YORUMCU’LARA  CEVAPLAR  VE  MUTALA’LAR!... ( 8 / 01)

ASR’I’NIN SİYASETİNİ  İYİ BİLMEYEN, NE DİNİNE, NE MİLLETİNE VE NE DE CAMİASI’NA HİZMET EDER!...

Yakın Türk Siyâsî  Hayatında, Merhum Büyüğümüz, Beyaüğabeyimiz, Kemal Kacar, 1965-1969- 1969-1974 dönemlerinde, iki dönem Kütahya’dan, 1977-12 Eylül 1980 döneminde de bir dönem, devrin Adalet Partisi listesinden Milletvekili seçilerek siyasat yapmıştı.İhvanımızdan Merhum, Şerafeddin Paker, bir dönem Bursa’dan , Milletvekili olarak, bir dönem de Antalya’dan Senatör olarak, Adalet Pertisi listelerinden seçilmiş, siyaset yapmıştır. İhvanımızdan,Merhum, Hilmi Türkmen, bir dönem Adalet Pertisi Listelerinden İçel Milletvekili olarak, bir dönem de Demokratik Parti’nin Samsun Listesinden Milletvekili olarak seçiylmiş, siyaset yapmıştır. İhvanımızdan, Merhum, Ali Ak, 1977-12 Eylül 1980 döneminde, İçel Milletvekili olarak Adalet Partisi listesinden seçilmiş, siyaset yapmıştır.Halen, hayatta olan, Rabbim, kendisine sıhhat ve afiyet içerisinde uzun ömürler ihsan eylesin, Hüsnü Yılmaz, 1977 12 Eylül 1980 döneminde, Adalet Partisi Listelerinden Balıkesir Milletvekilie olarak seçilmiş ve siyaset yapmıştır.  Antalya ve Alanya’lı’ların iftiharla yad ettikleri ve Alanya’nın en işlek Caddelerinden birisine adınhı verdikleri, Merhum, Emekli Albay, Haüsan Akçelioğlu, iki dönem Antalya Milletvekili olarak siyasette bulundu.

Biz’ler,Sahibi olduğumuz, Gazete’ler’de, İmtiyaz sahibi,Müessese Müdürü, Umûmî Neşriyat Müdürü,(Genel Yayın Müdürü) olarak müşterek mes’ûliyyet taşıdığımız yıllarda, Merhum, Hoca’mız, Mehmed Arıkan,Bendeniz ve Mustafa Cerit Kardeşim, hep siyasetin göbeğindeydik.

Gazete’lerimizin Ankara Bürosu, Ankara’nın Merkezinde, Bakanlıklara,T.B.M.M.’sine yakın Meşrutiyet Caddesiyle, Atatürk Bulvarı’nın köşe noktasındaydı. Büro Şefi’miz, Ankara’nın ve T.B.M.M.’ si’nin Acar Muhabirlerinden, Kenan Kurt Bey idi. Zaman zaman, Ankara’ya gittiğimizde, organize eder, Adalet Partisi’nin iktidar olduğu yılarda, Demirel Hükûmet’lerinde     en uzun müddetle vazife alan, Bakanlardan, devrin, Ulaştırma Bakanı, Nahid Menteşe, Millî Eğitim Bakanı, Ali Nailî  Erdem     ve Orhan Eren gibi  siyâsî’ler, sık sık Büromuzu ziyaret ederler, doğrudan dünya siyasetini ve Memleketimiz mes’ele’lerini  ariz-amik tahlil ederdik.Siyasî Parti’lerin temsilcileri İstanbul’a geldiklerinde, Gazete’miz Merkezini ziyaret eder, görüş tedasinde bulunurduk...

Yalnız Bakanlar, İktidar partileri   temsilcileri ve Milletvekilleriyle değil, muhalefet temsilcileri ve Milletvekilleriyle de görüşür, siyasî değerlendirmelerde bulunurduk.

Ankara’a her gittiğimizde, devrin Başbakanı, Merhum Süleyman Demirel bir şekilde bizim Ankara’da olduğumuzdan haberdar olur, Özeal Kalemi vasıtasıyla sık sık, Gazete’miz Bürosunu arar, “ Kendileriyle mutlaka görüşmem gerekiyor,lütfen İstanbul’a dönmesinler, ben kendilerini aldıracağım,” diye not bırakıyordu.Merak ederdim,tarafımızdan herhangi bir görüşme talebi gelmediği halde, bunca işine rağmen, gece yarısı  bile  olsa, bize  vakit  ayırmasına  bir  ma’na  veremiyordum.

Ankara’nın ve de T.B.M.M.’ si’nin Acar ve tecrübeli Muhabiri, Ankara Büromuzun Şefi, Kenan Kurt Bey, Biz ne zaman Ankara’ya gelmişsek, Başbakan’ın Kalem-i Mahsusunu,(Özel Kalemini) arıyor) bizim görüşme talebimizi,( olmayan, haberdar olmadığımız görüşme talebini) iletiyor, Başbakan da günboyu kesif  çalışma ve görüşme trafiğine rağmen, bizleri kırmamak için, saat başı arıyor-aratıyor,   ancak, gece yarısından sonra,Güniz Sokağındaki evinde kabul ediyordu. Güniz Sokağındaki bu gece kabullerinde, resmiyyetten uzak, çok samimî, sıcak davranılıyor, adete aile için sohbet tarzında geçiyordu.Zaman zaman Hanımefendisi, Nazmiye Hanğım da, yukarı salondan aşağı salona iniyor,  “Süleyman Bey, Sen takviyeler alarak az uykuya alışkınsın!Bırak da çocuklar otellerinde istirahata çekilsinler,” diyordu. Bu sohbetler o kadar resmiyyetten uzaktı ki,Merhum Başbakan bizi rahat kıoyafetleriyle, terlikle hatta yalınayak karşıladığı olurdu.

Bir gece yarısı kabulünde,Hafızam beni yanıltmıyorsa, 26 Şubat 1980 günüydü. Her zamanki gibi, kapıda, güler yüzle neredeyse 32 dişi sayılacak kadar bir tebessümle karşıladı. “ Çocuklar! Kusura bakmayın sizleri çok beklettim. Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Ordu Komutanlarıyla 7 saatten fazla toplantıdaydık. Bakan arkadaşlarım, alakalı kurum ve kuruluşların salahiyyetli’leri bilgi,belge kroki ve fotugraflarla  sol hareketlerin  devlete karşı hareketlerini drtaya koydular, fakat topllantıdan ayrılırken, Genelkurmay Başkanı,”Sayın Başbakanım, asıl tehlike sağdandır,” Bunlara ne anlatırsanız anlatınız, “Nato Kafa, Nato Mermer,”  Bu konuşma, 12 Eylül 1980 Hükûmet Darbe’sinden altı ay,on üç gün önce yapılmıştı. Demek ki, Ciheti Askeriyye çoktan ihtilale karar vermişti, uzatmaları oynuyordular, Hükûmet tarafından önlerine konulan Memleketin gerçeklerine hiç bakmıyorlar, bildiklerini okuyorlardı.

Güniz Sokağındaki bir başka gece kabulünde, sohbet esnasında,” Akkoca Hocam! Hangi meâ veya tesiri tavsiye edersiniz? “ dedi.Oysa,resmî  mülakatta ve daha önceki Güniz Sokağı kabullerinde bendenize, hep, “ Sayın Akkoca,” Mehmed Arıkan Hocama da, “ Sayın Arıkan” diye hitap ederdi.İlk def’a bu gece, “ Akkoca Hocam! “ diye hitap etti.Süleyman Demirel çok zeki, hafızası çok güçlü birisiydi.Daha önceki kabul ve mülakatta, Ankara Bürosu  Şefimiz, Kenan Kurt Bey, bir-kaç def’a Bendenize, 2Akkoca Hocam!” diye hitap etmişti.   

“ Sayın Başbakanım, Günümüzde, en mu’teber Meâl Merhum, Hasan Basri Çantay Hoca’mızın, “Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerim,’idir.Tefsir ise, Merhum Elalı’lı Muhammed Hamdi Yazır’ın, 9 Cild’lik, Diyanet İşleri Reisliği adına hazırladığı, bütün müfessirlerin imamı kabul edilen, İmam-ı Fahruddin-i Râzî’NİN Tefsir-i Kebirini esas alan, ehl-i Sünnet akidesine uygun, hazırlanmış, şu ana kadar aşılamamış Muhteşem,”Hak Dini Kur’ân Dili,” adındaki Tefsirdir. Ayrıca Tefsir’de, diğer bütün meâl hazırlayanların istifade ettikleri  meâl de vardır. Bu tefsirden başka ayrıca bir meâl almanıza da gerek kalmaz,” dedim.”

“ O halde, bu tefsiri nereden te’min edebiliriz, Kemal Bey’e notlarını yazdırın, rica  ediyorum,”dedi. Kemal Bey,Bizlerin,” Karakemal Ağabey,” diye hitap ettiğimiz, Başbakanlık Özel Kalem Müdürüydü.

Kendisine, Müsaade buyurursanız,bu tefsiri bendeniz te’min edeyim,” dedim2Hay hay! Siz te’min ediniz, ama, bedeli her ne ise biz karşılarız,” dedi.

Tefsir, o yıllarda, Merhum, Hamdi Yazır’ın büyük oğlu, Merhum Muhtar Yazır ile Sahaf Halil Eser arasında yapılan bir anlaşma ile, Merhum, Halil Eser tarafından bastırılıp dağıtılıyordu.İstanbul’a avdet edince, Dostum, Merhum, Halil Eser’i aradım, Babşbakan Süleyman Demirel ile aramızdaki muhavareyie anlattım,Merhum Halil Eser Bey,” Başım üstüne,” Kalıplar elimde hazır, birinci hamur nohudî  lüks kağıda basar altın yaldız, lüks deri cild ile mücelled, bir takım,Sayın Başbakanımıza         nacizane bizim hediyemiz olsun,” dedi.

Aynen söylendiği gibi Tefsir hazırlandı, Başbakan’a ulaştırıldı. Sonraki bir başka kabulde   berkenar notlar alınmış, ba’zı ayetlere not düşülmüş, olarak bize göstermişti. Ve şöye bir değerlendirmesi olmuştu.” Harf Devrimin katlettiği-mağdur  ettiği,  ilk  nesil  benim  neslim. Latin  harfleriyle ilköğretime  başlayan  ilk  nesil benim  neslimdi.Bu yaşıma rağmen vaktim olsaydı, İslam Harfleriyle okuma yazmayı öğrenirdim. Tefsir’de berkenar aldığım notları, İslâm Harfleriyle not etmeyi çok isterdim,” demişti.