Geçtiğimiz cumartesi günü, Avrasya Bir Vakfı’nın geleneksel olarak gerçekleştirdiği haftalık konferans öncesinde düzenlenen bir seramoniyle, Genel Başkan Şaban Gülbahar tarafından, Gazetemiz Sahibi Abdullah Akosman'a ve bendenize, birer şükran belgesi verildi ve Paşabahçe'nin Türk cam sanatı koleksiyonundan ilham alarak sınırlı sayıda ürettiği nadide eserlerden armağan edildi. Şükran belgelerinin veriliş gerekçesi şöyleydi: “…Yıllardan beri vakfımız faaliyetlerini okuyucularınıza duyurma konusunda eksik etmediğiniz özverili gayret ve katkılarınız sebebiyle yönetim kurulumuzun 06.12.2010 tarihli kararına istinaden takdir ve şükranlarımızla.” Avrasya Bir vakfı Genelbaşkanı Sayın Şaban Gülbahar'a ve Genel Müdürü Sayın Abdullah Kılıç bey'e, bizi onurlandıran bu iltifatlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Biz, yalnızca, bir gazeteci olarak görevimizi yapmaya çalıştık. Bu onur verici ödülleri de, görevimizi bir nebze de olsa yapabilmiş olmanın bir belgesi olarak kabul ediyoruz. Avrasya Bir Vakfı Genel Başkanı Şaban Gülbahar ve Genel Müdürü Abdullah Kılıç, yaptıkları konuşmalarda, düzenledikleri konferansların, beyin fırtınalarının ve bu etkinliklerde anlatılanların duyurulması konusunda, yayın kuruluşlarının ilgizliğinden yakındılar. Haklıdırlar; aynı görüşteyiz. Avrasya Bir Vakfı gibi ciddi sivil toplum kuruluşlarının her hafta sonu düzenledikleri, konuları özenle seçilmiş konferansları, bu etkinlikleri haber alabilen ve zaman ayırabilen sınırlı sayıda insanımız izleyebilmektedir. Bu konferanslarda konunun uzmanları uzun yıllara dayanan çalışmalarından imbiklenen deneyimlerini ve bilgilerini izleyicilerle paylaşmaktadırlar. Anlatılanrın, bu değerli bilgilerin geniş halk kitlelerine ulaştırılamaması, "hoş bir seda" misali Avrasya Bir Vakfı gibi özveriyle çalışan kuruluşların çatıları altında yankılanıp kalması, kitap okuma alışkanlığı olmayan halkımız açısından gerçekten büyük bir kayıptır. İnsanların düşünce dünyalarını, dolayısıyla yollarını aydınlatabilecek bu çok değerli bilgilerin geniş halk kitlelerine ulaştırılması, herkesten önce yayın kuruluşlarının görevidir. Toplum bilincinin oluşmasında gazetelerin ve diğer yayın kuruluşlarının çok önemli katkıları vardır. Basının, yayın kuruluşlarının saygınlığı da, toplum bilincinin oluşmasına yaptıkları katkılarla orantılıdır. Batı basınını kıskandıran baskı kalitesine sahip gazetelerimiz için, "mazrufu da zarfı kadar değerli" diyebiliyor muyuz? Her biri yarım okka çeken bol sayfalı, bol renkli gazetelerimizin içeriğinin doyurucuğu, ağırlıklarıyla doğru orantılı mıdır? Bu soruların yanıtları "evet" olsaydı, gazetelerimizin tirajları her yıl geri geri gitmezdi. Avrasya Bir Vakfı gibi ciddi kuruluşların her hafta düzenledikleri konferansları, etkinlikleri sınırlı sayıda insanın izleyip yararlanması, amaç açısından yeterli değildir. Bu etkinliklerde anlatılanların çeşitli yayın kuruluşları tarafından kayda alınıp yayınlanması, toplumun aydınlanması, toplum bilinci oluşması açısından son derece önemlidir. Bu tür konferanslar, interektif gazete mutfakları olarak değerlendirilebilir. Çoğunlukla güncel konularda düzenlenen konferansların sonundaki soru-cevap bölümlerinde izleyiciler, kafalarına takılan konularda uzmanlara sorular sorabilmektedirler. Bu diyaloglar, toplumlar için tehdit ya da tehlike oluşturabilecek konuların aydınlığa kavuşturulmasında yol gösterici olabilmektedir. Her gazetemizin ve televizyon kuruluşumuzun bir internet sitesi var. Bu konferansların, beyin fırtınalarının özü, özeti bu internet sitelerine aktarıldığında, sonsuza dek insanlığın hizmetine sunulmuş olurlar. "Avrasya Bir Vakfı'nın da bir internet sitesi var, sözünü ettiğiniz konferanslar orada yayınlanbilir" diye düşünebilisiniz. Evet, ama bu sitedeki bilgilerden, ancak Avrasya Bir'in varlığından haberdar olanlar yararlanabilirler. Diğer şehirdekileri insanların bu siteye, dolayısıyla bu değerli bilgilere ulaşmaları biraz da şansa kalmış olmuyor mu? O nedenle, bu kuruluşların düzenledikleri etkinliklerde verilen değerli bilgilerin özü, özeti ne kadar çok internet sitesinde yayınlanırsa, Google'ın oltasına takılma şansı o kadar fazla olacaktır. Bu bir gazetecilik görevi