İbrahim Güray AYTEKİN – ÖZEL HABER - ARAŞTIRMA

Ahmet Anzavur, Osmanlı döneminde 1864 yılındaki Çerkez sürgününde Kafkasya’dan göç ederek Marmara Bölgesi’ne yerleştirilen Ançok isimli bir Adige ailesine mensuptur. Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı İpkaye köyündendir. Doğum tarihi bilgisine ulaşılamamıştır. 

Ahmet Anzavur, Gençlik yıllarında Jandarma eri olarak devlet hizmetine girmiş, kız kardeşinin Sultan II. Abdülhamid’in sarayına cariye olarak alınması sayesinde zabitliğe tayin olup Makriköy (Bakırköy) Jandarma Karakol Kumandanlığına getirilmiştir. Sadakati karşılığında kendisine Padişah tarafından Biga’da bir konak tahsis edilmiştir. 

Sonrasında ise bazı yolsuzluklara isminin karışması üzerine Konya’ya sürülmüş, bir süre de Kütahya’da tabur kumandanlığı yapmıştır. II. Meşrutiyet’in ilk yıllarında jandarma binbaşılığına terfi etmiş, 1911 de Karıncalıdağ’da Çakırcalı Mehmed Efe’nin ortadan kaldırılmasında rol oynamıştır. Aydın Kuvve-i Takibiyye Kumandanı unvanıyla bu vazifede gösterdiği yararlılıktan ötürü Sultan V. Mehmed Reşad tarafından bir kılıçla taltif edilmiştir Ahmet Anzavur, daha sonra Kafkas Cephesi’nde bulunmak üzere bir süreliğine Teşkîlât-ı Mahsûsa’da görev yapmıştır. 

Alaylı bir subay olarak binbaşı rütbesiyle ordudan emekli oldu sonrada , Biga’da ikamet etti. Savaşın bitmesiyle kariyeri yeniden yükselişe geçmiş, eski rütbesiyle Hüdavendigar (Bursa) Kal’a-i Sultaniye (Çanakkale) ve Karesi (Balıkesir) Bölge Jandarma Kumandanlığında Miralay Hilmi Bey’in yardımcısı olarak görev almıştır. Ahmet Anzavur, 23 Nisan 1919 İzmit Sancak Mutasarrıflığı gibi yüksek bir makama atanmış bu sayede bölgedeki Çerkez, Arnavut, Rum ve Türk unsurlar arasındaki sürtüşmelerle meşgul olmuştur. 

Anzavur, 1919 yılının Ağustos a dek bölgedeki Kuvâ-yi Milliye hareketini bastırmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Anzavur 1919 yılının Ekim ayına doğru Anadolu’da giderek güçlenen millî direnişi kırmak üzere bir dizi isyan hareketi tertiplemiştir. Bu maksada uygun olarak Millî Mücadele aleyhinde faaliyet gösteren Hürriyet ve İtilaf, Askerî Nigehban ve Kızıl Hançer gibi zararlı fırka ve cemiyetlerin bir araya gelerek oluşturdukları Cemiyet-i Ahmediye’nin kuruculuğunu üstlenmiştir. Sonrasında ise Balıkesir’deki millî teşkilatlanmayı dağıtarak Yunan işgalini kolaylaştırmak ve Bursa’da İngilizlerle birleşerek Anadolu’daki millî hükümeti devirmek üzere Biga’da kurulan Kuvâ-yi Muhammedî adlı paramiliter örgütün başına geçmiştir. 

Kuvâ-yi Milliye’yi İttihatçı bir komplo olmakla itham eden Anzavur, amaçları doğrultusunda halkın dinî duygularını istismar etmekten geri durmamıştır. Yerel halkın desteğini almak ve birliklerine karşı mukavemeti zayıflatmak amacıyla yaptığı yoğun dinî propagandaya rağmen Anzavur’un etrafında toplananlar, adları ekseriyetle bölgedeki soygun ve cinayet olaylarına karışan fakat sonradan hükümet tarafından affedilen kimselerdir. Bunlar arasında Anzavur’un nüfuz sahibi olduğu Çerkezler başı çekerken, zamanla Arnavut, Pomak, Kürt, Boşnak ve bazı yerel Alevi gruplar da kendisine destek vermişlerdir. 

