân-ı dikkat değil midir?

Temeli, i’tikad’da Mâtürîdî- Eşa’rî, amel’de, Hanefî  Mezhebi, ya’ni Ehl-i Sünnet akidesi üzerine te’sis edilen Diyanet İşleri Başkanlığı ne olmuştur da,Yüce İslâm Dini’nin safiyyetini, Ehl-i Sünnet akidesini tahribe müteveccih, masonik zihniyyete,Müceddİdî’lere, - Bu çalışmada, Müceddid. Tecdid terkiplerinden Sünnetleri ihya, bid’atleri imha, Sünnet-i Resûlullâh’ tam te’tebbû-  ifade eden, tecdid, müceddid anlaşılmamalıdır. Tecdid’den reform, müceddid’den de reformist, anlaşılmalıdır,- Çünkü   bütün masonlar kendilerini müceddid, yaptıkları şeyin de tecdid olduğunu söylemektelerdir.

Ehl-i Sünnet Akidesi temeli üzerine kurulan, 50  yıllık müddet zarfında, Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.’ye, ihtilallere, Darbe-i Hükûmet’lere rağmen, ekseninden milim kaymayan Diyanet İşleri Başkanlığı’na ne olmuştu da,Ellâ Mezhebiyye’de, masonik, reformist hareketlere öncülük eder hale gelmişti?!..

Temmuz 1965 tarihinde, 633 sayılı Kanun mer’iyyete alındıktan sonra, bir taraftan, Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakülte’sinden, ekserisi, mason olan hoca’lar tarafından okutulan, düz lise çıkışlı, Kur’ân- Kerimi yüzünden bile okuyamayan, hatasız, Fatiha suresini, İhlas Suresini bile okuyamayan, me’zun talebe Diyanet İşleri Başkanlığı’na kadrolara ta’yin edildiler. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden me’zun olanlar tercihen  iller’e müftü olarak ta’yin ediliyorlardı.Diğer taraftan, Yüksek İslâm Enstitü’lerinden Mısır’lı masonlar, Cemaleddin-i Efgânî, Muhammed Abduh, Ferid Vecdi ve M.Reşid rIza ve bu masonları göklere yükselten Mehmed Akif hayranı hoca’ların yetiştirdiği, “ Ellâ Mezhebiyye,” talebe, Diyanet İşleri Başkanlığı’da müftü, vaiz, Kur’ân Kursu muallimi, imam olarak ta’yin ediliyorlardı.Ahirzaman decacile’sinden, mel’un F.E.T.Ö.’ de bu devirde Diyanet İşleri Başkanlığı’nu hulul etmişti. Hiçbir dinΠ tahsili olmayan, Tapu Kedestro Meslek lisesinden terk,hiçbir imtihana girmemiş, Diyanetçe açılan hiçbir imtihana katılmamış, müezzin- kayyımlık imtihanını bile kazanamamış, Yaşar Tunagür, önce Edirne il müftülüğü’ne, sonra, Ege Bölgesi Gezici vaizliği’ne ta’yin edilmiş, sonra devrin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından, tahsil durumu,Diyanetteki müktesebatı kafi olmadığı halde, Diyanet İşleri Başkan yardımcılığı’na getirilmişti.Böylece, Diyanet Teşkilatı,   bütünüyle Mezhepsizleştirilmiş, sıra topyekün Türk Milleti’nin ve gönül Coğrafya’mızdaki müslümanların mezhepsizleştirilmesine gelmişti.

İlk önce, Merhum. Ahmed Hamdi Akseki’nin gençlik hevesi olarak  tercüme ettiği, “ Mezâhibin Telîkı ve İslâm’ın  bir  nokta’ya  cem’i,” ismini verdiği, Mısır’lı masonlardan, M. Reşid Rıza’nın, hiçbir dînî  ve ilmî  kıymeti harbiyyesi bulunmayan bu eseri,- ki, Merhum, Ahmed Hamdi Akseki sırf Arapça metinlere hakimiyyetini sınamak için tercüme ettiği ve fakat, muhteva’sının     mezhepsizliği terviç ettiğini, fitnelere  sebebiyyet  vereceğini anlayınca, tarihin çöplüğüne, Diyanetin tozlu, küflü örümcek ağıyla örülmüş raflarına terk’etmiştir.-

Mason M.Reşid Rıza’nın  bu kitabı 60 yıl ter’edildiği  çöplükten   çıkarılmış, devrin, İzmir Yüksek İslâm Enstitü’sü Fıkıh öğretmeni, Hayreddin Karaman tarafından, notlar ilave edilerek, tercüme ağdalı Osmanlıca olduğundan  sadeleştirilmiştir.Hayreddin Karaman, bu sadeleştirmeyi takdim ederken, “Kitap İslâm birliği, hurafe ve bid’atler, İslâm Birliğini bozan mezhep ve zümre ta’assubu, içtihad taklid gibi önemli mevzu’ları, karşılıklı konuşma ve tartışma uslubu içinde, incelemektedir. Konuşma ve tartışmalarda taraflardan birini “ muslih”, diğerini ise “ mukallid” teşkil etmektedir, Muslıh gerçek müslümanlığı, asrın ihtiyaçlarını kavramış geniş kültür sahibi bir İslâm alimini, mukallid ise, okumuş olmasına rağmen avam gibi düşünmek ve davranmaktan kurtulamamış kişileri temsil etmektedir.^” diyor.

M.Reşid Rıza’nın kurgu kitabının    orijinal ismi, “ Muhaverâtü’l- muslıh  ve’l- mukallid,” olmasına rağmen artık, tercüme güçlüğünden mi yoksa başka bir niyyetten mi? Bilinmez.  Mütercim  Ahmed Hamdi Bey, “Mezâhibin Telfîkı ve İslâmın bir nokta’ya  cem’i”, sadeleştiren Hayreddin Karaman ise,  “İslâmda Birlik  ve Fıkıh Mezhepleri,” olarak değiştiermişlerdir.

Gerek Mütercim’in verdiği isim, gerekse sadeleştirenin verdiği isim, bizlere, bu kitabın muhtevası ve niçin yazıldığı, tercüme edildiği  ya da sadeleştirildiği hakkında  bir fikir veriyor.” Mezâhibin TelfîKI,”Mezhep’lerin birleştirilmesi, isteyen müslümanın istediği mezhebi taklid etmesi, bunlara göre taklid caiz olmadığına göre herkesin müçtehid gibi davranması, Mezhep’lerin kaldırılması, İslâmın bir noktay cem’i Mezhepsiz bir İslâm arayışı selefî’lik...” İslamda Birlik  ve Fıkıh Mezhepleri,” İslâmda Birlik için Mezhep’lerin kaldırılması...

Kitap, Diyanet İşleri Başkanlığı  tarafından   1974 yılının ortalarında, devrine göre     birinci hamur 80 gram kağıda lüks bir kapak ve cild ile bastırıld, Diyanet İşleri Yayıevlerinde, il ve ilçe müftülüklerinde satışa sunuldu. Gazete’lere, gazeteciler, muharrirlere, siyaset adamlarına ve kanaat önderlerine ücretsiz olarak gönderildi..Ehl-i Sünnet hassasiyyetlerini bildiğim, Gazete’miz  muharrirlerinden, Merhum, Müftü, Mehmed Emre Hoca’mızla, müftü Kemal Anlar Hoca’ya, Kitabı  dikkatlice tedkik etmelerini, neticede, bir rapor hazırlamalarını rica ettim.Hoca’larım,”Mezhep’lerin ortadan kaldırılması, her isteyin istediği mezhebi taklid etmesi,” Telfîkı Mezâhip” İslâm’da anerşizim,Haricelik, Selefî’lik, Ehl-i Sünnetin tahribi, Dünya Kiliseler Birliği’nin, Anadolu’yu, Orta Asya’yı ve Gönül Coğrafya’mızdaki müslümanları Hıristiyanlaştırmak için bir oyunudur. Ciddî’ye almak ve mücadele etmek zarurî’dir, “ dediler.

Devrin Ankara Büro’muzun Şefi, Ankara’nın,T.B.M.M. ‘sinin  Car muhabirlerinden, Siyâsî’ler ve üst seviyedeki bürokratlar ile  ileri derecede münasebetleri olan Kenan Kurt Bey’i vazifelendirdim. Bu hususta Diyanet İşleri Başkanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı, Din  Eğitimi Genel Müdürlüğü nezdinde bir araştırma yap, raporlandır, gönder,” dedim.

Kenan Kurt Bey,Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hummalı bir faaliyyet yürütülüyor,Kitapla iktifa edilmeyecek, Cum’a Hutbeleri hazırlanacak,Hizmetiçi eğitim seminerleri tertip edilecek, bölge toplantıları yapılacak, İl ve İlçe müftüleri Ankara’ya da’vet edilecek Mezhepsizlik, mezheplerin kaldırılması için her şey yapılacak...

Diğer taraftan,Millî Eğitim Bakanlığı, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü bünyesinde,İmam- Hatip okullarında ve Yüksek İslam Enstitü’lerinde , Asr-ı Saâdet’de  Mezheplerin olmadığı, Mezheplerin Hicrî ikinci asırdan i’tibaren ortaya çıktıkları, gibi mevzu’ların ders olarak okutulacağı  ve bu hususlarda  ortadereceli ve Yüksek İslam Enstitü’leri için kitaplar yazdırılacağı, konuşuluyor, diye raporlandırdı...