Bir meyvenin, bir çiçeğin meydana gelişinde de akıllara durgunluk veren harikulade bir sanatla karşı karşıya kalıyoruz.

Toprağa atılan tohumlardan acı, tatlı, kırmızı, yeşil meyve ve sebzeler çıkar.

Oysa hava şartları, verilen gübre ve su aynıdır.

Aynı toprak ve şartlardan kasımpatı, sardunya, begonya, lale, sümbül, muhabbet çiçeği, Peygamber çiçeği, çuha çiçeği, mine çiçeği ve güller çıkar.

Aynı topraktan fasulye, kabak, salatalık, kavun, karpuz, domates, ıspanak, lahana, havuç, enginar, marul gibi sebzeler meydana gelir.

Elma, armut, erik, kayısı, şeftali, avokado, muz,çilek gibi meyveler de aynı topraktan meydana gelir.

Güneş ışınlarıyla bitkilerin üreme ve büyümeleri arasında sıkı bir ilişki vardır.

Çiçeklerin, sebzelerin, bitkilerin oluşması her şeyi en güzel şekilde yaratan yüce Allah’ın kudretidir.

Her canlı oksijeni alırken bitkilerin oluşumunu sağlayan karbondioksiti dışarı atar.

Bu devridaim olmasaydı canlılar ve bitkiler oksijen ve karbondioksiti bitirirler, bütün canlılar yok olur, bitkiler tamamen kururdu.

Bulutların yoğunlaşması, şimşeğin çakması, gök gürültüsü, yıldırımların meydana gelmesi, yağmurun yağması da tesadüflere bağlanamaz.

Bunlar da kendiliğinden oluşamaz.

Bulutlar elektrikle yüklüdür. Bir güç onları rüzgar vasıtasıyla birleştirir.

Bulutların adeta gökyüzünde yürüdüklerini görürüz.

Yerden gökyüzüne yükselen pozitif elektrikle yüklü rüzgar, fezadaki mevcut elektrikle birleşince bir elektriklenme meydana gelir.

Bu durum; Bulutların su damlaları haline gelmesine sebep olur, yağmur olarak yeryüzüne düşer.

Bunların da kendiliğinden oluştuğu düşünülemez.

Denizlerin, tatlı suların meydana gelişi de tesadüflerle izah edilemez.

Yağmur ve kar suları toprağın derinliklerine sızarak su geçirmeyen katmanlar arasında toplanır.

Yer altında toplanan sular bazı yörelerde yeryüzüne çıkar.

Kaynak ve pınarlar oluşur.

Kaynak sular aşağıya doğru akarken kar ve yağmur sularının da katılmasıyla dereleri, çayları, ırmakları oluşturur, denizlere akar.

Yağmur toprağa düştükten sonra bir kısmı bitkiler tarafından emilerek bitkilerin büyümesine yardımcı olur.

Bütün bunlar da tesadüfen meydana gelemez.

Bütün bunları da ayarlayan bir güç vardır. O da Allah'tır.

Dağların oluşumu bile Allah'ın varlığına delildir.

Dünyanın dışarısından karşılaştığı baskı ile iç bünyesinden gelen baskı arasında dağlar adeta bir denge unsuru oluşturmaktadır.

Dağların bazı yerlerde dışa doğru yükselmesi, bazı yerlerde de derin çukurların bulunması yeryüzündeki dengeyi sağlayan en önemli faktördür.

Dağlarla yeryüzü arasında milimetrik hesaplara dayalı çok hassas bir irtibat ve çok ince bir denge mevcuttur.

İnsan vücuduna bir göz atacak olursak dağlardan daha muhteşem harikulade bir makine ile karşılaşırız.

İnsan vücudu adeta sistemler topluluğudur.

Dokular ve hücreler, iskelet sistemi ,kas sistemi, solunum sistemi, dolaşım sistemi, idrar sistemi, sinir sistemi, sindirim sistemi, duyu sistemleri, deri salgı sistemi, üreme sistemi, hareket ve destek sistemleri, enerji ve boşaltım sistemleri, koordinasyon ve kontrol sistemleri…

İnsan vücudu baş, gövde kol ve bacaklardan oluşmuştur.

Başımızda; göz, kulak, burun, ağız bulunur.

Gövde; göğüs ve karın diye iki kısma ayrılır.

Göğüsle baş arasında boyun vardır.

Kol ve bacaklar gövdeye bağlıdır.

Kolların ucunda el, bacakların ucunda da ayaklar vardır.

Bunlar insan vücudunun dıştan görünen organlarıdır.

Bir de iç organlar: dokular, hücreler, kaslar, damarlar, beyin, mide, bağırsaklar, akciğer, karaciğer, kalp vardır.

Pek çok iç ve dış organlardan oluşan insan vücudu biteviye çalışan canlı bir makine gibidir.

İnsan vücudunu meydana getiren Allah, her şeyi en mükemmel şekilde meydana getirmiştir.

İnsan vücudunun hareketi de akıllara durgunluk verecek kadar muhteşemdir.

Beslenmek, kendini korumak, bir iş yapmak için vücut daima hareket halindedir.

Yürüme, koşma, kendini koruma, yemek yeme, okuma, yatma…

Yapılan bütün işler vücudun hareket etmesiyle meydana gelir.

Vücudun hareketini sağlayan organlar, kemikler, eklemler, kaslardır.

Vücutta bulunan kemikler, eklemler, kaslar, göz, kulak, burun deri, sindirim organları, kanın dolaşımı, kanın yapısı, damarlar, solunum olayı Allah'tan başka hiçbir gücün yapamayacağı ustalıklardır.

İnsanda bulunan bu organlar yanında anlama ve düşünme kabiliyeti de hiçbir canlıda yoktur.

Binler, milyonlar, milyarlar, trilyonlar, katrilyonlar insanlardan başka hiçbir canlının düşünmeyeceği rakamlardır.

( devam edecek )