Taraftarları arasında oğlu Kadri, Haydar başta köyünden akrabaları yer almaktadır. Ahmet Anzavur’un fiilî olarak ilk isyan teşebbüsü, Kuvâ-yı Milliye’nin önde gelen isimlerinden Hâcim Bey’i saf dışı bırakmak amacıyla 1919 yılının Ekim ayında İstanbul’dan Gönen ve Manyas’a hareket etmesiyle başlamıştır. “göğsümde iman, dilimde kuran, elimde ferman” gibi sloganlarla köy köy dolaşarak kendini ahaliye padişahın ve halifenin temsilcisi olarak takdim etmiştir. 

İsyan hareketi boyunca Anzavur’un cebren veya rıza yoluyla destek bulduğu Bandırma, Biga, Gönen, Karacabey, Kirmasti, Manyas, Susığırlık (Susurluk) gibi kazaların çoğunda Çerkez köyleri bulunmaktadır. Anzavur, buralarda şahsî nüfuzunu da kullanarak Kuvâ-yı Milliyecilerin dinsiz oldukları ve köylüleri çocuklarıyla beraber katledecekleri gibi pek çok safsatayı yaymıştır. 

Bunun yanı sıra, Yunan ordusuna karşı gelmenin küfür ve isyan olduğunu telkin etmiş, memleket huzura kavuştuğunda bazı vergilerin kaldırılacağını vaat ederek halkı satın almaya çalışmıştır. 

Tırmanan şiddet olayları, Türkler ile Çerkezler arasında muhtemel bir etnik gerilimi ve İngiliz müdahalesine yönelik endişeleri gündeme getirince, Ekim ayının sonuna doğru gerekli tedbirleri almaları hususunda Heyet-i Temsiliye tarafından 61. Fırka Kumandanı Kâzım Bey ile Akhisar Cephesi Kumandanı Çerkez Ethem’e emirler gönderilmiştir. Kendisiyle boş yere kan dökülmemesi için yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca millî hareket tarafından “barış karşıtı hareketin lideri” ve Kuvâ-yı Milliye düşmanı ilan edilmiştir. Anzavur’un takibine 3 Kasım günü Bursa’dan başlanmış, 174. Alay Kumandanı Kaymakam Rahmi Bey’e bağlı birlikler, Karacabey’i 15 Kasım’a kadar Anzavur taraftarı Kirmastili Zafer, Çerkez Şah İsmail, Ferhat ve Davut çetelerinden temizlemiştir. 

Balıkesir’deki Miralay Kazım Bey ile Köprülülü Hamdi Bey komutasındaki kuvvetler de Demirkapı ve Sultançayırı Muharebelerinde isyancılara darbe vurmuşlardır. Anzavur, elinde bulunan bir kısım top ve mühimmatı terke zorlanmış hatta Dere-i Kebir köyü yakınlarındaki bir çatışmadan kaçmayı başarmıştır. Art arda aldığı mağlubiyetlerle bazı Çerkez beylerinin desteğini kaybeden Anzavur, yaklaşık 150 kişilik Kuvâ-yı Seyyâresi ile peşine düşen Çerkez Ethem’in 19 Kasım’da Susurluk’a geldiği haberini alınca, Gönen’e geçerek burada terör ve tedhiş hareketine girişmiştir. 

Kaymakam ve Jandarma Kumandanı Ziya Şahan Bey ile Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Esat Bey’i tutuklatmış, hapishanedeki mahkûmları salıvermiş, hükümet konağını ve askeri depoları yağmalamıştır. Telgrafhaneyi basmış, mahkeme evraklarını yakmış, savcıyı görevden almış ve adliyeyi dağıtmıştır. Belediyenin su isalesi için topladığı 3000 liraya el koymuş, ahaliye işkence ederek kadınların ziynet eşyalarını ellerinden almıştır. 

