HER DEVRİN MAĞDURU, MAZLUMU, METRÛKÜ Konya !...
29, Nisan 1920, T.B.M.M.’si, daha önce İttiuhad ve Terakkî Hükûmeti’nin çıkardığı, “Hıyânet-i Askeriuyye,” kanunudan ilham ile, “ Hıyânet-i Vataniyye,” kanununu kabul etmişti. Hıyâneti Vatanieyye, ( Vatna ihnet)’in sübut bulmuş bir delili, şekli şemaili yoktu. Belliki, yeni rejmin zimamdarları, rejme karşı olanları sindirmek, susturmak için, bu kanunu, Demoklesin kılıcı gibi, hep Aziz Milletimizin başının üstünde bir gölge olarak tutacaklardı.
Bu kâfi görülmedi, 25 Kasım 1925 tarihinde, 671 Sayılı, Şapka İktisası kanunu çıkarıldı. Rejim,Milletimizi, dininden, tarihinden, kültüründen, Millî ve ma’nevî tüm değerlerinden, giyim- kuşam şekilleri dahil, uzaklaştırmak, Milleti Millet, yapan bütün değerleri ayaklar altına alıp, bir güruh, her hususta güdülebilen bir sürü haline getirimek istiyordu.Bunların aksıni düşünen, aksini söyleyen, aksine hareket eden herkes “ Hıyânet-i Vataniyye,”( Vatan hainliği) ile,itham olunuyor, bir bahane bulunuarak, “Hıyânet-i Vataniyye,” kanununa istinâden, kurulan, Cellad’lar çeteleri, İstikilal Mahkemeleri ve uydurmaca, Divan-ı Harp tarafından idam ediliyorlardı.
Şapka İktisası kanunu çıkarılmaedan iki sene önce, yazdığı, “ Frenk Mukallidliği,” adlı eseri delil gösterilerek, Şapka Kanunu, Şapka Devrimine muhalefetle itham olunarak İstiklal Mahkemesince idama mahkum ediulmiş ve idam edilmiştir, Cihanşümul Hukuka göre, Kanunlar makabline şamil değildir. Bir çıkmadan önce işlenmiş bir fiil, daha sonra çıkarılan kanunlarla suç addedlip, tecziye edilemez.
25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan bu kanundan sonra, Mustafa Kemal, ilk önce, Kastamonu’ya gitmiş,başına lengeri geçirmiş,” Efendiler. İşte bu Şapka’dır,” dedikten sonra, şapka takmak bütün illerde yaygılaşmıştı. Aslında, Şapka İktisası hakknıdaki Kanuna göre, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Saylavlar ( milletvekilleri) ve her kademedeki me’murlar Şapka takmak mecburiyetindeydiler. Fakat, Tâgûtî idare vesayet rejmi, polis ve jandarma eliyle bütün Halkımıza zulm ederek, Başlarına taktıkları serpuşları zorla çıkartarak şapka takmaya mecbur ediyorlardı.
Şapka İktisası devrimine karşı geldi, bahanesiyle İstikal Mahkemelerince en fazla, idam kararı ve infazı, Konya’da ve Rize’de verilmiş, edilmiştir.1920-1928 yılları arasında,Konya’da, 780 kişi yalnız, Bozkır’dan olmak üzere,6529 kişi idam edilmiştir, Rize’de, Merkepleri Pazara giden köylüler, Şapka Devrimi aleyhindeki miting’e katılacakları ithamıyla soru-sual edilmeden idam edilmişlerdi.Konya’da o tarihlerdeki rejmin en zalimlerinden bir kumandan, İsmet Paşa’ya çektiği bir telgrafında,Konya Halkının ekseriyyeti rejmin aleyhindedir, burada bir İstiklal Mahkemesi kâfî değildir, en az dört İstikilal Mahkemesi ve bir-kaç da Divan-ı Harp kurulması uygun olacaktır,” der. Bunun üzerine, İsmet Paşa Cevabî Telgrafında, “ Bütün bir Konya Bölgesi, irtica’ya müsaid bir bölge olduğundan, irtica için çok önemli bir zemin oluşturmaktadır.Gereken yyapılacaktır,” diye cevap verir...
Konya, Orta Anadolu’nun, yüz ölçümü bakımından, Avrupa’nın pekçok ülkesinden daha büyük, Türkiye’nin en büyük ili,Doğudan Batı’ya Kuzey’den Güneye kesişen yolların merkezindedir. Konya Ovası, Türkiye’mizin ve dünya’nın Tahıl Ambarıdır.
Konya’ya, Cumhuriyet döneminde 1950 yılına kadar devlet eliyle hiçbir yatırım yapılmamıştır; 1950 sonrası,sadece tek şerit gidiş-geliş, toprak Karayolları açılmıştır.Beyşehir Gölünden Konya Ovası’na su taşıyan 100 km.kanal 1908-1911 yılları arasında Osmanlı Döneminde yapılmış olup, Kanal başındaki Regulatör Taşköprü, artık, Beyşehir’in, görülmeye değer Tarihî değerleri arasına girmiştir.Konya Memleket Hastahanesi, halen, Konya Devlet Eğitim ve Araştırma Hastahanesi, Konya Demiryolu hattı,Konya Tren Garı, Konya’ya, Ulu Hâkân Sultan 2. Abdülhamid Han Hazret’ lerinin hediyesidir.Konya’ya bir Sivil Hava Limanı yapılmamıştır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine aid, Ana Jet Üstü Pistlerinden birisi tahsis edilmiş, derme-çatma binalarla, Askerî Hava Meydanı, Sivil uçuşlara açılmıştır. Konyalı, müteşebbis Pancar Ekicilerinin Kurduğu, içerisinde, İlkokulu, Ortaokulu ve Lisesi, Ana Okulu, Kreşi,Camii ve hertürlü Sosyal Te’sisleri bulunan Türkiye’nin en büyük Şeker Fabrikasına, Türkiye Şeker Şirketi kurulduğunda, Devlet, bilâbedel, el koymuş, yıllarca, Pancar çiftçisine tatmin edici bir ücret vermediği halde, zarar etmiş, nihayet Özelleştirnme İdaresinini ihalesinden Pankobirlik, Konyalı, Pancar ekicileri kendi mallarını yeni bir bedel ödeyerek geri almışlardı .Anadolu’daki pekçok küçük illere bir masa, iki sandalye ile, Üniversiteler kurulduğunda, Konya’da Ünivöersite yoktu. İstanbul’da kalabalık Konyalı nüfusa sahip olmamıza rağmen dağınık bir vaz’iyyette birtürlü organize olamayan bizler,Konyalı İlim İnsanları, Konyalı İş insanları, Konyalı, yazar ve çizerleri, Bu satırların muharririnin İmtiyaz Sahipliğini yaptığı, devrinin en mü’essir gazete’lerinden Bâb-ı âlî Gazetesi ve refiklerimiz, Bizimanadolu, Ortadoğu,Yeni Asya ve Türkiye Gazete’lerinin başlattığımız bir kampanya ile organize olduk. Anadolu’da yeni kurulan üniversitelerde, Kasaba avaukatlarını, Pratizyen hekimlerin, Araştırma Görevli’lerinin ders verdiği alaylı bir şekilde anlatılırken,Konya’da Kurulacak Selçuk Üniversitesine, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden, başta Merhum, Prf.Dr. Mustafa Kafalı, Prf.Dr. Necmeddin Hacıeminoğlu olmak üzere, 10 Profesör, gönüllü olarak vazife yapacaklarını, Ankara’da bulunan Üniversmitelerden de bilhassa, Konyalı, öğretim üyeleri, Profesör ve Doçent’ler yine gönüllü olarak vazife yapacaklarını beyan etmeleri üzerine, Devletin herhangi bir katkısı olmadan Seyçuk Üniversitemiz, kurulmuş,Kuruluşta Rektörlük binası olarak, Abdülhamid’in açztığı, yaptırdığı Tarihî Konya Lisesi tercih edilmişti.Konyalı İşq insanların katkılarıyla açılan, Meram Göğüs Hastalıkları Hastahanesi de Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak hizmet vermişti. Halen Necmeddin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak hizmet vermeye devam ediyor.Merhum Erbakan’ın Konya için plânladığı, başta Motor Sanayi’i olmak üzere, büyük yatırımlar hep akim kalmıştı.
Tek Parti Mütegallibe, İttihad ve Terakkî bakiyesi, C.H.P., devrinde, Milletimizin yararına hiçbir yatırım yapılmamıştır. Fakir fukara’dan toplanan vergilerle bütün il ve ilçelerde, devasa, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü Heykelleri dikilmiştir. Heykeller, Ankara’da ve diğer büyük şehirlerde, hep, şehirlerin merkezlerinde dikilmiştir.Ne varki, Konya’da dikilen heykel, Şehr’in dış Mahallesinde, sıtını, Şehir Merkezi’ne, Hazreti Mevlanâ ’ya vermiş, Şehre ve Hazreti Mevlâna’ya küsmüş, Meram Dağlarına bakar bir vaz’iyyette, dikmişlerdir.
Ama, artık Konya, Sadece kendi dinamikleriyle, Sanayi’i’de, Ticaerette, Şehircilikte, ayağa kalkmış, Silah Sanaayii’nde dünya Markası olmuş,Ziraaî Makina ve edevatta dünya birincisi, Savunma Sanayii’nin de Merkezi durumuna gelmiştir.