ZEYREK YOKUŞU’NUN BUGÜNKÜ HALİ!...
Zeyrek Yokuşundaki, Pîrî, Mehmed Paşa Cami’i’in, Hazire’sinin,Fatih Belediyesi Sosyal Te’sis’lerinin istinad ettiği uzunca devasa duvar, İ.B.B. Miras bölümü tarafından restore edilmektedir. İtfaiye Caddesinin başlangıcındaki, sağ tarafta bulunan Hamal Taşı, Fatih Belediyesi tarafından aslına uygun olarak restore edilmiştir. Cadde’nin sol tarafında bulunan asırlara direnen, Tarihî Çeşme de, yine Fatih Belediyesi tarafından aslına uygun restore edilmiştir. Zeyrek Cami’i’nin önündeki sed üzerindeki, Pîrî, Mehmed Paşa Cami’i’ ve Haziresi arasıyla, Zenbilli Ali Cemâlî Efendi Mektebi ve Kabr-i Şerif’leri arasındaki vakıf eserler her nasılsa, küçük parseller halinde husûsî, mülkiyete geçirilmiştir. Zenbilli Ali Cemâlî Efendi’nin penceresinden, meşhur Zenbilini sarkıttığı, konağı’nın yerlerinde bugün yeller esiyor. Yine her ne şekilde ve nasılsa Konağın arsası, bir Husûsî vakf’ın mülkiyetine geçirilmiştir...
İlahiyat ( Kelâm) Doktoru, Dr. Şaban Öztürk Bey Kardeşim, Salabeti Diniye Sahibi, Gayyûr bir Kardeşimizdir.Uzuin yıllar, Medrese’lerimizde, müderrislik ve idarecilik yapmıştır. Bu hizmet’lerini, tek başına te’sis ettiği, “ Vakfulilmi Ve’l- Hikmeti= İlim ve Hikmet Vakfı,” ile taclandırmıştır. Binbir zoluklarla ve ikna’ edebildiği hayırseverlerin de katkılarıyla, Zeyrek Yokuşunda, Zenbilli, Ali Cemâlî Efendi’nin Mektebi ve Kabr-i Şerif’inin çok yakınında, takribî, 30 metre yukarısında. Takribî, 50 M2, üç katlı, Bina’yı Tapu senediyle, İlim ve Hikmet Vakfı’na mal’etmiştir.Şirin mi şirin, bu Bina, kaloriferli, Doğalgaz ile ısıtılan,küçük bir mutfağı, duş kabini olan, sade, ama, tertibli döşenmiş, mükemmel bir yer. Şimdilik, burada, İstanbul’un sıfır noktasına, Ricâl-i Ma’neviyye’nin meskeni, bu ma’neviyyet ve uhreviyyet vadisinde, haftanın Çarşamba günlerinde, gönül dost’larımız, Kardeşlerimizle buluşuyor, Yolumuz, Zikr-i Hafî, Tarîkat-İ Nakşibendiyye-i aliyye’nin, temel düsturlarından, esâsâtından olan Hatm-i Hacegân-ı Nakşiye’yi yapıyor, Hafta içinde Kardeşlerimiz tarafından müştereken okunan Kur’ân-ı Kerim hatimlerinin du’a’sını yapıyoruz. Yolumuzda, tekâmül’ün en ehemmiyetli unsur ve sebeblerinden birisi de, “ Sohbettir,” Ashab-ı Güzîn, Silsile-i Zeheb- Silsile-i Saâ’daât üzerine, Yolumuzun yol Haritasını teşkel eden, İmam-ı Rabbânî, Müceddid-i Elf-i Sânî, Ahmed-ü Faruk, es- Sirhindî(K.S.) Efendi Hazret’lerinin, Mektubat-ı Kudsiyyesi üzerine, sohbetler yapıyoruz.