Bu arada kendisine yapılan telkinleri kulak ardı etmiş, din istismarını sürdürerek Kuvâ-yi Muhammedî adını verdiği yaklaşık 130 adamıyla Bandırma’ya gireceğini duyurmuş, 14. Kolordu Kumandanı Yusuf İzzet Paşa’ya ve Çerkez Ethem’e tehdit telgrafları yağdırmıştır. Yusuf İzzet Paşa, Salihli cephesine gittiğinden Çerkez Ethem’e bağlı kuvvetler 24 Kasım’da harekete geçmiş, iki günün ardından Saraçlar Köyü civarında sıcak teması sağlayarak isyancıları Karacabey’e çekilmeye zorlamıştır. Ethem’in ısrarlı takibi neticesinde bu sefer Kirmasti istikametine yönelen Anzavur, 10 subay ve 110 askere yardım eden yerel halkın da silahlı mukavemetiyle karşılaşınca buranın 12 km. doğusundaki Söğütalan köyüne geçmiştir. 

İyice sıkıştığını fark ettiğinde ise Kuvâ-yi Milliye’ye bağlı grupları içeriden bölmek maksadıyla müfreze reislerine davet mektupları göndermiş, oğlu Kadri ve diğer yandaşları da civar köylerde eş zamanlı eşkıyalık faaliyeti yürütmüşlerdir. 30 Kasım’da bu kez Kaymakam Rahmi Bey’e bağlı birliklerin de koordineli biçimde desteklediği Kuvâ-yi Seyyare, isyancıları kuşatmış fakat Anzavur son anda çemberi yararak Sultançayırı’na sığınmıştır. Burada kendisine eşlik eden yalnızca 6-7 adamı kalmış, isyancıların toplam zayiatı ise Aralık ayının başında 120 kişiyi aşmıştır. Öte yandan saklandığı köylerde kendine kolaylıkla yeni taraftarlar bulabilen Anzavur’un sebep olduğu sorunlar, millî kuvvetleri yeni yılın Ocak ayına kadar uğraştırmaya devam etmiştir. 7 Aralık günü Gönen yakınlarındaki Yortan’da çıkan bir çatışmada 40 kadar ölü ve çok sayıda yaralı veren isyancılar mağlup edilmiştir. 

Kaymakam Rahmi Bey’e bağlı birlikler,1 ocakta  Anzavur’un oğlu Kadri ile Şah İsmail’e bağlı eşkıyaları dağıtmışlardır. Kendisi daha sonra Damat Ferid’den yeni talimatlar almak üzere Ocak ayının ilk haftasında İzmir üzerinden İstanbul’a firar etmiştir. 1920 senesinin başında Anzavur tehlikesi bertaraf edilmiş gibi görünse de bölgedeki huzursuzluk sona ermemiştir. Bastırılan isyanın üzerinden birkaç ay geçmesine rağmen Gönen’de halen otuz kadar çetenin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. 

Hal böyleyken Sultan Vahdettin tarafından millî hareketi bastırmak üzere teşvik edilen Ahmet Anzavur, 16 Şubat 1920’de ikinci kez ayaklanmıştır. Öncesinde ise özellikle Teali İslam Cemiyeti’ne mensup kimseler aracılığıyla Karabiga, Bandırma ve Gönen dolaylarındaki Çerkezleri Kuvâ-yi Milliye aleyhinde kışkırtmıştır. Ayrıca İstanbul’dan gönderilen Ahmed Fevzi Paşa gibi müfettişler de tutuklu isyancıların salıverilmesini tavsiye eden raporlarla kendisine destek olmuştur. İsyan hareketi bu defa Biga’da başlamış, asıl adı Fevzi olan ve Gâvur İmam lakabıyla tanınan Anzavur taraftarı bir Pomak ile Şah İsmail’e bağlı silahlı eşkıyalar 17 Şubat’ta pek az direnişle karşılaştıkları bu kasabayı zapt etmişlerdir. Hemen ardından 15 adamıyla hükümet konağını basan Anzavur, isyanın idaresini eline almıştır. Bu esnada Anzavur ve Gâvur İmam yanlısı köylüler, Akbaş Cephaneliği Baskını kahramanlarından Edremit Kaymakamı Köprülülü Hamdi Bey’i yakalayıp Biga’ya götürmek istemiş ve kendisini yolda korkunç işkencelerle şehit etmişlerdir. 

