EHL-İ TAKVÂ TİMSALİ, VAKIF İNSANLAR!...
Yıl, 1963, İstanbul, Zeytinburnu, Yeşiltepe Mahallesi, Taşcamiii Kur’ân Kursu...
Zeytinburnu, 1950’li yılların başından i’tibaren, Sanâyî’leşmeye başlayan İstanbul’da Sanâyî’ kuruluşlarının etrafında ekserisi vakıflara, Orman İdaresine aid, geniş arazî’lerde, Gecekondulaşma ile oluşmuş, Gaziosmanpaşa, Taşlıtarla, Ortabayır gibi, Sultan Bayezid Vakfına aid, Marmara Denizi’inden Topkapı arkalarına, Kazlıçeşme’den Çırpıcı Deresine kadar, geniş bir arazî üzerine oluşmuş, bir Gecekondu şehridir. Daha sonra, Gecekondular arasında, kesif bir ağaçlandırma ve yeşillendirme yapıldığı için, Yeşiltepe Mahallesi adı verilen, yerde, - aslında, burası tepe filan değil de etrafına göre biraz yüksek.-Merhume, Zahide Hanım, geniş bir arsa çevirmiş, bir köşesine, kendisi için biriketten tek oda bir Gecekondu yaptırmış, Arsa’nın diğer bölümüne, civardaki müslümanların yardımıyla Taşcammi ve Biriketten iki odalı, tek katlı, Taşcamii Kur’ân Kursu yaptırılmıştı. Taşcamii Kur’ân Kursu,İstanbul’da, Merhum, Mehmed Yılmaz ve oğullarının, Çatalca, Tepecik Köyü Kur’ân Kursu, Merhum, Hafız Hüseyin Kaplan’ın öncülüğünde yaptırılan, Büyükpiyalepaşa Kur’ân Kursu, Şile Üvezli’de, Şile- Dereköylü’lerinin yaptırdığı, Üvezli Köyü Kur’ân Kurs’undan sonra yaptırılan dördüncü Kur’ân Kursu idi. Teferruatını daha önceki yazılarımda anlatmıştım, Hazreti Üstaz’ımız, 1957 yılında bir sabah namazı vakti, seher vaktinde ziyaret etmiş, du’â buyurmuş, buradaki arsayı çeviren, Taşcamii’nin, Taşcamii Kur’ân Kurs’unun inşa edilmesine sebeb olan, Zahide Hanım’a, “ Zahide Hanım, siz, hep bize gelmeyi istediniz, ama, bak, biz, size geldik .” diye iltifatta bulunmuştu.- Zahide Hanım, Mustafa Özaltın Hoca’ya ve diğer alakalılara, ısrarla ne olur, beni Hazreti Üstaz’a götürün,” diye yalvarmıştı.-
Türkiye’de bir ilk olarak, Taşcamii Kur’ân Kursu Binası Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Zeytinburnu’nda kuruldu.Hazreti Üstaz’ımızın ilk talebesinden ve İlk Fahrî Kur’ân Kursu, muallim’lerinden,- kendisi, Üsküdar, Bulgurlu Köyü, Bayrampaşa Camii, Kadrolu imamı ve Fahrî Kur’ân Kursu muallimi idi. Askerlik dönüşü, Zeytinburnu, İstasyon Cammi olarak bilinen, Emine İnanç Vakfı Camii imamı olarak ta’yin edildi. 19.10.1959 tarihinde de Bakırköyü Müftülüğüne ta’yin edildi.Mustafa Özaltın Hoca, bir taraftan Bakırköyü Müftülüğünü deruhte ederken, diğer taraftan, Diyanete bağlı olmayıp, Husûsî Vakıf statüsünde olduğu için, Zeytinburnu,Emine İnanç Vakfı Camii’nde imamlık vazifesine devam ediyordu.Cum’a günü hariç hergün İkindi namazından sonra, Taşcamii Kur’ân Kursun’da Tekâmül talebesine, Fıkıh Dersi, “ Dürer,” okutuyordu. Dernek, Hazreti Üstaz’ımızın telkinleriyle, Mustafa Özaltın Hoca tarafından organize edilmişti.Kur’an Kursu Binası Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nin ilk Başkanı,Matbaa’cı, Merhum, Asaf Kıncal idi.Bir sonraki, Fotugraf Stüdyosu Sahibi, Merhum, Mehmed Yıldırım, diğer aza’lar, Hacı Ali Hayıroğlu, Musa Hayıroğlu, Mehmed Arabul, Ali Akbal, Muhasib, Adnan Paksoy, Veznedar, aslında Dernek İdare Hey’eti’nın en faal azası, Kayseri’li, Denizyollarından emekli, Hacı, Mehmed Orhon idi.Mehmed Amca, olarak bilinen, Merhum,Mehmed Orhon,” Vakıf İ nsan,” sıfatıyla, hakkiyle muttasıf bir zat idi.