olduğu kadar, bir dayanışma ve yardımlaşma örneğidir. BEYİN FIRTINALARI, YARIŞMALAR, BURSLAR.. Avrasya Bir Vakfı’nın hizmetleri, hafta sonlarında düzenlenen konferanslarla sınırlı değil. Avrasya Bir Vakfı, yıllar yılı, dünyanın çeşitli ülkelerinden tahsil yapmak üzere Türkiye’ye gelen öğrencilere burs verdi, onlara kol kanat gerdi; ana baba şefkatiyle kucakladı onları.. Bu yetenekli gençler, okullarını bitirip ülkelerine döndüklerinde, her biri önemli görevler üstleneceklerdir. Bütün kalbimizle inanıyoruz ki, bu gençler, Genel Başkan Şaban Gülbahar’ın ve Genel Müdür Abdullah Kılıç’ın ve diğer vakıf yöneticilerinin kendilerine gösterdikleri yakınlığı ömürleri boyunca Buna yürekten inanıyoruz. Inanıyoruz, çünkü, bugençlerin her yıl sonunda unutmayacaklardır. Hayatlarınınn en güzel günlerini bu ülkede geçiren, tahsillerini bu ülkede tamamlayan bu gençler, yarınlarda Türkiye’nin gönüllü elçileri olacaklardır. Avrasya Bir Vakfı’nın Türk Ocakları’yla ortaklaşa düzenledikleri bilgi yarışmalarında, Türk tarihi ve Türk kültürü konusunda ne kadar donanımlı olduklarını defalarca gördük, yaşadık; sohbetlerimize konu ettik. Avrasya Bir Vakfı’nın her yıl önemli bir konuda düzenlediği beyin fırtınalarından özellikle söz etmek isteriz. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen “enerji” konulu beyin fırtınasına ülkemizin en değerli enerji uzmanları katılmış, izleyenlere çok değerli bilgiler aktarmışlardı. Burada yapılan konuşmaları içeren bir kitap, üniversitelerde ders kitabı olarak okutulacak nitelikte olacaktır. Yine avrasya bir vakfı tarafından aydın üniversitesi’nde düzenlenen “nanoteknoloji” konulu beyin fırtınasında anlatılanların bazılarını, yalnızca izleyenler değil, bilim dünyası ilk defa duyuyordu. Gelin görün ki, bu dünya çapında yankılar yaratabilecek buluşların açıklandığı beyin fırtınasına yayın kuruluşlarımız, nedense ilgi duymamıştı. O beyin fırtınasında açıklanan buluşlar, şimdi kimbilir hangi ülkenin laboratuarında değerlendirlimektedir? MEDYANIN iLGiSiZLiĞi NELERE MAL OLUYOR? Avrasya Bir Vakfı, özenle seçtiği konu ve konuklarla toplumun güncel konularda aydınlanmasına yardımcı oluyor. Bu çatı altında anlatılanların toplumun bilinçlenmesinde, düşünce dünyalarındaki karanlıkların aydınlanmasında çok önemli rol oynadığına yürekten inanıyoruz. Her konferans sonrasında izleyicilerin, uzmanlara yönelttikleri sorularla, kafalarında düğümlenmiş sorulara yanıt bulduklarına tanık oluyoruz. Avrasya Bir Vakfı gibi kuruluşların düzenledikleri konferanslarla toplum bilincnin oluşmasına yaptıkları katkıları çok önemsiyoruz. Sondan başa doğru hatırlayalım; çağdaş mütefekkirlerimizden değerli dostum Hüseyin Dayı’nın “Felsefe ve Demokrasi”, Meral Akşener’in “Analar Ağlamasın, Ama Nasıl”, Cemil Çiçek’in “Türkiye’nin Meseleleri”… gibi konferanslarda anlatılanların Avrasya Bir Vakfı çatısı altında yankılanıp unutulmasına gönül asla razı olmuyor. Yeri gelmişken bir önemli noktayı vurgulamak isteriz. “Açılım” bağlamında ülkemizin bir cadı kazanına döndürülmek istendiğini görüyoruz. Acaba, değerli dostum Hüseyin Dayı’nın geçen yıl verdiği “Milletleşme” konulu konferansta ortaya koyduğu ufuk açıcı tezler, Ercan Çitli’nin “Terör” konusunda anlattıkları geniş halk kitleleri, hatta ülkemizin çeşitli konumlardaki yöneticileri tarafından okunup özümlenmiş olsaydı, bu sancılı “açılım” konusu, böylesine bir toplumsal ayrışma yaratabilir miydi? ŞÜKRETMEDEN YEMEK OLMAZ Avrasya Bir Vakfı yalnızca konferanslar, beyin fırtınaları, yarışmalar düzenlemekle yetinmiyor; her hafta sonu geleneksel olarak verilen konferanslardan nasiplenmek üzere gelenleri ‘Halil İbrahim Sofrası’ etrafında toplayarak, Türk konukseverliğinin en güzel örneklerinden birini sergiliyor. O nefis kurufasulye ziyafetinin ardından, eskilerin “tamam-ı team” dedikleri pilavlar da yenilince, o günün sofrasında yer alanlardan en ehliyetli bir kişi, konuklarla birlikte el açıp ülkemizin güzel yarınları için dua ediyor, o güzelim nimetleri bizlere lutfeden Yüce Yaradan’a şükrediliyor. Avrasya Bir Vakfı yöneticilerinin gazetemize verdiği ödüller, görevini yapma gayreti içinde olan bizleri onurlandırmıştır. Gazete olarak bu ödüllere layık olmaya çalışacağız.