Anzavurcular, Hamdi Bey’in başını bedeninden ayırmış, vücudunu paramparça etmiş, naaşını arabadan süngülerle çıkarmış ve yerel halkı sindirebilmek için beş gün boyunca ayaklarından bağlı vaziyette sokaklarda gezdirmişlerdir. İngilizler de bu olayın ardından isyancıları 5000 altınla taltif etmiştir. Hamdi Bey ve arkadaşlarının başlarına gelen acı olaylar, döneme ışık tutan bazı hatıratlarda Anzavurcuların Kuvâ-yi Milliye’yi ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerinin Balkan Savaşlarındaki Bulgar mezalimiyle kıyaslandığı örneklere konu olmuştur. Hamdi Bey’in 17 Şubat 1920’de şehit edilmesinin ardından 800 kadar isyancı, Akbaş harekâtı ile Kuvâ-yi Milliye’nin eline geçen mühimmatı geri almak amacıyla Yenice köyündeki silah depolarına saldırmıştır. Asiler, 21 Şubat’ta Dramalı Rıza Bey’in sayıca az kuvvetlerine üstün gelmiş fakat Rıza Bey ve adamları Anzavur’un eline geçmeden evvel silâh ve cephanenin tamamını ateşe vermişlerdir. 

Anzavur’un sebep olduğu bu zayiat, Soma ile Akhisar arasında konuşlanan Yunan ordusuna yapılacak baskını engelleyerek İzmir’in kurtuluşunu geciktirmiştir. Kuvâ-yi Milliye’ye yönelik iftira içerikli beyannameler yayımlayarak civar köylerden taraftar toplamaya devam eden Anzavur, 2 Mart’a kadar Gündoğan, Babakaya, Hasanbey, Karalarçiftliği ve Bakırlı sırtlarını tutmuş, ayaklanmayı bastırmak için gönderilen millî kuvvetler ise Kaymakam Yarbay Süleyman Sabri Bey komutasında Gâvur İmam’ın adamlarıyla çarpışmaya başlamıştır. Çatışmaların altıncı gününde Süleyman Sabri Bey’i Gönen’e çekilmeye mecbur bırakan Anzavur ve avanesinin cesareti iyice artmış, isyanın gün geçtikçe yayılması üzerine Balıkesir dahi düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 

Süleyman Sabri Bey’in 174. Alay dışındaki bütün kuvvetlerini Balıkesir’e kaydırmak zorunda kalmasıyla Gönen’i müdafaa etmeye çalışan yaklaşık 200 kişilik gönüllü grubu, 14. Kolordu Kumandanlığına çekilen telgraftan edinilen malumata göre 2000 ila 3000 kişilik Anzavur kuvvetlerinin toplu ve mitralyözlü saldırılarına maruz kalmıştır. Muhasara sürerken, 3 Nisan 1920’de Bandırma’ya gelen Şehzade Cemaleddin Efendi, maiyetiyle birlikte Çalıoba köyünde Anzavur’u ziyaret etmiştir. 

Yaklaşık 48 saat süren çarpışmalarda moralsiz, aç ve yorgun gönüllüler arasında kaçma teşebbüsleri baş göstermiş ve bir gecede 54 kişi firar etmiştir. Sayıca çok üstün isyancılar şehri fazla zorlanmadan ele geçirerek Gönen müdafileri Kaymakam Rahmi Bey, Müftü Şevket Efendi, Müdafaa-i Hukuk Heyet Reisi Hüseyin Bey, Kuvâ-yi Milliye teşkilatından Ramiz Bey ile Mehmet Bey gibi isimleri şehit etmişlerdir. Gönen’in Anzavur tarafından işgalini soygun ve idamlar takip etmiş, civar köyler yağmalanmış, isyancıları desteklemedikleri gerekçesiyle Çerkezlere ait bazı evler bile kundaklanmıştır. 