Ayrıca, Hazreti Üstazımızın, İrşad, İhda, İhya ve tecdid vazifesi’nin yanıda, Silsile-i Saâ’dât arasında sadece bu devre ve Hazreti Üstazımıza tahmil buyrulan, “ Tedris,” hizmeti ve vazifesi, günümüzde ihmal edildiği, layıkıyla yerine getirilemediği için, Hazreti Üstazımızın Aziz Ruhunu ta’ziz için teberrüken, Usûl-ü Fıkıh’tan,Mola Hüsrev Hazret’lerinin te’lifi, Mirkâtü’-l- Vüsûl, ders’lerine devam ediyoruz.
Pek Muhterem Kardeşimiz, Dr. Şaban Öztürk Bey Kardeşimiz, Vakıf Binasını civarındaki ba’zı küçük parselleri de satın almak ve burasını, Zenbilli Ali Cemâlî Efendi’nin Mektebi’ninz de dahil olduğu, bünyesinde, Sıbyan Mektebi, Kütüphane, misafirhane, Medrese talebesi’nin barınacğı yurt, Usûl-ü Fıkıh, Tefsir,Usûl-ü Hadis ve hadis ilimlerinin tedris ve tahsil edildiği, Yüksek Mertebe Medrese’nin de içinde bulunduğu, bir Külliye haline getirmek istiyor.İşi kolay değil, ancak, ihlas ve samimiyyetle azm edip, Allah’a tevekkül edildiğinde, Rabbimizin her şeyi asân edeceğine, kolaylaştıracağına imanımız tamdır.Rabbimden niyazım, Aziz Kardeşimizin muvaffakıyyetiyle, oluşacak Külliye’nin, “ İlim ve Hikmet Vakfı, Zembilli Ali Cemâlî Efendi Külliyesi,” hayırlı olsun...
Zenbilli, Ali Cemâlî Efendi Hazret’leri, Fatih Devrine yetişmiş, Molla Hüsrev Hazretlerinin rahle-i Tedrisinde bulunmuş, Molla Fenarî VE Molla Gürânî’nin MUASIRI, Bayezid-i Velî, Yavuiz Sultan Selim ve Kânûnî, oönemlerinin, kadısı, müftüsü, müderrisi ve Müftîy-i Benâm ve Şeyhulislâmı...
Kendisine, “ Zenbilli,” lakab ve unvanı’nın verilme sebebi, Ali Cemâlî Efendi’nin Konağı, Zeyrek Yokuşunda epeyce yüksek bir sed üerindedir. Dünyevî ve dînî bir müşkili için, kendisinden fetva isteyenler, Akabe geçidi gibi dik, Zeyrek Yokuşunu çıkıp Konağın kapısına kadar geldiklerinde, yorgun-argın, bir de Konağın merdibanlarına tırmanmasınlar, diye Konağın penceresinden iple aşağıya bir zenbil sarkıtır, fetva isteyenler, ma’rûzatını havî bir kağıt parçasını zenbil’e koyarlardı.Zenbil, yukarı çekilir, fetva cevaplandırılır, aynı usul ile zenbile konulur, aşağıya sarkıtılır, fetva soran cevabını alır, giderdi. İşte, bu sebeble, Ali Cemâlî Efendi’nin lakabı ve unvanı “ Zenbilli, Ali Cemâlî,” olmuştur.
Şu zarafete, letâfete ve nezâkete bakarmısınız,” Et-Ta’zîmü li’emr’illâh, Ve’ş- Şefkatü alâ halkı’llâh,” işte budur. Salâbetiyle, meşhûr Pâdişah’ların bile kendisinden çekindiği, Şeyhulislâm’ın halkına karşı gösterdiği şefkat, merhamet ve kıymet.
Çarşamba günleri Vakfımıza doğru azimet ettiğimizde, ulaşım vasıtalarından, Unkapanı Köprüsü İstikametinde, Vefa otobüs durağında indiğimizde, altgeçit, iniş ve çıkış merdibanları takribî 150 basamak, Vakfımıza doğru, dik tam Akabe yokuşu, Vakfımıza ulaştığımızda, nefes nefese kalıyoruz, fakat, Zenbilli Ali Cemâlî Efendi Hazretleri gibi, bize Zenbil uzatacak birisi yok!...
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak...