ŞEYHULİSLÂM ZENBİLİ ALİ CEMÂLÎ EFENDİ!...
Zeyrek Yokuşu, ma’nevî ve uhrevî Vâdî’nin Büyük Sâkin’i, Şeyhulislâm, Zenbilli, Ali Cemâlî Efendi( 1445-1525) Fahreddin er- Râzî’nin soyundan gelen, Cemâleddin-i Aksrayâyî’nin torunu, Ahmed Çelebi’nin oğludur.Cemâleddin-i Atsarâyî’nin neslindin geldiği için, muasırı diğer devlet ve ilim adamları gibi, Cemâlî nisbetiyle anılır. Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, ilk tahsilin Pîrî Mehmed Paşa’nın annesi tarafından dedesi olan Lârende’li, Mevlânâ Hamza’dan aldı.Ardından İstanbul’a gidip, Molla Hüsrev Hazret’lerinin derslerine devam etti. Molla Hüsrev Müftîy-i Benâm olarak ta’yin edilince Bursa’ya giderek burada Sultâniye müderrisi olan Mevlânâ Hüsâmzâde Mustafa Efendi’den ders okumaya başladı. Tahsili tamamlayınca Hüsâmzâde onu kendisine, muîd edindi ve kızıyla evlendirdi. Fatih Sultan Muhammed Han’ın saltanaı sırasında Edirne’de Mecîdiye Ali Bey Miedresesi, Hoca Sadeddin’e göre Taşlık Medresesi müderrisliği’ne getirildi. Ayrıca, Pâdişah tarafından kendisine 5000 akçe ile birlikte elbiseleri gönderildi. Karamânî Mehmed Paşa vezîriâzam oluncu siyâsî rakibi Sinan Paşa ile Zembilli Ali Cemâlî Efendi arasındaki yakın münasebetten dolayı onu önce, Beylerbeyi Medresesine, ardından Sirâciye medresesine sürdü. Bunun üzerine vazifesinden istifa eden Ali Cemâlî Halvetiye şeyhi Mes’ud Edirnevî’nin hizmetine girdi. Daha sonra İstanbul’a taşındı ve burada Sinan Paşa’nın yanısıra dönemin pekçok münevver’inin bağlandığı Konyalı Şeyh, İbnü’l-Vefa Muslihiddin Mustafa’nın tekkesine devam edip onunla sık sık görüştü. Fatih Sultan Muhammed Han’ın vefatı ve Sadrıazam, Karamânî Mehmed Paşa’nın Yeniçeriler tarafından katlinin ardından tahta çıkan 2. Bayezid döneminde yeniden müderrsliğe geçti Mecdî’ye göre, 2. Bayezid bir gece rü’ysında Ali Cemâlî’yi görmüş onuna görüşüp konuşmak istemiş, Ali CemâlÎ Efendi,” Selâtîn ile mülakat ebgaz-ı Mübah’tır,” diyerek kbul etmemiş, ancak Pâdişah yine de ona Bursa Hudâvendigâr( Kaplıca) müderrisliğini vermiştir.
Ali Cemâlî Efendi, Edirne, Bursa,Amasya ve İstanbul’da muhtelif medreselerde müderrislik, bu illerde müftülük lerde bulunduktan sonra, 2. Bayezid’in son günlerinde, artık, Şeyhulislâmlığa dönüştrülen, İstanbul Müftülüğüne, dolaysiyle, Şeyhulislâmlığa ta’yin edildi.
2. Bayezid’in ardından tahta çıkan Yavuz Sultan Selim Han da Zenbilli Ali Efendi’yi Saltanatı müddetince müftülük vazifesinde bıraktı. Kanûnî Sultan Süleyman Han döneminde de vefatına kadar,(1525) müftülük vazifesini deruhte etti. Kânûnî zamanında Rodos Adasının fehinde bulundu ve Cmi’ye tahvil edilen Saint Jean Katedralinde ilk Cum’a namazını kıldırdı.( 1523) Artık, iş göremeyecek kadar hasta olunca Kânûnî Sultan Süleyman kendisine bir naib ta’yin etmesini istedi, o da, Şeyh Bahâeddinzâde Muhyiddin Mehmed’i nâib ta’yin etti. Bu durum ölümüne kadar devam etti. Böylece, müftülük müddeti yirmi dört yıla ulaştı.Şaban,( 932- Mayıs- Haziran( 1526’ dan bir müddet evvel vefat ettiği rivayet edilir.
Kaynaklara göre, Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, fıkıh, usûl,, edebiyat, Lugat nahiv, tefsir ve hadis sahalarında otorite sahibiydi. Vakur bir ilim adamıydı, Uzun bir müddet Devlet-i aliyye’nin Müftî-yi Benâm ı olarak bulunmuş olmasına rağmen son gününe kadar tevazu’u elden bırakmamıştır.
Zenbilli Ali Cemâli Efendi, İlmî ve şer’î mes’elelerde asla ta’viz vermezdi. Hatta çok sert mi’zaclı, Yavuz Sultan Selim Han’a bile karşı çıktığı kaynaklarda anlatılır. Vazifelilere hukûkî kurallar çerçevesinde cezaverilebileceğini, Pâdişah’ın emriyle katledilemeyeceklerini, idam’ların mahkeme kararlarından sonra müftünün fetvasıyla mümkün olabileceğini çekinmeden Pâdişah’a söylediği ve bir takım şahsî uygulamalarının önüne geçtiği Pâdişah’ın yetkisinin sınırlarını da belirlediği iddia olunur. Rivayete göre bir def’asında Yavuz Sultan Selim’e” “Ahkâm-ı Şer’iyye’ye muğâyir” infazda bulunacak olursa hall’ine fetva vereceğini açıkca söylemişti. Pâdişah Yönetimle ilgili vereceği kararlara karışmamasını sert bir dil ile bildirince, Zenbilli Ali Efendi, izin almadan hiddetle Pâdişah’ın yanından ayrılmıştı. Bu davranışın yanlışlığını daha sonra anlayan, Yavuz Sultan Selim Han, ona iltifatta bulunmuş Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerini vermeyi teklif etmişti. Zenbilli Ali Efendi ile Yavuz Selim Han haklarında anlatılan bu tür rivaletler aslında yeni bir resmî Kurum halinde s teşekkül etmekte olan Şeyhulislâmlık makamının önemini vurgulamaya yönelik ihtimalı çok yüksektir. Nitekim, İstanbul Müftülüğü Makamının dinî kontrolü te’min edebilecek biçimde vezîriâzamlık makamı gibi bir şekle bürünmesinin ilk önemli adımları onun vazifezi sırasında atılmıştır.
Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, bir ilim adamı olmasına rağmen, hayırseverliğgi ile tanınımış nice vakıf eserler bırakmıştı. İstanbul’un muhtelif yerlerinde cami, mescid ve mektep inşa ettirmiştir. Bunlardan Alaca Mescid Galata da Tersane Caddesindeyken, 1957’de Azapkapı Caddesi açılırken, yıktırılmıştır. Müftü Ali ( Ali Zenbili) Efendi Cami’i, Küçükmustafapaşa semtindedir. Mescid olarak yaptırılmıştır.(1525-1526)’ da cami haline getirilmiştir. Tek kubbeli kare plânlı Ali Cemâlî Efendi mektebi Zeyrek yokuşunda( 1523-1525) yılları arasında inşa ettirilmiştir. 1960’da ortadan kaldırılan Müftü Hamamı,, Fatih Kadı Çeşmesinde Müftü Ali Cemâlî yakınında bulunuyordu. Bu hamamın geliri yukarıda sözü edilen cami, mescid ve mektebe vakf’edilmişti. Zenbilli Ali Efendi’nin oğullarından Muhyiddin Mehmed Şah Efendi( Mola Çelebi) Tarih-i Âl-i Osman’ın, Ruhî Çelebi bir başka TEVÂHİR-İ ÂL-İ Osman’ın müellifidir. Fuday-i Çelebi ise muhtelif manzum ve mensur eserleri olan bir âlimdir. Cemâleddin Mehmed( Cemal Çelebi) kadılık ve valiliklerde bulunmuş, kızı Sitti Şah Hatun, İstanbul’da mescid ve medrese yaptırmıştır.