Bundan sonra İngilizlerin desteğiyle Bandırma’yı işgal eden Anzavur ve adamları, burada Rumların sevgi gösterileriyle karşılanmıştır. İngilizler kendi müttefiklerine dahi haber vermeden Osmanlı hükümeti aracılığıyla Anvazur’a 200 asker, 4 top, 30 makineli tüfek, 4 bin tüfek ve 4 bin sandık mühimmat göndermiştir. Sultan Vahdettin ise Anzavur’a 9 Nisan’da mir-i miranlık rütbesiyle sivil paşalık vererek onu hiçbir zaman oturamayacağı Karesi mutasarrıflığına atamıştır. 

Bu sırada İstanbul’daki saltanat taraftarı gazetelerde, irâde-i seniyeyi ve fetvayı duyan halkın kitleler halinde Anzavur’a koştuğu, Gâvur İmam’ın 6000 adamıyla Balıkesir üzerine yürüdüğü, karargâhını Bursa’ya taşıyan Yusuf İzzet Paşa’nın ise kendisine teslim olduğuyla ilgili uydurma haberler yapılmıştır. İsyanı bastırmak Miralay Kazım Bey’in 10 Mart tarihli telgrafına istinaden Balıkesir’e gelen Sarı Efe komutasındaki Kuvâ-yi Seyyare, daha sonra Çerkez Ethem’in de bölgeye intikal etmesiyle yaklaşık 2000 kişiye ulaşmıştır. Harekâta Demirci Mehmet Efe’nin 600 süvarisi ile Danişmendli İsmail Efe’nin bir kısmı gönüllülerden oluşan 350 zeybeği de katılmıştır. 

Bunlara, Balıkesir Millî Süvari Müfreze Kumandanı Keçeci Hafız Emin Bey ile Binbaşı Salim Bey’e bağlı kuvvetler, Parti Pehlivan, Kako Mehmet, Mehmet Ali Çavuş Müfrezeleri, Soma Cephe Müfreze Kumandanlığı ile Akhisar Millî Alay Kumandanı Hafız Hüseyin Bey de destek vermişlerdir. Millî kuvvetler, harekâtın ikinci günü olan 15 Nisan 1920’de isyancılarla karşılaşmış Anzavur’a bağlı isyancılar dağıtılmıştır. Balya’da bulunan Gâvur İmam çetesi ise 16-17 Nisan gecesi Kumandan Kazım Bey’e bağlı kuvvetler tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Ahmet Anzavur, uğradığı şok karşısında kızgın olduğu Sadrazam Damat Ferid’den kendi kuvvetlerini ikmal edecek yeni bir Savaş Bakanı atamasını istemiş fakat bu talebi yok sayılmıştır. Mağlubiyetin ardından iki kol halinde Biga’ya kaçan şakiler sahile kadar kovalanmış, bazı asiler yabancı gemilere sığınırken kaçmayı başaramayanlar ise millî kuvvetler tarafından imha edilmiştir. 

Bölgeyi kılıç artıklarından temizlemek üzere ilerleyişini sürdüren Çerkez Ethem, 25 Nisan’da Biga’ya girmiş, isyancılardan 1 top, 1 makineli tüfek ve bol miktarda cephane ele geçirmiştir. Ayrıca Anzavurculara ait bir silah deposunda bulunan 3500 silah ile 750 sandık cephaneye de el konulmuştur. Çerkez Ethem anılarında ‘’Anzavur’a bağlı isyancılardan elde edilen silah ve mühimmatın bir kolorduyu donatabilecek miktarda olduğunu’’ belirtilmektedir. 

İsyan sırasında asilere katılan Kirmasti Jandarma Merkez Karakol Kumandanı Başçavuş Abdullah, Ormankadı köylü Küçük Mehmet, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucularından emekli Kaymakam Hasan Bey ve Anzavur’un yerine vekil bıraktığı Çerkez asıllı Hacı Musa gibi isimler ise yakalanarak idam edilmişlerdir. Anzavur Ahmet, sonra Kocaeli havalisinde görülmüş Kuvâ-yi Milliye’ye karşı 1920 Mayıs’ındaki Adapazarı ve Geyve saldırılarına iştirak etmiştir. 4 Mayıs günü Düzce İsyanı giderek büyürken Süleyman Şefik Paşa komutasındaki Kuva-yı İnzibatiye 1000 kişilik bir kuvvetle İzmit’e gelmiş, Anzavur ise dört gün sonra Biga’dan getirdiği 500 adamıyla bunlara katılmıştır. 