Mehmed Amca, Mehmed Orhon, Derneğin, Kursun, Veznedarı, Kasadarı ve Vekilharcı idi.Yardımlar tek elde toplanır,Yandım’da bulunmak isteyenlere, sorulurdu; Aidat mı, Zekât mı, Sadaka-ı Fıtır mı, nafile sadaka ve teberru’ mu? Yardım makbuz’larına bu şerh’ler konulur, o devirde, Zeytinburnu’nda tek bir banka vardı, Demirbank, Müdürü, Meşhur Prf. Dr., adına üniversite kurulan Merhum, Sabahaddin Zaim’in kardeşi Burhaneddin Zaim idi.Mehmed Amca, Dernek adına bu banka’da, ayrı ayrı, zekat, Sadaka-ie Fıtr, ve teberru’ hesapları açardı.Zekât’lar, asla inşaat’da kullanılmaz, yalnız, fakir talebe’ye verilir,Sadaka-i Fıtr, mutfakta, yeme içme’de, Aidat ve teberru’lar inşaat ve genel makmsatlarda harcanırdı.Mehmed Amca, kendisine emanet edilen parayı, kurs ve talebe için harcarken öylesine titiz davranırdı,ki görenler, duyanlar, “ Eh, Mehmed Amca bu kadar da olmaz,” derdiler.O devirde, Sebze-meyve Hali, Kuru Gıda Sitesi Eminönü’nde, Küçükpazar’da, Galata Köprüsü ile Unkapanı Köprüsü arasında bulunuyordu.Mehmed Amca, Zeytinburnu ile Küçükpazar arası takribî, 9 km. mesafededir, Banliyö Tren ücreti, birinci mevki’ 75 kuruş, ikinci mevki’ 50 kuruş idi. Gidiş-dönüş, 1.50 kuruş veya 100 idi, Bu para ile bir-kaç kg. Daha gazla gıda maddesi alabilirim,” diye trenle gitmez, Zeytinburnu’ndan, Küçükpazar’a kadar 9 km. yürüyerek giderdi. ( Sağlığımız için de çok iyi geliyor,) derdi.
Hal’de, Kabz-ımallar’dan, Kuru Gıda Sitesinde , Bakliyat mübâya’a ederdi. Tavrıylya, konuşmalarıyla Esnaf ve Ticaret erbabı arasında öylesine bir i’timad telkin etmişti ki,BİR Çuval nohut-fasulye aldığı esnaf kendisine bir çuvl da hibe ederdi.Mübaya’a ettiği gıda maddelerini bir yerde toplar, hemen bir nakliye aracı tutup Zeytinburnu’na getirmezdi.Nakliye ücreti ödememek için, akşama kadar beklerdi. Oğlu, Merhum, Ali Orhon, kamyonetiyle geç vakitlere kadar, Hal’den manavalara sebze-meyve taşırdı. İşini bitirip eviune dönerken de, Kurs için alınan erzakı bilaücret, Zeytinburnu’na, Kurs’a taşırdı. O devirde, Hoca’lar, ders’lerin, talebe’nin ahlâk ve ma’niviyyatı’nın yükseltilmesi dışında başka hiçbir şeyle meşgul olmazlardı. Aidat, teberru’ barınma, ısınma,soğutma ve gıda te’minini tamamen dernek mensupları ifa ederlerdi.Hoca’lar, Kurs binasında en küçük bir ta’dilat,ya da perde-mefruşat talep ederlerse, Dernek mensupları. “ Hocam, şu an için, hatta, bu yıl için bütcemiz bu talebinizi karşılamaya müsaid değil, Ramazan ayından sonra, müsaid olursa düşünürüz,” derlerdi.Zâten, devrin Büyüğü, Merhum Beyağabey, Kemal Kacar’ın kat’î ta’limatları vardı.” Geler- gider, Yurt’ların, Kurs’ların malî işlerine kesinlikle hoca’lar müdahil olmayacaklar, onlar sadece, tedrisat ve talebe’nin ahlâkî ve ma’nevî durumlarıyla meşgul olacaklar, malî işler tamamen, dernek mensupları taraf ından yürütülecektir.”
Aradan geçen 61 yıldan sonra, Zeytinburnu, Taşcamii Kur’ân Kursundan, hoca’larından, dernek İdarecilerinden bahsetmemin sebebi, Millet’den kopmamamızın, Kabuğumuza çekilip büzülmamamizin ne kadar hayatî olduğunu, Günümüz hoca’larına, sembolik de olsalar, günümüz dernek mensuplarına hatırlatmaktır, Kabuğunuza, çekilmez, Milletle bütünleşirseniz, ne talebe sıkıntısı çekip, pahalı promasyonlarla talebe armaya çıkarsınız, ne de “Lezzet günleri,” tertip edip pdğça-börek satarak, Kurs’ların- Yurt’ların ihtiyaçlarını karşılamaya çabalarsınız...