Atatürk'ün, Manyas ve Gönen bölgelerinde ikinci defa isyan çıkaran Ahmet Anzavur'un milletçe kınanması hakkında vilâyetlere telgrafı: "...Vatanımızın bütünlüğü ve bağımsızlığı ve milletimizin dayanışma düzeninin aleyhinde çalışan Ahmet Anzavur ve yandaşlarını bütün milletçe kınama ve lanetleme suretiyle mukaddes millî birliğimizin bozulmaz olduğunu göstermek üzere Belediye ve Merkez Heyetleri tarafından İstanbul basınına telgraflar çekilmesine aracılığınızı rica ederiz."



ANZAVURUN MİLLETÇE TAKBİHİ İÇİN
(3/4. III. 1920)
Sivas Vilâyeti ve Heyeti Merkeziyeye çekilen telgraf.
Suret
Ahmet Anzavur ile hempalarının Karabiga‘da ika ettikleri suriş ve ihtilâl dinimiz, vatanımız aleyhine olduğu artık gayri kabili ihfa bir surette tahakkuk ve taayyün etmiştir. Ahmet Anzavur‘un kendi ismine izafetle teşkil ettiği o cemiyeti Ahmediyenin maksat ve gayesi aylarca Yunan mezalimi ve fecayiine karşı mukaddesatı milliye ve dinimizi her türlü mahrumiyetler mihnetler içinde müdafaa eden Balıkesir‘deki milli cephei harbimizi arkadan vurmak ve bu suretle düşmanın harekâtı istilâcuyanesini teshil etmek ve bilnetice memleketimizin son ümidi beka ve halâsı olan teşkilatı milliyenin talebi inhilali istihdaf edilmektedir.

Bu din ve vatan düşmanlarının emri tedip ve tenkilinde hükümet vazifesini ifa etmekte olduğundan pek yakın bir zamanda asilerin kendilerini bekleyen akibete duçar edileceklerine şüphemiz yoktur. Ahmet Anzavur ve hempasının davayı batılını müdafaa edenler yaralı vatana karşı icra edilen bu sui kasdi bütün masum milletimizin arzusu gibi göstermekten istihya ettiklerine bakılırsa efkârı umumiyei medeniyeyi yanlış zehaplardan kurtarmak için milletimizce bunun tekzibi katisi lüzumu hasıl olmuştur. Binaenaleyh vatanımızın tamamiyet ve istiklali ve milletimizin ahengi tesanüdü aleyhinde çalışan Ahmet Anzavur ve hempalarının bütün milletçe takbih ve telini suretiyle vahdeti mukaddesei milliyemizin gayri kabili inhilal olduğunu göstermek üzere Belediye ve Heyeti merkeziyeler tarafından Dersaadet matbuatına telgraflar keşidesine delâlet buyurulmasını rica ederiz.



Heyeti Temsiliye namına Mustafa Kemal
T. İ.T.E. Arşivi: 10/2868

Marmara kıyılarına bir kez daha geldiğinde ise kendi sonunu hazırlamıştır. Buna göre emrine verilecek 250.000 kişilik bir Yunan ordusu ile Ankara’ya yürüyeceğine inanan Anzavur, yaveri Şevki ve yakın arkadaşı Dereköylü Selim’in itirazlarına rağmen İngilizlerle görüşmekte ısrarcı davranmıştır. 

Kendisine yazılan davet mektubunu kaleme alan tercümanın, toplantıyı önceden Kuvâ-yi Milliyeci Halit Bey’e haber vermesiyle otuz kadar çeteci Anzavur ve adamlarını Karabiga yakınlarında pusuya düşürerek öldürmüştür

Anzavur öldürüldükten sonra Yunanlılar Anzavur Ahmet’in cesedini “Buzağılık” şimdiki ismi ile “Cihadiye” köy mezarlığına gömdüler. Aradan henüz daha iki yıl geçmeden bizzat Anzavur İsyanını gören Jandarma Önyüzbaşı Zühtü Güven’in anlatımı ile Anzavur Ahmet’in Cihadiye köyündeki mezarı etraftaki Çerkez köylüler tarafından “adeta bir tekke” haline getiriliyor; hasta olanlar, sırmalı bulunanlar, toprak alarak suda eritip içiyorlar, yüzlerine ve gözlerine sürüyorlar. Ve bu durum bir gazetede haber halinde yayınlanıyor. Bunun üzerine devlet bir memur görevlendirerek Anzavur Ahmet’i mezar taşı üzerinde onu bir milli kahraman ve bir din ulusu gibi gösteren yazı yer aldığını görerek hayretler içinde kalıyor ve mezar taşındaki tarihi gerçeklerin hilafında olan yazı kazıtılarak kaldırılmıştır. 

Anzavur’un oğlu Kadri ise aynı sene İngilizler tarafından donatılarak emrindeki adamlarla birlikte babasının intikamını almak üzere Yunan adalarından Anadolu kıyılarına çıkarken yaralı olarak ele geçirilmiş, İngilizlerin tüm çabalarına rağmen askerî mahkemede yargılanarak idam edilmiştir. Anzavur İsyanları, Türkçeye Kuvâ-yi Milliye karşıtlığı anlamındaki “Anzavurluk” deyimini kazandırmıştır. 

Anzavur tehdidi, İngilizler için Çanakkale Boğazı’nın güvenliğini sağlamanın yanı sıra Ayvalık yöresinde Yunanlılarla çarpışan millî kuvvetleri yok etme gibi amaçlara hizmet etmiştir. İsyanların halk nezdinde gördüğü desteğin ise Güney Marmara Çerkezistan Cumhuriyeti’nin kurulmasına yönelik İngiliz vaatleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nda Çerkezlere tanınan bazı imtiyazların II. Meşrutiyet’ten sonra giderek azalması ve bundan İttihatçıların sorumlu tutulması gibi belli başlı sebepleri bulunmaktadır. Öte yandan, aldığı her türlü iç ve dış desteğe rağmen Kuvâ-yi Milliye karşısında tutunamayan Ahmet Anzavur, 1920 yılında Millî Mücadele açısından bir tehdit olmaktan çıkmıştır.

Aznavur isyanının çıkış nedenleri

* İngilizlerin ve Yunanlıların istilasını kolaylaştırarak milli kuvvetleri zayıf düşürmek istenmesi.

* İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin Kuvay-ı Milliye'yi dağıtıp Türkleri kardeş kavgasına sürükleme amacı.

* İngiltere'nin İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ele geçirme amacıyla Biga ve Gönen bölgelerini tampon bölge olarak belirlemesi ve bu bölgeleri Kuvay-ı Milliye'ye karşı kullanmak istemesi.

* İngilizlerin politikalarını gerçekleştirmek adına bölge halkını karıştırmak ve Kuvay-ı Milliye'yi zayıf düşürmek için Anzavur Ayaklanmasının liderlerini desteklemesi.

* Bölgede yer alan Kuvay-ı Milliyecilerin davranışlarının Anzavur'un güçlenmesine neden olması.

Anzavur isyanının sonuçları

1-Biga, Yenice, Ezine, Balya ve Çanakkale'de halka zorbalık eden Gavur İmam, Kuvay-ı Milliye'yi baltalamış ve yeni cepheler açılmasını sağlayarak Yunanlılara yardımcı olmuştur.

2-Türk vatandaşları vatanını savunmak için mücadele ederken, Anzavur ayaklanması nedeniyle İngilizlere fırsat doğmuştur.

3-Akbaş'tan elde edilen cephane ve silahların imha edilmesi neticesinde Kuvay-ı Milliye zarar görmüştür.

4-Anzavur'un bölgede oluşturduğu sıkıntıları önlemek isteyen Heyet merkezi, Yunan cephelerinde bulunan kuvvetleri Anzavur ayaklanmasının bulunduğu cepheye yönlendirmek zorunda kalmıştır.

5-Yunan orduları bu ayaklama sayesinde Batı Anadolu'da daha rahat hareket edebilmiştir.